Çarşamba, Nisan 24, 2024

Özgürce konuşacağız, özgürce!

Ülkeyi dev bir gecekondu mahallesine dönüştürmeye çalışan insanlar için üzgünüm çünkü artık cin şişeden çıktı. Bunun seçimlerle de ilgisi yok. Seçimden ne çıkarsa çıksın artık toplum eskisi gibi değil.

Türkiye son 20 yıldır demokrasiden uzaklaştı dersek, bu çok da doğru olmaz elbette. Ama şu son bir hafta içinde yaşadıklarımız bile demokrasi mücadelesinde ne kadar mevzi kaybettiğimizin örnekleriyle dolu. Önce Cem Yılmaz’ı dinleyenlerin dinden çıktığı (!) iddiaları, sonra Şahan Gökbakar’ın Melih Gökçek tarafından tehdit edilmesi ve en son yaptığı bir şakadan dolayı Gülşen’in tutuklanması. Bazen özellikle son 10 senedir milletçe birileri bizi delirtmeye çalışıyor da inatla direniyoruz gibi geliyor bana.

CEM YILMAZ’I DİNLEDİN TÖVBE İSTİĞFAR ET

Burada ismini zikretmek istemediğim ve bence kendini yeni Cübbeli Ahmet olarak “popülerleştirmek” adına hemen her gün bir öncekinden daha cringe açıklamalarla sosyal medyada trend olma hevesindeki din adamının sözlerini hemen hepiniz duymuşsunuzdur. Okumayanlar için şöyle özetleyeyim. Bu zat, Cem Yılmaz’ın kadınlar ve erkeklerle ilgili bir esprisini konu edip, “Bu espriyi yapan da dinleyen de dinden çıkmıştır” buyuruyor. İslam’da dinden çıkma var mı, bunun kriteri nedir gibi soruları sormayacağım çünkü bunların amacı zaten İslam’ı öğretmek de sevdirmek de değil o yüzden buralara hiç girmeyeceğim; bunlarla İslam’ı tartışmak inanan birisi için vakit kaybıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!” hadisini hiç duymamışlar herhalde bunlar. Güzeli, iyiyi müjdeleyip sevdireceğine, insanları dinden soğutuyorlar.

Bir de benzer anlayışta olan ve sosyal medyada sürekli dini konularla ilgili cansiperâne tartışan bazı kişileri şaşırarak takip ediyorum. Bu arkadaşların nasıl bir imanı var ki, birisi açık giyinince, bunların imanı gidiyor. Birisi Ramazan’da içki içince, bunların imanları gidiyor. Birileri dinimizi eleştirince, bunların imanı elden gidiyor. Birileri İslam’ı beğenmeyince, hemen şüpheye düşüyorlar. İnandıysanız, inandığınızın sizi ikna etmesi beklenir. Eğer mecburiyetten Müslümansanız, olmayın kardeşim. Kimse sizden bunu beklemiyor. Siz sadece kendi hesabınızı Allah’a vereceksiniz. Yoksa sizi Münker Nekir yerine mi tayin ettiler haberimiz yok? Allah’ın peygamberi vefat etmeden evvel, “Ben seni hakkıyla tanıyamadım ya Rabbi” diye ağlıyor, bu arkadaşlar kendi hesaplarını mükemmelen vermişler gibi, herkese “Sen dinden çıktın, bu imansızdır” gibi fetvaları bol keseden dağıtıyorlar. İnsan önce bir kendisini hesaba çeker, kendi ahireti için kaygılanır. Size diyecek bir şey bulamıyorum. Eski bir reklam sloganı vardı, o yeterli; “o ne özgüven o?”

AĞZINI GÖZÜNÜ DAĞITIRLAR, BAHHHH HADDİNİ BİL HEMŞERİM!

Melih Gökçek’i bilmem anlatmaya gerek var mı? Hakkındaki onca iddiaya rağmen bu nasıl bir rahatlıksa, hiç o konuları gündeme getirmeyip, oyuncuya, şarkıcıya parmak sallıyor, racon kesiyor. Gerçekten bu yaşam motivasyonunun nereden geldiğini çok merak ediyorum.

Şahan Gökbakar ne demiş, neden böyle bir tartışma olmuş, inanın hiçbir önemi yok. Çünkü fikri tartışmanın çoktan fersah fersah uzağındayız. Bunun neyini tartışacaksın? Gökbakar ne demiş olursa olsun, Gökçek o kadar rahat ki, kafasına uymayan bir laf mı ettin, açıkça dayağı yersin diyor.

GÜLŞEN NEDEN HEDEF?

Gelelim Gülşen’e. Zaten bildiğiniz üzere, bir süredir siyasal İslamcılar gerek kıyafetleri sebebiyle, gerekse LGBT’ye verdiği destek sebebiyle Gülşen’i hedefe oturtmuşlardı. Son yaptığı espri de olaya tuz biber ekti ve ona deyim yerindeyse “haddini bildirecek” bir fırsat buldular.

Gülşen’in sözleri neydi? İmam hatiplilerle ilgili bir şaka yapmış. Şahsen ben hiçbir gruba bu şekilde toptan eleştiri getirilmesini hoş bulmuyorum ama bir insanın başkasına yaptığı espriden bize ne? Bir insan arkadaşına kaba bir şaka yapınca biz niye mağdur oluyoruz buradan?

Gülşen’i tutuklatmayı başaranlara soruyorum, imam hatipliler ne zaman ortak değerimiz oldu? Bu okullarda okumuş olanlar da Robert Kolejliler, Alman Liseliler gibi bir grup. Bu yani. Bunlar özel bir zümre oluşturuyor da haberimiz mi yok?

Ayrıca sosyal medyada yaptıkları çığırtkanlıkla sonunda Gülşen’i tutuklatmayı başaranlara soruyorum, imam hatipliler ne zaman bizim ortak değerimiz oldu? Bu okullarda okumuş olanlar da Robert Kolejliler, Alman Liseliler gibi bir grup. Bu yani. Bunlar özel bir zümre oluşturuyor da haberimiz mi yok? Kaldı ki koskoca camiadan bahsediyoruz; içlerinden iyisi de çıkar, kötüsü de. Bunun gibi basit bir olayı neden tartışıyoruz, inanın anlayamıyorum. Gülşen’in şakası birilerine ağır gelmişse, bırakın o insanlar tepkilerini toplum içinde tartışarak çözsünler. Hukuken tutuklanmasını gerektiren hiçbir dayanak yok.

Velev ki, ortak değerimiz olan konular olsun. Bunları eleştirmek veya bunlarla ilgili alay etmek neden suç olsun? Düşünce özgürlüğü ile ilgili evrensel hukuk kriterleri belli. Herkes bizim gibi düşünmek ve yaşamak mecburiyetinde değil. Bizim üzerimizde baskı kurmuyorsa bize ne?

Özellikle son 10 senedir insanlara her konunun ABC’sini anlatmaktan imanımız gevredi. Kardeşim siz hiçbir alanda temel düzeyde bilgi sahibi bile değilken ne demeye ülkeyi yönlendirmeye çalışıyorsunuz? Hemen her gün çarpım tablosunu bilmeyenlere integral anlatıyormuşçasına bir duygu ile yaşıyorum. Ne yapalım sizin bu temel bilgileri edinmeniz için yüzlerce yıl bekleyelim mi?

SADECE ÖZGÜRLÜK İSTİYORUM

Bakın çok basitçe söylüyorum. Ben inanan bir insanım. Buna rağmen, insanların İslamiyet’e inanmak zorunda olmadıklarını düşünüyorum. O, kendilerini bağlar. Tıpkı benim Hristiyanlığa inanmamam gibi. Benim böyle bir özgürlüğüm varsa, başkasının da benim inandığıma inanmama özgürlüğü vardır. Hatta inanmıyor olmasından mütevellit inançlarımı eleştirme özgürlüğü de vardır. Zaten çok beğense, benimserdi.

Sosyal medyada “Gerçek İslam bu değil” geyiklerine gülüp geçen arkadaşlar, gerçekten de İslam bu arkadaşların anlattığı değil. Çünkü bu aslında herhangi bir dinin özü de değildir. Bu bize dayatılan tipik gecekondu yaşam tarzıdır. İslam’ı da o bakış açısıyla görüyorlar. Şehirli, yetkin, insanlığın ne olduğunu bilen, belli bir değer sistemi olan Müslümanların hiçbir meseleyi bunlar gibi yorumlamadığını biliyoruz. Türkiye’nin en önemli düşünsel meselelerinden birisi de, muhafazakar akıma, şehirli ve bilinçli Müslümanların hâkim olamayıp, ortalığın bu varoşa has eklektik din anlayışına teslim olmasıdır.

Türkiye’nin en önemli düşünsel meselelerinden birisi de, muhafazakar akıma, şehirli ve bilinçli Müslümanların hâkim olamayıp, ortalığın bu varoşa has eklektik din anlayışına teslim olmasıdır.

İslam’ı bu kendilerine faydası olmayan, dini bilmeyen, en önemlisi insanlığı bilmeyen güruhtan öğrenen kuşaklardan ne çıkar? Hiçbir şey. İşte bu Necip Fazıl’ın söylediği “kaba softa, ham yobaz” çıkar. Önüne gelene parmak sallayan, “O benim değerim konuşamazsın” diyen ancak aslında belli bir değerler bütünü de olmayan, kendi mahallesinin ötesini bilmeyen, bilmediğini de bilmeyen fakat vizyonsuzluğunu inatla ve ısrarla koskoca bir topluma dayatmaya çalışanlar.

SON SÖZ

Ülkeyi dev bir gecekondu mahallesine dönüştürmeye çalışan insanlar için üzgünüm çünkü artık cin şişeden çıktı. Bunun seçimlerle de ilgisi yok. Seçimden ne çıkarsa çıksın artık toplum eskisi gibi değil. Siz ne yaparsanız yapın, hangi kesimden olursa olsun, insanlar diledikleri gibi giyinmek, diledikleri gibi yaşamak arzusundalar. Hukukun evrensel ilkelerine göre uygulanmasını talep eden güçlü bir irade var. Son 10 senedir ne kadar frene basmaya çalışsanız da, iş işten geçti. İnsanlar özgür olmak istiyorlar ve özgürce yaşayacaklar.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI