İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, CHP Genel Merkezi’ne iadeiziyarette bulundu. Dervişoğlu’na, İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ve İYİ Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Cihan Paçacı eşlik etti. Dervişoğlu’nu CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç ile Grup Başkanvekili Murat Emir karşıladı.
Saat 13.00 itibarıyla başlayan görüşme, CHP Lideri Özel’in makamında gerçekleşti. Bir buçuk saat süren görüşmenin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi.
'Tam bir mutabakat içindeyiz'
Özel, şunları kaydetti:
* CHP ve İYİ Parti, başta bu ülkenin kurucusuna duyulan hürmet, saygı, minnet olmak üzere; vatana, millete, bayrağa bağlılıklarıyla ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti TBMM’nin siyasette ana belirleyici olması, güçlü bir parlamentoyla yönetilen ülkelerin hem iktisadi açıdan hem demokrasi ve insan hakları açısından dünyanın en ileri ülkeleri olması gerçekliğinin de altını çizerek ve parlamentodaki gruplarının hem geçmişteki dayanışmaları hem de bu süreçte yapıcı muhalefet noktasındaki iş birlikleri noktasında tam bir mutabakat içindeyiz.
* Ülkenin temel meseleleri konusunda iki siyasi partinin kıymetli kadrolarının değerli önerileri ortak müştereklerde bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da buluşacaktır. Türkiye’yi içinde bulunduğu sıkıntıdan hep birlikte kurtarma noktasındaki ortak irademizi bugün bir kez daha kendimize özgü ifadelerimizle de paylaşma imkanı bulduk. Haftaya böyle verimli ve dostça bir temasla başlamış olmanın mutluluğu içindeyiz.
'Bu tartışma, Erdoğan’ın diplomasını konuşturur'
Liderler açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, "Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili yürütülen süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
* Diploma soruşturması bir acziyet itirafıdır ve kara mizah öyküsüdür. Tayyip Erdoğan, kendi diplomasına şahit okul arkadaşları bulamazken İmamoğlu’nun diplomasını tartışmalı hale getirmek için kendisinden bir yıl önce, o yıl ve bir yıl sonra yatay geçişlerini yapmış, daha sonra diplomalarını almış, o günden bugüne mesleklerini icra eden onlarca kişinin diplomalarını tartışmalı hale getirmeye çalışacak kadar acziyet içindeler.
'Bir şeyler yapın ve engel olun' talimatı
* İmamoğlu‘nun zaten herhangi bir hukuki sıkıntısı yok. Mesele İmamoğlu‘nun cumhurbaşkanlığı adaylığından duyulan endişenin ve etrafına, ‘Bir şeyler yapın ve engel olun’ talimatının AK Parti kadrolarınca -ki bu kadroların bir kısmının aktif olarak Adalet Bakanlığı’ndan bordrolu olduklarını hatırlatmak lazım- büyük bir telaşla saldırırken beş ayrı siyasi yasağın üstüne altıncı olarak ortaya konmuş, acemice atılmış bir adımdır. İmamoğlu’na yapılan işlem üzerinden 31 yıl geçmiştir ve bir kişiye özel bir işlem değil, o dönemdeki tüm öğrencilere yapılan işlemdir, son derece hukukidir.
* Aklı başında tüm hukukçuların yaklaşımlarını takip ediyorsunuz. Bu iş döner, dolaşır, Tayyip Erdoğan’ı bir daha vurur. İmamoğlu çıkar, sınıf arkadaşlarıyla toplantılar yapar, yemekler yer, hocalarıyla, okulda tuttuğu notlarıyla, kendi diplomasını nasıl alnının teriyle kazandığını ispat eder. Tayyip Erdoğan yine kendisinin diplomasına şahitlik yapacak bir kişiyi bulur, o da Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı yaptığı akademisyenden başka birisi değildir. O yüzden bu iş döner, Erdoğan’ın diplomasını konuşturur. Bizim açımızdan bir durum yok. Ama yargı tacizinin ne noktalara geldiği ve İmamoğlu’nun adaylığının AK Parti’de nasıl kurumsal rahatsızlık, Tayyip Erdoğan’da nasıl kişisel panik yarattığının ispatıdır.
'İYİ Parti’nin tutumuyla CHP’ninkinin arasında nüans var'
Özel, “Erken seçim tartışması görüşmenizde gündeme geldi mi? Erken seçime nasıl bakıyorsunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
* Erken seçim meselesinde, aslında temel bakış açıları açısından Sayın Dervişoğlu ile veya İYİ Parti’nin kurumsal tutumuyla CHP’ninkinin arasında nüans var. Bu nüansları farklı şekilde yorumlayıp iki partiye de haksızlık yapmamak lazım. Bir tanesi şu: Örneğin, CHP’nin erken seçim istemesini, Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasına olanak tanımak olarak görmemek lazım. Zira bir an önce Sayın Genel Başkan’ın dediği gibi, Sayın Elitaş‘ın tarif ettiği, ‘erken seçim’ bile demeye dili varmayıp ‘Öne alınmış bir seçim 2027’de olur. Cesaretiniz varsa buraya gelin’ deyip iki buçuk yıllık bir cesaret gösterdiği noktaya kargalar bile güler. Biz öyle Tayyip Erdoğan’ı adaylaştırmak için yapılacak bir seçimin öne alınmasında var olmadığımızı daha önceden defalarca ifade ettik.
* Diğer yandan CHP’nin artık vatandaşın dayanacak gücünün kalmadığı; emeklinin, asgari ücretlinin, çiftçinin, esnafın -ki bunların içinde bulundukları hazin durumla ilgili yukarıda görüş birliği içinde büyük sıkıntının altını çizdik- bizim bu durumda erken seçim talebimizi, derhal seçim talebimizi ve erken seçimin adayının erken açıklanmasına ilişkin irademizi ortaya koyduğumuz noktada aradaki nüansın sanki İYİ Parti’nin bu kadar sıkıntılar varken erken seçim istemiyormuş, bu iktidar değişsin istemiyormuş gibi yorumlanması büyük haksızlık olur. Aramızda meselenin anayasal durumuna ve vatandaşın durumuna yönelik olarak tam bir fikir birliği var. Ancak siyasi adımların önceliği, sonralığı, sıklığı, seyrekliği noktasında her parti kendi siyasetini milletimize kendi ifadeleriyle en doğru ve en haklı biçimde ifade etmektedir.
'Fark 4,2 puan'
Özel, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen’in, “Önümüzdeki anketler, dört-beş aydır AK Parti’nin birinci sırada olduğunu gösteriyor. CHP yerel seçimde birinci parti olsaydı ve buna gerçekten çözüm üretseydi o iki puan fazla oy oranını kaybetmezdi” sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
* Bu sabah benim son aldığım ankette o iki puanlık farkın 4,2 puan olduğunu gördük. Sayın Genel Başkanım ile bu bilgiyi paylaştım. Kendilerini geçen ay birinci gösteren iki şirketin biri bugün sabahleyin kamuoyuna yansıyan, biri de yarın yansıyacak raporlarında AK Parti birinciliği bir tek geçen ay almışken kaybetti. Ben Türkiye’de abonesi olan yedi şirketin ortalamaları üzerinden CHP’nin bu ay da bundan önceki aylarda da birinci parti olduğunu açıklıkla söyleyebilirim. Sayın Şen, hangi anketlerde beş aydır birinci parti olduğunu ifade etsin, bakalım. Öyle söylemekle, hayali anketlerle olmuyor. Türkiye’de kim anket yapıyorsa, nerede yaptığını, kaç kişiyle yaptığını, hangi yöntemle yaptığını söylüyor. Benim son aldığım ankette 4,2 puan. Bundan önümüzdeki günlerde zaten hepiniz her ay olduğu gibi haberdar olacaksınız.
'CHP, 31 Mart’ta olduğu gibi, bugün de Türkiye’nin birinci partisidir'
* Geçen ay, AK Parti’yi küçük bir farkla birinci parti bulan bir anketin de bugün sabahleyin, bu kez CHP’yi bir puan önde bulduğu ortada. Bunun dışında başka veri yok. CHP kurulduğu gün olduğu gibi, 31 Mart 2024’te olduğu gibi bugün de Türkiye’nin birinci partisidir. Bunu muhafaza etmeye ve geliştirmeye tüm kadrolarımızla gayret ediyoruz.
'Başkasının eskisinden yeni olmaz'
Özel, “Dün düzenlenen AK Parti kongresinde, İYİ Parti ve Gelecek Partisi’nden isimlere rozet takıldı. Bazı isimler MKYK listesinde yer aldı. Bu geçişleri nasıl değerlendirirsiniz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
* AK Parti’nin Genel Başkanı özeleştiri yapacaklarını, yenileneceklerini, değişeceklerini ifade ediyordu. Değişim, siyasette olmazsa olmaz bir kavram ve CHP, 2023 genel seçimlerindeki sonuçlardan sonra öz eleştirinin nasıl yapılacağı, değişimin nasıl yapılacağı, bir partiye değişimin nasıl geleceği konularında iyi bir örnekti. Ama dün AK Parti Kongresi’nde yeni neyi gördük, yeni hangi programı, hangi söylemi gördük? Eskiden olduğu gibi korkuyu örgütlediklerini, tehditleri, sivil toplum örgütlerine üstü kapalı şantajları gördük de yeni ne gördük? ‘Belki kadrolarda bir şey görürüz’ diye insanlar baktılar. Başkasının eskisinden yeni olmaz.
'Bunun adı yenilenme değil, transfer bedelidir'
* AK Parti’nin dünkü listelerine baktığımızda, 23 yıldır ülkeyi yöneten bir partinin, bir başka siyasi partiden daha bir gün önce, akşam üstü saatlerinde istifa ettirilmiş birisini listelerine koyuyorsa bunun adı ‘yenilenme’ değil, ‘transfer bedeli’dir. Bir partinin listelerindeki transfer bedeli, o partinin en üst karar organında görev almak oluyorsa o parti zaten bitmiştir, tükenmiştir.
* Bizim geçen hafta yaptığımız bir ziyarette, çok kıymetli bir siyasi partinin heyetinde bizi karşılayan, o sırada ve kamuoyuna açık beyanlarında rejime ‘tek adam rejimi’ diyen, Tayyip Erdoğan’ın bugünkü adaylığının Anayasal olmadığını, geçen seferki adaylığının Anayasal olmadığını söyleyen, bunun Türkiye’yi felakete götürdüğünü söyleyen birisi, partisinden istifa ettikten 14 saat sonra bir başka partinin yönetim listelerinde yer alıyorsa gidene bir şey demeyeceğim de onu alıp o listeye yazana, ‘Senin bundan ne faydan olur, ne muradın olur? Bu yaptığınız öz eleştiri midir? Bundan sonra o Anayasa hukukçusu hanımefendinin ifadeleri senin partin tarafından da mı benimsenmiştir?’
'AK Parti’yi dünde bırakıp Türkiye’nin önüne bakmasının zamandır'
* O yüzden transfer bedeline döndüyse bir partinin listelerinde yer almak… CHP kendi değişiminden sonra yaş ortalaması 43 olan bir PM yaptı, yaş ortalaması 46 olan bir MYK var. Yarısı kadın, yarısı erkek oldu. Bu bir değişimdir. Bu değişime özenmek peki ama yaptığınız iş kendini bile tekrar etmenin gerisindedir. Kendi kadrolarının yer bulamadığı listelerde, dün transfer ettiklerinin transfer bedelleri karşılıklarının olması, AK Parti’nin ülkeye katacağı bir şey olmadığı gibi, bundan sonra kendi siyasi hareketi içinde de buna umut bağlayan kimseye katacağı bir şey olmadığının itirafıdır. AK Parti’yi dünde, geride bırakıp Türkiye’nin önüne bakmasının zamandır.
Dervişoğlu: Erdoğan, bütün siyasi entrika yöntemlerinden yararlanabilir
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Dervişoğlu, erken seçim gündemi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasına ilişkin yaşanan tartışmalarla ilgili sorulara şöyle cevap verdi:
* Türkiye’nin gündeminde bugün bir erken seçim tartışmasının yaşanmasına taraf değilim. Siyasette Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesinin önünü açacak tartışmaların yenilenmemesi lazım, iştahının kabartılmasına vesile olabilecek adımların atılmaması lazım. Erken seçim konusunda bu zamana kadar söylediklerimin pek tabidir ki bugün de geçerli olduğu kanaatini taşıyorum. Zaten iktidar tarafının dahil olmadığı bir süreçte erken seçim takvimini belirleyebilmek de mümkün değil. CHP’nin de geçmişe dönük konuyla ilgili açıklamaları var. Dolayısıyla 2025 yılının sonbaharında yapılacak bir erken seçimin CHP’nin ancak onaylayacağı bir seçim takvimi olduğu ifade ediliyor. AK Parti’nin Genel Başkan Vekili’nin yapmış olduğu 2027’nin sonbaharında yapılacak öne alınmış bir seçimden muhalefetin kaçmayacağına dair temennilerini ifade etmiştir. Bize göre o erken seçim değildir. İYİ Parti olarak biz öyle bir takvimin yaşama geçirilmesine onay vermeyeceğimizi ifade ediyoruz.
* Anayasa’ya bağlı bir değişiklik üzerinden adaylığının söz konusu olması, TBMM’de erken seçim kararıyla aday olmasının önünün açılmasıyla alakalı olarak Sayın Tayyip Erdoğan’ın bütün siyasi entrika yöntemlerinden yararlanabileceği endişesini taşıyorum. O sebeple Sayın Erdoğan’a bu fırsatı vermemek lazım. Dünkü konuşmasında ifade etti, ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken muhalefeti dönüştürme görevimizi de adım adım yerine getirmekten kaçınmayacağız’ dedi. Sayın Özel’le ben, muhalefetin başat aktörlerinden ikisiyiz. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu tuzaklara düşmemize hem tecrübemiz manidir hem cumhuriyete olan bağlılığımız manidir hem de demokrasiye olan bağımlılığımız manidir. Bu iki siyasi başat aktörün varlığını nazarı itibara almasını temenni ediyorum. Muhalefetin içini dizayn etmeye yönelik atmaya çalıştığı adımlara demokrasiye, cumhuriyete ve Atatürk’ün ülkelerine olan bağlılığımız zaten karşı çıkmak için yeterlidir.
'Tüm yöntemlere İYİ Parti olarak karşı duracağız'
* Ekrem Bey'le alakalı olarak da yine iştah üzerinden bakacağım çünkü Sayın Ekrem İmamoğlu, Tayyip Erdoğan’ın doğal rakiplerinden biridir. Siyaseten onun önünü kesebilmek adına tüm yöntemlere kalkışacağını, her şeyi kullanmaya tevessül edeceğini -ki yargı buna dahildir- buna da demokratik teamüller ve gelenekler çerçevesinde İYİ Parti olarak karşı duracağımızı ifade etmek isterim. Ama Tayyip Erdoğan’ı kötü huylarından vazgeçirmek de çok mümkün olmuyor. Demokrasinin ortaya çıkardığı fazilet faktörünü çok dikkatli bir biçimde yaşama geçirmek, Tayyip Erdoğan’ın kabaran iştahının kapatılması için de bizim açımızdan önem arz ediyor.
'Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur'
AK Parti'nin dün gerçekleştirilen 8. Olağan Büyük Kongresi'ne İYİ Parti'den ayrılan isimlerin katılması ve MKYK'da görevlendirilmesine ilişkin soru üzerine Dervişoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:
* Dün AK Parti’nin listelerinde yönetici olarak seçilmiş milletvekillerinin biri hariç tamamı aylar önce partimizden ayrılmış insanlardır. O dönem ayrılışlarıyla alakalı değerlendirmelerde bulunurken de olumsuz herhangi bir beyanı dile getirmedim. Çünkü siyasi partilere mensup insanların almış oldukları oylarla TBMM’de görev deruhte ettiklerini de ifade ettim. Bazı ayrılıkların bizim açımızdan bakıldığında özgürleşme olarak tanımlanması muhtemeldir. Ortaya çıkan algıya baktığımızda sanki o arkadaşlar dün AK Parti’ye katılmış gibi gösteriliyor. Demokrasilerde vatandaşın kullandığı oy namustur. O namusu koruyacak olan da siyasetçinin namusudur. Kimsenin siyasi namusundan mesul olmadığının öncelikle bilinmesini isterim. Ayrıca aldıkları oya ihanet edenlerin yeri demokrasiye ve demografiye ihanet edenlerin yanıdır. Hiçbir kuşkuya yer yoktur ki aslında bir bakış açısıyla tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur. Ayrıca bende hiçbir rahatsızlık da yaratmaz.
* AK Parti’nin insan kaynakları nokta-ı nazarından bir değerlendirme ihtiyacı da hasıl oluyor. 25 yıldır AK Parti’ye emek verenlerin partinin MKYK’sına seçilenlere nasıl baktıkları da benim açımdan ziyadesiyle önemlidir. Siyasi sığınmacı çadırına döndürülmek istenmesi hususuna benden çok AK Parti’ye 25 yıldır emek verenlerin cevabı önemlidir ve kamuoyu bunu merak etmektedir. AK Parti’nin insan kaynakları tükenmiş, İYİ Parti’den istifa etmiş AK Parti’nin siyasi sığınma çadırı olarak görenlerin şayet orada yer bulmuş olmaları hali benden daha çok AK Parti Genel Başkanı ve partiye bu zamana kadar emek sarf edenlerin cevabını aradığı bir soru olsa gerektir diye düşünüyorum.