Cuma, Nisan 19, 2024

Özgür Hüseyin Akış yazdı | Önce çocuklar ve kadınlar derneği

İşçi sınıfı bütünüyle sömürüye maruz kalırken, sömürünün kendisi de eşit dağılmıyor. Emeğin sömürüsündeki ayrımcılık toplumsal hayatın kendisinde de görülüyor. Kadının üretim sürecindeki uğradığı emek sömürüsünün yanına bir de çalışma ortamın da patronu tarafından uğradığı taciz, parça başı işlerde sigortasız çalıştırma gibi birçok konularda uğradığı haksızlıklar ekleniyor. İşyerinden kalan zaman da onu işyerine benzer sonuçlar bekliyor.

Toplumda kadının yeri tartışıladururken, namus cinayetleri örtüsüyle yaşama hakları ellerinden alınıyor. Bu cinayetler değişik senaryolarla işlense de sonuç kadının ölümü oluyor. İş yerlerinde birlikte çalıştığı kadınların yaşam hakkına bulunduğu saldırı, sistemin dayattığı gerici rollerin erkekler üzerinde gerçeğe dönüşüp bir üstünlük ispatı içerisinde dinsel ve ahlaki kurallarla cezalandırıcı bireyler haline getiriliyor.

Cinayetin dışında taciz, şiddet bunlar da olağanlaştırılıyor. Bu olağanlaşan süreçler değişkenlik göstermez mi? Kadınlar üretimin aynı zamanda yaşamın bir parçası, üretimde aldıkları rolün sömürüsü karşısında örgütlü karşı duruşları toplumsal hayatta uğradıkları haksızlara karşı da bu tavırlarını sürdürmeleri bu durumdan çıkış noktalarını oluşturuyor.
Ya çocukların çıkış noktasını kimler belirliyor?

İnisiyatif alacak fiziksel zihinsel gelişkinliği olmayan çocuklara biçilen rol ebeveynlerin düşünsel, kültürel ve ekonomik durumlarına göre değişkenlik gösteriyor. Aynı durum dışarda karşılaştığı olaylarda da öyle.

Çocuklar zorla evlendirilen çocuklar, zorla cemaatlere gönderilen çocuklar, her türlü istismara açık olan çocuklar, çalışmak zorunda bırakılan çocuklar, çocukların sömürüsü de eşitsizlik barındırıyor.

Çocukların tercih etmedikleri bir hayatı yaşamaları sermaye sınıfının bu durumun hem sorumlusu olarak hem de tercih etmesi sonucu çocuk işçiliği ortaya çıkıyor. Yoksulluk aile bireylerinin her birisini çalışmak zorunda bırakıyor. Üretim sürecinin bir parçası olan çocuklar verdikleri emeğin karşılığını yaşlarından dolayı daha azını alıyorlar. 2019 yılında İşçi ve sağlığı güvenliği meclisinin araştırmalarına göre 55 işçi çocuk işçi cinayetinde yaşamını yitirmiş. Hem aldıkları ücret hem de çalışma koşulları onları korumaya ve yaşatmaya yetmiyor.

Sokakta çalışan çocuklar ise daha korumasız, uğradıkları şiddet ve tacizden dolayı ölen çocuklar ile vakıflarda yaşanan tecavüzler haberlerde görülüp unutulan olaylar haline geldi. Unutmayanlar ve bu durumun karşısında duranlar, kadınların ve çocukların iş yaşamında, ailede ve başka alanlarda uğradıkları istismara karşı dernekleşmeye gidip mücadeleyi tercih etmişler.

”Oysa şiddet bireysel bir sorun değil toplumsal bir mesele. Bu şiddet bizim toplumsal dinamiklerimizin ürünü olarak içimizde yuvalanıyor ve bazılarımızda dışa doğru fışkırıyor. Elbette bu bazıları gereken cezaları almalı ama şiddete karşı mücadelemizin özünü bu cezacılık değil, toplumsal dinamiklerimizi değiştirme dönüştürme mücadelesi oluşturmalı.”

Önce çocuklar ve kadınlar derneği kadınların çocukların işyerinde veya başka yaşam alanlarında uğradığı şiddet, taciz, istismar olaylarında her türlü hukuksal, psikolojik desteği ücretsiz bir şekilde veriyor. Faillerin cezalandırılması için uğraş gösteriyor. Ancak bu olayların altındaki gerçek nedenin sistemin toplumsal dinamiklerde yarattığı çürüme olduğunu bu sistemle birlikte bu dinamiklerin değiştirilmesinde örgütlü mücadele kanallarının kullanılmasının sonuca götürücü etkisinin altını çiziyor.
http://once.org.tr/

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER