Perşembe, Mart 28, 2024

Özgür Hüseyin Akış yazdı | “Devrimci siyasetlerin” düzen içinde, düzen arayışları

Emperyalizm tahlilinin, üretim araçlarındaki özel mülkiyetle bağını kurmazsan, bir devletin baskısıyla ya da ekonomik gücünü siyasi komplolarıyla açıklamaya kalkarsan, Türkiye’nin yönünü başka bir eksene yine kapitalist ülkelerin olduğu, emperyalist hayallerinin bir parçası haline getirmekten övünç duyarsın.

Doğu Perinçeğin, emperyalizm tahlili, ABD’yle sınırlı ve yukarıdaki tarifin kendisidir. Temsil ettiği siyasetin iktidarla bugünkü kurduğu ilişki, “Emperyalizme” alternatif, Rusya, Çin, İran, Türkiye’nin oluşturacağı, Avrasya birliğini emperyalizmden kurtuluş olarak tarifliyor. Bu birliğin, ABD emperyalizminden Türkiye’yi kurtaracağını iddia ediyor. Erdoğan iktidarıyla bazı başlıklar da ittifak halinde olduğunu söylüyor.

AKP yarın iktidarı kaybetmemek için, bu bloğun kurucusu ve keskin savunucusu olabilir. Bu birlik tek başına Erdoğan’ın kurtuluşu için ortaya çıkmaz. Bu birlikte yer alan ülkelerin burjuvalarının karı ve kaynak yaratma ihtiyaçları bu alternatifi ortaya çıkarabilir.

Düzen partilerinin ortak özelliği, nesnel koşulların değişimine hızlıca adapte olmaktır. Bu duruma devrimci siyasetlerinde aynı hızla yanıt vermeleri ilginç değil mi?

Sovyetler birliği çözüldükten sonra ne emperyalizmi, dünya artık küçük bir köyden ibarettir açıklaması yapıp ikna olan ve ikna eden “devrimci siyasetlerin” (büyük bir kısmı) liberalizmin yanında saf tutmuş olmaları emperyalizme iki farklı bakış açısını ortak bir noktada buluşturmuyor mu?

İki bakış açısının da emperyalizmin kapitalizmle ilişkisi yok sayılıyor. Yani düzen değişikliği iddiası taşımıyor. Bu siyasetlerin düzen partileriyle ittifak arayışlarında da saçma bir durum söz konusu değil.

Toplumda oluşan Erdoğan karşıtlığı, kurtuluşunda Demirtaş’ın liderliğindeki siyasi hareketin meclise taşınması olarak belirlenmesi bas geç sığlığıyla cisimleşmişti.

Bugün Adalet Yürüyüşü’yle başlayan, sonrasında Adalet Kurultayı’nın son gününde faşizme karşı geniş bir cephe oluşturulması talebi ayakta alkışlanıyor. HDP milletvekillerine özgürlük talebi ittifak bloğunun kimlerle yapılmasının da göstergesi.

Şimdi faşizmin tarifinin de emperyalizm tarifi gibi sınıfsal bir bağın kurulamaması, işçi sınıfının bu yürüyüş ve kurultayda yok sayılması “devrimci siyasetleri” rahatsız etmiyor. Rahatsız etmeyen bir iki ayrıntı daha var. İçki içen katılımcıların, CHP’den ihraç edileceğinin açıklanması, bir diğeri de panel konularından birisinin Said’i Nursi olması.

Detaylarla ilgilenmeyip büyük resme odaklananlar da özgüven “devrimci siyasetlerde” yeterince var. İttifak yapacak siyasi güçlerin düzen içerisindeki yerleriyle değil de, onları “devrimci” bir güç haline getirecekleri yere bakıyorlar. O yüzden dışarıdan değil de, içeriden bir müdahaleye daha sıcak bakıyorlar.

Perinçek ile “devrimci siyasetin” karşılaştırılması doğru mu? Erdoğan’ın kendi siyasi çizgisine geldiği iddiası ve güveniyle, “devrimci siyasetçilerin” Erdoğan’dan kurtuluş için, ilkesiz bir araya gelmek gerektiği konusundaki güven benzeşiyor.

İkisinde de nesnel koşullar söz konusu. Yoksa kimse meraklı değil ittifak yapmaya.

Beni burada en fazla ilgilendiren, bir kuşağın enerjisini sömürmüş bir hayalin yani CHP’nin devrimcileştirme uğraşı gerçek dışıdır. Bu gerçek dışılığın yine gündeme gelmesi bir kuşağın daha heba olmasının dışında bir işe yaramayacak. Benzer bir hayale de değineyim. Kürt siyasi hareketinden devrimci mücadeleye enerji aktarımı beklemek hayaldir.

Gerçek olan milyonlarca emekçinin örgütsüz ne yapacağını bilmiyor olmasıdır. Buradan akacak enerji, patlak vermeye yakındır.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER