Salı, Mart 19, 2024

Özgür Çoban yazdı | Şiddet ve siyaset kadrajında Avrupa camileri

Avrupa ülkelerinde İslam ve enstrümanlarına ilişkin tartışmalar bir türlü sonuca bağlanamıyor. AB içerisinde yer alan ülkelerin bu konuda homojen bir anlayışa sahip olmamaları ve böyle bir anlayışı geliştirme açısından herhangi bir çaba içerisinde bulunmamaları sıkıntıyı büyütüyor. O nedenle, İslami kurumların faaliyetlerine bu ülkelerde gösterilen tepkilerin tonları da bir hayli farklı oluyor.

Geçtiğimiz günlerde AB’nin küçük ama etkili ülkesi Avusturya’da yaşanan cami kapatma uygulamaları gündemi epeyce meşgul etti. Hatta AK Parti’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin açıklamasında, “Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanı’nın attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor” dedi.

Daha önceki yazılarımda, yaşadıkları ülkelerin kültürlerinin dejenere olduğunu savunan, egemen kültüre saygı göstermeyen Müslüman göçmenlerin hoşgörü sınırlarını zorladıklarına ilişkin değerlendirmelerimi paylaşmıştım. Mesele gelip burada kilitleniyor.

Avusturya’da fitili, Türk İslâm Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Birliği’ne (ATİB) bağlı bir camide düzenlenen, “şehitlik” temalı tiyatro gösterisi ateşledi. Burada daha anaokulu çağındaki çocukların üzerine bayrak örtülerek, başlarında dua edilmesi enstantanelerinin yer aldığı fotoğraflar sosyal medyada paylaşılınca kıyamet koptu. Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, hemen bir açıklama yaparak, “bu duruma müsamaha göstermeyeceklerini” söyledi. Sonrası zaten malum, müsamaha göstermediler.

Bu tip olaylar, inanın Avrupalıların artık yüksek tondan seslendirdiği, “camiler terörist yetiştiriyor” tezini desteklemekten başka bir işe yaramıyor. İbadethanelerin bu derece ölçüsüzce politik söylemler etrafında mobilize edilmesinin ve değersizleştirilmesinin elbette bir karşılığı olacaktı. Nitekim, Avusturya Başbakan Yardımcısı faşist politikacı Hans-Christian Strache’nin, cami kapatma olaylarına ilişkin sarf ettiği, “daha işin başındayız” sözleri durumun vahametini resmetmesi açısından önemli kanımca.

Camilerde küçük çocukların kullanıldığı kanlı, cihadlı, şehitli, bayraklı tiyatro gösterileri düzenlemenin yol açtığı sıkıntıları tane tane, moda tabirle “Bilal’e anlatır gibi” anlatayım:

-Bu camiler bulundukları ülkelerde ibadethanelere gösterilen saygıyı yitiriyor.

-Camiler, siyaset ve şiddet kadrajına sıkışıp kalıyor.

-Camiler, bulundukları ülkelerin kültürlerine direnç noktası olarak algılanıyor.

-Camiler, insanlar için bir korku ya da endişe motifi haline geliyor.

-Camiler, İslam referanslı terör örgütlerinin ideolojik tebliğ mekânları olarak görülüyor.

-Avrupa kamuoyunda camilerin, “Erdoğan ve AKP tarafından, ülkelerin iç politikalarına müdahale enstrümanı olarak kullanıldığı” iddiaları sık sık dile getiriliyor.

-Camiler, püriten ve literalist İslam’ı yayma aracı olarak algılanıyor.

-Camilerin, göçmenlerin Avrupa’ya uyumunu engellediği tezi pekişiyor.

-Ve bence en önemlisi, camiler güncel durumlarıyla Avrupalıların kaygıdan beslenen İslamofobik algılarını köpürtüyor.

Özellikle vurgulamak isterim ki yakın zamanda Avrupa’daki camileri yönetenlerin bu tutumlarını terk edeceklerine, daha uyumlu ya da barışçıl bir davranış kalıbı içerisine gireceklerine inanmıyorum.

Camiler entegrasyona engel mi oluyor?

Alman Gazeteci Constantin Schreiber’in, “Islam: Was in Deutschland Moscheen gepredigt wird” yani “İslam’ın İçinden: Almanya Camilerinde Vaazlar Ne İçeriyor?” başlıklı kitabı bu konuda önemli ipuçlarıyla dolu. Schreiber, kitabını hazırlarken Berlin, Hamburg, Leipzig, Postdam, Magdeburg ve Karlsruhe gibi kentlerdeki camilerde onlarca Cuma hutbesi dinlemiş ve bunları Almanca’ya çevirmiş. Schreiber’e göre, “vaazlarda bolca uyarı içeren tehditkâr bir dil kullanılıyor ve Kur’an-ı Kerim’den ürkütücü alıntılar yapılıyor.” Kitapta ayrıca, imamların konuşmalarında, Almanya’dan “bu ülke”, Türkiye’den ise “bizim ülke” diye bahsedildiği vurgulanıyor. Yazar, buradan yola çıkarak, “camilerin göçmenlerin Avrupa’ya entegrasyonu önündeki en büyük engel olduğu” iddiasını ortaya atıyor.

Bütün bunların yanı sıra camiye gidenlerin çoğunluğunun dünyaya kapalı ve demokrasiyi benimsemeyen bir yapıda olması sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale sürüklüyor. Camilerdeki vaazlardan en çok ikinci nesil ve toplum tarafından alt katmanlara itilmiş gençlerin etkilendiği görülüyor.

Camilerin, politik argümanların topluma kanalize edilmeye çalışıldığı yerler olarak algılanması -Avusturya örneğinde olduğu gibi- göçmenlerin bulundukları ülkelerdeki geleceklerini tehlikeye atıyor. Neofaşist partilerin kesintisiz bir şekilde ivmelendiği AB ülkelerinde bu duruma daha fazla hoşgörü ile yaklaşılmayacağının sinyalleri geliyor.

Almanya’da konuştuğumuz çok sayıda vatandaş, “bunlara artık yeteri kadar müsamaha gösterildiğini” söylüyor. Bu ürkütücü ifadeyi ben duyuyorum da acaba cami cemaatinden kimse duymuyor mu? Bunu çok merak ediyorum doğrusu. Elbette herkes her şeyin farkında ama sanırım “hoşgörünün sınırlarını” belirlemeye çalışıyorlar. Bunu yaparken, “sadece ben önemliyim, benim dinim önemli, benim politikacım, benim kültürüm, benim siyasetim önemli” temalı yöntemin yanlış olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Sanıyorum, “entegrasyon adı altında bizi asimile etmeye çalışıyorlar” savunusunun yarattığı ters motivasyon, sanılanın aksine oldukça etkili oluyor. Ben olsam meseleyi irdelemeye, “bu adamlar bizi nasıl algılıyor” sorusunun yanıtını aramakla başlardım.

Özetlersek, ibadethaneler dünyanın her yerinde supranasyonel kurumlar olarak kabul edilir ve bunlara saygı gösterilir ama Avrupa’daki camilerin sürekli olarak siyasete angaje görüntüleri bu niteliklerini hızla kaybetmelerine neden oluyor. Göçmenlere yönelik din hizmetlerinin şu anki yapısıyla bu gidişi durdurmak bir yana daha da hızlandıracağını düşünüyorum. Zira seçim öncesinde Avrupa gazetelerinde camilerde AKP propagandası yapıldığına dair haberler epeyce yer alıyor. Ne diyelim, sonra kimse ağlamasın.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER