Cumartesi, Nisan 20, 2024

Alman aşırı sağcılar rahatsız: “Günlük ırkçılık” ve “sağ terör” demeyecekmişiz!

Almanya giderek daha ilginç bir ülke haline geliyor. Geçenlerde açıklama yapan dünyaca ünlü Duden Sözlük’ün, envantere 3 bine yakın yeni sözcük eklediğini duyurması tartışmanın fitilini ateşledi. Özellikle, sözlüğe yeni eklenen alltagsrassismus (günlük ırkçılık), rechtsterroristisch (sağ terör) ve transgender (trans birey) ifadeleri neonazi partisi Almanya için Alternatif (AfD) ile bazı muhafazakâr kesimleri ayağa kaldırdı.

Daha başka kelimeler de eklendi sözlüğe ancak bunlar konumuz kapsamına girmediği için burada değerlendirmeye gerek görmüyorum. Zira bu yazıda, neofaşizm savunucularının topluma dayatmaya çalıştıkları politik demansı ele alacağız.

“Duden zaten bunu her zaman yapıyor. Sürekli yeni kelimeler ekleniyor” diye düşünebilirsiniz ama durum bu kez biraz farklı. Yukarıda zikrettiğimiz birkaç kelimeye bazı muhafazakâr dil dernekleri ve Neonazi partisi AfD şiddetli bir şekilde itiraz etti. “Bu kelimelerin sözlükte ne işi var” diye soran faşistler, bunu yaparken de sözlük yöneticilerini “solcu” olmakla ve “ideolojik davranmakla” suçlamayı unutmadılar. Almanya, her fırsatta yeni faşistlerle kol kola giren muhafazakârlardan, faşizme karşı mücadele etmelerini bekliyor. Ne hoş ve ne fantastik bir yaklaşım. En son Thüringen eyalet parlamentosu seçimlerinde Neonazi AfD’nin desteklediği liberal adaya oy veren Başbakan Angela Merkel’in partisi “muhafazakâr” CDU’nun milletvekilleri büyük bir siyasi krize neden olmuşlardı. Yeni faşistler ile muhafazakârların bu türden romantik ilişkilerine yönelik örnekler çoğaltılabilir.

Hep söylüyoruz, Alman muhafazakâr siyaset ile Alman post-faşist siyaset arasında renk değil ton farkı bulunuyor. Birisi biraz daha açık diğeri daha koyu kahverengi.

HASTALIKLI POLİTİK YAKLAŞIMLAR

Muhafazakârların bu derece sağ kenara yaslanmasının da nedenleri var elbette. Örneğin, gelecek yıl sonbahar aylarında ülkede genel seçimler yapılması planlanıyor. Merkel’in koronavirüs krizi sırasında sergilediği olumlu liderlik örneği ile yeni faşist partiye kaçan oyları geri alan muhafazakârlar bunları kaybetmek istemiyor. Ancak açıktan olmasa da eşcinsellik karşıtı girişimlere destek veren muhafazakârlara, “Dostum, bu ülkenin Sağlık Bakanı da eşcinsel. Üstelik sizin partiden” dediğin zaman boş gözlerle bakıyorlar insanın yüzüne. Tıpkı, Federal Parlamento Grup Başkanvekilleri eşcinsel olan yeni faşist partinin üyeleri gibi. Politik yaklaşımları hastalıklı, duygu dünyaları zehirli ve “kötü”nün ete kemiğe bürünmüş hali bu faşistler…

Seçime dönelim biz yeniden. Anketlere bakıldığında oy geçişlerinin en keskin yaşandığı iki siyasi bloğun yeni faşistler ve muhafazakârlar olduğu görülüyor. CDU seçmenlerinin “alternatif” partisinin de yine faşist Almanya için Alternatif olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bir de CDU’lu parti yöneticilerinin Thüringen’deki girişimlerine bakılırsa bu faşizm aşkını artık saklayarak değil bağıra bağıra yaşamak istiyorlar diyebiliriz. Bu iki siyasi blok arasında hemen hemen tüm eyaletlerde önemli oy geçişleri yaşanıyor. Ezcümle muhafazakârlar, faşistlerden hiç rahatsız olmuyor. Zaten faşist partinin kadrolarına bakarsanız önemli bir bölümü CDU’nun göçmen politikalarını yumuşak bularak AfD’ye geçenlerden oluşuyor.

DURAKSAMAYAN FAŞİSTLEŞME SÜRECİ

Almanya öyle bir hale geldi ki Yahudiler, faşistleşme süreci bu hızla devam ederse ülkeyi terk etmekten bahsediyor, İçişleri Bakanı Horst Seehofer, yaşanan Neonazi terör saldırıları karşısında, “toplumumuz vahşileşiyor, uyarıyorum” diyor, her gün yüzlerce göçmen ırkçıların fiziki ya da sözlü saldırılarına maruz kalıyor ve okullarda artık Nazi Almanyası’nın yaşattığı utançlardan daha az bahsediliyor vs… Bunca kanamalı mesele müdahale beklerken, ülkeyi yöneten muhafazakârlar, yeni faşist koroya dahil olup, bir sözlüğe eklenen birkaç kelime üzerinden oraya buraya mavi boncuk dağıtmaya çalışıyor.

Emin olun, Almanya çok değil bundan 10 yıl önce söylense kimsenin olacağına ihtimal dahi vermeyeceği bir karanlığa sürükleniyor. Benim için, “Ya bu adam da yazılarında hep karanlık tablolardan bahsediyor” diye düşünenler çıkabilir aranızdan. Hiçbirimiz Harikalar Diyarı’nda yaşamadığımıza göre… Yanlışları konuşarak, iyiye doğru kat edeceğiz. Başka yolu yok.

Sözlük üzerinden devam eden bu tartışmalar, bize salgının ardından burunlarını saklandıkları deliklerden çıkaran yeni faşistlerin, kaybettikleri mevzileri geri almak için çalışmalara başladıklarını gösteriyor. Bir şey daha gösteriyor, bugüne kadar kendilerini “Alman demokrasisinin teminatı” olarak pazarlayan muhafazakârların, nasıl büyük bir hızla demokrasiye karşı olanlarla birlikte koalisyonlar oluşturabildiğini…

Alltagsrassismus (günlük ırkçılık), rechtsterroristisch (sağ terör) ya da transgender (trans birey) kelimelerinin neyine itiraz ediyorsun? Yok mu bunlar? Var. Zaten bu nedenle itiraz ediyorlar. Örneğin, insanlara ten, saç renkleri ya da isimleri nedeniyle uygulanan günlük ırkçılık görülmesin, konuşulmasın istiyorlar ya da Nazi teröristler tarafından insanlar öldürülsün, kimse konuşmasın, herkes görmezden gelsin veya trans bireyler hiç ortalıkta görünmesin istiyorlar. Aklını başına al Duden Sözlük… Adamlar, şu zamanda bile faşizm için dikensiz gül bahçesi yaratma uğraşındayken, insanlığa faşizm hapını yutturmak üzereyken rahatsızlık vermeyelim. En iyisi susalım ve bekleyelim. Belki düzelir…

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER