Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD), dün gerçekleşen Genel Kurul Toplantısı'ndaki iktidara yönelik eleştirilerin yapıldığı açıklamalar gündemin bir numaralı başlığı haline geldi. “Politik hayatta olağanüstü olaylar” başlıklı sunumda son zamanlarda gazeteciler, iş insanları ve politikacılara yönelik baskılar ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen teğmenlere yer verildi.
TÜSİAD’ın Olağan Genel Kurulunda konuşan Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, Kartalkaya’da 36'sı çocuk 78 kişinin öldüğü yangın faciasından siyasi tutuklamalara, ordu içindeki ihraçlardan gazetecilerin hedef alınmasına kadar pek çok konuya değindi.
Aras, "Ülke olarak moralimiz bozuk. Güven bunalımı yaşıyoruz. Kartalkaya'da 78 canımız yanarak hayatını kaybetti. Yangın çıkabilir ama 78 kişi ölmez. Ölüyorsa nedeni usulüne uygun yapılmayan binalar ve denetimsizliktir. Çöken bir sistemdir. Bu olay yakın tarihte olduğu için henüz yüreklerimizde" dedi.
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Yolsuzluk, dolandırıcılık, karaborsa haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, galiba artık şirket kurmaktan daha kolay” değerlendirmesinde bulundu.
İktidar kanadı TÜSİAD'ı topa tuttu
TÜSİAD'ın 'sistem çökmüştür' görüşünün savunulduğu açıklamaları iktidar kanadında üyük rahatsızlık yarattı. Ekonomi ve siyaset dünyasını dalgalandıran açıklamalara iktidar kanadından ilk yanıt Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan geldi. Ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de, TÜSİAD'a 'kendisini siyasetin üzerinde gören hiçbir girişime izin vermeyiz' sözlerini sarf ederek TÜSİAD'ı 'geçmişiyle yüzleşmeye' davet etti.
AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala da 'vesayet artıkları' nitelemesinde bulunurken pekçok AK Partili isim ve bürokrat sert eleştirilerde bulundu.
TÜSİAD'a soruşturma başlatıldı
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resen soruşturma başlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Aras hakkında 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma' suçlamalarından soruşturma başlattı.
Konuya ilişkin Başsavcılıktan yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
* Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında 13/02/2025 tarihinde dernek genel kurulunda yapmış olduğu konuşmada bir kısım soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı, kamu barışını bozmaya elverişli nitelikli sözleri nedeniyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma suçlarından Cumhuriyet Başsavcılığımızca resen soruşturma başlatılmıştır.
Özel: Bugün açılan soruşturma, TÜSİAD'ın dünkü sözlerini doğruladı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TÜSİAD YİK Başkanına açılan soruşturmayı değerlendirdi.
Özel, "TÜSİAD nerede haksız? Bugün açılan soruşturma, dün yapılan açıklamayı doğrulamıştır. Böyle bir açıklama, dünyanın hangi ülkesinde soruşturmayla sonuçlanır? Bugün yapılan baskılar, Türkiye'de kimseye fayda etmemektedir" dedi.
Özgür Özel, Saadet Partisi Genel başkanı Mahmut Arıkan'ı ziyaret etti. Ziyaret sonrası ortak basın açıklamasında konuşan Özel, "TÜSİAD yeni bir şey söylemiyor. Hepimiz söylüyoruz, sendikalar söylüyor. Şimdi de işveren örgütü söyledi. Bunlar yaşanıyor dedikleri hangisi yaşanmadı? Yaşam hakkından yargı bağımsızlığa kadar söylediklerinden hangisinde haksız? Bugün açılan soruşturma TÜSİAD Başkanının sözlerini doğrulamıştır" dedi.
Arıkan da, "Kurumlar eleştirilerini yapabilmeli, soruşturmayı kaygıyla izliyoruz" dedi.
Özel, aday belirleme sürecine ilişkin de "Biz geçen seçimde adayı geç belirleyerek hata yaptık. Ama erken ittifak konuştuğumuz için de hata yaptık" diye konuştu. Özel ayrıca, "Akın Gürlek İstanbul'da çok mahkeme değiştirerek dünya adalet tarihinin en mobilize hakim olarak adaleti katletti ve ödülünü aldı" ifadelerini kullandı.
'Siyasi parti kapatmaya gelirlerse şaşırmam'
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CHP’li belediye başkanları kendi aralarında çatışıyorlar, biz işimize bakıyoruz” şeklindeki sözleri hakkında da şunları söyledi:
* Olması gerekeni söylemiş ama yapması gerekeni söylememiş. Böyle yapmıyorlar. Bugün Akın Gürlek’i İstanbul’a ben atamadım. Akın Gürlek İstanbul’da çok mahkeme değiştirerek ve özellikle belki dünya yargı tarihinin en mobilize hakimi olarak adaleti katletti, katletti, katletti. Sonra da ödülünü aldı. Siyasi bir makam olarak Erdoğan’ın nitelendirdiği bakan yardımcılığı görevine geldi. ‘Eskiden bakanlar siyasi, müsteşarlar teknikti. Şimdi bakanlar teknik, yardımcıları siyasi’ diyen ben değilim. Eğer bir hakim ya da savcı siyasete atılmak için istifa ederse, görevine geri dönemez. Ama kanun yazılırken bakan yardımcılığı yok diye şimdi bundan istifade ederek, siyasi görevle İstanbul’a başsavcı olarak yolladı. Şimdi o başsavcı gitti. Gidene kadar bir şey yokken, gittikten beri kimseye huzur yok.
* En son bak TÜSİAD’dayız şimdi. Ama ondan öncesi Gençlik Kolları Genel Başkanım, Büyükşehir Belediye Başkanım iki kere, ilçe belediye başkanlarım, ikisi içeride. Sanatçılar. 78 yaşında bir akademisyen. Bir gazeteci, Halk TV. Suat Toktaş. Bitmiyor, bitmiyor. Sayısız saldırı altında bütün muhalefet. En son TÜSİAD'a geldi. Yarın herhangi bir dernek açıklama yapsa biliyor ki TÜSİAD’ın başına gelen, misliyle benim de başıma gelecek. İstanbul’u sindirmeye, susturmaya çalışan bir siyasi operasyon, Türkiye’ye korku salan bir siyasi operasyon gerçekleşiyor. Bir partinin Genel Başkanı, Antalya’da işlediği iddia edilen bir suçtan dolayı, ya kendi ikametinin olduğu yerde ya o şehirde olur. İstanbul’dan, Ankara’dan gözaltına alıp getiriliyor, olacak iş değil. Sonra da bu iddia terk edilip, Kayseri’de işlediği iddia edilen bir suçtan tutuklanıyor. Sayın Ümit Özdağ. Bunların hepsi bir yerde yapılıyor.
* Erdoğan’ın siyasi rakipleri tek tek ayıklanıyor. Yargı darbesinin karşısında bugün Türkiye’de demokrasi. Ondan sonra tutmuş, ‘Benim alakam yok. Ben karışmam. Siyasi yasak benim işim değil’ ki kendisi siyasi yasak mağdurudur. Siyasi yasak mağduriyetini anlata anlata iktidara gelenler, bugün rakiplerine, yani neyle muhatap oldularsa mislini kendileri yapıyorlar. Gördükleri zulümden ders alıp bu ülkeyi demokratik bir ülke yapacaklar diye düşünürken, gördükleri zulmü unutmayıp kimselere bunu yapmazlar diye beklerken beterini yapıyor. Olacak işler yapmıyorlar. En sonunda siyasi rakibi olan siyasi partileri kapatmaya da gelirlerse şaşırmam. Çünkü kendileri kapatma davası ile muhatap olmuşlardı. En sonunda görün, kimi tehlikeli görüyorsa kapatacak. Bu noktaya getirmeye çalışıyor bu işi. Biz de buna teslim olmamak için çok özel bir sürecin içindeyiz. Bundan sonra da Sayın Erdoğan, hem erken seçim talebini he bu erken seçimin bütün gereklerini görmeye devam edeceğiz.
* Biz o saldırdığında bunu siyaseten bir savaş ilanı kabul ettiğimizi görmüştüm. Bize savaş ilan etti Erdoğan, şimdi de savaşıyor bizimle. Biz de siyaseten yapmamız gereken neyse bütün gücümüzle, bütün gayretimizle, bütün kudretimizle bunu yapmak durumundayız. Ama şunu ifade edeyim son söz olarak. Onun gündemi buraya sıkıştırmasına karşı erken seçimin gündemi; bu ülke nasıl zenginleşecek, bu insanların karnı nasıl doyacak. bu açlık ve sefalet nasıl bitecek. Emekliye zam nasıl verilecek. Asgari ücret nerelere gelecek. Gümbür gümbür bunları konuşmaya geliyoruz. Sanmasın ki onun yargı tacizini konuşmaya devam edeceğiz. Onun gereğini yapacağız. Yolumuza çıkacağız, önümüze bakacağız. Hodri meydan. Ne yapıyorsa yapsın. Yapacağı bir şey daha kaldı, onun da zaten meydanı kendisine çoktan okundu. Derdi kimleyse gelsin. Orayla değil partimleyse ben de buradayım. O yüzden Sayın Erdoğan öyle bir tur attı ve geldi, ‘Bu ülkede her şey yolunda.’ Hiç yolunda değil. Berbat ettin gittin. Üç günde de düzeltemedik daha.