Cumartesi, Nisan 20, 2024

Ozan Gündoğdu yazdı | Kılıçdaroğlu mu kalsın, İnce’mi gelsin veya CHP’nin örgüt sorunu

Öncelikle 1812 Borodino savaşı üzerinden yaptığımız değerlendirmeyi kısaca özetleyelim. Savaş Napoleon komutasındaki Fransız güçleri ile Rus ordusu arasında Moskova yakınlarında gerçekleşmiş savaşta Fransızlar galip gelmişti. Ancak Fransızların galibiyeti mutlak bir zafer değildi çünkü Ruslar yenilmiş olmasına rağmen barış görüşmelerine yanaşmamıştı. İkmal hattından uzaklaşmış olan Fransızlar da Moskova’yı ele geçirmiş olmalarına rağmen daha sonra geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Fransız yayılmacılığının durdurulduğu bu kritik savaş bize stratejik bir riski hatırlatıyordu… “Mutlak zafer” arzusu ile hareket eden kuvvetler mutlak zafer dışındaki her durumda felakete sürüklenirler. Bu sebeple “mutlak zafer” gayesinde olan saldırı gücüne karşı etkili savunma stratejileri geliştirmek elzemdir.

Tarihte bu önermeyi destekleyen örneklerden çokça var. Mesela 26 Ağustos 1922’de kurtuluş ordusunun giriştiği “büyük taarruz” mutlak zafer arzulayan bir savaştı. Ola ki Yunan cephesi yarılmasaydı Yunanlar geri çekilmiş olsalar ve örneğin Uşak’ta yeni bir cephe yaratmış olsalardı dahi Milli Mücadele hüsranla sonuçlanabilirdi. Dolayısıyla “ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” emri mutlak zaferi taçlandıran kritik bir emirdir. Bu emir dışındaki emirlerden herhangi biri, felaketin kapısını aralayacaktı.

AKP’nin durumu da böyle bir tarihsel durum. Mutlak zafer uğruna saldırganlaşacak ancak zaferin mutlak olmadığı her durumda kendi sonunu hazırlayacak. O halde böyle bir yapıya karşılık savunma gücü motivasyonunu kaybetmeden direndiği her ölçüde dezavantajlı gibi göründüğü bu durumdan kurtulacak.

Muhalefet gövdesinin oluşturan temel güç ne kadar eleştirilirse eleştirilsin halen CHP’dir. Bu sebeple savunma gücünün görevlerinin pek çoğu CHP’nin sırtına biniyor. Ancak CHP bu görevi üstlenebilecek durumda mıdır, tartışılır… Bu sebeple CHP’nin örgüt sorununu “ana kademe”, “gençlik kolları” ve “kadın kolları” başlıklarında tartışalım.

1- CHP ana kademenin örgüt sorunu…

Köklü kurumlarda isimlerden daha ziyade ilkelerin öne çıkması beklenir. Ancak tuhaftır, CHP’de bu durumun tam tersi mevcut.

CHP, özellikle AKP döneminde Kemalizme yapılan saldırılar neticesinde ilkeleri ve davası son derece yıpranmış/yıpratılmış bir parti. Özellikle 2000’li yıllardaki liberal saldırının CHP’yi de kuşatarak ideolojik bir karmaşıklık yarattığı ortada. İlkelerin ve davanın belirsizleşmesi örgütte ciddi yozlaşmalara sebep oluyor. Davası olmayan partinin iktidar gücünden yalnızca yerel yönetimler eliyle faydalanması, belediye başkanlığının etrafında kümelenen bir örgüt yapısını da beraberinde getiriyor. Örneğin CHP’li bir belediye başkanı aynı il/ilçedeki CHP yöneticisinden çok daha güçlü olabiliyor ve dahası belediye başkanlarının belirlediği il/ilçe örgütleri ile örgütlenme çalışmaları yapılabiliyor. Düşünsenize, ilçe başkanını seçecek olan delegelerin tümünün işvereni aynı ilçedeki belediye başkanı. Bu durumda ilçe başkanı esasında kim tarafından belirlenmiş oluyor?  Halbuki davası, ideolojisi ve stratejisi kuvvetli olan bir örgütte bu durumun tam tersi olması beklenir. Dolayısıyla belediye nimetlerinden faydalanmak isteyen böyle bir örgüt yapısı oy oranının belediye meclis üyesi bile çıkarmakta zorlandığı İç Anadolu gibi yerleri tamamen gözden çıkarıyor. Çünkü bu bölgelerde örgütlenmek için temel bir motivasyon bulunmuyor. İşin daha kötüsü örgüt bu tip bölgelerde nasıl örgütlenilmesi gerektiğini dahi unutmuş durumda. Partinin yukarıdan aşağıya örgütlenen ilkeleri, davası olmadığı için belediye rantını yemek için CHP’li olmayan hatta AKP’ye oy veren kişiler, CHP üyesi olarak belediye meclis üyelerini belirleyebiliyor. AKP’ye oy veren CHP üyeleri hatta delegeleri… tuhaf değil mi?

ÇÖZÜM 1: Örgütün elle tutulur ilkelerinin olmamasının yarattığı sorunlar ortada. Öte yandan başkanlık sistemi ile beraber isimler partilerin önüne geçmiş durumda. Bu sebeple önümüzdeki günlerde CHP daha da silikleşecek, önemini kaybedecektir. Fakat bu durum bir fırsat da yaratıyor. Sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri eliyle yürütülecek çalışmalar en az CHP eliyle yürütülecek çalışmalar kadar önem kazanabiliyor. Partinin “aydınlanma davasını” kitlelere taşıyacak sivil toplum örgütlerine ihtiyacı var. Dahası partinin aydınlanma davasını özümsemiş kadrolara ihtiyacı var. Bu çerçevede ;

  • “Aydınlanma davasının” fikri temellerini güçlendirecek bir vakıf CHP eliyle kurulmalı.
  • Bu vakıf CHP Genel Merkezi tarafından adres gösterilmeli.
  • Bu vakfın çıkardığı “teorik yayınlar” CHP genel merkezi ile tabanı arasında bağ kuran aydınların bir araya geldiği mecralara dönüştürülmeli.
  • Bu vakıf aracılığı ile çıkarılacak “siyasi yayınlar” ise örgütlere ulaştırılarak kendiliğinden gelişen ve keşmekeşliğe dönüşen “ne yapmalı” sorusuna bilimsel cevaplar kazandırmalı. Siyasi yayınların okunması ve anlaşılması için iradi davranılmalı. Hatta gerekirse siyasi yayın faaliyetinde olan kişiler yetkilendirilmeli.
  • Örgütlerin tümünde, CHP kadroları ile siyasi yayın faaliyetinde olan kişiler bir araya gelerek yayınları tartışmalı. Bu sayede Türkiye’nin Kürt sorunu, Ortadoğu, ekonomi, AKP, muhalefet gibi ana meselelerine aynı açıdan bakan ve yoldaşlık hukuku kuran bir örgütün temeli atılacaktır.

2- CHP Gençlik Kolları potansiyelini neden kullanamıyor?

Genel merkez ve ana kademede yol haritası olmamasının yarattığı boşluk gençlik kollarına da sirayet etmiş durumda. Halbuki partinin ve davanın enerjisini en ücra köşelere kadar hissettirecek temel güç partinin gençliği. Partinin tamamının sahiplendiği bir davanın olmaması ve ayrıca gençlik kolları ile ilgilenen bir otoritenin bulunmaması gençlik kolları içinde “apolitik rekabetçiliği” beraberinde getiriyor. Gençlik kolları kadrolarının başlangıçta iyi niyetli biçimde ancak partiye girdikten sonra tıpkı ana kademedeki parti büyükleri gibi ucuz siyaset oyunlarına girmeleri, parti dışındaki gençliğin partiye girmesini olanaksız hale getiriyor. Öte yandan kendi ikbal davası peşinde koşan örgütlere dışarıdan gelen nitelikli gençler yine aynı mantıkla dışlanıyor, yetkilendirilmiyor veya yapacak iş bulamıyor.

İstisnai örgütler dışında gençlik kolları kadrolarını orta tabaka ailelerin nitelikli üniversiteli çocukları değil, daha çok güvencesizlik tehlikesi altında sınıfsal dertleri bulunan, üniversiteli olmayan veya niteliksiz üniversitelerde okumuş olan gençler oluşturuyor. Bu durumun sebebi daha çok güvencesiz ve aydın sıfatı aşınmış gençlerin belediye nimetlerinden hasbelkader faydalanmak istemesi ve bu sebeple CHP’ye gelmesi iken, dışarıda kalan nitelikli gençler ise içeri girmekten çekiniyor. Hem sınıfsal farklılık, hem de içeridekilerin dışarıdakileri tehdit olarak görmesi genişlemenin önündeki en temel engel.

ÇÖZÜM 2;

Gençlik hareketleri çabuk toplanan ve aynı hızda dağılan hareketlerdir. Bu sebeple Gençlik örgütlerinin bu mobilizasyon karşısında kurumsallaşması oldukça zordur.

  • Bu sorunu aşmanın tipik yolu Gençlik Örgütü’nün ana kademeden bir yetkili tarafından iradi olarak denetlenmesi ve yönlendirilmesi olacaktır. Böylece örgütün kurumsal devamlılığı sorunu aşılmış olur. CHP gibi koskoca bir örgütün Gençlik Kolları bu denli özerk olamaz. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı sıfatının ağırlığını azaltmayan ancak bu ağırlığın tabii olduğu bir ana kademe genel başkan yardımcılığının yaratılması elzemdir. Bu sayede sürekli görevden alınma tedirginliği ile atıllaşan gençlik kolları örgütlerine dinamizm katan bir iradi kuvvet gelecektir.

Öte yandan sivil toplum örgütleri ile organik temas, hatta belli alanlarda sivil toplum örgütlerinin bilfiil parti tarafından kurulması ve yönlendirilmesi CHP Gençlik Kollarının katılım kanallarını genişletecektir. Tekrar hatırlatalım, başkanlık sistemi ile beraber aslında siyasal partiler de bir sivil toplum örgütüne dönüşmektedir. Bu sebeple belli alanlarda kurulacak dernekler vakıflar eski sisteme görece demokratik siyaseti çok daha fazla belirleyecektir.

  • Ayrıca aydın özellikleri geçmişe nazaran aşınmış gençliği örgütlemekte “eylemin” gücü “sözün” gücünün üzerindedir. O halde “iş üzerinde örgütlenme” gençlik kollarının kadro sorununu hafifletebilir. İl ve ilçe gençlik kolları kendi mıntıkalarında politik görünmeyen ama hayatın her alanında kendini gösteren mahallenin görünür yüzlerine dönüşmelidir. Bir sinema gösteriminden tutun, bir panel, söyleşi veya muhtarlarla toplantı ya da çocuk kurslarına kadar her pratik, bir örgütlenme perspektifiyle tekrar ele alınmalı… Bu tip gündelik organizasyonlar parti tabanını oluşturan ancak partiyle organik teması olmayan gençlere örgütlettirilmeli.

Tüm bunlara ek olarak partinin davasının, ilkelerinin olmaması sorunu çözülmedikçe gençlik kolları sorununun da çözülmesi hayaldir.

3- Kadın Kolları ne yapmıyor?

Türkiye’de kadın sorunu bu ülkenin kadim bir sorunu olmakla beraber bu sorun özellikle son yıllarda oldukça görünür hale geldi. Bu görünürleşmede kadın mücadelesinin çabalarını es geçmemek gerekir. Belki entelektüel anlamda bir derinleşme ile sınırlı kalsa da gün geçtikçe CHP tabanını da oluşturan genç kadınların daha büyük kısmı kadın sorununda daha nitelikli gözlemler yapabiliyor. Ancak CHP örgütünün ve kadın kollarının bu genişleyen kadın hareketini içermekte atıl kaldığı da ortada. İşin kötü tarafı bu soruna ilişkin bir perspektif sunmaktan da gittikçe uzaklaşılıyor. Türkiye’de kadın sorununun böylesi büyümesinin temel nedeni olan AKP dahi KADEM’i kurarken, CHP Kadın Kolları’nın kadın mücadelesinin öncüsü değil takipçisi olması kabul edilebilir mi? Unutmamak gerekir mesele yalnızca kadınlardan oy alma meselesi değil, kadın hareketinin entelektüel birikimine katkı sunabilme meselesidir. Örneğin kadın cinayetlerine karşı “İdam İsteriz” sığlığının ötesine geçemeyen bir bakış açısı elbette nitelikli kadroları örgütlemekte zorlanacaktır.

ÇÖZÜM 3: Tıpkı Gençlik Kolları’nda olduğu gibi kadın kollarında da bu alan ile doğrudan ilişkili bir ana kademe genel başkan yardımcılığı elzemdir. (Hatırlatmak bile zuldür, ancak maalesef gerekiyor, bu genel başkan yardımcısı kadın mücadelesinin öznesi olan bir kadın olmalıdır, konuyla ilgisi olmayan bir erkek değil) CHP’nin kadın sorununa ilişkin bakış açısı tüzel kişiliği ve doğru düzgün bütçesi olmayan Kadın Kolları’na terk edilemez. Kaldı ki terk edilse dahi Kadın Kolları böylesi zor görevlerin altından yapısı gereği kalkamaz. O halde ana kademenin Kadın Kolları’na desteği son derece önemli. Öte yandan CHP Kadın Kolları bir kitle partisi olan CHP’nin kitle örgütü olma amacı taşıyor. Bu amaç yerli yerinde dursun ancak bu amaç sabitken kadın mücadelesine entelektüel öncülük salt Kadın Kolları’nın yapabileceği bir iş değil. O halde CHP kadrolarının sözüne güveneceği partiyle inorganik ilişkisi olan ve irili ufaklı kadın örgütlenmelerine lojistik destek verme iddiasında olan yarı özerk bir sivil toplum örgütüne ihtiyaç var. Bu örgüt aynı zamanda çıkaracağı yayınları CHP örgütlerine ulaştırmalı ancak CHP örgütleri bu yayınları benimseme konusunda iradi davranmalı. Kadın örgütünün her il ve ilçe örgütünde bulunan sorumluları yalnızca kadın sorununa odaklanmalı ve il/ilçe başkanı ile temas halinde fakat özerk olmalı. Bu özerklik kadın örgütünün delege yozluğunun dışında kalmasını sağlayacaktır. Bu yayınlar, söyleşiler, paneller bütünü salt bir iş yapmak amacı taşımamalı birer örgütlenme ve nitelik arttırma amacına dönüşmeli. CHP artık nitelikli üyelerin güçlü olduğu bir partiye dönüşmeli. Hemşehrilik ilişkisi kuvvetli olanların değil…

 

Bu her başlık (ana kademe örgütü, gençlik kolları ve kadın kolları) esasında bir perspektifi özetliyor. Partinin sorunu/sorunumuz bir nicelik sorunu olmasının ötesinde bir nitelik sorunu.

Her bir başlığı daha da genişleterek daha onlarca şey söylemek mümkün. Ancak bu yazının temel amacı “Kemal Bey kalsın dertler bitsin”, “İnce gelecek dertler bitecek” sığlığından biraz olsun uzaklaşmaktır.

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER