Perşembe, Nisan 18, 2024

Ozan Gündoğdu yazdı | “2017 Türkiye’sinde ne yapmalı?” sorusunun kısa cevapları

Ormanda bir çocuğun çığlık sesleri yükseliyor, gece karanlık, atmosfer endişe verici, çok vaktiniz de yok…

İhtimalleri değerlendirirsiniz. Polisi aramak, sese doğru yönelmek vb…

Fakat polisi aramak ile sese doğru yönelmek arasındaki kararsızlık size hiçbir şey yaptırmayabilir. Çocuğun başına ne geldiğinden bihaber, kararsız ve belki de daha sonra vicdan azabı duyarak oradan uzaklaşabilirsiniz. Vicdan azabını bastırmak adına kararsızlığınızı devam ettirip; aman canım polisi arasam onlara gelesiye kadar iş işten geçmiş olacaktı ya da doğrudan çocuğun sesinin geldiği yere yönelsem benim de başım belaya girecekti sonuçta çocuğa faydalı olamayacaktım diyebilirsiniz.

Ancak kararsızlığınız size ne yaptırdı? Hiçbir şey…

Çocuğa bir faydanız dokundu mu? Hayır…

Neden böyle oldu? Çünkü müdahale edilmesi gereken her kriz anları belli bir zaman kısıtı altındadır. Kriz anlarında zamanla mücadele edersiniz. Bu anlardaki en büyük tehlike ise zamanı verimsiz kullanmaktır.

***

Türkiye 15 temmuz 2016 tarihinden itibaren bir hegemonik krizin pençesindedir. Burada hegemonyayı Gramsci’den alıntılayarak farklı sınıfların dünya görüşlerine ait bir eklemlenme olarak tanımlıyoruz. 1908 ile tohumları atılan ve 1923 ile perçinlenen aydınlanmacı hegemonya 2010 sonrası ciddi tehlike altına girmiş ve 15 Temmuz sonrası zorla baskı altına alınmıştır. 15 Temmuz’dan günümüze siyasi iktidar kendi karşı hegemonyasını kurmak adına zor aygıtını hunharca kullanmaktadır. 1923’ten beri genel kabul görmüş dünya görüşlerimiz bir bir gayrimeşru hale getirilmek istenmektedir. Muktedirlerin dile getirdiği 100 yıllık parantezi kapatıyoruz, cumhuriyet bir reklam arasıydı, yeni bir devlet kuruyoruz ifadeleri tezi doğrular niteliktedir.

YIKILMAYA ÇALIŞILAN NEDİR?

Yıkılmaya çalışılan, bugün siyasi iktidarın eski Türkiye olarak adlandırdığı mevhum, aydınlanmacı cumhuriyettir. Yapısal sorunları olmakla beraber en azından “saltanat ve hilafete karşı çıkan cumhuriyet”.

Aydınlanma fikrinin temeli de zaten budur. Aydınlanma mutlak iktidarın ve dinin tahakkümüne karşı çıkar. Marksizmi de bir aydınlanma fikri olarak ele alırsak Marksistler bu iki tahakkümün yanına paranın tahakkümüne karşı çıkmayı da ekliyorlar.

1923 ile güçlenen aydınlanmacı cumhuriyet fikrinin içinden Türkiye solu filizlenmiş ve bu topraklarda yaklaşık 100 yıldır paranın tahakkümüne karşı yer yer cılız yer yer ise son derece kuvvetli direniş mevzileri oluşturmuştur. Ancak bu direniş mevzisi su götürmez bir gerçek ki mutlak iktidarın ve dinin tahakkümüne karşı çıkan diğer aydınlanma değerlerini de kapsamaktadır. Dolayısıyla aydınlanma fikrinin yarattığı tarlada Türkiye solu doğup gelişebilmiştir ve tarlanın toptan yok edilmesi solu da bildiğimiz biçimiyle yok edecektir.

Durum endişe verici, karşı taarruz çok kuvvetli ve öyle görünüyor ki elde çok zaman da yok. Aydınlanma karşıtı taarruz iktidarı ele almış görünüyor. Ancak kurmuş olduğu düzeni zor aygıtı olmadan idare edemiyor, hegemonyasını normalleştiremiyor. Ayrıca bir politik ezberimiz de var, sürekli zor, rıza üretir. Toplumun üzerine kurulan ve bu denli pervasız yürütülen baskı süreci irili ufaklı rızalar da üretiyor. Yani zaman aleyhimize işliyor. Hayır mevzisi son derece kuvvetli olmakla beraber, iktidarın zor aygıtına fikren de olsa yavaş yavaş teslim olma riski de orta vadede gerçekleşebilir. Böyle kriz dönemlerinde mücadele için kolları sıvamadan önce somut durumun somut tahlillerini yapmak elzemdir.

NELER YAPILABİLİR?

  1. Siyasi iktidarın taarruzunun şiddetine karşı irili ufaklı direniş mevzileri halen var. Neler yapılabilir sorusunun eş anlamlısı da en verimli direniş nerede yürütülebilir sorusudur. Verimliliği tartışılabilir ancak küçük direniş mevzileri olan Türkiye sol öznelerine güç verilebilir. Ancak taarruzun şiddeti büyüdükçe aydınlanma mevziindeki küçük ve fraksiyonel direniş grupları – büyük ölçüde sosyalist sol – daralmaya başlıyor. Direnişin en verimli kadroları verimsiz alanlarda dargrupçu projelerle zaman tüketiyorlar. Eğer Türkiye solu kısa süre içinde halkın hatrı sayılır bölümünün iltifatını kazanırsa solun gelen taarruzu durdurabilecek fikri birikimi var. Ancak kısa süre içinde ve mevcut beklentiler ışığında sol içi hiçbir özne gelen taarruzu tek başına göğüsleyebilecek durumda değildir. İhtimal o ki taarruz yakın vadede şiddetlenecek ve Türkiye solunun örgütsel deneyimi dağılmanın eşiğine gelecek. Hatırlatmakta fayda var, kriz anlarında kararlarımızı zaman kısıtı altında almaktayız. Krizler mutlaka hasar verecektir. Hasarsız atlatmaya çalışmak, tertemiz kalmaya çalışmak, azami programda ısrarcı olmak, örgütsel yapımızı korumaya çalışmak kısa vadede bu amaçların tamamının yok olmasıyla sonuçlanabilir. İktidar mücadelesi güç ile özdeştir.
  2. Türkiye’nin mevcut durumunu Ortadoğu ile girift kabul ederek Türkiye’deki değil ama Ortadoğu’daki merkezi yurtötesi seküler güç olan Kürt hareketine güç verilebilir. Ancak mevcut konjonktürde Kürt hareketinin Türkiye’deki legal görünümü HDP, Fırat’ın batısındaki iddiasını kaybetmiş durumda. Ayrıca hiçbir mevziye olmadığı kadar güçlü bir saldırı altındalar. Zira Kürt Hareketi’nin giriştiği gayrimeşru eylemler Kürt hareketine yapılan saldırganlığı Fırat’ın batısında meşrulaştırıyor. AKP Kürt hareketine radikal biçimde saldırırken buradan devşireceği gücü de hesaplıyor.
  3. Toplumsallaşma ihtimali zayıf olan ileri eylem biçimleri ile radikalleşilebilir. Ancak bu kaybedilecek bir savaşa omuz vermek olur. Sadece ahmaklar kaybedeceğini bildikleri bir savaşa girerler demiş Cengiz han. Yalnızca solun kimliğine sahip çıkan toplumsallaşma ihtimali zayıf hareketler karşıdan gelen taarruzun meşrulaşmasından öte bir sonuç doğurmuyor.
  4. Cumhuriyet karşıtı taarruza karşı çıkan merkezi direniş mevzilerine güç verilebilir. Burada hayır cephesinin zinde gücü CHP karşımıza çıkıyor. Ancak CHP’ye güç vermek azami programdan ve mevcut örgütsel deneyimlerimizden vazgeçmek anlamına da geliyor. Öte yandan CHP’nin içindeki siyaset ediş biçimi gençliği edilgen hale getiriyor. Fakat Türkiye solu kadrolarının mevcut birikimi burayı dönüştürmeye muktedir (Dönüştürmeden kasıt sosyalist renk verme ya da CHP’yi sola çekme değil. Yalnızca fedakarca siyaset yapma, örgütlenme deneyimlerini aktarma). Ayrıca CHP her ne kadar kafa karışıklıkları olsa da hayır cephesinin tamamını kapsama konusunda iyi niyetli. Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı’nda en geniş cepheyi kapsama arzusu bunun en güçlü kanıtı. Sonuç itibariyle CHP gerici taarruzun karşısında hatasıyla sevabıyla en merkezi güç konumunda. Hatası konusunda ise sorumluluk hepimizin. Kısa vadede mevcut gücün CHP içinde değerlendirilmesi gücün en verimli şekilde değerlendirilmesi anlamına gelecektir. CHP’ye güç verme ihtiyacı zamana bağlı bir değişkendir. Zaman ilerledikçe bu ihtiyaç daha da artıyor. Zaman neden CHP’li değiliz gerekçelerini üretme değil, neden CHP’ye omuz vermeliyiz gerekçelerini üretme zamanı. Önümüzdeki günler bu gerçeği gören yığınların örgütlü ya da örgütsüz olsunlar CHP merkezine omuz vermesine dahası içine girmesine şahit olacaktır.

Bu ihtimallerin dışında bir ihtimal daha var, kararsız kalmak. Kararsız kalmak yazının başındaki metaforda çocuğun zarar görmesine yol açıyor.

İhtimallerin tamamına mesafe koyup ihtimallerin tamamını eleştirmek yarım porsiyon aydın’ın yapacağı işler. Gökyüzüne bağırmayacağız, evrene seslenmeyeceğiz, romantik olmayacağız. Rasyonel olacak, kirlenecek, asgari fikirlerimize yakın gelen en merkezi güce güç vereceğiz. Aydınlanma tarlasında ekildik filizlendik, tarla yanıyorsa el birliğiyle bu yangına su tutacağız. Yanda itfaiye arabası dururken elimizdeki bardaklarla su dökmeyeceğiz…

[email protected]

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER