Perşembe, Nisan 25, 2024

Ötekileşme sorununu mütevazilik çözebilir mi?

Serap Yelkenci
Serap Yelkenci
2012 yılında, Yeditepe Üniversitesi Felsefe bölümünden, “teknolojiyle değişen kavramlar” teziyle mezun olduktan sonra teknoloji sektöründe çalışmaya başladı. 14 yıldır teknoloji sektöründe çalışmakta, eğitimler ve danışmanlıklar vermektedir. Metaverse Union Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Bekar Anneler Derneği kurucu ve başkanıdır.

Olan her olay karşısında hoşgörü göstermek ya da her olayı tolere etmekle sıklıkla karıştırılan tevazu, özde kendini bilmek ve ona uygun davranış göstermek demektir.  Mütevazi bir lider, hiçbir deneyimi aşağılamaz, hiçbir takım arkadaşını değersiz görmez.

Uzun zamandır cevabını aradığım bir soru bu.

İnsanlar, kendilerini belirli gruplara ait hissederler, bu grupların üyeleriyle birtakım ortaklıklar bulunduğunu düşünürler ve her zaman, her konuda olmasa bile bu gruplar içinde genelde uzlaşırlar. İnsanlar için bir de “öteki” vardır ve ötekinin farklı olduğuna, yanlış düşündüğüne, yanlış davrandığına ve ötekiyle uzlaşılamayacağına inanılır. İnsan, ait olduğu grubu yüceltir, ötekini alçaltarak kendini değerli kıldığını zanneder ve toplumsal bölünme burada başlar.

Ötekilerle ötekileştirenler arasında, gözle görülmeyen ama varlıkları derinden hissedilen duvarlar oluşur ve duvarın oluşturduğu ikilik, birbirlerini “öteki” olarak algılamaya sebebiyet verir. Ötekiler empati kuramadığımız, önyargılarla baktığımız, dışladığımız kişilerdir. Önyargılarımız beslendikçe ötekini giderek daha itici ve tehlikeli algılamaya başlarız. Olan her olayda, her sorunda artık öteki olan suçlanır ve sürekli suçlanan öteki ile mesafe de gittikçe artar.

Ötekiler ve ötekileştirenler artık öfke tarafından ele geçirilmiş ve objektivitesini kaybetmiştir. Öfke tarafından ele geçirilenler, artık olayları kontrol edemez hâle gelir ve başarısızlık kaçınılmaz son olur. Ötekileştirenler, çoğunlukla kuşkucu, kaprisli, yeniliklere kapalı, korku duyan, kendinden şüphe duyan, dikkati dağılmış ve tereddütlü kişiler olup sabit zihniyetlidir. Oysa liderin, gelişim zihniyetli (Stanford psikoloğu Carol Dweck’in kavramı), özveriye adanmış, yeniliklere açık, cesur, pozitif bakış açılı ve dürüst olması toplumları ileriye götürür.

Stefano D’Anna lider ve toplum arasındaki ilişkiyi şu şekilde tarif eder; “Kral hastalandığında ülke de hastalanır, çünkü kral ülkedir ve ülke de kral”. Bir lider, bir iş adamı, sorumluluk sahibi bir insan finansal kaderinin, girişimlerinin başarısının ve uzun ömürlülüğünün ve hatta beden sağlığının sahip olduğu bütünlük seviyesi ile doğru orantılı olduğunu bilir. Bölünmüş bir dünyadan, birleşik bir dünyaya geçmenin sadece bir tek yolu vardır! Liderin bütünlüğü, bir toplumun kaderi, liderinin bütünlüğüne bağlıdır.  O hâlde, liderin bütünlüğü “ötekiler duvarı” örüp örmemesiyle anlaşılabilir. Peki bu duvarı, hangi erdeme sahip olan kişi örmez? Mütevazi erdemine sahip kişi olabilir mi?

Liderlik ile mütevazilik ilişkisine bakmamız yerinde olacaktır. Michael Carroll, The Mindful Leader kitabında, bir liderin en önemli özelliği mütevaziliğidir diyor. Peki Mütevazilik nedir? Mütevazilik, etimolojik olarak “tevazu gösteren” anlamına gelen Arapça “mutawāḍi” kökünden, türemiştir.

Dolayısıyla mütevaziliği anlamak için tevazu kelimesine daha derin bir bakış gerekmektedir. Arapça kökenli olan tevazu “vaz” kökünden türemiştir. Vaz, kendi nefsini hakir görmek anlamına gelmekte, yani alçakgönüllülük demektir. Kendi nefsini hakir gören kişiler, tevazu sahibi kişilerdir ve mütevazı olarak nitelendirilir.

Olan her olay karşısında hoşgörü göstermek ya da her olayı tolere etmekle sıklıkla karıştırılan tevazu, özde kendini bilmek ve ona uygun davranış göstermek demektir.  Mütevazi bir lider, hiçbir deneyimi aşağılamaz, hiçbir takım arkadaşını değersiz görmez. Mütevazi liderler, kendinden daha büyük bir şeyin parçası olduklarını anladıklarında her şeyi kontrol edemeyeceklerini görürler ve insani yönlerini göstermekten çekinmemeye başlarlar. Mütevazilik erdemi sayesinde, hayatın zorluklarıyla, trajedilerle mücadele edecek gücü kendinde bulur lider.

Danah Zohar, 21.yy’da liderlik kitabında, 21.yy’da yeni liderliğin “ruhsal zekâ” sahibi olduğunu anlatmaktadır. Ruhsal zekayı Özfarkındalık, Kendiliğindenlik, Vizyon ve Değer Kaynaklı Olmak, Holizm, Şefkat, Çeşitliliğin Kutlanması, Alan-Bağımsızlığı, Neden? Sorusunu sorma eğilimi, Yeni bir açıdan bakabilme becerisi, Tevazu, Görev algısı olarak 12 tanımlayıcı nitelik olduğunu anlatır.

Peki mütevazı-tevazu sahibi lider, kibirden uzak durarak, böbürlenmekten kaçınarak siyaset alanında mevcudiyetini sürdürebilir mi? Tabii ki sürdüremez dediğinizi duyar gibi, o halde ötekileşme sorunu nasıl çözülecek, yoksa 21.yy’da da muasır medeniyet seviyesinde olamayacak mıyız?

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Serap Yelkenci
Serap Yelkenci
2012 yılında, Yeditepe Üniversitesi Felsefe bölümünden, “teknolojiyle değişen kavramlar” teziyle mezun olduktan sonra teknoloji sektöründe çalışmaya başladı. 14 yıldır teknoloji sektöründe çalışmakta, eğitimler ve danışmanlıklar vermektedir. Metaverse Union Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Bekar Anneler Derneği kurucu ve başkanıdır.
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI