Cuma, Mart 29, 2024

“OHAL millete karşı ilan edilmedi diyenlere soruyorum: ‘Millet’ sadece tek bir kişi ve onun kadroları mıdır?”

DİSK Genel Başkanı Kani Beko, İstanbul Mimarlar Odası’nda düzenlenen “OHAL değil Demokrasi” forumunda bir konuşma gerçekleştirdi.

Beko, OHAL sürecine tepki göstererek, “OHAL uygulamasının hukuksal sınırları aşılmıştır. KHK’lar Anayasa Hükmünde Kararnamelere dönüşmüş, Meclis’in yasama işlevi büyük ölçüde sınırlanmıştır.” ifadelerini kullandı.

Kani Beko’nun konuşmasının satırbaşlatı şöyle:

“15 Temmuz 2016’da hepimizin karşısında durduğu bir darbe girişimi oldu. Darbe püskürtüldü ancak maalesef kazanan demokrasi olmadı. Tersine hükümet Anayasayı askıya alarak adeta bir sivil darbeye yöneldi. 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL ile birlikte “Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti”ni tamamen ortadan kaldıran bir sürece girdik.

Hükümet darbecilerin kapatmak istediği ve darbeye karşı hep beraber direnen Meclis’i işleterek darbeyle mücadele etmek yerine Olağanüstü Hal ilan etmeyi tercih etmiştir. İlan edilen OHAL dahi amacından saptırılmış ve Anayasa ihlal edilmiştir. OHAL uygulamasının hukuksal sınırları aşılmıştır. KHK’lar Anayasa Hükmünde Kararnamelere dönüşmüş, Meclis’in yasama işlevi büyük ölçüde sınırlanmıştır.

“MİLLETİN İRADESİNİ GASP ETTİLER”

Hükümet, KHK çıkarma yetkisini anayasal sınırları aşarak kötüye kullanmakta ve TBMM’nin iradesini gasp etmektedir. KHK ile yapılan düzenlemelerin önemli bir bölümünün OHAL’in ilan edilme gerekçesiyle ilgisi yoktur.
TBMM’nin açılımı nedir? Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yani Milli iradenin en üst organı. Bu millet meclisini KHK’lar ile etkisizleştirdiler. Millet iradesini açıkça gasp ettiler. Kar lastiğinden evlilik programlarına kadar her şeyi OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri ile düzenlediler.

Sırf muhalif olduğu için avukatları, öğrencileri, öğretmenleri, sendikacıları, sağlık emekçilerini, siyasetçileri tutukladılar.

Akademisyenlerin kanıyla banyo yapmak isteyen mafya üyeleri elinin kolunu sallayarak dolaşırken, çocuklarımız ölmesin diyen barış akademisyenleri yargılanıyor.

Basın ve ifade özgürlüğü Anayasal teminat altında olmasına rağmen OHAL’de basın yayın organları kapatıldı, gazeteciler tutuklandı. OHAL, tek sesli bir Türkiye yaratmak için kullanıldı. Halkın seçtiği belediye başkanları hukuksuz biçimde görevden alınırken, Türkiye nüfusunun neredeyse yarısını atanmış belediye başkanları yönetiyor. Halkın seçtiği belediye başkanları ve milletvekilleri hapse atılıyor. 6 milyon oy almış bir partinin genel başkanları hapiste.

“İŞSİZLİK FONU İLE DARBENİN NE İLGİSİ VAR?

İşsizlere dağıtılması gereken işsizlik fonundan sermayeye milyonlarca lira kaynak aktarılıyor. İşsizin parası Kanun Hükmünde Kararname ile çalınıyor. Soruyorum: İşsizlik fonu ile darbenin ne ilgisi var?

Darbe girişimi ile ilgisi açık-seçik kurulmadan, hiçbir somut delile dayanmadan, adil yargılama süreçleri işletilmeden 130 binin üzerinde kamu emekçisi işinden, geleceğinden edildi. . 12 Eylül döneminde kamu kuruluşlarından 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu kapsamında yaklaşık beş bin kişinin çıkarıldığı düşünülecek olursa olayın vehameti daha net anlaşılır.

Çalışma hakkı elinden alınanların gidecek mahkemeleri bile yok. İdari yargı organları KHK ile yapılan ihraçlar konusunda görevsizlik kararı vermiş, Anayasa Mahkemesi OHAL KHK’larını incelemekten kaçınmış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise iç hukuk yolları tüketilmediği için başvuruları kabul etmemiştir. Bilindiği gibi bu konuda Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur. Ancak bu komisyona 110 bin başvuru gelmesi, yılda 250 gün ve günde ortalama 8 saat çalışılması durumunda, her dosyaya 5 dakika ayrıldığında dahi başvuruların sonuçlanması için 5 yıl gereklidir. 1 yıl içinde başvuruları tamamlamak için her dosyaya ayrılması gereken süre 65 saniyedir.

50’nin üzerinde emekçi bu süreçte intihar etti. Hayatı darbelerle, Gülen Cemaati gibi ve benzeri cemaat ve tarikatlarla mücadele içinde geçmiş olan emek ve meslek örgütlerinden binlerce kişi darbe ile ilişkilendirilerek işlerinden atıldı. Bugün DİSK üyesi 2000’e yakın işçinin yanı sıra buradaki emek ve meslek örgütlerinden binlerce mücadele arkadaşlarımızın işine hukuksuzca son verildi.

“OHAL’DE 25 BİN İŞÇİNİN HAKKI GASP EDİLDİ”

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası sermaye temsilcilerine yaptığı konuşmada grevleri engellemek için OHAL’i kullandıklarını açıkça söyledi. Bu sözlere uygun olarak 2017 yılı boyunca beş grev engellendi, yaklaşık 25 bin işçinin hakkı gasp edildi.

İşten atılan, kıdem tazminatını savunan, iş cinayetlerine karşı etkinlik yapmak isteyen, taşerona kadro isteyen işçilerin demokratik etkinlikleri OHAL gerekçesiyle yasaklandı. Sadece işini istediği için açlık grevi yapanlar tutuklandı.

“VATAN DEDİĞİNİZ MAN ADALARI MI?”

Örneğin bugün taşerona verilecek kadroya OHAL gerekçesiyle güvenlik soruşturması ekliyorlar. Bu insanlar yıllardır yaptıkları işi yapmaya devam edecekler. Bu insanlar işe girerken adli sicil kayıtlarını verdiler. Bugüne kadar güvenlik sorunu olmadı da kadroya alınca mı güvenlik sorunu olacak! Bunun bir bahane olduğu çok açık. Maalesef OHAL, kadrolaşma için kullanılacak. Kadro beklerken işsiz kalms endişesi işçiler arasında çok yaygın.

Kısacası OHAL’in millete zararları çok açık! OHAL millete karşı ilan edilmedi diyenlere bir kez daha soruyorum:
“Millet” sadece tek bir kişi, ailesi ve onun kadroları mıdır? İhaleyle, rantla, inşaatla, yolsuzlukla, yağmayla, ucuz emek ile beslenen, vergisini bile ödemeyen bir avuç yandaş mıdır millet? Millet, dolarlarını yurtdışına kaçıran oğul, kardeş, enişte, dünür müdür? Vatan dediğiniz Man adası mıdır, Malta bankaları mıdır?
Sizin vergi cennetleriniz olabilir, sizin petrol zengini krallıklarla aranız iyi olabilir. Siz bugün bir emperyalist güçle, diğer gün başkasıyla iş tutabilirsiniz. Ama işçilerin, emekçilerin başka bir vatanı yok!”

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER