Fansly platformuna erişim engeli Fansly platformuna erişim engeli

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianamede, tutuklu şüpheliler amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Ancak iddianamede, katin kim olduğu bilgisi yer almadı. 

Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 şüpheli hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı.

Başsavcılık tarafından hazırlanan ve 12 sayfadan oluşan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu.

İddianamede, 21 Ağustos'ta Tavşantepe Mahallesi'nde ikamet eden Narin'in Güran'ın kaybolduğu yönünde ilk resmi ihbarın saat 20.43 sıralarında ağabeyi Baran Güran tarafından 112 Acil Çağrı Merkezi aranmak suretiyle yapıldığı belirtilerek, bunun üzerine "kayıp çocuk vakası" olarak Narin Güran'ın bulunması için uzman kolluk kuvvetlerince Tavşantepe Mahallesi ve civarında yoğun bir biçimde arama faaliyeti gerçekleştirildiği anımsatıldı.

Cinayet şüphesi ile çalışmalar genişletildi

Arama çalışmalarının devam ettiği 22 Ağustos'ta Narin Güran'ın kuzeni olan Muhammed Kaya'nın "Suriyelilerin kaldığı çadırların yakınında kırmızı renkli bir çocuk terliği bulduğunu ancak kolluk birimlerine haber vermeyi unuttuğu" şeklinde beyanda bulunduğu belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Kaya'nın aracına daha sonradan binen Osman Güran tarafından terliğin aile bireylerine gösterildiği ve kolluk birimlerine de haber verildiği tespit edilmiştir. Aile bireylerince terliğin numara bilgisi dahi sorulmadan Narin Güran'a ait olduğu söylenerek soruşturma, yaşantısını günlük çalışmaya bağlı idame ettiren çadırda yaşayan kişiler ile Suriyeli kişilere yönlendirilmeye çalışılmıştır. Salim Güran, muhtar olması hasebiyle kolluk birimleriyle sürekli birlikte hareket etmiş, sergilediği şüpheli tavırlar kolluk tarafından tutanak altına alınmıştır. Kolluk birimlerinin saha çalışmaları esnasında tespitleri ve aile bireylerinin alınan ifadelerinde Narin Güran'ın kaybolduğu ve son görüldüğü saatlere ilişkin çok sayıda çelişkili beyanların bulunması, jandarma tarafından anlık olarak Cumhuriyet Başsavcılığımıza bildirilen gelişmeler dikkate alınarak olayın kayıp çocuk vakası olmayıp aile tarafından gerçekleştirilen bir cinayet olabileceği hususunda jandarmaya talimat verilmiş, çalışmalar bu yönde genişletilmiştir. Bu bağlamda belirlenen birçok adreste adli aramalar yapılmaya başlanmış, soruşturma işlemleri yoğunlaştırılmıştır."

'Arama çalışmalarının sekteye uğratıldığı' tespiti

Tavşantepe Mahallesi'nde 24 Ağustos'ta saat 21.00 sıralarında rüzgarsız bir hava olmasına rağmen elektrik tellerinin birbirine temas etmesi neticesinde yangın çıktığı anımsatılan iddianamede, olayın meydana geldiği mahalde Güran ailesine mensup kişilerin olması, hava şartları düşünüldüğünde dış bir müdahale olmaksızın yangın meydana gelmesinin mümkün olmaması sebebiyle yangının arama çalışmalarını etkilemek ve Narin'in bulunmaması amacıyla organize edildiğinin değerlendirildiği belirtildi.

İddianamede, kolluk birimlerince yapılan araştırmalarda Narin Güran'ın ikamet ettiği köyde bulunanların çok büyük bir kısmının akraba olması, son görüldüğü yerin evine çok yakın mesafede olması, yapılan kamera ve plaka tespit çalışmalarında olay mahalline yabancı kişi ya da araç girişinin bulunmaması hususları da dikkate alındığında olayın aile içerisinde gerçekleştiği ve aile tarafından organize biçimde saklanılmaya çalışıldığı kanaatinin oluştuğu ifade edildi.

Aynı zamanda köy muhtarı olan amca Salim Güran'ın ailenin tarlalarını ekip biçtiği, bu nedenle ailenin önde geleni olarak hareket ettiği ifade edilen iddianamede, şüphelinin arama çalışmalarının başından itibaren kolluk birimlerini yanlış yönlendirmeye ve arama çalışmalarına yön vermeye çalıştığı, tedirgin hal ve tavırlarda bulunduğunun kolluk birimlerince tespit edildiği aktarıldı.

Soruşturmada aileden tüm kişilerin özellikle irdelendiği, Salim Güran'ın olayla ilgili aileyi yönlendirdiği hususunda ciddi şüpheler edinildiği bilgisine yer verilen iddianamede, 30 Ağustos'ta Narin Güran'ın yakınlarının ve ailesinin cep telefonlarına usulüne uygun bir biçimde el konularak CMK'nin 134. maddesi gereğince incelenmesi amacıyla Jandarma Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderildiği kaydedildi.

Anne ve babanın DNA örnekleri eşleştirildi

Narin Güran'ın DNA profilinin elde edilebilmesi amacıyla 31 Ağustos'ta baba Arif ve anne Yüksel'den alınan örnekler ile Narin'e ait kıyafetler ve evde kullandığı battaniye temin edilerek karşılaştırma yapıldığı ifade edilen iddianamede, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığının hazırladığı raporda Arif Güran ve Yüksel Güran'ın yüzde 99,99 ihtimalle Narin'in baba ve annesi olduğunun tespit edildiği belirtildi.

Narin’in babasına ait araçta yapılan incelemede herhangi bir DNA örneği tespit edilemediği ifade edilen iddianamede, Salim Güran'ın fiilen kullandığı araçta elde edilen numunelerin Van Jandarma Kriminal Laboratuvarında incelemesi sonucu düzenlenen raporda söz konusu aracın şoför koltuğunun oturma kısmında Narin'e ait DNA profili bulunduğunun tespit edildiği, bunun üzerine şüphelinin 31 Ağustos'ta gözaltına alınmasına karar verildiği kaydedildi.

İddianamede, kolluk birimlerince arama faaliyetleri devam ederken aileye de kolluk görevlilerince refakat edildiği belirtilerek, şöyle denildi:

"Çalışmaların devam ettiği 2 Eylül'de Narin'in annesi olan Yüksel Güran ile kadın jandarma personeli arasında geçen diyalogda anneye kızının bulunabilmesi amacıyla verebileceği bilgiler var ise bildirmesinin faydalı olacağı telkini üzerine yapılan gözlemlerde henüz Narin bulunamamış olmasına rağmen kızının öldüğünden adeta emin olduğu, kızının durumuna üzülmekle birlikte oğlu Enes'i koruma çabası içinde olduğu, tedirgin davranışlar sergilediği ve 'Narin'in bulunmasını istiyorum, oğlum Enes için ne yapabilirim?' şeklinde söylemlerde bulunduğu tutanak altına alınmıştır."

Tavşantepe Mahallesi'nde Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde ve bizzat katılım sağlanarak 4 Eylül'de yer altı görüntüleme cihazı ile nispeten yeni kazılmış görünen ve yeni tarihli 13 mezarda şüphe üzerine tarama yapıldığı ancak herhangi bir olumsuz duruma rastlanılmadığı belirtilen iddianamede, şu ifadeler yer aldı:

"Arama faaliyetleri çerçevesinde 8 Eylül'de saat 08.30 sıralarında Jandarma Sualtı Arama Kurtarma görevlilerince Tavşantepe Mahallesi'nde bulunan Eğertutmaz Deresi'nde yapılan tarama faaliyeti esnasında dere ile derenin toprakla birleştiği kısımda kayaların altına sıkıştırılmış vaziyette üzerini kapatacak şekilde 40-50 santimetre çaplarında 3 kaya parçasının kapattığı bir çuval görüldü. Çuvalda Narin'e ait cansız bedene ulaşıldı. Olay yerinde gerekli incelemelerin yapılmasının akabinde ayrıntılı tetkik ve otopsi işleminin yapılması amacıyla Narin'in cansız bedeni Diyarbakır Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığına götürüldü. Otopside Adli Tıp Grup Başkanı'nın da bizzat katılımıyla daire başkanları, şube müdürü, 5 adli tıp uzmanı ve haricen görevlendirilen radyoloji uzmanından oluşan heyet tarafından ayrıntılı inceleme yapıldı. Skopi işlemine tabi tutulan cesedin her bölgesinden incelemeye esas sürüntü örnekleri alındı. Yapılan ilk incelemede sol bacak diz kısmında kopma olduğu, cesedin bulunduğu yerin yan tarafında kaval kemiğine benzer kemik parçası ve küçük parçacıklar bulunduğu, kesin ölüm sebebinin ve sair hususların yapılacak patolojik, biyolojik ve kimyasal incelemeler neticesinde belirlenebileceği değerlendirildi."

Narin'in cansız bedeninin bulunduğu gün kadınlar arasında tartışma yaşanmış

Narin'e ait cansız bedene ulaşıldığı gün kolluk birimlerince ikametlerin bulunduğu bölgede güvenlik önlemi alınmaya devam edildiği belirtilen iddianamede, bu esnada Narin'in evinin olduğu bölgede kadınlar arasında tartışma yaşandığı kaydedildi.

İddianamede, söz konusu tartışmaya ilişkin şu bilgiler yer aldı:

"Melike Güran'ın topluluğa hitaben 'Biz bir şey yapmadık.' dediği, Maşallah Güran'ın, karşısında Salim Güran’ın eşi olan Melek Güran bulunduğu esnada 'Herkes her şeyi biliyor, beni konuşturmayın.' şeklinde bağırdığı, Birsen Güran'ın Narin'in annesi Yüksel Güran'a hitaben 'Biz mi yaptık sanki üzerimize geliyorsunuz' şeklinde bağırdığı, Remziye Çabaş ve Yasemin Gül'ün ise 'Doğruyu konuşsaydınız bu aşamaya gelmezdi.' şeklinde bağırdığı, Nesrin Güran'ın da Narin'in annesi Yüksel Güran'a doğru bağırdığı tespit edilerek, tutanak altına alındı."

İddianamede, Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunması sonrasında bulunduğu yerin net bir biçimde tespit edilmesi için ailenin alınan beyanlarına istinaden genel itibarıyla saat 18.40 ve sonrasına ait kamera kayıtlarına öncelik verildiği belirtildi.

Dosyanın geldiği aşamada ailenin tutum ve davranışları dikkate alınarak Narin'e ait en net son görüntünün Tavşantepe İlkokulu'na ait kamerada olduğunun tespit edildiği ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Narin Güran'ın 21 Ağustos günü saat 15.11'de kamera açısından çıkarak ikametine giden patikaya yöneldiğinin net tespiti karşısında diğer tüm kayıtlar ve deliller tekrar irdelenerek bu saat sonrasına yoğunlaşıldığında Tavşantepe Mahallesi'nin karşı kısmında bulunan çiftliğe ait kamera açısına aynı gün saat 15.41'de şüpheli bir aracın girdiği ve aracın 15.44 sıralarında Eğertutmaz Deresi'nin yakınında bulunan toprak yolda durduğu belirlendi. Kamera saatine göre 38 dakika 11 saniye sonra Eğertutmaz Deresi civarından ayrıldığı, söz konusu aracın kırmızı renkte olduğu tespit edildi. Kamera kayıtlarının takibinde aracın Nevzat Bahtiyar'ın kullanımında olan araç olduğu açıkça belirlendi. Narin'e ait cansız bedenin bulunması sonrasında ailenin sürecin başında itibaren tutarsız beyanları, Narin'in 21 Ağustos'ta saat 15.44 sıralarında Eğertutmaz Deresi'ne ölü olarak bırakıldığı kamera kayıtlarından tespit edilmesine rağmen olayın en başında alınan beyanlarda Narin'i en son saat 17.00 ve 18.40 sıralarında gördüklerine dair beyanları, ailenin ilk resmi ihbarı 20.43'te yapmış olması, arama çalışmalarını yanlış yönlendirmek amacıyla sürekli kolluk görevlilerini takip ederek bilgi almaya ve dinlemeye çalışmaları, Suriyeli vatandaşların yaşadığı bölgede bulduklarını beyan ettikleri bir terlik ile olayın seyrini değiştirmeye çalışmaları, elektrik tellerini birbirine çarptırmak suretiyle yangın çıkarmaları, cesedin bulunmasının ardından aralarında çıkan tartışmada karşılıklı olarak birbirlerine söyledikleri sözler ve kullandıkları ifadeler ile ele geçirilen ve incelenen cep telefonlarında olay gününe ait mesaj ve görüşme içeriklerini tümüyle silmiş olmaları dikkate alındığında organize şekilde yaşanan olaydaki maddi gerçekliği saklamaya çalıştıklarının net bir biçimde anlaşılması karşısında 23 şüpheli gözaltına alınmıştır."

'Narin'in cansız bedenini Salim Güran bana verdi ve yok etmemi istedi'

İddianamede, şüpheli Nevzat Bahtiyar'ın yer gösterme işlemi sırasındaki şu ifadelerine yer verildi:

"Narin'in cansız bedenini Salim Güran bana verdi ve yok etmemi istedi. Karşılığında 200 bin lira para vereceğini aksi takdirde bana ve aileme zarar vermekle beni tehdit etti. Bunun üzerine cesedi Salim'in aracından alarak kendi kullandığım araca battaniyeye sarılı vaziyette bıraktım. Daha sonra ahırımdan aldığım gübre çuvalına cesedi bırakarak Eğertutmaz Deresi'ne götürüp, dere kenarında suyla birleşme noktasına bırakıp, üzerini taşlarla kapattım."

Salim Güran'ın aracında bulunan kıl numunesinin Narin'e ait olduğu tespit edildi

Şüpheli Nevzat Bahtiyar'ın bu beyanı üzerine ahırında yapılan incelemede temin edilen gübre çuvalları üzerindeki seri numaraları ile cesedin konulduğu gübre çuvalının seri numaralarının ardışık olduğu ve çuvalların benzer olduklarının tespit edilerek tutanak altına alındığı belirtilen iddianamede, "Salim Güran'ın aracının gönderildiği Van Jandarma Kriminal Laboratuvarında yapılan detaylı incelemede, aracın sağ arka kapı iç kısmı üzerinde elde edilen kıl numunesinin Narin'e ait olduğu, şüpheli Salim ve Nevzat'ın araçlarında yapılan detaylı incelemelerde alınan toprak numunelerinin karşılaştırılmasında her iki araç içerisinden alınan toprak numunelerinin benzer oldukları tespit edildi." bilgisine yer verildi.

HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre olay anında şüphelilerin aynı evde olduğu tespitine yer verilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Dosya kapsamında bulunan HTS analiz raporları, dar alan baz çalışmasına ilişkin bilirkişi raporu dikkate alındığında tüm şüphelilerinin ikamette bulunduğunun net bir biçimde ortaya konulması, zaman ve mekan birliği içerisinde olan şüphelilerin fikir ve eylem birlikteliği içerisinde iştirak iradesiyle hareket ederek öldürme eylemi üzerinde ortak hakimiyet kurarak belirlenemeyen bir sebep ve saikle Narin Güran'ı boğmak suretiyle öldürdükleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri hususunda yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine varılmıştır."

Salim Güran'ın telefonunda bulunan, kendisinin yüklediğini belirttiği sesli çağrıları kaydeden program içeriğinde HTS kayıtlarında tespit olunan bir kısım kayıtların silindiği, sadece bazı görüşme içeriklerinin bulunduğunun belirlendiği ifade edilen iddianamede, şu bilgilere yer verildi:

"Görüşme kayıtlarının incelenmesinde özetle, 21 Ağustos günü yapmış olduğu görüşmelerde Narin'in kaybolduğu saati, ilk görüşmelerinde saat 15.00 olarak söylediği, daha sonraki görüşmelerinde ise 17.00-17.30'a kadar ilerlettiğinin görüldüğü tespit edilmiştir."

İddianamede, Salim Güran tarafından tehdit edildiğini öne süren tutuklu şüpheli Nevzat Bahtiyar'ın, şu ifadelerine yer verildi:

"Narin'in cesedini derenin kenarına bıraktığım zaman üzerine bir taş koyduğumu hatırlıyorum. Cesedin bulunduğu çuvalı suyun kenarındaki doğal kayanın dibine yerleştirdim, üstüne bir taş koydum. Dışarıdan bakınca orada bir şey olduğu anlaşılmıyordu. Salim beni, 'Arif'in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm.' şeklinde tehdit etti. Olay günü muhtar Salim Güran ile Narin'in cesedini kendi aracıma yerleştirdim. Battaniyeyi alan Salim, aracıyla mezarlık istikametine doğru giderek uzaklaştı ancak tam olarak nereye gittiğini göremedim. Aracımla ikametime doğru yanaşarak ikametimin önünde durdum. Aracımdan inerek hızlı bir şekilde ikametimin avlusunda bulunan, içerisinde inşaat malzemelerinin olduğu bir çuvalı boşaltarak getirdim ve aracımın içerisine girerek Narin'i baş kısmı aşağıda olacak şekilde çantası ve terlikleriyle çuvalın içerisine yerleştirdim. Narin'in üzerinde hatırladığım kadarıyla siyah tişört, siyah şort vardı ve omuzuna asılı bir küçük çanta vardı. Narin'in cesedi koyduğum çuvala tam olarak sığdı. Çuvalın içerisine yerleştirdikten sonra hızlı bir şekilde Eğertutmaz Deresi'ne doğru hareket ettim. Dereye yakın bir mesafede aracı park ettim. Araçtan inerek çuvalın içerisinde bulunan Narin’i koltuk altıma alarak dereye doğru hızlı bir şekilde yürüdüm. Bu sırada kesinlikle cesedi yere düşürmedim. Derenin kenarına vardığımda çuvalın ağzını kapatmak istedim ancak etrafta ya da üzerimde herhangi bir ip olmadığından cesedi çuvala koyduğumda Narin’in omuzuna asılı çantasının kemeri aklıma geldi. Bunun üzerine çantasını omuzundan alarak çantasının kemerini söktüm. Çantayı yine çuval içerisine bırakarak o kemer ile çuvalı bağladım. Cesedi yerleştirirken kesinlikle ceset üzerinde herhangi bir kesici ve delici alet yaralaması, bir kan izi ya da vücut bütünlüğünü bozacak herhangi bir yaralama görmedim. Sadece Narin'in sağ kulağının arkasında boyun bölgesinde ip izine benzer bir kızarıklık gördüm ayrıca çuvalı bağladığım sırada Narin'in hatırlayamadığım bir ayağının dizinden itibaren aşağı tarafı çuvalın dışarısında kaldı. Narin'in neden bir ayağının çuvalın dışarısında kaldığını bilemiyorum. Zaten olayın şokuyla cesedi hemen bırakıp gitmek istediğim için daha fazla uğraşmak istemedim. Daha sonrasında derenin kenarında bulduğum bir doğal boşluğa herhangi bir kazı yapmadan çuvalın içerisinde bulunan cesedi bıraktıktan sonra cesedin üzerini 3 büyük taşla kamufle etmeye çalıştım ve ceset suyun içerisine girmiş oldu ancak kesinlikle cesedin üzerine herhangi bir çalı bırakmadım. Bu cesedi bırakma olayı yaklaşık olarak yarım saat sürdü. Daha sonra dere kenarından çıkarak aracıma bindim."

İddianamede, Nevzat Bahtiyar'ın 21 Eylül'de ek olarak verdiği ifadesine ilişkin şunlar yer aldı:

"10 Eylül'de vermiş olduğum ifade doğrudur ancak bazı hususları olayın sıcaklığıyla ve Salim Güran'ın tehditlerinden dolayı farklı anlatmış olduğumdan o hususlara açıklık getirmek istiyorum. 21 Ağustos'ta saat 15.08 sıralarında Salim Güran'ı su meselesi yüzünden aramıştım. Sonrasında Salim beni Arif Güran’ın ikametinin bulunduğu yerin tepesinden seslenmek suretiyle yanına çağırdı. Ona doğru gittiğimde onunla beraber Arif Güran'ın evine girdik. Eve girdiğimizde bir oda hariç tüm odaların kapıları kapalı vaziyetteydi. Ben evin içinde Enes, Yüksel, Eren ve Muhammed Güran ya da başkaca bir kimseyi görmedim. Herhangi bir ses de duymadığımdan kapıları kapalı olan odaların içerisinde bulunup bulunmadıklarını bilmiyorum. Eve girdiğimizde Salim beni solda bulunan odalardan birine götürdüğünde Narin'in yerde hareketsiz yatar vaziyette olduğunu gördüm. Hatırladığım kadarıyla Narin'in ağzında köpük şeklinde sıvı vardı. Salim 'Yüksel ile birlikte olduğumuzu kız gördüğü için bu kızı ben öldürdüm. Artık sen de benim suç ortağımsın, bu olaya tanık oldun dolayısıyla bunu yok edeceksin, yoksa senin oğlunu gittiği futbol okulundan aldırırım ve kafasına sıktırırım. Bunu yok et ve sonrasında da 200 bin lira para veririm.' diyerek beni tehdit ettiği için olayda yer aldım. Narin'i Salim Güran ile bir battaniyenin arasına bıraktık. Battaniyeye koyduktan sonra Salim Güran cesedi bana verdi. Ben de cesedi kucağıma alarak ikametten çıktığımda kapı önünde bulunan Narin'e ait terlikleri de Salim'in söylemesi üzerine alıp battaniyenin içine koydum ve aracıma koymak üzere ikametime doğru indim. İlk önce kendime ait ahıra pencereden cesedi koydum. Daha sonra ahırda bulunan çuvalı cesedin başından geçirdim. Daha sonra cesedi aracımın arka koltuk paspas kısmına bıraktım. Battaniyeyi de arkamdan aracıyla gelen Salim'e verdim. Salim battaniyeyi kendi aracına koydu. Bana, 'Cesedi gerekirse parçala ve Eğertutmaz Deresi'ne at.' dedi. Eğertutmaz Deresi'ne doğru cesedi götürdüm ve belirttiğim yere bıraktım. Narin'in bir ayağı çuvalın dışında kalmıştı. Aceleyle ve telaşla yaptığım için bağlayamadım. Olaydan sonra Salim Güran ile telefonla ya da yüz yüze görüşmedim."

Amca Salim Güran, Narin'i son gördükleri saat ile ilgili bazı şüphelilere telkinde bulunmuş

Hakkında soruşturma yürütülen Birsen Güran'ın verdiği ifadesinde çelişkilerin olduğu belirtilen iddianamede, Birsen Güran'ın, Narin'in olay günü kendilerine saat 14.00 gibi geldiğini belirttiği, kardeşi ile konuşurken Salim Güran'ın bu konuşmalara şahit olduğunu ve "Saat 17.40 şeklinde Narin'i gördüklerini söylemeleri" yönünde kendilerine telkinde bulunduğunu belirttiği ifade edildi.

İddianamede, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesinin raporunda, otopsi esnasında Narin Güran'ın vücudundan alınan yaklaşık 91 sürüntü örneğinin ve üzerinden çıkan kıyafet ve çantanın, ayrıca cansız bedeninin üzerinde bulunan 3 kaya parçası ile ağaç parçalarının incelendiği, örneklerin DNA analiz çalışmalarına cevap vermediğinin tespit edildiği belirtildi.

Van Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderilen bazı deliller üzerinde yapılan incelemelere ilişkin iddianamede yer alan raporda, "Narin'in cansız bedeninin bulunduğu yerden alınan tüm numunelerin incelenmesi sonucu herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Nevzat Bahtiyar'ın aracında ve yapılan adli aramalarda ele geçirilen 5 battaniye üzerindeki numunelerin incelenmesi sonucunda herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Narin'in ikametinden alınan halılar, yolluk parçaları, halı parçalarındaki numunelerin incelenmesi sonucunda da herhangi bir bulguya rastlanılmadığı tespit edildi." ifadeleri yer aldı.

İddianamede, tutuklu şüpheli Salim Güran'ın "Nevzat'ın köylüsü ve arkadaşı olduğunu, olay günü kendisini saat 15.00-16.00 arasında hiç görmediğini, bir araya gelmediklerini, aleyhine olan beyanları kabul etmediğini, Yüksel ve Maşallah Güran ile arasında bir ilişki bulunmadığını, kendisi tarafından kullanılan aracın kapılarının sürekli açık olmasından dolayı DNA örneği bulunabileceğini, hayat kadınlarıyla zaman zaman görüşme yaptığı için WhatsApp kayıtlarını sildiğini ve Narin'i kendisinin öldürmediğini" iddia ettiği ifadelerine yer verildi.

Tutuklu şüpheli ağabey Enes Güran'ın ise ifadesinde, Narin'in saat 19.11 sıralarında kaybolduğunu fark ettiklerini, ilk beyanında saat 16.30 sıralarında kaybolduğunu söylediğini, olayın şokundan kaynaklı yanlış ifade ettiğini belirttiği yer aldı.

İddianamede, Enes Güran'ın olay akşamı mahalle bakkalına giderek alışveriş yaptığını belirttiği ancak bakkalın beyanında olay günü kapalı olduğunu söylemesi üzerine, şüphelinin beyanlarının doğruyu yansıtmadığı, sırtında bulunan izlerin arama çalışmaları esnasında oluşabileceğini, gözündeki morluğun mısır koçanlarından kaynaklanmış olabileceğini belirttiği, izlerin şekli ve yeri itibarıyla darbeye bağlı olabileceği ve sinirden kendisine vurmak suretiyle izlerin meydana gelmiş olabileceği, kolundaki ısırık izinin ise babasının ağladığını görmesi üzerine üzüntüden kendisinin ısırması sonucu oluştuğunu ve kesinlikle olayla bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdüğü ifade edildi.

İddianamede, Narin'in annesi Yüksel Güran'ın da ifadesinde kızının ölümüyle bir ilgisinin olmadığını, Salim Güran ile bir ilişkisinin bulunmadığını ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirttiği yer aldı.

Aile üyeleri sık sık toplantı yapmış

İddianamede, Tavşantepe Mahallesi'nde kolluk görevlilerince yürütülen devriye faaliyetleri çerçevesinde aile üyelerinin sık sık toplantılar yaptığının belirlendiği belirtildi.

Haklarında ayrıca soruşturma yürütülen Erhan ve Barış Güran'ın ikametlerine olaydan sonra güvenlik kamerası taktıklarının tespit edildiği belirtilen iddianamede, şöyle denildi:

"Kolluk görevlilerinin katılımıyla gerçekleştirilen aramada elde edilen özellikle Erhan Güran'ın ikametindeki kamera kayıtlarının alınan imajlarının ilk incelemesinde sık sık özellikle gece saatlerinde aile üyelerinin bir araya geldikleri, kamera kayıtlarında ses özelliği bulunmasına karşın seslerin anlaşılabilir nitelikte bulunmadığı, bazı günlere ait görüntülerin bulunamaması hususları dikkate alınarak cihazın TÜBİTAK'a gönderildiği ve hazırlanan raporda, 'Seslere ilişkin netleştirme işlemi yapılamadığı, silinen görüntülerden ise sadece bir kısmının parça parça kurtarılabildiğinin belirtildiği, gönderilen verilerin kolluk tarafından yapılan incelemesinde ses kayıtlarının genel itibarıyla anlaşılmadığı ve soruşturmaya yön verebilecek nitelikte olmadığı' tespit edilmiştir."

Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin kime ait olduğu tespit edilemedi

İddianamede, Narin'in cansız bedeni üzerinde yapılan ölü muayene ve otopsi işlemi sonrasında alınan iç organ numuneleri ve patolojik incelemeler neticesinde Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca hazırlanan nihai rapora ilişkin, şu bilgiler paylaşıldı:

"Çocuğun ölümü 21 Ağustos'ta meydana gelmiştir. Çocuğun ağız burun kapanması ve boyuna yönelik basıya bağlı oksijensiz bırakılması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, çocuğun ölümünün 'Ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı meydana gelmiş olduğu' hususu oy birliğiyle mütalaa edilmiştir."

Enes Güran'ın kolunda bulunan ısırık izlerinin tam olarak tespiti amacıyla anne Yüksel Güran'dan alınan örnekler ve Narin'e ait örnekler ile fotoğrafların Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu'na gönderildiği ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Hazırlanan raporda, Enes Güran'ın sağ ön kolunda tarif ve tespit edilen yumuşak doku lezyonlarının kurulumuzdaki muayene tarihi itibarıyla gerçekleşme zamanının 3-6 gün ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Yüksel, Enes ve Narin'e ait diş ve çene yapıları incelemesine ilişkin, Enes'in Yüksel ya da Narin tarafından mı yoksa kendisi tarafından mı ısırılmış olduğu hususunda adli tıbbi açıdan kesin bir ayrım yapılamadığı tespit edilmiştir."

İdddianamede, şüphelilere ilişkin HTS ve baz kayıtlarının ayrıntılı tetkiki doğrultusunda jandarma tarafından analiz raporu hazırlandığı belirtildi.

Şüphelilerin HTS ve baz istasyonu kayıtlarından faydalanılarak tam olarak yerlerinin tespit edilebilmesi amacıyla bilirkişi olarak görevlendirme yapıldığı ifade edilen iddianamede, ilgili bilirkişinin Tavşantepe Mahallesi'ne bizzat giderek jandarma personeli ile olayın gerçekleştiği yerlerde fiili olarak ölçüm yaparak, servis sağlayan ana ve ara bazları belirlediği, yapılan ölçümler ve baz istasyonu tespiti sonucu rapor hazırlandığı ifade edildi.

'Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar olay günü öncesinde ve sonrasında birlikte hareket etti'

İddianamede, hazırlanan rapora ilişkin şunlar kaydedildi:

"Şüpheliler hakkında HTS kayıtlarında, olay günü anne Yüksel Güran'ın saat 14.28'de telefonu kapandığında ikametinde olduğu, aynı gün saat 15.38'de telefonu açıldığında yine ikametinde olduğu, ağabey Enes Güran'ın olay günü saat 14.30'da telefonu kapandığında ikametinde olduğu, aynı gün 15.41'de telefonu açıldığında yine ikamette bulunduğu, amca Salim Güran'ın olay günü saat 14.52 sıralarında ikametinden çıktığı, saat 15.19'a kadar Arif Güran'ın ikameti ve yakınlarında bulunduğu, saat 15.20'de ahırın oraya geçiş yaptığı ve saat 16.10'a kadar Arif'in evinde ve müştemilatında olduğu, Nevzat Bahtiyar'ın ise olay günü saat 15.08'de Salim Güran ile telefonda görüştükten sonra ikametinden ayrıldığı, Arif’in ikameti ve civarında olduğu, saat 15.27 sıralarında Arif'in evine geldiği evde bulunduğu, aynı gün saat 15.35'e kadar Arif'in ikametinde olduğu ve daha sonra ayrıldığı, saat 16.00 sıralarında Narin'in cesedinin bulunduğu yerde olduğu tespit edilerek, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın olay günü öncesinde ve sonrasında birlikte hareket ettikleri değerlendirilmiştir."

Amca Salim Güran cesedin bırakıldığı yere gitmiş

Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunduğu yeri aile üyeleri ve şüphelilerin bilme ihtimali doğrultusunda Eğertutmaz Deresi'ni gören kamera kayıtlarının ayrıntılı olarak incelendiği belirtilen iddianamede, olay günü bir aracın saat 22.35 sıralarında cesedin bulunduğu yere doğru hareket halinde olduğu, saat 22.48'de cesedin bulunduğu alanda durduğu, saat 22.55 sıralarında ise dönüşe geçtiğinin tespit edildiği, bu hususun dar alan baz çalışmasına ilişkin bilirkişi raporu ve HTS analiz raporu çerçevesinde değerlendirildiğinde kamera kayıtlarında cesedin bulunduğu yere gelen kişinin şüpheli Salim Güran olduğunun net bir şekilde tespit edildiği ifade edildi.

İddianamede, böylece şüphelinin cesedin bırakıldığı yeri bildiği ve olay günü kontrol amaçlı gittiği hususunu açıkça ortaya koyduğunun anlaşıldığı kaydedildi.

'Soruşturma derinleştikçe aile kolluk görevlilerini yanlış yönlendirip, çelişkili beyanlarda bulundu'

Ağabey Enes Güran'ın tutuklu bulunduğu Diyarbakır 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yapmış olduğu görüşme kayıtlarının da incelendiği belirtilen iddianamede, şu bilgiler paylaşıldı:

"Çok sayıda telefon görüşmesi ile kapalı görüşe ilişkin görüşme kayıtlarının Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan incelemesi ve tetkikinde 17 Eylül'de Enes'in küçük kardeşi ile arasında geçen telefon görüşmesi esnasında, 'abican kimseyle konuşma kendine dikkat et' şeklinde beyanda bulunduğu, ağabeyi Baran Güran ile yaptığı görüşmede de birkaç kez adli tıp raporunu kastederek, 'Rapor geldi mi?' şeklinde sorduğu, bir görüşmesinde de 'Narin benim diş fırçamı kullanmıştı, bir şey çıkar mı?' diye ağabeyine sorduğu hususları tespit edilmiştir."

'Aile üyeleri başından itibaren olaydan haberdar olup, ortaya çıkmaması için yoğun çaba içerisindelerdi'

Ailenin 21 Ağustos'ta 20.43'teki ihbarı neticesinde kayıp çocuk konusu olarak soruşturmaya başlanıldığı, soruşturma derinleştikçe ailenin süre gelen aşamalarda kolluk görevlilerini yanlış yönlendirdiği ve çelişkili beyanlarda bulunduklarının tespit edildiği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Bir ailenin, kamera kayıtlarından açıkça olay günü saat 15.11'de son kez görülen kızlarının kayıp olduğunu kolluk birimlerine saat 20.43'te haber vermesinin izahının olamayacağı, olay günü şehir dışında olduğu HTS kayıtları ve beyanlarla tespit edilen, hakkında ayrıca soruşturma yürütülen Narin'in babası Arif Güran'a kızının kayıp olduğunun eşi ve çocukları da dahil hiçbir aile ferdi tarafından haber verilmemesi, şahsın kızının kayıp olduğunu komşu köyden bir arkadaşının haber vermesiyle öğrenmesi hususu da hayatın olağan akışına açıkça aykırıdır. Arama faaliyetlerinin başında öncelikle kolluk görevlilerinin Narin’in son görüldüğü saat hususunda açıkça yanılgıya uğratıldığı, dosyanın aşamalarında yaklaşık 16.00 sıralarında Eğertutmaz Deresi'ne cansız bedeninin bırakıldığı sabit olan Narin'in saat 17.40'ta kendilerine geldiğini söyleyen Maşallah, Birsen ve Melike Güran’ın beyanları, saat 18.47'de Narin'i gördüğüne ilişkin M.K. isimli çocuğun beyanı dikkate alındığında aile organize şekilde hareket ederek çocuk yaştaki tanıkların dahi bu şekilde beyan vermelerini sağlayarak Narin'in bulunmasını ve olayın aydınlatılmasını engellemeye çalışmışlardır. Bazı aile üyelerinin jandarma personelini sessizce dinleyerek yapılacak işlemleri öğrenmeye çalıştıkları, bazı aile üyelerinin elektrik tellerinin birbirlerine çarpmasını sağlayarak yangın çıkarmaları, bazılarının ise ayak numarası itibarıyla uyumsuz olmasına rağmen buldukları bir terlik ile kolluk personelini yanıltmaya çalıştıkları açıkça belirlenmiş ve bu hususlar tutanak içeriklerinde yer almıştır. Aile üyelerinin neredeyse tamamının olay gününe ait konuşma, mesaj içerikleri ve WhatsApp kayıtlarını silmiş olduklarının belirlenmesi karşısında aile üyelerinin başından itibaren olaydan haberdar oldukları ve ortaya çıkmasını engellemeye yönelik yoğun çaba içerisinde oldukları şüpheye yer vermeyecek biçimde ortaya konulmuştur."

Salim Güran'ın olayın en başından itibaren telefonundaki ses kayıtlarında Narin'in kaybolduğu saat ile ilgili olarak çelişkili beyanlarda bulunduğu ifade edilen iddianamede, şüphelinin öncelikli amacının Narin'in bulunmasını ve ölümünün net bir biçimde ortaya çıkmasını engellemek olduğunun anlaşıldığı ifade edildi.

İddianamede, şu bilgilere yer verildi:

"Salim Güran'ın ses kayıt içeriklerinde jandarma personeline haber verirken köyde çingenelerin eski bir kırmızı araba gördüklerine dair beyanlarda bulunarak ve Çarıklı Mahallesi'nde Nevzat Bahtiyar'ın akrabalarının evlerinde arama yapılmasını sağlayarak ilk günden itibaren olası bir olumsuz durumda eylemden sadece Nevzat Bahtiyar'ı sorumlu tutabilmek için bir organizasyon içerisinde olduğu, zira Nevzat Bahtiyar'ın cesedi bıraktığı aracın eski model kırmızı renkli bir araç olmasının bu hususu açıkça ortaya koyduğu, şüphelinin telefonunda yapılan teknik incelemede cihazda yer alan kayıt programındaki olay gününe ilişkin kendince önemli gördüğü kayıtları silmesi, WhatsApp kayıtlarını silmesi hususlarını izah edemediği, alınan son savunmasında hayat kadınlarıyla görüştüğü yönündeki beyanının kayıt silme eylemine karşı geliştirilmiş bir savunma niteliği taşıdığı, bu durumu doğrulamak için de olay günü Narin'in cansız bedeninin gömülmesinden sonra hayat kadını olduğu değerlendirilen bir kişiye mesaj gönderdiği ve bu mesajın silinmeden telefonda bulunmasının da bu durumu kuvvetle ortaya koyduğu, Nevzat ile olay günü saat 15.08 dışında hiç görüşmediğini beyan etmesine karşın HTS analizi ve dar alan baz çalışması yapılan bilirkişi raporunda yaklaşık olay saatinde bir arada oldukları ve birlikte hareket ettikleri açıkça ortaya konulmuştur. Ayrıca şahsın telefonunun bilirkişi marifetiyle incelenmesinde silinmiş olan WhatsApp sesli görüşme kayıtlarında olay günü saat 17.46'da Nevzat ile sesli görüşmeleri bulunduğu belirlenmiştir. Salim Güran'ın aracındaki incelemelerde şoför koltuğunun oturma kısmında sürüntü şeklinde DNA profili ile sağ arka kapı iç kısmında kıl örneğinden elde edilen DNA profillerinin Narin'e ait olduğunun açıkça belirlenmesi durumunun sadece aracın kapılarının açık olması veya tüm çocukların arabaya binmiş olabileceğiyle savunulması mümkün bulunmamıştır. Zira DNA profiline ilişkin inceleme yapılırken araç içerisinde bulunması muhtemel tüm DNA profillerine dair çalışma yapıldığı, yalnızca belirlenmiş olan Narin'e ait DNA profiline dair bir inceleme yapılmadığı, araçta elde edilen tek DNA profilinin Narin'e ait olduğu, şüphelinin kendi ailesine dair bir DNA profili dahi bulunamadığı, Narin'in babası Arif Güran'a ait araç içerisinde yapılan incelemede de herhangi bir DNA bulunamadığı, kendi babasına ait araçta dahi DNA bulgusu olmayan Narin'in DNA profilinin şüpheliye ait aracın iki bölümünde de çıkmasının hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğu, teknik olarak da DNA profilinin kan, meni, doku, organ, kıl, idrar, tükürük ve vücut sıvısı gibi biyolojik örneklerde bulunabileceği, Nevzat Bahtiyar'ın alınan beyanında Narin'in yerde yatar vaziyette iken ağzından sıvı geldiği yönündeki beyanının da DNA profilinin biyolojik örnekten elde edilmiş olabileceği ve şüpheli Salim'e bulaşması sonucu araçta bulunması hususlarını kuvvetle muhtemel ortaya koyduğu, bu sebeplerle şüphelinin öldürme eylemi içerisinde olduğu ve delilleri karartmaya çalıştığı, dolayısıyla diğer şüphelilerle birlikte Narin'in öldürülmesine ilişkin iştirak iradesi içerisinde olduğu hususunda yeterli şüphe bulunduğu anlaşılmıştır."

İddianamede, ağabey Enes Güran'ın olay günü ve sonrasında alınan her iki beyanında da Narin'in kaybolduğu saat ile ilgili sürekli olarak çelişkili beyanlarda bulunduğu ifade edildi.

İddianamede, şöyle denildi:

"Olay günü mahalle bakkalına giderek alışveriş yaptığı yönündeki beyanının mahalle bakkalının o gün dükkanını kapattığına dair beyanı karşısında açıkça gerçeğe aykırı olduğunun tespit edilmiştir. Narin son kamera açısına girdiği saat olan 15.11 öncesinde ve sonrasında ikamette bulunduğunun HTS analiz raporu ve bilirkişi raporuyla sabit olduğu, şüphelinin gözlerinde bulunan morluklara ilişkin olarak ilk olarak mısır tarlasında meydana geldiği yönündeki beyanları sonrasında kendisine sinirle vurmuş olabileceğini söyleyerek açıkça çelişkiye düşmüştür. Sırtında bulunan tırnak izine benzer izlere ilişkin ilk beyanlarında bir açıklamada bulunamaz iken sonrasında alınan beyanlarında arama çalışmalarında bazı yerlere girerken sırtının çizilmiş olabileceği yönündeki çelişkili beyanları, ceza infaz kurumunda bulunmakta iken görüş esnasında sürekli adli tıp raporlarının çıkıp çıkmadığını sorması nedeniyle üstü örtülü bir şekilde Narin'in cesedi üzerinde kendisine ait herhangi bir DNA çıkıp çıkmayacağı hususunda tedirgin olmuştur. Narin'in diş fırçasını kullanması gibi bir durumdan bahsetmesi ve kardeşi Eren'i kimseye bir şey anlatmaması şeklinde tembih etmesi hususları dikkate alındığında şüphelinin olayın en başından itibaren çelişkili beyanlar ile tutum ve davranışlarda bulunduğunu, eyleme iştirak etmiş olmanın korkusuyla bu şekilde davrandığının açıkça görüldüğü, dolayısıyla diğer şüphelilerle birlikte Narin'in öldürülmesine ilişkin iştirak iradesi içerisinde olduğu hususunda yeterli şüphe bulunmuştur. Şüpheli anne Yüksel Güran da olay günü ilk saatlerden itibaren Narin’in vefat ettiğini bildiği şeklinde hal ve tavırlar sergilediği, üzüntünün yanı sıra bir korku ve endişe barındıran sözler söylediği, 'Enes'i nasıl kurtarabilirim?' şeklinde beyanlarının bulunduğu, Narin’in cansız bedenine ulaşıldığı gün çıkan tartışmada kardeşi Yasemin'in 'Doğruyu söyleseydiniz böyle olmazdı.' şeklindeki sözleri, Nevzat Bahtiyar'ın alınan savunmalarında istikrarlı olarak Yüksel ile Salim Güran arasında bir ilişki olabileceği yönündeki beyanları ayrıca Narin'in cansız bedeninin Nevzat isimli şüpheli tarafından götürüldüğü esnada arkasından bakarak ağladığı yönündeki beyanlar dikkate alındığında diğer şüphelilerle Narin'in öldürülmesine ilişkin iştirak iradesi içerisinde olduğu hususunda yeterli şüphe bulunduğu tespit edilmiştir."

İddianamede, şüpheli Nevzat Bahtiyar hakkında şu değerlendirmede bulunuldu:

"Şüphelinin ilk andan itibaren Narin'e ait cansız bedeni alarak ve çuval içerisine koyarak Eğertutmaz Deresi'ne bıraktığı yönündeki beyanları, çuval ile şahsın ahırında bulunan çuvalın benzer ve numaralarının ardışık olduğunun belirlendiği, kamera kayıtlarından Narin'in cansız bedenini kendisinin bulunduğu yere bıraktığı belirlenmiştir. Son olarak alınan beyanında cenazeyi ikametten aldığı şeklindeki beyanları HTS analiz raporu ve bilirkişi raporuyla da belirlenmiştir ancak şüphelinin olay öncesinde de Salim ile birlikte olduğu ve Narin'in ikametine girdikleri, olaydan sonra hiç görüşmediklerini beyan etmelerine rağmen yapılan telefon incelemesinde olay günü saat 17.40'ta görüştükleri açıkça belirlenmiştir. Olay günü ve olay saatinde arkadaşı olan şüpheli Salim ile birlikte Narin'in ikametine girdikleri ve birlikte hareket ettikleri tespiti karşısında Narin'in öldürülmesi eylemine iştirak iradesinin bulunduğu ve fikir ve eylem birlikteliği içerisinde diğer şüphelilerle birlikte hareket ettiği açıkça ortaya konulmuş ve bu hususta yeterli şüpheye ulaşıldığı değerlendirilmiştir."

İddianamenin değerlendirme ve sonuç kısmında şöyle denildi:

"Dosyada bulunan kamera görüntüleri, ifade tutanakları, adli tıp raporları, olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS daraltılmış baz analiz raporu, kriminal raporlar, görüşme kayıtları, cep telefonları üzerinde yapılan inceleme neticesinde elde edilen veriler, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde izah olunan ve çelişkileriyle ortaya konulan sebeplerle şüpheliler soruşturmanın en başından itibaren çelişkili, hayatın olağan akışına aykırı, toplum düzeninin ve aile yaşantısının getirdiği genel kurallar ve teamüllere aykırı tutum ve davranışlar içerisinde olmuşlardır. İlk günden itibaren kayıp çocuk olarak ihbarda bulunarak ve Narin Güran'ın son görüldüğü saate ilişkin çelişkiler yaratarak bulunmasını ve olayın ortaya çıkmasını engelledikleri tespit edilmiştir. 21 Ağustos günü saat 15.11 sıralarında kamera açısına son kez giren ve evine doğru çıkan patikaya yönelen Narin'in eve ulaştığı saatte dosya kapsamında bulunan HTS analiz raporları, dar alan baz çalışmasına ilişkin bilirkişi raporu dikkate alındığında, tüm şüphelilerin ikamette bulunduğunun net bir biçimde ortaya konulması karşısında zaman ve mekan birliği içerisinde olan şüphelilerin fikir ve eylem birlikteliği içerisinde iştirak iradesiyle hareket ederek, öldürme eylemi üzerinde ortak hakimiyet kurarak belirlenemeyen bir sebep ve saikle Narin Güran'ı boğmak suretiyle öldürdükleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri hususunda yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine varıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle şüphelilerin üzerlerine atılı 'iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasına karar verilmesi talep olunur ayrıca şüphelilerin gerçekleştirdikleri eylemin niteliği, olayın oluş biçimi, eylem esnasında ve sonrasında tutum ile davranışları dikkate alınarak, TCK'nin 62. maddesinin tatbikine yer olmadığına karar verildi."

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Tüm soruşturma işlemlerinin Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2024/46201 soruşturma sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü ancak bu aşamada şüpheliler Salim Güran, Nevzat Bahtiyar, Enes Güran ve Yüksel Güran'ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti itibarıyla ağır ceza mahkemesinin görev alanında bulunması, ana soruşturma dosyası üzerinde bir kısım şüpheliler ile ilgili soruşturma işlemlerinin devam etmesi hususları dikkate alındığında şüpheliler açısından dosyanın sürüncemede kalmaması açısından dosyamız şüphelileri hakkında tefrik kararı verilmiştir."

İstenilen ceza

İddianamede, tutuklu şüpheliler amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve Nevzat Bahtiyar hakkında, "İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Kaynak: aa