Çarşamba, Nisan 17, 2024

Nakba – Filistin Felaketi

1948 yılında çıkan Arap-İsrail savaşında Filistin’de kurulması öngörülen Arap devletinin toprakları İsrail, Mısır ve Ürdün arasında paylaşıldı. Gazze şeridi Mısır, Batı Şeria Ürdün, Arap devletinin geri kalan toprakları ise İsrail tarafından işgal edildi. İsrail’in işgal ettiği topraklardan yüzbinlerce Arap aile Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Ürdün ve Suriye’ye göç etti ve buralarda kurulan mülteci kamplarında yaşamaya başladı.

1955 yılı itibariyle Birleşmiş Milletler’e mülteci olarak 912 bin Filistinli kayıtlıydı. Bunların yaklaşık 351 bini mülteci kamplarında yaşıyordu. Bugün itibariyle BM’e kayıtlı 5.6 milyon Filistinli mülteci bulunmakta, bunların 1.5 milyondan fazlası halen daha mülteci kamplarında yaşamaktadır.

Nakba veya Filistin Felaketi, Filistinlilerin 1948 yılında başlayan ve halen süregiden trajedinin adıdır. Bu trajedinin yarattığı şaşkınlık, yönsüzlük, kopukluk, yabancılaşma ve benzeri travmatik etkileri bütün çarpıcılığı ile aşağıdaki satırlarda sezmek ve hissetmek mümkündür.

Yürürüm kuşlar gibi usulca derisinde yeryüzünün,
uyandırmamak için ölüleri. Ve kilitlerim kapıyı
diğerim olma arzuma, böylece hissetmem
buluta özlemle inleyen bir taş olduğumu.
Öylece yürürüm bir seyyahmışım bir gazete muhabiriymişim gibi
batılı.. Rüzgarı seçerim bu yerden …
Yokluğu seçerim tarif etmek için orasını. Yokluk kucakladı
tarafsızca beni, ve gördü onu kargalar tarafsızca.
Ey dostlarım durun … kendimizce inceleyelim bu yeri:
Burada düşer gökyüzü üzerine
taşın açsın baharda diye dağ laleleri
taçlı … (şimdi benim şarkım nerede?)
Burada ceylan kırar odamın camını onu takip edeyim
vadiye kadar diye (öyleyse şimdi benim şarkım nerede?)
Burada sihirli sabah kelebekleri taşır yolunu
okulumun (öyleyse şimdi benim şarkım nerede?)
Burada yıldızlara uçmak için eğerledim
atı (öyleyse şimdi benim şarkım nerede?)
Dostlarıma seslenirim: Durun… düşünmek için bu yeri
ve ıssızlığını zengin cahiliye şiirleri ile atları ile
ve ayrılıkları ile. Her bir kafiye için çadır kuracağız.
Ve var her ev için esen rüzgarda bir kafiye…
Ancak ben ilk hikayemin oğluyum. Sütüm
annemin memesinde sıcak. Ve yatak
iki küçük serçenin salladığı. Ve babam inşa ediyor yarını
elleriyle… Büyümedim, bu yüzden de gitmedim
sürgüne. Seslenir seyyah: Bekle güvercini,
ta ötüşünü bitirene kadar. Seslenirim: O beni bilir
ben de onu bilirim, ancak mektup henüz gelmedi.
Ve muhabir keser gizli şarkımı: Hiç,
görüyor musun iri çam ağacının arkasındaki
şu süt fabrikasını? Seslenirim hayır.
Görmüyorum pencerede ceylandan başka.
Seslenir: Modern yollar görmüyor musun uzanıyor üzerinde
evlerin enkazının? Seslenirim hayır.
Görmüyorum onu. Görmüyorum altındaki bahçelerden başkasını,
ve görüyorum örümcek ağlarını. Seslenir sil
gözünün yaşlarını bir avuç taze çimle. Seslenirim:
bu benim diğerim geçmişine ağlayan…
Seyyah seslenir: Ziyaret sona erdi.
Bulamadım resmini çekecek bir şey, sadece hayalet.
Seslenirim: Yokluk görüyorum kusursuz edevatıyla,
ona dokunuyorum ve onu duyuyorum, ve yükseltiyor beni
daha yukarı. Göklerin en uzak köşelerini görüyorum.
Ne zaman ki öldüm farkettim, ikinci kez doğdum ve döndüm
yokluktan yokluğa.*

* Mahmud Derviş’i anlamak zordur. Başka bir dile çevirmek ise çok daha zor. Bu şiirin çevirisi için Sinan Antoon’un İngilizce tercümesinden faydalandım. Ayrıca Mark Farha, Mazhar el-Zouby, Husam Muhammad ve Fatih Okumuş’dan yardım aldım. Hatalar tamamen bana ait.

Kaynak:
Mahmud Derviş, Talaliyyat el-Birveh: https://pulpit.alwatanvoice.com/articles/2009/12/06/181807.html
Sinan Antoon, “Standing Before the Ruins of al-Birweh”: https://www.jadaliyya.com/Details/23789

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI