Cumartesi, Nisan 20, 2024

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal yazdı | Türkiye için yeni bir yol önerisi

Herkesin mırıldandığı ama özünü ifade edemediği bir sonuç var. Dünyada seksenlerden bu yana esen neoliberal rüzgar bize yoksulluk, etik dışı ilkesiz günlük yaşam ve kurumsallıktan uzak devlet yapısı getirdi. 80’lerde, 90’larda ekonomiden devleti dışlarsak ve gümrük duvarlarını lağvedersek bütün dünyayla birlikte zengin olacağımıza inandırıldık. Oysa piyasaların altın kuralıdır, herkesin yaptığını yaparsanız kaybedersiniz. Kaybettik.

2000’li yılların başında 3000 dolar hesaplanan kişi başına milli gelirimiz, kur politikası ile iki yılda 5000 dolara, 2008 de yapılan hesaplama yöntemi değişikliği ile 7500 dolara çıkarıldı ve oralara saplandı. Dünyada bütün merkez bankalarının para saçtığı onca yıla rağmen 8500 dolar civarında geziyoruz. Nüfusun en az yüzde yirmisi sürdürülebilir olmadığı açık olan devlet yardımlarıyla karnını doyurabiliyor. İki yakamızın bir araya getirildiği nispeten istikrarı yakaladığımız liberal uyum süreçleri de bize yaramadı. Dünyanın zenginleriyle aynı avluda oynuyoruz diye zengin olmadık, tersine fakirleştik. Seksenli yıllardan itibaren bir devlet politikası olarak geliştirilen ve liberal rüzgarlardan daha az etkilenen savunma sanayi başarılı bir noktaya geldi. Yine Güney Antalya turizm projesi öncülüğünde planlı kalkınmanın başka bir örneği olarak ortaya çıkan dev turizm sektörümüzün hikayesinde de başarı var. Başka? Başka örnek yok maalesef.

DEVLETİ EKONOMİDEN DIŞLANDIK

Bütün sektörlerimiz piyasanın insafına bırakıldı, devletin düzenleyici rolü her alandan dışlandı. Ar-ge yatırımı yapılamadığı için bilgi ve iletişim devriminin gerektirdiği inovasyon sağlanamadı. İthalata bağımlı ihracat yapısını değiştirmeye dönük kamu çabası gözlenmedi. Hiç bir sektörde verimli işleyen hedefli çalışma süreçleri yaşanmadı. Kamu elinde ne var ne yoksa sattı, sadece vergilerle kurlarla ve merkez bankasıyla oynadı. Devlet planlama teşkilatı lağvedildi. Oysa avantajlı olduğumuz en az 50 sektörde kısa ve orta vadeli planlar yapılmalı tıpkı savunma sanayi ve turizm sektöründe olduğu gibi kamunun düzenleyici destekleyici eli ekonominin içinde olmalıydı. Rekabetçi olabileceğimiz sektörlerde dünyanın izlenmesi, gereken ar-ge ve inovasyon yatırımlarının yapılması, gerektiğinde sektörlerin selameti için ithal girdilerin yerli üretimine dönük adımlar atılması gerekirdi. Olmadı, modalara uyduk, dünyadaki propagandif “trend” ler, rakamsal gerçekleri yener zannettik. Hukukun üstünlüğüne, mal ve hizmetlerin güvenliğine, demokrasi standardına önem vermedik, bu alanlardaki gerilemeye engel olamadık. İthalat patlamasına, üretmeden yaşama alışkanlığına, devletin sistemli kurumsal davranışlarının aşınmasına, ülkemiz ve piyasamızın sürprizlere açık öngörülemez bir noktaya evrilmesine engel olamadık.

Sosyal dokuda ağır bozulmalar var. Birinci derece akrabaların birbirine senetle ödünç para verdiği, ekonomik ilişkilerin yüksek oranda kriminalize olduğu, insanların önemli bir bölümünün sözünde durmadığı, ciddi boyutta ahlaki çöküntü yaşanan, şiddetin kol gezdiği, büyük boyutta işsizlik yaşayan, görece fakir ve gelir dağılımı bozuk bir ülke olmaktan maalesef kurtulamadık. Oysa bütün dünyaya neoliberal vahşi kapitalizm öneren öncü ülkeler şimdi tam tersini yapıyorlar. Ulusal ekonomilerini devlet eliyle korumak için sert tedbirlere başvuruyorlar. Meksika sınırına duvar örülüyor, Nafta sorgulanıyor, ticaret anlaşmaları lağvediliyor, Brexit yapılıyor. Türkiyemizin kendisine acilen yeni bir yol çizmesi gerekiyor.

TÜRKİYE İÇİN ÇÖZÜM; BİRLİKTE ÜRETİM, BİRLİKTE TÜKETİM, BİRLİKTE SATIŞ

10.000 temiz kooperatife ihtiyaç var. Ülkenin katmadeğer envanterinin çıkarılıp, karlı olabilecek, ulusal ve uluslararası rekabet şansı olabilecek alanlarda üretimin tüketimin, iç ve dış satışın kamu eliyle organize edilmesine ihtiyaç var. Bu alanlarda 10.000 belki daha fazla kooperatif kurdurulmasına, bu kooperatiflerin her birine kamu tarafından mentör kılavuzlar atanmasına, sürekli bağımsız mali gözlem ve denetimle her türlü yolsuzluğun önlendiği bu yapılarla planlı üretim, tüketim ve satış organizasyonunun kamu eliyle koordinasyonuna ihtiyaç var. Mülkiyet toplulaşmasına değil ancak verimli davranış toplulaşmasına ihtiyaç var. Kamunun girdi maliyetlerini düşürmeye dönük faaliyetlerine, ar-ge yatırımlarına üretim maliyetlerini düşürmek için ithal ikameci üretim üniteleri yapmasına çok ihtiyaç var. Yine kamunun dünyayla rekabetçi bir monitör gibi çalışmasına, rakip üreticileri ve pazarları izleyerek erken uyarı mekanizmasını işletmesine, hatta öngörüleriyle sektörleri aydınlatarak üretime doğrudan yön vermesine ihtiyaç var. Bu gün Avrupa kıtasında tüketilen meyve ve sebzenin ezici çoğunluğu İspanyada üretiliyor. Kolhozlar eski sosyalist ülkelerde kapatıldı ama İspanyanın birlikte tarım yapılan binlerce dönümlük modern kolhozlarına bütün dünya şapka çıkartıyor. Türkiye’nin planlı kalkınmaya ihtiyacı var. Savunma sanayi ve alt yapılı turizm gibi devlet eliyle desteklenen hatta organize edilen en az 30 sektöre daha ihtiyacımız var. Yüksek demokrasi standardı, mal ve hizmete hukuk güvencesi, yaşamın her alanında buluşların ödüllendirilmesine ihtiyaç var. Yoksulluktan, işsizlikten, anayasal sorunlardan, yolsuzluklardan, geri demokratik standarttan dünyada ikinci, hatta üçüncü sınıf algılanmaktan bıktık usandık yorulduk. Gerçek bir başarı hikayesine çok ama çok ihtiyacımız var.

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER