Muharrem Erkek: Biz tüm kesimleri temsil edecek bir adayla sandığa gitmeliyiz

CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ile, Adalet Kurultayı’nı, CHP’nin bundan sonraki stratejisini ve Türkiye siyasetini konuştuk.

-“Adalet Yürüyüşü”nün siyasal ve toplumsal karşılığı ne oldu? Türkiye politikasını etkiledi mi?

Adalet Yürüyüşü, uygulanması anlamında bile başlı başına dünya siyasi tarihine girmiş bir eylemdir. Bununla birlikte, 16 Nisan referandumunda en az yüzde 50 almış ve siyasi iktidarın şu ana kadar kurduğu ve bundan sonrasının da planını yaptığı baskı düzenine hayır diyenlerin sandık haricinde bir araya gelebileceğini kanıtlayan bu yürüyüş; hayır cephesi ya da bloğu denilen kesimlerin liderliğini yapan CHP’nin ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun her yerde adaletsizliğe hayır diyeceğinin göstergesi olmuştur. Meclis’te de varız, sokakta da. Etnik kökeni, dini inancı, mezhebi, siyasi kimliği ne olursa olsun adalet arayanların mücadelesinde biz varız ve hatta bu mücadelenin öncülüğünü yaparız mesajı toplumun tüm kesimlerine ulaşmıştır. Artık Türkiye’de siyasi tablo, bu gerçeklik üzerinden yeniden biçimlenecektir.

Türkiye’de Adalet gündemi ile ilgili epey bir tartışma yaşandı. Şu an, CHP bundan sonra ne yapacak diye tartışma yürütülürken, adalet kurultayı kararı alındı. Buna ilişkin düşünceniz nedir? Bu kurultaya bakışınız nedir? Sonrasında da nasıl götürülmeli bu süreç?

Öncelikle yine siyasi tarihe geçecek bir organizasyonun Çanakkale’de, ev sahipliğimizde yapılmasının özel bir gurur olduğunu belirtmek isterim. Barışın ve kardeşliğin kenti Çanakkale, artık bir de adaletin kendi olarak anılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözünün yazıldığı; büyük ve kanlı savaşların yaşandığı, tükenmiş bir imparatorluktan yeni bir Cumhuriyetin filizlendiği yerdir Çanakkale. Burada Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi; Alevisi, Sünnisi birlikte savaşmıştır ve yarattıkları birliktelik bugün bile dillere destandır. Bu topraklar aynı zamanda, Çanakkale Savaşlarının ve dünya tarihinin seyrini değiştiren Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında ANZAC askerlerinin annelerine yazdığı mektup sonucunda barışla anılmaktadır.

Böylesine bir destanın olduğu yerde, Türkiye’de adalet arayışının eylemini gerçekleştirmek oldukça önemlidir. Gelibolu Tarihi Yarımadamızda, Kocadere Kamp Alanı’nda çok büyük hazırlıklar yapıldı. Başta ev sahibi Çanakkale Belediyemiz ve Gelibolu Belediyemiz olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından belediyelerimiz, emekçileriyle her siyasi görüşten yurttaşımız da sözleriyle katılımlarıyla omuz verdiler. Bir yandan da masa başında çalışmalar yapıldı. Genel Başkanımızın bilgisi dahilinde Genel Başkan Yardımcılarımız çok sıkı bir çalışma yürttüler. Başlıklar, programlar, konuklar ve konular, bunların sorumluları belirlendi. Sonuçta 8 panel, 77 çalıştayın gerçekleştiği, 679 konuşmacının söz aldığı ve 240 saatten fazla ses kaydının yapıldığı devasa bir eylem ortaya çıktı. Genel Başkanımız son gün, Yenikapı’da, Taksim’de, Maltepe’de olduğu gibi, tarihi bir metinle sonuç bildirgesini açıkladı. Çok önemli konular ve konuklarla toplumun, ayırt edilmeksizin her kesiminin korkusuzca ve sansürlenmeden söz alabildiği bir eylem, muhaliflerin sesinin kısılmaya çalışıldığı ve hukuksuzca yürüyen bir OHAL sürecinde hele bir de Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bir siyasi parti lideri karşısında yere paralel olacak kadar eğildiği bir ülkede yaşamsal bir öneme sahip. Alınan ses kayıtları ve yapılan deşifreler, adaletsizliklerin giderilmesi noktasında somut önerilerimiz olarak kullanılacak ve tarihe not düşülmesini sağlayacaktır. Bundan sonraki süreçte adalet arayışımız devam etmelidir ki edecektir de. 1 Ekim itibariyle Meclis’te ve aynı zamanda yine toplumun her kesimini kucaklayacak biçimde eylemlerle sokaklarda, salonlarda “hak, hukuk, adalet” sloganımız vücut bulmalıdır.

-Bunun arka planında şöyle bir şey söyleniyor. Artık, bu son referandumla birlikte siyasal konjonktür değişti. Dolayısıyla, herkesi kucaklayacak bir siyaset izlemek lazım. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi ve adayları konuşulmaya başlandı. Bu muhtemelen 2019’a hazırlık olarak giden bir süreç. 2019’a CHP’nin kafasında bir kişiyle gitmesi değil, toplumsal sorunları çözecek bir programla gitmesi mi gerekiyor? Ya da başka bir şekilde mi? İttifak mı, birleşme mi? Nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Şu tespit doğru: Artık siyasi konjonktür eskisinden farklı. AKP’nin, MHP ortaklığıyla getirdiği Anayasa değişikliği, YSK’nın hukuksuz müdahalesiyle gayrimeşru bir hal almıştır. Bu gerçeklik hiçbir biçimde akıldan çıkmayacaktır. Biz bu sandık sonucunun meşru olmadığını açıkladık. Bunları unutmadan, artık 2019 yılında veya öncesinde bir sandık geldiğinde yurttaşlarımızdan oy talebimiz farklı bir biçime evrilmiş olacaktır. Ancak buna çok da kapılmamak lazım. Biz, yüzde 50’yi temsil eden hayır bloğuyla birlikte, demokratik parlamenter sistemi yeniden inşa edecek bir program ve yine bu tüm kesimleri temsil edecek bir adayla sandığa gitmeliyiz.

-Cumhurbaşkanı, Adalet Kurultayı ile ilgili, “2-3 gün toplanın ne yapıyorsanız yapın” dedi. Sanki bir lütuf veriyormuş gibi bir izlenim ediniliyor. AKP’yi bu süreçte nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kendisi, 16 Nisan Referandumu sonucunda partili Cumhurbaşkanı olunca, partili kısmını iyice pekiştirip, cumhurun başkanı olma kısmını tamamen kenara itekledi. Bu nedenle Anayasal görevlerini ve halka tanınan Anayasal hakları hatırlamıyor. Barışçıl biçimde gerçekleştirilecek böyle bir eylemde, altında imzamızın olduğu uluslararası sözleşmelerde de belirttiği gibi, ülkeyi yönetenlerin görevi, bunun gerçekleşmesi için her türlü önlemi almaktır. Başka bir ifadeyle izin verme yetkisi değil, önlem alma görevi söz konusudur. Tabii ki özellikle yapılan protestolara bile “hak, hukuk, adalet” sloganıyla ve alkışlarla yanıt verilen bir yürüyüş, ardından herkesin sözünü yükselttiği bir kurultay sonrası görüldü ki Türkiye’de siyasi gündemi biz belirliyoruz. Bunun kimyaları bozduğu kesin. Bir yandan da metal yorgunluğu bahanesiyle ülkede kurmak istedikleri tek adamlığın kendi partileri içinde kurulması çalışmaları metali iyice bozmaya başladı. E bu işler dünyanın düz olduğuna dair yazı yazmaya benzemiyor. Racon kesmeyle, üfürmeyle olmuyor. Bunun için görüştüğümüz ve gerçekleştirdiğimiz eylemlere katkı veren AKP’liler de dahil olmak üzere tüm yurttaşlarımızın, ülkemizde olmayan adaleti tesis etmek için giriştiğimiz eylemlere destek olduğunu biliyoruz.

-Kurultay sürecindeki ve sonrasında yaşanan tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kurultay sırasında birkaç münferit ve abartılmış olaya dair konuşmaları tartışma dahi saymıyorum. Benim ve Türkiye’deki, alandaki çok kişi için tartışma seçimde, geçimde, medyada, inançta adalet ve diğer başlıklarda konunun uzmanlarının, mağdurların neler söylediğiydi. Oraya bakmak lazım. Gerisi meyve veren ağacın üzerindeki taşlardır.

-CHP’nin bundan sonraki adımı ne olacak?

Bundan sonra her alanda adalet arayışımızı sürdüreceğiz. Ta ki adalet bu ülkeye gelinceye kadar. Ahmet Arif’in dediği gibi:

“Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne – üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının…

Dayan kitap ile

Dayan iş ile.

Tırnak ile, diş ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile”