Perşembe, Nisan 25, 2024

Mimarlar Odası Ankara Şubesi: Kapadokya’nın geleceği tek idareye teslim edilemez

Mimarlar Odası Ankara Şubesi eşsiz tarihi ve doğal güzelliklere sahip UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Kapadokya’ya yönelik yasa teklifine düzenlediği basın toplantısında tepki gösterdi.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, “Bu yasa teklifi Başkanlık sisteminin kentlerde nasıl tezahür edeceğinin de kültürel miras alanındaki göstergesidir. Kanunun yasalaşmaması gerekmektedir” dedi.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, kanun teklifine yönelik değerlendirmelerini şöyle açıkladı:

“Kanun teklifinde kurulan Kapadokya İdaresi, başkan ve komisyondan oluşmaktadır. Sınırların değiştirilmesini bu idare önerecek Cumhurbaşkanı karar verecektir. Plan hazırlama ve hazırlatma yetkileri de komisyona verilmektedir. Üst ölçekli planları bakan onaylayacak, nazım ve uygulama imar planlarını komisyon onaylayacaktır. Plan yapma sürecindeki kurumlar arası işbirliği ve görüş alma süreci ve katılımcılık ortadan kaldırılmıştır. Kapadokya alan sınırı içerisindeki her türlü fiziki ve inşai faaliyete yönelik yetkinin komisyona verilmesi böylesine kültürel miras potansiyeli ve değeri yüksek bir alanda kabul edilemez bir durumdur. Kapadokya Alan Komisyonu’na verilen yetkilerle 2863 sayılı kanun, 3194 sayılı imar kanunu ve yerel yönetimler bypass edilmiştir. Bu yapı hızlı hareket ederek, diğer kurumların görüşlerini almadan, koruma kurullarını devreden çıkartarak, denetimi olmayan Cumhurbaşkanı ve bakan bağlantılı bir süreç işletilecek. Otelleşmenin önü açılacak ve Kapadokya’daki alan kanunu talan kanununa dönüşecek ve tek elden hızlıca yönetilecek. Kapadokya’nın geleceği tek idareye teslim edilemez. Kapadokya beyliği mi kurulmak isteniyor. Kamu idaresi diğer kurumlar ile ilişkiler bütünü içerisinde oluşan bir liyakat ve denetim örgütlenmesidir. Kanun teklifi kamu idare sistemini reddeden tek elden yönetilen bir şirket mantığına bürünmüştür. Başkanlık sisteminin kültürel miras alanında tezahürü olan bir idari sistem UNESCO dünya Miras listesinde yer alan Kapadokya’nın tahsis, satış ve kiralama vb. işlemlerle talanını hızlandıracaktır.”

Tek adama verilen yetki gibi Kapadokya’da tek idareye verilen yetki söz konusudur. Kapadokya’daki talan sürecini tek el yönetecek

Candan şöyle devam etti:

“8 Mayıs 2019 tahinde AKP tarafından TBMM Grup Başkanlığı’na verilen ve Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek olan Kapadokya Alanı Hakkında Kanun Teklifi, yapının birbirini denetleyen sürecinden kopartarak bir şirket yönetimi gibi uluslararası ortamın kültürel miras varlığını talan edebilecek bir sistem tanımlıyor. SİT sınırı değiştirme işlemleri komisyonun önerisiyle Cumhurbaşkanlığı’na veriliyor. Tanımlanan idare çok net olmadığı için para cezalarıyla elde edilecek bir bütçe kullanımı öngörülüyor. İdaresi, başkanı, komisyonu var. Yerel yönetimin ve Kültür Bakanlığı’nın yetkisini üzerinde yetkisi var. Bütçe oluşturacak yapısı var ve Cumhurbaşkanıyla birlikte karar verecek bir organizasyon var. Bu aslında Başkanlık sisteminin kentlerde nasıl tezahür edeceğinin de kültürel miras alanındaki göstergesidir. Bu yasa teklifi Anayasada kültürel mirasın korunması sürecini devre dışı bırakan, Anayasa’ya ve 2863 sayılı Koruma Kanunu’na, yerel yönetim ve imar kanununa, tarafı olduğumuz Avrupa Peyzaj Sözleşmesine, Granada Sözleşmesine aykırı düzenlenmeleri içinde barındırıyor. Bir çivi çakarken bile günlerce düşünülmesi gereken bir noktada yatırımcıyı teşvik etmek için, bürokrasiyi azaltmak adı altında hızlı bir çözüm üretmeye çalışmak Kapadokya’ya kıymaktır. Burası dünya mirasıdır, sizin yüz kere düşünüp bir kere adım atmanız gereken yerlerdir. Bu yapı hızlı hareket ederek otelleşmelerin önünü açacak ve bu konudaki uzman alanları da devre dışı bırakacak. Mutlaka muhalefet partileri yargıya taşımalıdır.”

“Bu yasa teklifi kanunlaşırsa Kapadokya’da her şey çok kötü olacak. Tek adama verilen yetki gibi Kapadokya’da tek idareye verilen yetki ile denetimsiz bir yapı kültürel ve doğal mirası yönetecek. Büyük otel projelerinin de kimlere ve nasıl verildiğini de ayrıca takibimiz altında. Kanun teklifinin geri çekilmesi gerekiyor. Tek bir idareye buranın geleceğini teslim edilemez” diyen Candan, şunları kaydetti:

“Kapadokya bölgesi UNESCO Dünya Miras Listesi’nde olan Türkiye’deki önemli tarihi ve doğal yerlerimizden bir tanesidir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi hinterlandında olduğu için buranın çok uzun süredir maruz kaldığı tahribatı yakından takip ediyoruz ve gündeme taşıyoruz. Nevşehir Kalesi’nden peri bacalarındaki kaçak yapılaşmaya ve kentsel dönüşüm uygulaması yapılan Karasoku ve Herikli Mahallelerindeki kentsel dönüşüm tahribatlarını ve yıkımları gündeme taşıdık. Peri bacalarındaki kaçak yapılaşmayı gündeme taşımamız ardından idareler müdahale etmek zorunda kaldı. Arkasından gelen bu kanunla birlikte kaygı duyuyoruz. Çünkü ne zaman bir afet süreci yaşansa arkasından gelen kanunlar, tamamen talan sürecinin önünü açan ve rant odaklı kanunlar oluyor. Bunun örneklerini yaşadık. Bu kanun taslağı da Kapadokya’yı koruyoruz perdelemesi adı altında tüm düzenlemeleri tek elde toplayarak Kapadokya’nın geleceğinin yok edilmesinin önünü açacaktır. UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki alanların yönetimine planlanmasına ve korunmasına ilişkin UNESCO, ortak akılla yönetilen bir sürecin koordine edilmesini istiyor. Kurumlar arası iletişimi önemsiyor. Bu kanun maddesinde bizim gördüğümüz ortak akıl yok tek akıl var. Kurumlar arası iletişim değil, Kurumların yetkilerinin gaspı var.”

“Siyasallaşmış bürokrasi liyakatsiz kadrolarla devlet sistematiğini çökerttiler”

Candan Kapadokya talan edilirken hiçbir cezai işlemde bulunmayan idareye neden ceza verilmediğini de sorgulayarak, şöyle konuştu:

“Alana baktığımızda sistem karmaşık olabilir, planlama ve bunun uygulama süreçlerinde yerel yönetimler, Kültür Bakanlığı, kimi yerde Milli Parklar, kimi yerde Orman Bakanlığı vardır. Bunlar aslında sistemi denetleyen mekanizmalardır. Kamu idare sisteminin sigortalarıdır. İlgili bütün idarelerden görüş alarak fikir oluşturmaya ve doğrusunu bulmaya çalışır. Mekanizmayı işleten yerel yöneticiler, koruma kurul üyelerinde ve bürokraside, siyasallaşma ve liyakatsizlik ve bilim dışı davranışlar yaşanmıştır. Tıkanan AKP’nin devlet bürokrasini siyasallaştırarak bilimden yana olmayan liyakatsiz kadrolarla iş yapmasıdır. Nevşehir ve Kapadokya talan edilirken idareler kulağının üstüne yattı. Bu kadrolar iktidarın kadrolarıydı. Bu kadrolar cezalandırıldı mı? Cezalandırılmadı. Şimdi kurulan sistemle bütün bunlar devre dışı bırakılarak tıpkı Varlık Fonu’ndaki gibi bir idare kuruyor. İdareye de bir komisyon kuruyor. Bu komisyonun görüşü alınmadan kamu kuruluşlarına ve hazineye ait olan alanlarda kiralama bile yapamazsınız, inşaat izni, ön izin veremezsiniz, satışlarına izin veremezsiniz. Nasıl büyük bir yetki veriliyor. Burası herkesin gözünün üzerinde olduğu bir yerdir. Kültür Bakanın Muğla ve Bodrum’da yaptıklarını biliyoruz. Sahip olduğu firmanın nasıl bu alanları talan etmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bundan birkaç ay önce ETS firmasının Kapadokya üzerinde yoğunlaşmasını da manidar buluyoruz. Berat Albayrak’ın da bu sürece dikkat çekmiş olması, bu bölgeye yönelik ilgisini de manidar buluyoruz. Bu bölgede ciddi bir Azeri sermayesinin varlığı tartışılıyor. Devlet başkanlarının çocuklarının Kapadokya’da otel yaptırdığı söyleniyor. Taslağın kanunlaşması sürecinde yargıya taşınması gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzdur. ”

Bu idarenin bir kamu kuruluşu mu özel bir şirket mi olacağı dahi belli değil

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise tepkisini şöyle dile getirdi:

“Genel gerekçelere baktığımız zaman alışık olduğumuz bir dil var. Eşsiz doğal güzellikleriyle Kapadokya’nın tarihi, kültürel ve doğal dokusunun korunması, turizm değerinin artırılması, gelecek kuşaklara aktarılması gibi güzel sözcüklerden oluşan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde olması gerekçesiyle de bütüncül olarak ele alınması üzerinden genel gerekçeler yazılmış. Ancak teklifin içeriğine baktığımızda artık Türkiye’de çok alışık olduğumuz şekilde, süslü güzel laflarla başlayıp sonrasında tamamen yağmaya ve talana açan uygulamaların yapılacağını görüyoruz. Alan yönetimi konusu aslında uluslararası ölçekte bakıldığında iyi örnekleri olabilecek bir uygulama olabilir ancak ülkemizde artık özellikle YSK’nın son seçim iptali kararından sonra güven ortamının tesis edilemeyeceği çok açıktır. Demokrasi ve hukuk ayaklar altına alınmış, milyonların iradesi gasp edilmişken güvenilecek kurum ve idarelerden söz edemeyeceğimiz bir noktadayız artık. Bu aşamada Kapadokya’da bütün yetkilerin tek bir idareye devredilmesi durumu bizim aklımıza dolayısıyla şüpheleri getiriyor. Eşsiz bir doğal kültür varlığı, arkeolojik SİT, bütün dünyanın sahip çıkması gereken bu alanda alınacak her türlü kararın tek bir idarenin elinden çıkacak olması ile aslında bölgenin korunması ve yaşatılmasından çok turizm firmalarına ve yapılaşmaya engel görünen bürokrasinin ortadan kaldırılarak izin süreçlerinin tek idareye bağlanması amaçlanıyor. Örneğin, Kanun teklifinde pek çok şeyin özellikle muğlak bırakıldığını görüyoruz. Devlet yetkisini kullanacak olan bu idare ve komisyon nasıl tesis edilecek, kimlerden oluşacak, kriterleri neler hiçbir şey bilmiyoruz. Burada Hazine’nin üzerinde bir yetkiden bahsediliyor. Hazinenin arsaları, özel mülkiyeti üzerinde tahsis yetkisi bulunan bir idareden söz ediliyor. Hatta cezai ehliyeti de bulanacak. Bu idarenin bir kamu kuruluşu mu özel bir şirket olacağı mı dahi belli değil. Bugün birden çok kurumdan onay ve izinlerin alınması gerektiği noktada dahi Peri bacalarının yanı başına artık otellerin yapılabildiğini hepimiz gördük. Bugün dahi bu uygulamalar yapılabiliyorsa denetim mekanizmalarının ortadan kalktığı tek bir idarenin söz sahibi olduğu durumda Kapadokya’da neler olabileceğini görmek çok da zor değil. Tek bir idareye buranın geleceği teslim edilemez. Bu yasa teklifinin geçmemesi için ne gerekiyorsa yapılmalı.”

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER