Perşembe, Nisan 18, 2024

Manga ve anime: Japonya Z kuşağının gönlünü fethediyor

Manga çılgınlığı dünyayı kasıp kavuruyor. İngiltere de bu trende kayıtsız kalmış değil. 2019 yılında Londra’daki British Museum’da açılan manga sergisi o güne kadar Japonya dışında sergilenen en geniş manga koleksiyonu oldu.

Okulların kapanmasıyla birlikte özellikle çalışan anne-babalar için çocuklarını yaz boyunca oyalama mücadelesi de başlamış oldu. Teknolojinin içine doğan Z kuşağının TV veya tabletle geçirdiği vakti sınırlamak ve mümkünse onları okumaya teşvik etmek hummalı bir çaba gerektiriyor. Okullarının paylaştığı okuma listesine alternatif, ilgi çekici kitap arayışına girişmişken kendimi beklenmedik şekilde manga dünyasının içinde buldum.

13.yy parşömen üzerine ilk manga örneklerinden “Frolicking Animals-Sıçrayıp oynayan hayvanlar”

Nedir bu Manga?

Manga Japon çizgi romanlarına verilen isim. Man (rastgele) ve Ga (çizim) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş. Siyah beyaz basılıyor. Renkli sayfalar varsa bile, kitap başına 5-6 sayfayla sınırlı. Ayrıca Japon alfabesi gibi sağdan sola okunuyor. Mangaların bir diğer belirleyici özelliği ise çizim tarzı. İri gözler ve keskin yüz hatlarına sahip karakterlerin burun ve ağız detaylarına yer verilmiyor.

Manga ile el ele popülerleşen bir diğer akım da anime. Mangaların animasyona (çizgi filme) uyarlanmış hali diyebiliriz. Tabii, mangadan uyarlanmamış animeler de mevcut. Yaşıtlarımın dünyaca ünlü animelerden Şeker Kız Candy ve Voltron’u hatırlayacaklarını umuyorum.

Son birkaç yıldır özellikle manga çılgınlığı dünyayı kasıp kavuruyor. İngiltere de bu trende kayıtsız kalmış değil. 2019 yılında Londra’daki British Museum’da açılan manga sergisi o güne kadar Japonya dışında sergilenen en geniş manga koleksiyonu oldu. Geçtiğimiz Nisan ayında düzenlenen Londra Kitap Fuarı’nın yayınladığı rapora göre 2021 yılında manga satışları 2019’a kıyasla %111 artış göstermiş. Londra’ya yolu düşen kitap kurtlarının uğrak yerlerinden olan Waterstones dükkanlarında sizi kocaman bir manga bölümü karşılıyor.

Manga tutkusuna paralel yan endüstrisi de gelişiyor. Manga fanatiklerinin kitap temin edebilecekleri dijital platformlar, sevdikleri karakterlere ait biblolar (figurine), posterler, kostümler ve çeşitli aksesuarları bulabilecekleri dükkanların sayısı artıyor. Bunlar arasında Londra’nın Camden semtinde bulunan Japan Craft Anime & Manga Store adeta kutsal mekân sayılıyor. Bu haftaki yazıma Manga okuyucusu çocuklar ve gençleri konuk ettim. Sorularıma aldığım cevapları “Doğu’nun yükselişi” tartışmaları bağlamında bir hayli düşündürücü bulduğumu itiraf edeyim. Ama önce biraz manganın tarihçesinden bahsedelim.

MANGANIN TARİHSEL GELİŞİMİ

Manganın Japon kültüründeki kökleri 13. yüzyılda günlük hayatı, insanları ve çevreyi betimleyen çizimlere kadar uzanıyor. Eserini manga olarak isimlendiren ve böylece mangayı literatüre kazandıran ilk sanatçı ise Hokusia Katsushika. En bilinen eseri, 1820’lerde tahta oyma baskı tekniğiyle Fuji Dağı ve çevresini betimlediği 36 parçadan oluşan manga serisi, The Great Wave of Kanagawa/Kanagawa Dalgası. Evet, ilk mangalarda aslında diyalog bulunmuyor. 1700’lerin sonuna doğru Japon sanatçılar kibyoshi’lerde çizim ve diyalogları bir arada kullanmaya başlıyor.

Manganın gelişiminde kültürler arası etkileşimin de payı olmuş. 1862 yılında İngiliz Charles Wirgman’ın batılılara Japon kültürü ve gündelik olayları aktardığı Japan Punch dergisindeki çizimlerle manga popülerleşiyor, geniş kitlelere yayılıyor. Hatta o zamana kadar fırçayla resim yapan Japon sanatçılar kalemle çizmeye yöneliyor ve perspektif uygulamaya başlıyorlar.

Manga ve anime iletişim teknolojisinin gelişimine paralel Japon kültürünü bugün çok daha etkin bir şekilde batıya ihraç eden kanal vazifesi görüyor. Ülkenin adeta yumuşak gücüne güç katıyor.

Genel itibariyle manganın yükselişi, Japonya’nın Meiji döneminde (1868-1912) siyasi alanda modernleşmesine paralel bir seyir izliyor. Kanagaki Robun ve Kawanabe Kyosai’nın siyasi gelişmeleri irdeledikleri Eshinbun Niiponchi (1874) dergisinde yayınlanan karikatürler manganın hiciv amaçlı kullanımına katkıda bulunuyor. Ülkenin siyasi iklimi ve ifade özgürlüğüne bağlı manganın gelişimi inişli çıkışlı bir seyir izliyor, dönüşüyor, işlediği temalar da çeşitleniyor.

1920’lerde Japon gazete ve dergilerinde yayınlanan Amerikan yapımı karikatür serileri bugün bildiğimiz okuduğumuz manga türünün öncülü olarak görülse de, asıl başlangıç noktası Osamu Tezuka’nın 1947’de yayınlanan Hazine Adası kitabı.

Genç yaşta Disney animasyonlarından etkilen Tezuka, yazdığı manga kitaplarının yanı sıra Japonya’da animasyon dünyasının temellerini atıyor. Ona asıl şöhret getiren ve animasyon sektörüne girişini sağlayan Astro Boy manga serisi. İlginç ayrıntı şu. 1963 yılında animasyona uyarlanan Astro boy’un, Amerikalı izleyicilere hitap etmek amacıyla dili İngilizce olan ilk Japon yapımı çizgi film oluşu.

1700’lerde diyalog içeren kibyoshi manga örnekleri

GENÇLER AÇISINDAN MANGAYI CAZİP KILAN NE?

Hızla günümüze dönersek, manga ve anime iletişim teknolojisinin gelişimine paralel Japon kültürünü bugün çok daha etkin bir şekilde batıya ihraç eden kanal vazifesi görüyor. Ülkenin adeta yumuşak gücüne güç katıyor. Konuştuğum gençlerin hemen hepsinin manga okumaya başladıktan sonra Japon kültürüne, tarihine, sporlarına, mutfağına ilgileri artmış. Japonya’yı hiç görmemiş olanlar mutlaka ilk fırsatta seyahat etmek istediğini söylüyor.

“Benim gibi manga okumayı çok seven bir arkadaşım üniversite tercihlerini yaparken, sırf bir sene Japonya’da okuma olanağı tanıdığı için tercihini o Amerikan Üniversitesi’nden yana kullandı,” diyor Aren (18). Aren’in animeye olan ilgisi daha sonra mangaya yönelmiş. Her mangada mutlaka Japon kültürüne ait öğelere rastlayacağınızı söylüyor.  Arkadaşlarla gidilen karaoke şov veya yaz festivalinde havai fişek gösterileri gibi. Karantina döneminde özellikle tiktok’un manga ve animenin popülerleşmesinde etkili olduğunu düşünüyor.

İngiltere Yayıncılar Birliği Başkanı  Stephen Lotinga’nın tespitleri Aren’in izlenimlerini destekler nitelikte. Lotinga, Tiktok’da dolaşan videoların yalnızca yeni çıkan kitapların değil, geçmiş yıllarda yayınlanan kitapların da kitleler tarafından yeniden keşfedilmesine olanak verdiğini ve kitap satışlarını olumlu bir etkilediğini söylüyor. 2021 yılında en çok satanlar listesindeki beş kitabın dördü Tiktok platformunda paylaşılan BookTok hashtag’i sayesinde popüler olmuş.

Manga ve anime dünyası sürüden farklı olmak isteyen genç kuşak temsilcilere cazip bir alternatif sunuyor. Manga kahramanları bir bakıma Japonya’nın kültür elçiliğini üstlenmiş durumda.

Ada (12), altı yaşından beri manga okuyor. Manganın sanatsal çekiciliği yanı sıra işlediği konuların diğer çocuk kitaplarına ve çizgi romanlara kıyasla daha derinlikli olduğunu düşünüyor. “Manganın çocuklara göre olduğunu düşünenlere katılmıyorum. Her yaştan insan o anki ruh haline uygun bir manga bulabilir,” diyor. Odası mangalardan sayfalar, anime posterleri ve figürineleriyle dekore edilmiş. Yaklaşık iki senedir manga çizim dersine devam ediyor. İleride manga sanatçısı olmak ve anime endüstrisinde çalışmak istiyor. Okulda Japonca olmadığı için seçmeli dil dersinde Mandarin öğreniyor.

Simla (11) internette dolaşırken manga ile tanışmış. İlk dikkatini çeken çizimlerin güzelliği olmuş. O da tıpkı Ada gibi bir süre çizim dersleri almış. Japonya’ya çok küçükken gittiği için şimdi hatırlamıyor oluşuna üzülüyor. Ama mutlaka yeniden gitmek istediğini de ekliyor. O da seçmeli dil dersinde Mandarin’i tercih etmiş.

Liam (11), ilk manga kitabını arkadaşının tavsiyesi üzerine 7 yaşında okumuş. O günden bu yana manga ve animeye olan ilgisi artarak devam ediyor. Ders yüküne göre vakit buldukça okumaya çalışıyor. Daha önce Japonya’yla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. İzlediğim animelerden sonra doğum günlerimi Japon restaurantında kutlamaya başladık,” diyor Liam.

Manga ve anime dünyası sürüden farklı olmak isteyen genç kuşak temsilcilere cazip bir alternatif sunuyor. Manga kahramanları bir bakıma Japonya’nın kültür elçiliğini üstlenmiş durumda. Bunu genç bir yetişkin size tutkuyla Naruto(**) felsefesini nefes almadan anlatırken anlıyorsunuz.

Bugüne kadar ABD’nin popüler kültür üzerindeki hakimiyetinden bahsederken hep öne sürdüğümüz örnekler Hollywood, blue jean ve coca cola olurdu. Şimdi Netflix’deki Kore dizilerini, Japon manga ve animelerini ve Çin merkezli olan ByteDance firması tarafından geliştirilen Tik Tok uygulamasının tüm bu ürünleri nasıl pazarladığını tartışıyoruz. İngilizce’nin hâlâ lingua franca oluşunun batılı devletler açısından avantaj sağladığı muhakkak. Ama genç neslin doğu kültürüne merakının uyanıyor oluşu, onları ülkelerin dilini öğrenmeye, eğitim ve iş imkanlarını araştırmaya teşvik ediyor. Bu kadarı bile değişimin yönüne dair ipucu vermekte…

Ada’nın manga eskiz defterinden

*Yazı içinde manganın tarihsel gelişimine dair yararlandığım kaynaklar:

https://blog.britishmuseum.org/manga-a-brief-history-in-12-works/

https://www.bbc.com/culture/article/20190610-did-manga-shape-how-the-world-sees-japan

https://www.widewalls.ch/magazine/japanese-manga-comics-history

 

**Naruto Uzumaki, yaşadığı köyün kahramanı (Hokage) olmak isteyen genç bir ninjanın serüvenini konu alıyor. Kahramanlığın gerektirdiği erdemler üzerine düşündüren ve en tanınan manga serilerinden.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI