Çarşamba, Nisan 24, 2024

Mahmut Üstün yazdı | Muharrem İnce…

Cumhurbaşkanı adaylarından Muharrem İnce adaylığının açıklanmasının ardından hemen alanlara çıktı. Kısa sürede ülkenin değişik ve birbirinden epey uzak bölgelerinde çok sayıda mitinge katıldı, halka seslendi.

Bugüne kadar İnce’nin en dikkat çeken özelliği dinamikliği, başarıya olan inancı ve istekliliği. Bu enerji ve arzu İnce’nin destekleyicilerinde de bir umut ve heyecan artışına neden oluyor. Halihazırda İnce’yi desteklemeyen kitleler içinde de İnce’nin ciddiye alınabilir bir aday olarak öne çıkmasına yol açıyor. Eğer İnce bu performansı ile devam ederse, bu kitlenin bir bölümü için de ciddiye alınabilir olmanın ötesine geçerek desteklenebilir bir aday haline gelecek gibi gözüküyor.

İnce’nin hitabeti iyi. Beklenen ve iddia edilenin aksine agresif bir görüntü sunmadı şimdiye kadar. Samimi ve esprili bir profil olarak gördük bugüne kadar İnce’yi… Bu samimiyeti ve esprili hali ona puan kazandıran bir özellik. Bu tarzıyla Erdoğan’ı tatlı tatlı ama etkili biçimde hırpaladığı da gözlerden kaçmıyor. Bu şekilde de devam etmesinde fayda var. Ama tez canlı görüntüsüyle bu sükunetini kaybetme riski de sözkonusu. On yılları bulan siyaset ve hitabet tecrübesiyle kendisi için bir tuzak olabilecek bu tür bir platforma (agresiflik) kolaylıkla düşmemesi beklenir.

İnce’nin “bana çatmazsa ben de çatmam; çatarsa en alasından cevabını alır” mealindeki tehdidi de etkili olmuş gözüküyor. Erdoğan İnce ile ilgili üslubunda şu ana kadar hayrete şayan bir özen gösteriyor. Erdoğan İnce’nin de kendisi gibi sokak siyasetinin sert polemikçiliğinde etkili bir hatip olduğunu biliyor ve “karizmayı çizdirmemek” kaygısıyla İnce’den uzak duruyor. İnce’nin bu tutumu bence başarılı bir strateji… İleride üslup sertleşirse bunun sorumluluğunu şimdiden Erdoğan’ın üstüne yıkmayı başarmış durumda…

Mitinglerde doğal olarak en temel mesajlar hep tekrarlanıyor. İnce bu mesajları gittiği yerelin sorunlarıyla birleştiriyor. Bunlar konuşmayı çok daha etkili kılan unsurlar. Ama İnce’nin her gittiği yerde yeni ve manşetlik bir vaat ya da söz söylemesi ilginin üzerinde olmasını sağlayacak en önemli unsur. Her şeyi bir arada ve her yerde aynı tarzda söylemek yerine, her gidilen yerde söylenecek ayrı ve önemli bir vaat ya da söz planlaması yapılması daha isabetli olur(du).

İnce’nin bir başka öne çıkan ve en büyük öneme sahip özelliği ise, başarılı olması için hangi adımları atması ve atmaması gerektiği konusunda “doğru” bir değerlendirmeye sahip gözükmesi…Kürtlerden ve AKP küskünlerinden oy alması gerektiğini biliyor ve bu doğrultuda gerekli adımları -bazen cesurca-atabiliyor. Bu adımları atarken de ne laikleri ne de milliyetçileri çok fazla rahatsız etmeyen bir tarz kullanıyor. Ama bu konuda eleştiriye açık yanları da var. Kürtler Hakkari’de İnce’nin Türk bayrakları ve Onuncu yıl marşı ile miting yapmasını sorun etmediler, anladılar. Çok fazla bu konuda bir eleştiri gelmedi Kürt tarafından. Ama İnce’nin Batı’daki mitinglerde milliyetçi hassasiyetlere seslenmek amacıyla bir fetihçi edasıyla Hakkari’de Türk bayrağı ve Onuncu yıl marşı ile miting yapmasını öne çıkaran konuşmalar yapması Kürt seçmeni rahatsız edecek, “bir çuval inciri berbat edecek” türden…İnce bu tür negatif mesajlarla farklı toplumsal kesimlere seslenmek yerine, kendisinin hem ülkenin ve laik Cumhuriyetinin hem de tüm vatandaşların dinsel ve etnik kimliklerini/kültürlerini özgürce yaşamalarının güvencesi olacağına dair güçlü mesajlara odaklansa, daha doğru bir yöntem izlemiş olur.

Sunduğu profil ne katı ulusalcı ne de liberalizm kokan bir profil değil. Umulana göre daha sol jargonlar kullanıyor. Ama bu sol söylem organikleşmiş değil… Yüzeysel ve eklektik bir görüntü veriyor. Eğer organikleşmiş ve bütünsel bir niteliğe sahip olabilseydi, İnce’nin Kürt’le Kürt, milliyetçi ile milliyetçi, dindar ile dindar jargonuyla konuşması gerekmezdi. Sol bir jargondan konuşması yeterli olurdu. Eşitlikçi, toplumcu laik ve yurtsever bir çizgi üzerinden yürümesi tüm bu kesimleri kucaklayacak bir söylem tutturmasını sağlardı.

İnce’nin üretimci ve istihdam sağlayıcı ekonomi, adil bölüşüm, temiz ve yenilenebilir enerji, bilimsel eğitim, adil yargı, demokratik haklar vb. üzerine söylemleri sol bir tonlamaya sahip ve ona büyük bir puan sağlıyor . Gençliğe, kadınlara/annelere seslenirken işsizliğe değinmesi ve gençlere iş bulma vaadi çok etkili.

Ama İnce emekçi hakları konusunda çok daha zayıf bir söyleme sahip… Özelleştirme eleştirisini, taşeronlaştırma karşıtlığını, tüm çalışanlara örgütlenme/toplu sözleşme ve grev hakkının savunusunu, etkin bir sosyal güvenlik ve (her yıl binlerce emekçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği bugünkü koşullarda) etkin bir iş güvenliği sistemi vaatlerini sermaye çevrelerine verilen güvencelerle aynı kuvvette duyamıyoruz İnce’den… Oysa bir sosyal demokrat olarak emekçi hak ve özgürlüklerine yaptığı vurguların çok daha kuvvetli olması beklenir. Dahası bu söylemin tüm parti tabanlarında ortak ve kuvvetli bir etki yapacağı da çok açıkken…

İnce’nin ayrıca YÖK’ün kaldırılması, yüzde 10 barajının kaldırılması, milletvekilleri başta tüm herkes için tutuksuz yargılamaların esas olması üzerine vaatlerini öne çıkarması etki derecesini artıracak bir başka önemli unsurdur.

İnce’nin şu ana kadar performansının beklenene göre çok daha etkili ve başarılı olduğunu söylemek gerekir. İnce her geçen gün kimilerince kazanması mümkün tek aday olarak lanse edilen Meral Akşener’i gölgede bırakarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan karşısındaki en kuvvetli aday haline gelmekte…

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER