Salı, Nisan 23, 2024

Mahmut Üstün yazdı | Gevşemezsek kesin “hayır”lı olacak…

Referandumun gerçekleşmesine az bir süre kaldı. Şu an itibariyle “hayır”ın önde olduğu ama aradaki farkın kapanamaz boyutta olmadığı görülüyor. Bu koşullarda maratonun “son yüz metre”sinin önemi çokça artıyor. Rehavet bir yana eforun daha da artırılması gereken kısa ama çok belirleyici, çok zorlu bir süreç bekliyor hepimizi…

Şöyle ifade edelim: Örneğin “hayır” kanadı rehavete, gevşemeye başlarsa, bu son on gün içinde göstereceği performansla “evet” seçeneğinin referandumu kazanması hiç düşük bir olasılık değil. Ama eforlarını daha da arttırırsa “hayır”cıların kazanmayı garantilemeleri bir yana, en az 5 puan fark atmaları da düşük bir olasılık değil…

Yorgunluğun panzehiri moral ve doğru öncelikler…

Uzun ve zorlu bir kampanya dönemi yaşandı şu ana kadar. Dolayısıyla yorgunluk ve rehavet emareleri mutlaka görülecektir. Bu tür uzun soluklu kampanyalarda “yorgunluk” fiziksel olduğu kadar -hatta daha çok- moral unsurlarca belirlenir. Kazanacağına olan inancı/morali yüksek olan taraf daha az yorgunluk gösterir. Bu yüzden moral motivasyonun yüksek tutulması büyük önem taşımaktadır.

Yaşanacak olanın alelade bir seçim değil, ülkenin rejimi ve geleceği üzerinde belirleyici sonuçlar yaratacak tarihsel önemde bir siyasal olay olduğunu bilince çıkarmak rehavet ve yorgunluk tuzağına düşmemeyi sağlayacak en etkili panzehir olacaktır.

Ayrıca bu türden nispeten uzun süreli kampanyalarda, çalışmaların içerik ve yöntem olarak yeknesaklaşması da bir rehavet kaynağıdır. Kampanyanın son düzlüğünde yeni bir heyecanı tetikleyecek araç/yöntem/içerik değişiklerine gidilmesi alandaki güçleri rutinin sıkıcılığından kurtarabilecektir.

Ve hepsinden önemlisi zamanın ve enerjinin azaldığı bu son süreçte başarılı olabilmek, var olan zaman ve enerjiyi katma değeri yüksek alanlara yoğunlaştırabilmekle doğru orantılı olacaktır.

Elimizdeki tüm veriler sonuç üzerinde genelde büyük kentlerin, özelde de büyük kentlerde geçen seçimde AKP’ye oy veren Kürt kökenli yurttaşlarla, merkez sağ kökenli yurttaşların ve MHP’ye oy vermiş laiklik ve cumhuriyet duyarlılığı yüksek kesimlerin tercihlerinin belirleyici olacağını göstermektedir.

En etkili ve başarılı olanları başta olmak üzere alandaki güçleri İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Adana’da yoğunlaştırmak ve büyük illerdeki söz konusu toplumsal kesimler üzerinde derinliğine bir propagandaya yönelmek, son on günlük süreç açısından başarının en temel halkası olacak gözükmektedir.

Seçime katılım oranı ve AKP taktiği…

Gerek anketler gerekse birebir aktarılan gözlemler “hayır” eğilimli olanların içinde “ne yaparlar ederler ‘evet’ yine kazanır” yargısının hala küçümsenemez oranda olduğunu gösteriyor. Ayrıca hem tüm kararsızlar arasında hem de AKP içindeki kararsızlarda “hayır” eğilimin daha baskın olduğu da bir başka önemli veri.

CHP Grup Başkanvekili Özel, referanduma sayılı günler kala Saray ve AKP’nin, manipülatif anketlerle durumu lehine çevirmeye çalışabileceğini belirtmişti. Özel, “AKP, anket bombardımanıyla ya umutsuzluk, yılgınlık ya da rehavet ortamı yaratarak katılım oranını düşük tutmaya çalışabilir” ifadelerini kullanmıştı.

Bu önemli bir uyarıdır. Bu ve benzeri oyunları bozmak, morali hep üst düzeyde tutmak ve tam tersine bir ruh halini egemen kılmaya çalışmak önem taşımaktadır.

Provokasyonlara ve sandık güvenliğine dikkat…

Referandum süreci maalesef büyük bir gerilim, çatışma ve baskı ortamında geçiyor. AKP’nin kaybetme lüksü ve tahammülü yok. Ama aynı zamanda etkili bir halk/oy desteği yaratmak açısından da tüm barutlarını tüketmek üzere. Bu koşullarda baskıyı, gerilimi, kutuplaştırma ve çatışmayı beslemek dışında bir hareket kabiliyetine de sahip değil.

Haziran seçimlerinde etkili bir performans gösteren Demirtaş’ın enterne edilmesi, HDP’nin her türlü baskı, yıldırma, engelleme ile karşılaşması bu korkudan bağımsız değil. Ha keza Akşener başta tüm MHP’li muhaliflerin karşılaştığı baskı ve engellemeler de…. Sokakta “hayır” çalışması yapanlara yönelik fiili polis saldırıları ve gözaltılar da… Belçika ve Sivas’ta yaşananlar ise bu korkunun her an silahlı saldırganlığa dönüşebileceğine yönelik ilk kötü sinyaller…

Aynı zamanda kaybetme korkusu sandık hilelerine başvurma eğilimini de kuvvetlendirecektir. Daha şimdiden yurt dışındaki oylamalarda sandık gözetmenleri iki “evet”çiye hileli/mükerrer oy kullanırken suçüstü yaptılar.

Şiddet ve hileyle referandumun kazanılamayacağı netleşirse, referandumu ertelemek için provokatif gerekçeler üretilmeye çalışılması da son derece muhtemeldir.

Bu yüzden provokasyonlar ve sandık güvenliği konusunda gerekli siyasi uyanıklığa ve hazırlığa sahip olmak gerekiyor.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER