Perşembe, Nisan 25, 2024

Mahmut Üstün yazdı | Burjuvazinin sesi uzaktan hoş gelir ya da burjuvaziyi çöpe at!

Bu konu nereden çıktı derseniz… İktisatçı Mahfi Eğilmez’in NTV’den ayrılması üzerine Merkez Bankası Eski Başkanı (İYİ Parti’den milletvekili seçildi) Durmuş Yılmaz “Türk burjuvazisi hiçbir zaman demokrasiden yana tavır almadı” yorumunu yaptı. Mahfi Eğilmez’de bunun üzerine “Bizdeki burjuvazi, az sayıdaki istisnası hariç, esnaf burjuvazisinden ibarettir. Onun için bu dediğinizi fark etmeleri de kolay değildir” diyerek Yılmaz’ı onaylayan bir cevap verdi. Ardından bu minvalde tartışmaya katılan aydın ve yazarlar da oldu…

Bu topraklarda bütün kesimleri kapsayan bir “özgünlük” sevdası vardır. Biz kimseye benzemeyiz… Bizim bitmeyen teranemizdir bu. Ama sağlıklı düşünmek ve doğru adımlar atmak için bir an önce de kurtulmamız gereken bir ezberdir bu… Bazı kesimlerimiz bu özgünlük hikayesini kendini göklerde hissetmek için kullanır. “Yalan da olsa söyle…!” Bazı kesimlerimiz ise yerinmek için… “Tanrım beni baştan yarat!”

Bu sokaktaki adamın kavrayışı olsa yine bir ölçüde anlaşılır… Yok bizim aydın sınıfımız da pek düşkündür bu tekerlemelere… Döndürür döndürür, lafı buraya getirirler…

AH MİNEL BURJUVA AŞKI…

İş ” Bizde feodalizm yok!” ile başladı ve iyice zıvanadan çıktı… “Bizde burjuvazi yok”, “Bizde işçi sınıfı yok!”, “Bizde kapitalizm yok!”, “Bizde demokrasi yok!”,  “Bizde ulus devlet bir türlü oluşamadı!”, “Bizde sosyal demokrasi yok”, “Bizde vatandaş yok!”vb. vb. Ya da en azından olması gerektiği gibi, örneğin Batı’daki gibi yok… Bütün dertler de buradan kaynaklanıyor vb…

Bu tekerlemelerin değişik versiyonlarını yeniden üreten külliyatı çıkarıp bir kenara koysanız, neredeyse ortada başka bir şey kalmayacak… O kadar vahim bir tablo var ortada yani… (Eee tabi biz de “Aydın kesim” de yok… Belki de ondandır.)

Hadi sağcısını anladık, liberalini anladık, ulusalcısını anladık, dincisini anladık, Kemalist’ini de anladık… Bizim sosyalist aydınlarımızın ve hareketlerimizin neredeyse bütün entelektüel ve siyasal mesaisi de bu aynı tekerlemelere dayalıdır. Devrimci akımlarımızın stratejileri bu “eksikliği telafi” amacı üzerine şekillenmiştir. Buna kısaca “evdekini beğenmeyip eldeki burjuvaziye sevdalanma hali” diyebiliriz!

“Ah bizdeki burjuvazi de oralardaki gibi demokrat ve/ya milli karakterde olsaydı!” O zaman bizdeki “işçi sınıfı” da işçi sınıfı gibi, “sosyal demokrasi” de sosyal demokrasi gibi, “yurttaş” da yurttaş gibi, “ulus devlet” de ulus devlet gibi vb. vb. olacaktı… Ah minel burjuva aşkı!

BURJUVAZİ HER ŞEYDEN ÖNCE BURJUVAZİDİR…

Bütün bu yaklaşımları eleştirirken erken kapitalizmin gelişim evresiyle geç kapitalizmin gelişme evreleri arasındaki farklılıkları ve bu farklılıkların yarattığı farklı demokratik birikim ve gelenekleri yok sayıyor değiliz… Ya da özgünlükleri saptamanın önemsiz olduğunu iddia ediyor değiliz. Bizdeki burjuvazi çok büyük ağırlıkla batıdaki gibi tarım/ticaret/sanayi süreçleri içinde oluşup güçlenen ve feodalizme açıkça kafa tutarak köklü bir anti feodal gelenek yaratan bir sınıf değildir, amenna… Bizde ki burjuvazi çok büyük ağırlıkla azınlıkların mallarının talanı üzerinden ve devlet imkanlarına yaslanarak gelişmiş bir burjuvazidir, bu yüzden en başından beri demokratik kültürü çok zayıftır, buna da amenna… Ama bu kadar… Nihayetinde ve işin esasında öteki de burjuva, bizdeki de burjuva… Ama tali olanı esas olanı perdelemek için kullanmaya başlarsan, işi birbirinden neredeyse taban tabana zıt karakterde, birisi melek öteki şeytan, iki burjuva sınıfı tasvirine götürürsen… İşte orada durmak lazım…

İtirazımız; bu özgün gelişim süreçlerinin burjuvazileri belirlediği yanılsaması yaratılmasına ve bu özgün yanların bugünkü temel sorunları açıklamakta en temel veri olarak kullanılmasınadır…

DEMOKRASİ VE BURJUVAZİ…

Burjuvazinin demokrasi ile bağı vardır elbette… Ama asla Barrington Moore’un “Burjuva yoksa demokrasi de yoktur”  meşhur formülündeki türden abartıldığı kadar değildir.

Burjuvazinin demokrasisi, liberal demokrasi ile sınırlıdır. Ama bugün liberal haklar içinde sayılan pek çok demokratik hak bile burjuvaziye rağmen elde edilmiştir. Burjuva demokrasisinin özü mülkiyet hakkı, seyahat hakkı gibi kendi varoluş koşulları ile dolaysızca bağlantılıdır. Bırakalım örgütlenme, iş güvenliği sosyal güvenlik vb. gibi sosyal hakları, oy hakkı, seçme/seçilme hakkı gibi liberal haklar kategorisinde sayılan haklar bile burjuvazi marifetiyle gelmemiş, emekçi kesimlerin can bedeli mücadelesiyle elde edilmiştir.

Burjuvazinin ilk döneminde -iktidar mücadelesi verirken- bazı coğrafyalarda nispeten daha demokratik tavra sahip olduğu doğrudur. Ama aşağı yukarı aynı tarihsel kavşakta pek çok Avrupa ülkesinde gerçekleşen diğer burjuva devrimlerinin daha en baştan tutucu bir nitelik taşıdığı da doğrudur. Aristokrasinin kökünü kazıyan radikal burjuva devrimlerinin demokrasilere yol açtığı ve fakat zayıf toplamsal tabana sahip, büyük ölçüde üstten gerçekleşen geç burjuva devrimlerde devletin himayesinde gelişen zayıf burjuvazinin demokratik eğilimlerinin çok zayıf olduğu da doğrudur.

Fakat kural olan radikal burjuva devrimleri değil tutucu burjuva devrimleridir. Dahası demokrasi alanındaki burjuvazinin genel gelişme seyri, tutucu olanların daha demokratikleşmesi doğrultusunda değil, tam aksine daha demokratik olanların tutuculaşması doğrultusunda olmuştur. Hem de burjuva iktidarlarının ilk şafağında başlamıştır, bu tutuculaşma…

Sosyal devlette cisimleşen demokratik haklar emeğin mücadelesinin dolaysız ürünüyken, emeğin gerilediği ve sermayenin hegemonyasının daha da dolaysız hale geldiği neo liberal dönemde demokrasi komaya girmiş, her yerden pıtırak gibi her türden gericilik fışkırmaya başlamıştır.

Yani bizdeki burjuvazi neyse eldeki burjuvazi de özü itibariyle aynıdır. Ortadaki fark eldeki burjuvazinin demokratlığı ve cesareti, bizdekinin anti demokratlığı ve korkaklığı ile ilgili değil, burjuva devrimlerine katılan alt sınıfların itkisiyle ve daha sonraki dönemde de burjuvaziye karşı yükselen emekçi mücadelelerinin yarattığı demokratik birikimle ilgilidir. O birikimde son 40 yıldır bizzat “demokrat” Avrupa burjuvazisi tarafından yerle yeksan edilmeye çalışılmaktadır.

BİZİM BURJUVAZİ AVRUPA BURJUVAZİSİNİN YARINIDIR…

Ve daha önemlisi tarih Rostow’un kalkınma/gelişme merhaleleri gibi arkada gidenin önde gideni mekanik biçimde takip ettiği düz ve evrimsel bir çizgi değildir. Eşitsiz, bileşik ve sıçramalıdır…

Daha açık ifade edecek olursak Avrupa’daki burjuvazi bizim burjuvazimizin, Avrupa’daki sosyal demokrasi bizim sosyal demokrasimizin, Avrupa’daki vatandaşlık serüveni bizim vatandaşlık serüvenimizin yarınını temsil etmemektedir.Tam tersine Türkiye gibi  geç ve nispeten üstten gerçekleşen burjuva devrimleri yaşayan ülkeler, Avrupa kapitalizminin/burjuvazisinin geleceğini  temsil eder daha çok.

Örneğin Avrupa sosyal demokrasisi devrimci bir işçi hareketi olarak ortaya çıkmış sonradan reformist bir işçi hareketine dönüşmüş ve daha sonra da devletle ve sistemle iyice hemhal olan klasik sistem partisi haline gelmiştir. Bizdeki sosyal demokrasi devletten geldiği için Avrupa sosyal demokrasisinin bin bir badireyle yaşadığı bu evrimi daha sorunsuz, sıkıntısız ve kolay yaşamıştır. Bizde vatandaşlık en baştan itibaren modern devlet tebaalığından ibarettir. Avrupa kapitalizminde de gidişat bu yönde olmuş ama vatandaşlığı devlet tebaalığına indirgemek daha fazla zaman almıştır. Biz de ulus devlet daha en baştan devlet eksenli milliyetçilik anlayışıyla etnik ve mezhepsel eksen üzerine oturtulmuştur. Avrupa’da yurtseverlikten devlet eksenli milliyetçiliğe geçiş biraz daha sancılı ve zaman alıcı olmuştur vb. vb…

Yani tarihsel süreçte yaşanan gelişme geç kapitalizmin zamanla erken kapitalizminin demokrat özelliklerini kazanması şeklinde olmaktan çok, erken kapitalizmin gericileşerek geç ve üstten kapitalistleşen ülkelere benzeşmesi şeklinde olmuştur, olmaktadır.

VELHASIL…

Ne bizim ne ellerin burjuvazisinden hiç kimseye bir hayır yoktur… Burjuvazi zaten sınırlı olan demokratik potansiyelini çoktan yitirmiş ve geri dönüşümü olanaksız bir tarihsel/vasıfsız atık haline gelmiştir.

Demokrasi istiyorsanız, despotlaşan rejimlerden, gericileşmeden şikayetçi iseniz, burjuvaziyi çöpe atın…

Yoksa gelecek vizyonunuz Erdoğan ile Trump arasında bir seçimden ibaret kalır…

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER