Muhalefet seçimi kaybetme depresyonunu atlatamazken iktidar da ekonomik krizle boğuşup para bulmanın yollarını arıyor, herkes zorda! Enflasyonu açıklamış TUİK; yüzde 38 küsurmuş. Gerçek bile olsa korkunç bir rakam. Ki gerçek olmadığını, bundan çok fazla olduğunu hepimiz biliyoruz. Markete gidip bakın, üzümü sordum dün, 70 TL! Böyle bir rakamı algılayabilmek bile zor. 40 TL’nin altında meyve yok? Enflasyonun ardından gerine gerine memur maaş zammını açıkladılar. Enflasyon böyle hesaplanamaz bir durumda olmasa hiç fena değil: en düşük memur maaşı 22 bin TL olacakmış. Eskiden olsa 22 bin TL memur maaşına kız verirlerdi. Ama bugün hiçbir anlamı yok. Daha onun açıklaması bitmeden peş peşe vergi zamları geldi, tabii her zamanki gibi alkol ve sigaraya! İçme efendim, sağlığa zararlı. Motorlu taşıt vergisine de bir misli zam. Seçimden önce yapsaydın ya madem deprem yükü için yapıyorsun? Otobüse bin, metroya bin, araba sahibi olmak neyine? Zaten en düşük yeni otomobil fiyatı 500 binin üstündeymiş? Ben hiç anlamıyorum, anlayan varsa bana da anlatsın; ikinci el araç fiyatları yeni araçlardan daha pahalı olmuş! Şu anda en kârlı yatırım otomobil almak. Ama paran varsa bile alamıyorsun, çünkü yeni otomobil yok! Bulana kadar zam geliyor, hazırladığın para yetmiyor! Mücevhere de zam gelmiş, düğün mevsimi, almak gerekiyor, dünürler kırılıyor. Alamazsın! Gençler evlenemiyor artık. Kiralar vahim. Ev döşemek daha vahim. Düğün dernek, takı derken vazgeç, bekar kalmak mecburi! Reis gelecek ve her şeyi çözecekti hani? Reis zaten buradaydı, gitmedi ki gelsin? Yaptıkları yapacaklarının garantisiydi. Şimdi bunlar yine iyi zamanlarımız. Fazla canınızı yakmıyorlar, siz asıl yerel seçimlerden sonra görün! Şimdilik yerel seçimlere kadar seçmene cici yapmak lazım. Memur emeklilerine de kademeli olarak zam yapılacak tabii. Onlar da 14 bin TL emekli maaşı alacak. Artık neye yetecekse? İŞÇİNİN CANI YOK MU? İşçinin canı yok. Asgari ücret şu anda Türkiye için ortalama işçi maaşı oldu zaten. Asgari ücretle aile geçinemez. Zaten ben okurumu kızdırmak pahasına yıllardır söylerim, asgari ücret en düşük ücretse bu bir aile geçindirme ücreti değildir, hayata yeni başlayan bekâr bir kişiye yetecek ücrettir. Dört kişilik aileyi, okula giden çocukları bu parayla geçindiremezsiniz. İşçi emekçisinin zaten yaşama hakkı yok! 7 bin TL işçi emeklisi maaşıyla belki köyde yaşayabilir. Yasa teklifi hazırlanıyormuş ve uzun çalışmalardan sonra ola ola belki 9 bini bulacakmış. O zaman üzüm de 90 TL olur herhâlde! Zaten yaş meyve sebze zam şampiyonları arasında. Onun için pazarda manavda tadına bakıyorum deyip hepsinden birer ikişer yemeye kalkmayın, elinize vururlar vallahi! Zaten kiloyla değil artık taneyle satıyoruz diye ağlıyorlar DEĞİŞİM RÜZGÂRI MI? Peki iktidar değişseydi bu rakamlar, durumlar değişecek miydi? Açıkçası ekonomide durum o kadar vahimdi, enkaz o kadar büyük ki, Altılı Masa da iktidara gelse birkaç ayda ne paranın değeri artar, enflasyon düşerdi ne de maaşlar üç misli artardı. Üstelik bak gördünüz mü Kılıçdaroğlu geldi, her şey daha kötü oldu diye fatura da ona kesilirdi. Dolayısıyla enkazı kaldırmanın mevcut iktidara düşmesine memnunum. Kim olsa eli yanacak. Bütçe açık veriyor, hazine tam takır. Kimden para bulacaklar, Katar ve BAE yolları göründü yine. Muhalefet ise seçimi kaybetmenin şokunu üzerinden atamadı. Seçmenin yaşadığı depresyonun benzerini yaşamaya devam ediyor. Zaten paramparça oldular, herkes kendi kovuğuna çekildi, homurdanıyor. Seçimi kaybetmek siyasetin sonu değildir, düştüğün yerden hiçbir şey olmamış gibi doğrulup kalkacak, eskisinden daha güçlü ve inançlı çalışacaksın ki kazanmaya aday olasın. Yoksa en büyük korkumuz, yaklaşan yerel seçimlerde kazanılmış belediyeleri de kaybetme olasılığıdır. Hele iktidarın hedefindeki İstanbul ve Ankara’yı kaybetmek, havlu atmak ve siyasetten çekilmektir artık! İBB de ABB de ne kadar önemli ve güzel işler yaptılar, yapıyorlar. Ne yazık ki seçmen bunlara bakarak oy vermeyecek, vermiyor. Belediye başkanlarının arkasında partileri, ittifaklar olmazsa ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar seçimi kazanamazlar.
Sen ülkeni AB fonlarından para alacağım diye mülteci deposu haline getir, sonra da halkın tepki göstermeye başlayınca ufak ufak müdahale et? İşgal edildik ey halkım! Farkında mısın?
ANKET Mİ YAPIYOR? İmamoğlu’nun değişim isteme hamlesi ise utangaç bir biçimde ilerliyor. Altına imza atmadığı bir manifesto yayınlanıyor, içinde bir şey yok. Fikir sormak için yapılmış bir anket çalışması sanki. Ankara’da ise Kılıçdaroğlu ne koltuğunu ne partiyi kolay kolay kimselere bırakmayacağını açıkladı bile. O beyefendi, sessiz sakin Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir kılıca dönüşüp kelle aldığını başkanlığa heves edenlerde gördük: Umut Oran’dan Muharrem İnce’ye, çeşitli taktiklerle meydana atılıp yok edildi. Umut Oran’a hâlâ üzülürüm. Bırakın başkanlığı, ekibine yönelik eleştirileri danışmanlarını değiştirerek geçiştiren Kılıçdaroğlu’nun son seçtiği kişiyle bu kez de milliyetçi sağa yöneldiğini görmek mümkün. Yok, ne kadar söylenirsek söylenelim; Kılıçdaroğlu oylarını ve seçmenini büyütmeyi ille de sağ cenahta arayacak, arıyor. CHP biraz daha sola, sosyal demokrat kesimlere yönelebilir mi? Yoksa artık Türkiye sınırları içinde böyle bir talep olmadığını mı düşünüyor? Bunun sonu gayrimenkul satın alarak T.C. vatandaşı olmuş Suriyelilere kadar mı uzanacak? Abartmıyorum, o kadar çoğaldılar ki yakında parti kurup siyasete girebilirler ve birileri de onlarla iş birliği yapmayı düşünebilir!  Hiç mi iyi haber yok? Var efendim: nargile içmeye sınır getirilmiş! Suriyeliler o kadar coşmuş ki zaptettikleri sahillerde de nargile içiyormuş, artık içemeyeceklermiş! Sen ülkeni AB fonlarından para alacağım diye mülteci deposu haline getir, sonra da halkın tepki göstermeye başlayınca ufak ufak müdahale et? İşgal edildik ey halkım! Farkında mısın? Seçim öncesi bütün Avrupa liderleri dua etti Erdoğan kazansın diye! Çünkü o tutuyor mülteci akınını. Alamadığın maaş kadar önemli bu da…