Cuma, Nisan 19, 2024

Kürt siyasi hareketinin açmazı

Siyasi iktidar bloku seçim sürecinde muhalefet-HDP ilişkisini, “muhalefet PKK ile yan yana”, “Kandil, Kılıçdaroğlu’nu destekliyor, videolar var” gibi gerçek olmayan söylemlere dayanarak manipüle etti. Bu algıyı YSP de, muhalefet de değiştiremedi.

14 Mayıs seçimlerinde beklediğini bulamayan partilerden birisi de Kürt siyasi hareketi ve sol blok oldu.

TİP’in Emek ve Özgürlük İttifakı içinde YSP listelerinden değil kendi başına seçime girme tercihi sadece YSP’nin değil TİP’in de daha çok vekil çıkartmasına engel olmuş görünüyor.

Aynı şekilde araştırmalarda daima yüzde 10-12 civarında olan HDP oyu, YSP ile yüzde 10’un atına düştü.

Bu partilerin 14 Mayıs’ta aldıkları sonuçlar her iki partinin de kendi içlerinden özeleştiri yapmasını zorunlu kılıyor. Ki YSP, bu konuda önemli tartışmalar başlamış görünüyor.

YSP’deki tartışmalar henüz sonuçlanmış olsa da Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan ilk özeleştiri geldi. Cezaevinden verdiği son söyleşi ile aktif siyasete artık müdahil olmayacağını açıkladı.

Demirtaş açıkça 14 ve 28 Mayıs’ta seçimlerin kaybedilmesi ile ilgili olarak siyasi sorumluluk hissederek geri adım atmış ve aynı söyleşi de Kürt siyasi hareketine de eleştiriler de bulunmuştur.

Demirtaş’ın sadece son verdiği söyleşi değil, yazdığı yazılar da, söyleşiler de sadece HDP için değil Türk siyaseti için de önemlidir.

Çünkü, Demirtaş cezaevinde olsa da aktif bir siyasetçi gibi sadece Kürt siyaseti için değil, sol, demokrat siyaset için de önemli açılım ve önermeler sunmaktadır.

***

Demirtaş’ı yaklaşık 6,5 yıldır cezaevinde tutan, onun HDP Eş Başkan olduğu 7 Haziran 2015 seçimlerinde, siyaseten sürdürülen “Türkiyelileşme” politikasının başarısı oldu.

Ne yazık ki bu başarıdan sadece iktidar değil PKK da rahatsız olmuş olmalı ki, seçim sonrası yapılan açıklamalar, artından 20 Temmuz 2015 sonrası başlayan şiddet sarmalı sonrasında 1 Kasım 2015’de tekrarlanan seçimde AKP yeniden tek başına iktidar olurken HDP oy kaybetti.

1 Kasım seçimlerinin HDP açısından en önemli sonucu, “Türkiyelileşme” hedefinin önü kesilmesi ve PKK’nın parti üstündeki vesayetinin kendini yeniden tahkim etmesi oldu.

Oysa en başından bu yana şunu savunduk; HDP/Kürt siyasi hareketinin siyasetin içinde olması, Meclis’te güçlü olması sadece kurumsal olarak siyasetin güçlenmesi açısından değil partinin üzerinden kurulmak istenen şiddet vesayetini ortadan kalkması ve partinin şiddete mesafe almasının ilk koşuludur.

O yüzden muhalefetin HDP/Kürt siyaseti hareketine mesafe değil tam tersine ona el uzatması, siyasetin güçlenmesi için önemlidir.

Kürt siyasi hareketi bundan sonraki süreçte siyasete daha çok sahip çıkarak, terörle ilgili söylemlere dikkat etmek ve Kandil’in her türlü vesayet çabasına açık biçimde karşı durarak toplumu ikna etme şansına sahiptir.

***

Sonuç olarak 14 Mayıs iktidar/devlet blokunun Kürt siyaseti üzerinde sürdüğü sistematik baskı, bölgede olmasa da partinin Batı’da aldığı oyların düşmesine yol açtığı görülmüştür.

Yine 28 Mayıs’ta tüm Türkiye’de olduğu gibi bölgede de, seçime katılım düşmüştür.

Bu aşamada iktidar/devlet blokunun Kürt siyasi hareketinin bölgedeki etkisini kırma çabalarının süreceği beklemek sürpriz olmayacaktır. Bunu bir yandan hukuk, diğer yandan da HüdaPar üzerinden siyasi olarak sürdürecekler.

Kürt siyasi hareketinin önünde en önemli sınav, siyaset sahnesinde göstereceği performans kadar, PKK ve şiddet vesayetine ne kadar karşı olabileceği noktasında olacaktır.

Unutmayalım ki, siyasi iktidar bloku seçim sürecinde muhalefetin HDP ile olan ilişkisini ya da tersinden söylersek HDP’nin muhalefete desteğini; “muhalefet PKK ile yan yana”, “Kandil, Kılıçdaroğlu’nu destekliyor, videolar var” gibi gerçek olmayan söylemlere dayanarak manipüle etti.

Açıkçası bunda da başarılı oldu.

Ne yazık ki, iktidarın bu iddia ve söylemlerine karşı ne muhalefet ne de Kürt siyasi hareketinin kendisi toplumu ikna edecek kadar güçlü ses çıkaramadı, toplumu sahada ikna edemedi.

14 ve 28 Mayıs seçimlerinin kaybedilmesinde, HDP’nin sadece bölgede değil daha önce yüksek oy aldığı illerdeki oyunun düşmesi hem kendilerinin hem de Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesinde etkili olmuştur.

Bunda TİP ayrı listeyle seçime gitmesinin payını unutmamak gerekiyor ki, TİP de bu seçimde beklediği başarıyla çıkamamıştır.

***

Geldiğimiz noktada, Kürt siyasi hareketinin önünde açık bir tercih bulunmaktadır.

Bu seçeneklerin en başında TİP başta olmak üzere sol, soysal parti ve hareketlerle işbirliği alanını genişletmek olacaktır. Bu Kürt siyasi hareketin daha çok Türkiyelileşmesi ve Türkiye siyasetiyle buluşması demek olacaktır. Tabi Türki siyasi hareketinin de kendileriyle.

Bunun yolu da siyasete daha çok sahip çıkmak, terörle ilgili söylemlere dikkat etmek ve Kandil’in her türlü vesayet çabasına açık biçimde karşı durmaktan geçmektedir.

Ki Demirtaş da mesajlarıyla Kürt siyaseti hareketini buna davet etmektedir.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI