Salı, Nisan 23, 2024

Korkut Boratav: Aydınlanmacı Cumhuriyetçiler Kürt hareketiyle de çözüm aramalı

Ünlü iktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, hayır blokunu içeren laik milliyetçilerin, Kürt hareketinin laik kesimlerinin ve Cumhuriyetçi kesimlerin bir arada durmasının iktidarı frenleyecek mekanizma olduğunu söyledi.

Gerçek Cumhuriyetçilerin Kürt hareketi ile çözüm araması gerektiğini söyleyen Boratav, “Muhalefeti “yolsuzluklar ile İslamcı rejim mi”, “düzgün bir devlet ve cumhuriyet mi” ikilemi üzerine kurarsan, yenilgiye uğratma ihtimalin doğar. Bu iktidarı frenleyecek tek unsur, Hayırcı kalabalık bloku “yeter artık” platformunda bir arada tutmaktır. CHP şu kararı vermeli: Cumhuriyetçi mi olacak, liberal mi? Bu ikisi uzlaşmaz.” diye konuştu.

Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’ın röportajının ilgili bölümleri şöyle:

AKP’nin iki önceliği olduğunu söylemiştiniz. Birinci öncelik de-facto bir İslamcı rejimse, ikincisi ne?

Cumhurbaşkanına süresiz dokunulmazlık. Son Anayasa değişikliği, sürekli seçilmesi şartıyla bu dokunulmazlığı getiriyor. 2013 Aralık ayında Gülen hareketi ile AKP arasındaki ihtilafın ürünü olarak ortaya saçılan yolsuzluk belgelerinin takibi, yargıya taşınması, yukarıdakilerin kesinlikle önlemeye kararlı olduğu bir şeydir. Bu da üstü tamamen açılmamış olan belgelerin içeriğinin tahammül edilemez unsurlar taşıdığı ihtimalini akla getiriyor. Sonuç itibariyle soru şudur: Türkiye toplumu bu iki unsuru, yani de-facto bir İslami rejime geçişi ve yolsuzlukların üstünün kapatılmasını istiyor mu istemiyor mu?

Sizin bu soruya vereceğiniz yanıt nedir? Türkiye’de bu iki unsuru reddedecek düzeyde bir toplumsal muhalefet alanı kaldı mı?

Bu iki önceliğe karşı çıkabilecek bir profil var ama bu sol bir profil değil.

Nasıl bir profil?

Solu da içeren başka tür bir profil var karşımızda. Birinci soru şu: Yolsuzluklara karşı çıkıyor musun? “Yolsuzluğa herkes karşı çıkar” diye kolayca cevap veremezsin. Yolsuzluklara karşı çıkmak için güçlü bir yurttaşlık bilinci lazım. Türkiye toplumu bu noktada bir burjuva aydınlanmasını dahi tamamlayamamış olmanın sancısını çekiyor. “Ey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bir kere hepiniz bu devleti ayakta tutan vergi mükelleflerisiniz” dediğinde, “ne demek, ben vergi mükellefi değilim, vatandaşım” diyecek. Öyle bir bilinç yok. Halk, devleti sırtında taşıdığının farkında değil. Bir kere bu bilinci sabah-akşam vurgulamak lazım. İkinci husus şu: İslamcı rejime taraftar mısın, değil misin? İslamcı rejime geçiş projesinin karşı söylemi bunlardan oluşur: Cumhuriyetçilik mi, İslamcılık mı? Köşeli soralım: Atatürk mü, Abdülhamit mi? Çok evlilik mi, medeni kanun mu? İmam Hatip Okulları mı, laik-bilimsel eğitim mi?

Bu sorular sorulduğunda ortaya çıkan muhalefet profilinin unsurları neler?

Bir uçta “vatan bölünmez” diye tutku içinde olan milliyetçi ama belki bağımsızlıkçı kanatlar var. Bunun ucu “laik MHP’lilere” kadar uzanır. Peki bu muhalefet profili Kürt hareketinin laik ve demokrat öğelerini içeriyor mu, içeriyor. “Cumhuriyeti mi, İslamcı rejimi mi istiyorsun” sorusuna Kürt hareketinin laik ve demokrat öğelerinin ne yanıt vereceğini referandumdaki “Hayır” oyları üzerinden çıkarsayabiliriz.

Fakat milliyetçilerle Kürt hareketi arasındaki makasın kapanması, ortak cephede buluşmaları söz konusu bile değil.

Evet, bırak uzlaşmayı, bunlar kavgalı zaten. Keza bu iki kesim arasında çok geniş bir profil daha var: Sosyalistler, aydınlanmacı Kemalistler ve İslamcı tutkuya saplanmamış liberaller. Bunlar da kendi aralarında kavgalı ve bana kalırsa bu kavgada ölçüyü kaçırıyorlar. Sosyalist arkadaşlarımız sabah-akşam “niye yetmez ama evet dedin” kavgası yapıyor. Tamam, yetmez ama evet diyenler özeleştiri yapsınlar ama bizim sol Kemalistler de başka türlü bir özeleştiri yapsınlar.

Nasıl bir özeleştiri yapmalılar?

Silahlı kuvvetlerin bugün iktidarla kesin ittifak içinde sol dahil her şeyi ezen bir politikaya angaje olduklarını söylesinler. İslamcı rejimin koltuk değneği görevini üstlendiklerini algılasınlar.

Ulusalcı kesimi kastediyorsunuz…

Tabii, onları kastediyorum. Sonuç itibariyle bu unsurlardan bir cephe oluşmaz ama bir muhalefet oluşabilir. Muhalefeti “yolsuzluklar ile İslamcı rejim mi”, “düzgün bir devlet ve cumhuriyet mi” ikilemi üzerine kurarsan, yenilgiye uğratma ihtimalin doğar. Bu iktidarı frenleyecek tek unsur, Hayırcı kalabalık bloku “yeter artık” platformunda bir arada tutmaktır. CHP şu kararı vermeli: Cumhuriyetçi mi olacak, liberal mi? Bu ikisi uzlaşmaz.

Neden?

Liberallik İslamcılık gerektiriyor çünkü. Eğer hakiki cumhuriyetçiysen, aydınlanmacı cumhuriyetçiysen, Kürt hareketiyle de çözüm arayacaksın.

Mevcut hâl bile Türkiye’yi Batı Avrupa’yla, Amerika’yla ve bölgedeki güçlerle çatışır noktaya getirirken, sizce devletteki muhtemel radikal bir dönüşümün parasal kaynağı var mı? Daha da basit sorayım: İktidarın yeni bir devlet kuracak parası var mı?

Bu dönüşümü planlamak isteyen kişilerin “Allah kerim”, “adım adım çözeriz” gibi irrasyonel bir tutum içinde olduklarını düşünüyorum. Bakın, AKP iki önceliğinden birini bir kenara bıraksa, öbürünü gerçekleştirmesi daha muhtemel. Yani yolsuzluk kamburunu sırtında taşımaktan vazgeçip sadece rejim değişikliğini hedeflese, sırf kadroları değiştirerek bile başarılı olabilir. “Bir lider gider, başkası gelir” dese, Gülencilerle kavga etmelerine bile gerek kalmayabilirdi. Çünkü rejim değişikliği programı büyük ittifaklar gerektirirdi. Yapamadılar.

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER