Şimdiden gündeme gelen ilkesiz ittifak arayışlarının bir kısmının belediyeleri AKP’ye bırakmama kaygısıyla gerekçelendirildiğini, solun da bu gerekçeye dayanılarak muhalefetin arkasına dizilmesinin istendiğini biliyoruz.     

Mart ayında gerçekleşecek yerel seçimler yeni yılla birlikte hepimizin gündemine girmiş oldu. AKP hükümet olduktan sonra 2019 yılında ilk defa İstanbul ve Ankara belediyelerini kaybetti. Hatta İstanbul’da ilk seçim sonuçlarını kabul etmeyerek burada iki defa kaybetti. İmamoğlu figürü Erdoğan karşısında gelecekte bir alternatif olarak muhalefet için umut oldu. İmamoğlu’nun belediyecilik anlayışı kişiselleşip geri planda kalırken genel siyasetin oyun kuruculuğu ön plana çıkartılmaya çalışıldı.

Türkiye’nin geçmişinde Fatsa, Dikili, Ovacık ve sonrasında Dersim belediyeleri dışında birçok belediyeyi farklı siyasi partiye üye kişiler yönetti. Hiçbirisinin belediyecilik anlayışı yukarıda saydığım yerlerdeki merakı ve izi bırakamadı. İhalelerin ve karın merkezde değil, toplumun çıkarları doğrultusunda halkla birlikte devletçi belediyecilik gerçekten her zaman toplumun büyük kısmınca merakla ve ilgi ile takip edildi.

Bugün TKP genel sekreteri Kemal Okuyanın Ankara’da Nazım Hikmet Kültür Merkezinde gazeteciler ile buluşmasında yine bu merakın giderilmesine yönelik sorular soruldu. Dersim belediye başkanı Fatih Maçoğlu’nun nereden aday gösterileceği toplum tarafından merakla bekleniyordu. Kemal Okuyan TKP’nin bu seçimlerde de ilkesel hatlarından taviz vermeden, kişilerin değil halkın çıkarlarının gözetileceğini söyledi. Depremden sonra en fazla hasarı alan Hatay’ın Defne ilçesindeki aylar öncesinden başlanan seçim çalışmalarının sonucunda bugün kazanılabilecek duruma gelinmesinin önemine dair ise yıkılmış bir şehrin Komünistler tarafından nasıl yeniden ayağa kaldırılacağının gösterilmesi açısından da önemli olduğunun altını çizdi. Yine ilginç bir bilgi de şu oldu. Türkiye solunun daha önce hiç girmediği, neredeyse CHP’nin bile %3-%4 oy aldığı bazı yerleşimlerde TKP hem oya yansıyacak hem de örgütlülüğüne yansıyacak bir oluşum içerisinde. Saadet, MHP, Büyük Birlik Partisi’nin olduğu neredeyse İYİP’in bile kadraja giremediği bazı yerleşimlerden söz ediyorum, sayıları şimdilik az elbette ama çok önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Yine herkesin merak ettiği Komünist belediye başkanı olarak bilinen Fatih Maçoğlunun İstanbul’un Kadıköy ilçesinden TKP belediye başkan adayı olacağı açıklandı.

TKP’nin geçtiğimiz günlerde açıklanan Komünist belediyecilik için açıklamasında yer alan bir bölümü sizinle paylaşacağım.

” Türkiye Komünist Partisi bu anlayışla ülkenin her yerinde belediye meclislerinde adaylarını gösterecek.

İl, ilçe ve belde düzeyinde belirli yerlerde gösterilecek belediye başkanlığı adaylıkları için ise şu temel kriterler doğrultusunda hareket edecek:

– Komünist belediyelerin sayısı artacak, eşitlikçi ve devletçi bir yaklaşıma dayanan dürüst, ahlaklı, tutarlı belediyecilik anlayışı yaygınlaşacak.

– Komünist belediyecilik yaklaşımı bazı yerelliklere ilk defa girecek, güç kazanacak, köklerini salacak.

– Karşımızda hangi partiye ait olursa olsun birbirinden ayrıştırılamayan başarısız belediyecilik örnekleri dururken, ilkesiz ve programsız ittifaklarla bu deneyimleri unutturmaya ve sahte umutlar yaymaya çalışanlar meydanı boş, halkı seçeneksiz bulamayacak.

TKP bu kriterler doğrultusunda komünist seçeneğin seçimlerden güçlenerek çıkacağı konusunda iddialıdır. Bu iddia, belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği seçimlerinde önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacağımız somut hedeflere yaslanmaktadır.

2024 yerel seçimlerinde bu bağımsız yaklaşımla hareket edecek olan Partimiz, ne gerekçeyle olursa olsun hiçbir düzen partisinin adayını desteklemeyecektir.

Şimdiden gündeme gelen ilkesiz ittifak arayışlarının bir kısmının belediyeleri AKP’ye bırakmama kaygısıyla gerekçelendirildiğini, solun da bu gerekçeye dayanılarak muhalefetin arkasına dizilmesinin istendiğini biliyoruz.

Üstelik piyasacılığa, NATO’culuğa, tarikatçılığa yaslanan AKP zihniyeti ile gerçek bir hesaplaşmaya girilmediği sürece, AKP’nin değil yenilmesi geriletilmesinin bile sağlanamadığını gösteren son seçim deneyiminin üzerinden henüz birkaç ay geçmişken…

Piyasa ve rant ilişkilerinin bütünüyle üzerine çöktüğü belediyelerin iktidarın ya da muhalefetin elinde olmasının nasıl bir fark yarattığı sorusuna verilebilecek anlamlı bir yanıt bulunmazken…

Belediyeleri başı tutulması gereken bir kâr musluğu olarak görenlere, bunu hiç tartışmadan ve halkın zararına politikalarla dolu başarısız belediyecilik deneyimlerinin hesabını vermeden kendisini yeniden umutmuş gibi sunmaya çalışanlara, insanların bilerek içine itildiği umutsuzluktan gerçek bir seçenek ortaya çıkmasın diye yararlanmak isteyenlere meydan okuyoruz.”

Büyükşehirlerde AKP ve CHP arasında bırakılan milyonlarca insanın buralardaki sonuçtan sadece AKP kaybetsin motivasyonu dışında belediyecilik hizmetlerinden beklentisi yok. Son yerel seçimlerden sonra muhalefet belediyelerinin yapmış olduğu hiçbir uygulama hükümet belediyelerinden farklı olmayışı aynıların yarışında farklı söylemlerle geçecek seçimlerin heyecan uyandıran kısmının yine Komünist belediyeciliği olacağını gösteriyor.

ü

Editör: Özgür Hüseyin Akış