Perşembe, Nisan 18, 2024

Kilometre taşı…

Bu günleri bir musibet bin nasihatten iyidir düşüncesiyle, ileride fırsata çevireceğimizden eminim. Tek endişem bugünlerin ortaya çıkarttığı belirsizlik nedeniyle toplumca içine düştüğümüz stresli durum.

Baştan söylemek isterim. Bu yazımda rakamlara, ekonomiye, finans piyasalarında yaşadıklarımıza girmeyeceğim. Bu yazımda bizleri son yıllarda etkileyen olaylara nasıl baktığımı ve naçizane fikirlerimi paylaşacağım.

Fotoğraf çekmek için bir geziye çıkmayalı çok oldu ama 1999 yılında fotoğraf çekmeye başladığım yılın bir Kasım ayında hem fotoğraf öğretmenim hem de sonraları yakın bir arkadaşım olan sevgili Ali İhsan Gökçen ile Küre Dağlarına, muhteşem sonbahar fotoğrafları çekmek için yola çıktığımızda büyüleyici bir atmosfer içinde yol aldığımız günü hâlâ dün gibi hatırlıyorum.

Günün geceye döndüğü ormanın içinde kafamı yukarı kaldırıp göğe baktığımda üstümüzde sanki kandil ışıkları gibi yakılmış milyarlarca yıldızın görüntüsü garip bir huzur verdi bana. Aklıma gelen ilk kelime “Zaman” olmuştu. Evrenin ortaya çıkışı ile karşılaştırıldığında, insanlığın ortaya çıkışı, düşündüğüm bu zaman diliminde neredeyse ölçek olarak bir nokta gibiydi kafamda.

Bu kısa süre içinde insanlığın geçirdiği gelişim ise çok daha kısa bir zaman diliminde. O gün geleceğe dair nelerin olacağına ilişkin merak dolu düşüncelerin kafamın içinde dolanıp durduğunu hatırlıyorum. Hissettiğim duygunun umut olduğu konusunda da hiç şüphem yok. Daha iyi bir geleceğin bizi beklediğine, daha mutlu olacağımıza dair kuvvetli bir inancım vardı o günlerde. Zaman beni haksız çıkartmadı. Yapılan birçok yanlışa rağmen, sonunda hep sağduyunun, aklın ve bilimin kullanılması ile güzel günler yaşadık.

Bugünlerde köpeklerim Mate ve Ace’i geceleri dışarıda gezdirirken o günlerde yaptığım gibi kafamı yukarı kaldırıp, şehir ışıklarının kirliliğine rağmen üzerimdeki yıldızlara bakıp geleceğe dair neler hissettiğimi anlamaya çalışıyorum. Yaşadığımız son dört yılı düşününce belki sizlere garip gelecek ama yine bir umut kaplıyor içimi. Henry Ford’un “Yapacağımız en büyük hata daha önce yaptıklarımızdan hiçbir şey öğrenmemektir” sözü aklıma geliyor.

Bu günleri bir musibet bin nasihatten iyidir düşüncesiyle, ileride fırsata çevireceğimizden eminim. Tek endişem bugünlerin ortaya çıkarttığı belirsizlik nedeniyle toplumca içine düştüğümüz stresli durum. Yapılan bir araştırma belirsizliğin kısır bir döngü gibi  “kesin olumsuzluk” duygusu ile bizleri daha çok strese soktuğunu gösteriyor.

Tahmin etmekte zorlandığımız durumlar bizdeki bu stresin daha da artmasına neden oluyor. Söylenenlerle gerçekte yaşadıklarımız ve beynimizin yazdığı hikayeler arasındaki uçurum arttığında oldukça negatif duygularla doluyoruz. Bunun bizi yönlendirdiği hareket ise başka kaynaklardan bir onay aramak ve onun peşinde koşmak oluyor. Sosyal medyaya başvurup olup bitenler konusunda haber arıyor, başkalarının neler yaptığını araştırıyor ve yakın çevremizin verdiği tepkilere katılıyoruz. Bu belirsiz dönem önemli ölçüde hepimizde kırılganlıklar yaratıyor.

Peki bu durumla başa çıkmak mümkün mü?

Cevap kısa ve basit… Her şey mümkün..

Er veya geç akıl ve mantık üstün gelir.

Duygu yönetimi insanoğlunun beynini kullanma yeteneği sayesinde her şeyin üstesinden geleceğini gösteriyor. Problemlerin sizi sıkıştırmasına, düşünmenize engel olmasına izin vermek yerine beyninize rahat bir nefes aldırmak için bu problemleri parçalara bölün ve çözümlerine odaklanmak için rasyonel düşünceyi ve çözüm yöntemlerini düşünün. Benim kullandığım basit bir yol var. Yazmak ve problemleri tarif etmek.

Ortaya çıkan problemlere tepki vermek yerine, çözümlerine odaklanarak yanıtlar vermenin duygu yönetimi açısından oldukça önemli bir aşama olduğunu hep akılda tutmak da büyük fayda sağlayabilir. Sizi uyaran ve anında tepki vermenize neden olabilecek şeyler için bir zaman geçmesini beklemek ve tepkinize neden olan şeylerin ne olduğunu anlamak gerçekten çok önemlidir. Vereceğiniz tepkinin başta size ve sonra kimseye bir faydası olamayacağını düşündüğünüz anda tepkiyi ortaya çıkaran sorunla başa çıkabilmek adına kendinizi daha güçlü hissetmeye başlayacağınızı göreceksiniz.

Ortaya çıkan problemlere tepki vermek yerine, çözümlerine odaklanarak yanıtlar vermenin duygu yönetimi açısından oldukça önemli bir aşama olduğunu hep akılda tutmak da büyük fayda sağlayabilir.

Duygu kontrolü aklınızdaki hikâyeyi gerçekler platformuna koymanıza, akıl ve mantıkla yol almada size büyük yardım sağlayacaktır. Aynı gerçekleri gören, bu umutla hayata bağlanan, hayata anlam katan ve size destek verecek birçok insan olduğu gerçeğine sarılın. Sizlere sosyal medyada gösterilen ve aklınızla çelişen söylemlerde bulunanların sadece bir gürültü olduğunu düşünerek pozitif enerjiyle hareket edin.

Etrafınıza verdiğiniz bu pozitif enerjinin suya atılan bir damla gibi büyüyeceğini aklınızdan çıkartmayın. İlk olarak, sabah kalktığınız ve ayna karşısına geçtiğiniz ilk anda karşınızda duran kişiye yani kendinize bir takdir sözü ile başlayıp sonrasında bu takdiri karşılaştığınız kişilere de vermekten çekinmeyin. Ortamın nasıl değiştiğine sizler de inanamayacaksınız.

Latince “Mens sana in corpore sano” Türkçesi “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” ilkesi ile kendinize iyi bakın. Spor yapmak, hareket etmek, sağlıklı ve dengeli beslenmek, iyi uyumak insanın kendisine bakmasının en önemli kriterleri. Zaman darlığı nedeniyle bunları yapamayanların çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Kendinize sadece şu soruyu sorun. Dün akşam saat 10:30’dan sonra ayakta kalarak yaptığım şey neydi ve bana ne yararı oldu. Cevabı kolayca bulacağınıza inanıyorum.

Gerçek bir lideri tanımla dediklerinde aklıma hep şu özellikleri taşıyan birisi geliyor. Öz bilinci ve farkındalığı yüksek, duygularını yöneten, İlham veren ve öğrenen, empati yapan, çoğunlukla dinleyen, inandığı değerlerle cesaretle yön gösteren ve etrafındakilere yardım elini uzatan. Her insanın önceliğinin başkalarına liderlik yapmaktan önce kendisine liderlik yapması değişimin en büyük adımı.

Sonuç olarak içinde bulunduğumuz bu belirsizliği öngörülebilir bir geleceğe çevirmek için kilometre taşının kendimiz olduğunu akıldan çıkartmamak, geleceğe umutla bakmak için bugünden bir şeyler yapmak yine kendi elimizde. Çünkü sizler gibi geleceğe umutla bakmak isteyen milyonlar var.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI