Çarşamba, Nisan 17, 2024

Kılıçdaroğlu kim/ler/e çağrı yapıyor?

Dönüşen ve dönüştüren lider olarak Kılıçdaroğlu sadece CHP’lilere değil, tüm Türkiye’ye çağrı yapıyor. Tek tek hepimizi sorumluluk almaya ve bu ülkeyi demokratikleştirmenin parçası olmaya çağırıyor. Değişim istiyor ve bunu kendisi için değil tüm Türkiye için istiyor ve bunu da “birlikte başaracağız” diyor.

Dün Lütfi Kırdar’da CHP “İkinci Yüzyıl Çağrı” başlıklı önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Katılımın ve ilginin yoğun olduğu toplantı açıkça ifade etmek gerekiyor ki, siyasi olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gövde gösterisi oldu.

Toplantıyı kabaca ikiye ayırmak mümkün.

İlk bölüm siyasi olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açılış ve kapanış konuşmaları.

İkinci bölüm ise CHP’nin ekonomi kurmaylarının ve Kılıçdaroğlu’nun oluşturduğu teknokrat ekipten uzmanların kendi alanlarında çözüm önerilerini sundukları bölüm.

Bu açıdan iki bölüm birbirini tamamlayan ve CHP adına umut veren bir gelecek vizyonu ortaya koydu. Bu açıdan CHP’nin “İkinci Yüzyıla hazır” demek abartılı olmaz.

Toplantı başlığı aklıma 25 Temmuz 2020’de Ankara’da yapılan CHP 37. Olağan Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu’nun önemli bir çağrısını, “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”ni getirdi.

Beyanname Türkiye’nin 5 ana sorununa 13 maddelik bir çözüm önerisi sunuyordu.

Bu 13 madde bir anlamda CHP’nin yeni dönemdeki temel ilkeler beyannamesiydi.

13 MADDELİK MANİFESTO

13 maddenin başlıkları şöyle;

1. Yeni bir Anayasa ile Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sisteme geçilecektir.

  1. Türkiye’nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır.
  2. Devlet yönetiminde ve toplumsal düzende liyakat sistemi hâkim kılınacaktır.
  3. Seçim Yasası” değişecek, milletin vekilini millet seçecektir.
  4. Siyasi Ahlak Yasası” çıkarılacaktır.
  5. Kamu İhale Kanunu, rekabet ve şeffaflığı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecektir.
  6. Sayıştay” gerçek işlevine kavuşturulacak, Ulusal Vergi Konseyi” ve TBMMde Kesin Hesap Komisyonu” kurulacaktır.
  7. Güçlü bir Stratejik Planlama Teşkilatı” kurulacaktır.
  8. Eğitim sistemi, tüm bileşenlerinin ortak çabasıyla yeniden yapılandırılacaktır.
  9. Gelecek nesiller için Ekosistem Hakkı” korunacaktır.
  10. 1 Güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak Aile Destekleri Sigortası Kurumu” kurulacaktır.
  11. Yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacaktır.
  12. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı” kurulacaktır.”

Bu 13 maddenin bir kısmının aradan geçen süre gerek CHP programında gerekse Altılı Masa içinde hayata geçtiğini gördük. Bu diğerlerinin de zaman için hayata geçeceği yönünde ciddi bir işarettir.

Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu bu düşünsel ve ideolojik açılım, ülkenin mevcut siyasal iklimi nedeniyle yeterince tartışılmadı.

YENİ BİR SAYFA MÜMKÜN

Dünkü toplantıyı bu çağrı metni üzerinden okudum.

Öncelikle şunu ifade edeyim ki, Kılıçdaroğlu müthiş bir iş yapıyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan ama akılları, vicdanları Türkiye’de olan önemli kendi alanlarında uzmanları bir araya getirmesi ve onları özgür, demokratik bir Türkiye umuduyla birlikte çalışmaya ikna etmesi büyük bir başarı. Ki açılış konuşmasında kendine böyle bir misyon biçtiğini ifade etti.

Ki Altılı Masa’nın da bu misyonun bir sonucu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Dünkü toplantı CHP’nin ekonomi alanındaki vizyonunu ortaya koydu.

Yıllarca Alman Başbakanı Angele Merkel’e de danışmanlık yapmış olan Jeremy Rifkin dışında Daron Acemoğlu, Ufuk Akçiğit dışında Refet Gürkaynak, Hakan Kara gibi uzmanların CHP’nin ekonomi takımına destek vermesi; CHP’nin içinde olduğu Altılı Masa’nın iktidarında Türkiye için büyük bir kredi kaynağı olacağı açık.

Nitekim partinin siyasi figürleri olan Faik Öztrak, Selin Sayek Böke ve Hacer Foggo’nun toplantıdaki konuşmaları ve verdikleri mesajlar bir bütün olarak CHP’nin iktidara hazır olduğunu gösterdi. Burada Selin Sayek Böke konuşmasına özel bir parantez açarak şunu söyleyebiliriz; Böke’nin konuşması hem önerdiği açılım hem de salonla kurduğu ilişki siyasetin ne kadar önemli olduğunu ve talep edildiğini gösterdi. Ek olarak bütün konuşmalara yansıyan vurgu ekonominin “siyaset üstü” teknik bir mesele değil tam tersine bir siyasi tercihe dayandığını da oraya koydu.

Bu açıdan Kılıçdaroğlu’nın açılış ve kapanış konuşmasında ifade ettiği; Türkiye için yeni bir başlangıç yapmak, yeni bir sayfa açmanın mümkün olacağını gösteriyor. Dahası bunun için topluma da çağrı yaptı dün Kılıçdaroğlu.

Kılıçdaroğlu, muhalefet kadar Türkiye siyaseti için de büyük bir şans ve imkân. Siyasal deneyimi arttıkça demokratlaşan, sadece partisini değil, partisiyle birlikte kendisi de öğrenen ve dönüşen, dönüştükçe de dönüştüren bir lider. Bu açıdan başta partideki çalışma arkadaşları olmak üzere hepimizin Kılıçdaroğlu’ndan öğreneceğimiz çok şey var.

KILIÇDAROĞLU FARKI

Ancak dünkü toplantıyı en özel kılan nokta kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun siyasi yönü ağır basan kapanış konuşmasıydı.

Bu konuşmada gördüğümüz şu; Kılıçdaroğlu parti programı olarak görülen bu toplantıda bile Altılı Masa’ya ve liderlerine haklarını teslim ederek hepsini onore ediyor. Onlara verdiği değeri ve masadaki ortaklığın  basit bir ortaklık olmadığını da ifade ediyor.

Bu açıdan Kılıçdaroğlu, muhalefet kadar Türkiye siyaseti için de büyük bir şans ve imkân.

Siyasal deneyimi arttıkça demokratlaşan, sadece partisini değil, partisiyle birlikte kendisi de öğrenen ve dönüşen, dönüştükçe de dönüştüren bir lider.

Bu açıdan başta partideki çalışma arkadaşları olmak üzere hepimizin Kılıçdaroğlu’ndan öğreneceğimiz çok şey var.

Aşağıya Kılıçdaroğlu’nın kapanış konuşmasının son bölümü özellikle alıntılıyorum çünkü, hepimize mesaj var orada.

“Açık konuşmak zorundayım. Önümüzde, aylar sürecek uzun mücadeleler ve ıstıraplar var. Korkunç kara propagandalar olacak. Çünkü medya ve kamu kaynakları onların elinde. Ama sonunda hak galip gelecek; halk galip gelecek. Bu her zaman böyle olmuştur. Çünkü halkın sesi, hakkın sesidir. Lamı cimi yok; bu zorba gidecek! Halktan çaldıkları her şey, yine halka dönecek. Zafer bizim olacak!

Bunun için; doğrul milletim diyorum, doğrul milletim!

Asla başını eğme.

Ayağa kalkın gençler!

Ayağa kalkın kadınlar! 

Ayağa kalkın çocuklar! 

Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Söz veriyorum bu ülkeye hak, hukuk, adalet mutlaka gelecek!

Ve söz veriyorum bu ülke yeniden doğacak.

Söz veriyorum Atatürk’ün vizyonunu hayata geçireceğiz.

Ve söz veriyorum yaşama sevincimizi geri alacağız. Çünkü, ancak biz kazanırsak Türkiye kazanır!

Önce kendinizi alkışlayın! İktidara geliyorsunuz… İktidara geliyoruz iktidara!

Haydi alkışlayın!

Dünyanın gözünün içine bakın. Ve haykırın! 

Ey dünya!

Türkiye senin ucuz iş gücü alanın olmayacak!

Türkiye senin mülteci kampın olmayacak!

Türkiye senin çöp depolama alanın olmayacak!

Ben sana rakip olacağım!

Sana rakip olmak için geliyoruz ey dünya, sana rakip olmak için!

Türkiye bir yıldız gibi parlayacak!

Yeni Türkiye hayalimiz için yola çıkıyoruz!

Hayırlı, uğurlu olsun…

Haydi arkadaşlar, başlıyoruz!

Başlıyoruz!

Başlıyoruz!”

Evet Kılıçdaroğlu sadece CHP’lilere –özellikle de en yakınındakilere- değil, tüm Türkiye’ye çağrı yapıyor.

Tek tek hepimizi sorumluluk almaya ve bu ülkeyi demokratikleştirmenin parçası olmaya çağırıyor.

Dünkü konuşmalarıyla bir kez daha kendisine atfedilen “kendisini masaya dayatıyor” söyleminin ne kadar temelsiz olduğunu gösterdi Kılıçdaroğlu.

Evet, Kılıçdaroğlu kendisi için değil tüm Türkiye için istiyor ve bunu da “birlikte başaracağız” diyor.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI