Perşembe, Nisan 18, 2024

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Sedat Peker açıklaması: ‘Hangi savcı harekete geçti?’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gündeme dair açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, organize suç örgütü kurduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker’in iddiaları hakkında açıklamalarda bulundu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV’nin konuğu oldu. Kılıçdaroğlu, canlı yayında Olaylar ve Görüşler programında gazeteciler Serap Belet ve Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, organize suç örgütü kurduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı bulunan ve şu an Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yaşayan Sedat Peker’in iddiaları hakkında “Bu kadar kirlenen, herkesin birbirine gebe kaldığı ortamda kimse çıkıp da konuşamıyor. Peker’in iddiaları tamamı doğrudur. Çünkü taraf zaten. ‘Biz bunu yaptık’ diyor. Hangi savcı harekete geçti? Bu ülkede bir cumhuriyet savcısı yok mu? Kişi yer, zaman, saat, isim veriyor. Bir de elinden tutup getirse, savcı başıma bela etme diyecek. Bir yapmadığı o kaldı. Savcı niçin çağırmıyor? Çağırırsam başım belaya girer diye düşünüyor. Ben hakim ve savcının belli teminat altında olduğuna inanmıyorum. İstedikleri hakimi istedikleri yere sürebilirler. Kim? HSK. HSK adalete en büyük ihanet yapan kurumdur. AYM kararını uygulamayan hakim görevini yapmamış demektir” ifadelerini kullandı.

GÜLŞEN’İN TUTUKLANMASI VE BAKAN BOZDAĞ’A YANIT

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının satır başları şöyle oldu:

Gülşen’in sözlerini eleştirdik zaten. Kendisi de zaten özür diledi. Grup Başkanvekilimiz de imam hatiplerin önemli okullar olduğunu, orada iyi eğitim alındığını söyledi. Olayı saptırmak için çareler arıyorlar. O sözlerin yanlış olduğunu bizzat o sözleri dile getiren sanatçı söyledi mi? Evet söyledi.

Ben hukukçu değilim. Bütün hukukçular aşağı yukarı bunun tutuklanmaya neden olamayacağını söylediler. Siz belli çevrelerden talimat alırsanız. Ben hakim ve savcıların da dikkatli olmalarını söyledim. İmam hatip ve çevrelerinin gösterdiği duyarlıktan çok daha fazlasını biz gösteriyoruz. İmam hatipleri istismar konusu yapmak istiyorlar.

O çevrelere şunları söylemek isterim; Bakara-makara diye Kur’an’la dalga geçenler bu ülkenin savcısı, hakimi, Adalet Bakanı, HSK, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat ne yaptı? Kutsal kitabımızla dalga geçen kişiye ne yaptılar? Büyükelçi tayin etiler. Büyükelçi olarak atadılar. Bunların söyledikleri ne kadar samimi? İnancı, dinimizi, kitabımızı, imam hatipleri istismar ederler. Ne için?

YARGININ SİYASALLAŞMASI

Hakimlerin, savcıların bir kısmı talimatla görev yapar. Ben o yüzden o kısma cumhuriyetin savcısı demem. Haki savcılara kitap dağıtıldı. Bekir Bozdağ bu kitabı bilmiyor mu acaba? Hakime ve savcıya üstelik yazılı veriyorsunuz. ‘Karar vermeden önce bize danışacaksınız’ diye.

Kim doğruyu söylüyor. Belli grupların, çevrelerin bu kararı verdiklerini biliyorum. Kim o hakimler? 2017’de galiba bir değişiklik yapıldı. Kanun Hükmünde Kararname ile. Normalde KPSS’ye girersiniz 70 ve üstü alanlar davet edilirsiniz. 70 puanı kaldırdılar 2017’de. 40, 20, 10 puan alanı da aldılar. Torpille hakim ve savcı aldılar. Yargının çöktüğü yerde devlet çöker. Adalet Bakanı o gün şu açıklamayı yapsaydı, ‘Beyler ne yapıyorsunuz, 70 puanın altında puan alan kişiyi hangi yüzle davet edeceğiz’ diye.

İki amaç var. Bir gündem değiştirmek, iki ‘vay efendim biz imam hatiplilere sahip çıkıyoruz, bu sözleri etti’ diye. İmam hatipliler sadece sizin okulunuz mu? Hepimizin okulu. Böyle bir olayı büyütüp, yasadışı olayı Türkiye’nin içine sokuyorlar. Kendi tabanını konsolide etmek için bunu yapıyor. Vicdan sahibi herkes bunun yanlış olduğunu biliyor. AK Parti’nin içinde de vicdan sahibi insanlar var. Bu sözü zaten kendisi de kabul etmediğini söyledi, özür diledi. Özür dilemek erdemdir. Siz ona rağmen alıp, tutukluyorsunuz. Eleştirince de ‘vay efendim hiçbir hakime müdahale edilmez’ diyorsunuz. HSK’ya söylemek isterim, Anayasa Mahkemesi kararına uygulamayan hakimlere ne yaptılar. Orada koca koca adamlar oturmuş, AYM kararları herkesi bağlar, bütün yargıyı bağlar deniyor, anayasada açık hüküm var, alttaki mahkeme ‘ben sizin kararınızı uygulamıyorum’ dedi. Niçin? Ne yaptılar hakimi? HSK ne yaptı? Paşa paşa oturdular. Biz eleştirince de ‘Kimse talimat veremez’ dediler. Onu külahıma anlatın, talimatla görev yapıyorsunuz. Tazminat davalarımdan biliyorum. ‘Burada tazminatlık bir şey yok’ diye lehime karar veren hakimleri değiştirdiler.

Yargı ilk kez 2018 sonrası bu kadar siyasallaştı. Talimat yukarıdan geliyor. Bir suç örgütü lideri var; Sedat Peker. Açıklamalar yapıyor. İtiraf ediyor. Hangi savcısı harekete geçti. Biz pazartesi suç duyurusunda bulunacağız. Kişi yer, zaman, saat, isim veriyor. Daha ne versin? Elinden tutup getirse, savcı ‘aman bunu getirme, başım belaya girmesin’ diyecek. Sedat Peker diyecek ki, ‘Beyler suçluyu size getirdim’.

10 BİN DOLAR ALAN SİYASETÇİ

Dünyanın bütün ülkelerinde bir suç örgütü lideri itirafta bulunur, sonra devlet mafyayı, çeteyi de çökertir. Bunlar Baba filmini de mi izlemediler? Dünyanın bir yerinde birisi çıkar, konuşur, arkasından çeteyi çökertirler. Şimdi savcı ne yapacak? Merak ediyorum. Bunu yapacak bir tane savcı var mı Türkiye Cumhuriyeti devletinde? Bilmiyorum. ‘Ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi var’ dendi. Üzerine gittik, ‘Cumhuriyet savcısına bildireceğim’ dendi. Bildirdi mi? Bildirmedi. Acaba İçişleri Bakanı da o suçun ortağı mı? Kim bu rüşvet alan adam? Siyaseti kirletiyorsun rüşvet alan adam. Ama onun hamisi olan Bakan koruyor. Olmaz efendim.

Saray artık Türkiye’yi yönetemez halde. Bu kadar kirlenen, herkesin birbirine gebe kaldığı ortamda kimse çıkıp da konuşamıyor. Peker’in iddiaları tamamı doğrudur. Çünkü taraf zaten. ‘Biz bunu yaptık’ diyor. Hangi savcı harekete geçti? Bu ülkede bir cumhuriyet savcısı yok mu? Kişi yer, zaman, saat, isim veriyor. Bir de elinden tutup getirse, savcı başıma bela etme diyecek. Bir yapmadığı o kaldı. Savcı niçin çağırmıyor? Çağırırsam başım belaya girer diye düşünüyor. Ben hakim ve savcının belli teminat altında olduğuna inanmıyorum. İstedikleri hakimi istedikleri yere sürebilirler. Kim? HSK. HSK adalete en büyük ihanet yapan kurumdur. AYM kararını uygulamayan hakim görevini yapmamış demektir.

İMAM HATİP OKULLARI

İmam hatiplere en iyi öğretmenleri göndereceğiz. Oradaki çocuklarımızın en iyi şekilde yetişmelerini sağlayacak. Onlar inancımızı, hoşgörüyü bilecekler. İlim Çin’de ise gidin öğrenin diyen sevgili peygamberimizin bütün öngörülerini hayata geçirmek için olacaklar. İmam hatipleri siyasi partinin arka bahçesiymiş gibi. Nasıl böyle adlandırırsınız, diğer okullar üvey mi? Orada yetişen çocuklarımızın topluma sevgi, hoşgörü, bilimi, çevreyi öğretmesi lazım. Bilgiye önem vermesi, toplumu aydınlatması lazım, eğitimin özü budur zaten. Ne kadar nitelikli eğitim olursa Türkiye o kadar hızlı büyür. Önyargılardan arınmak, hayatı sorgulamak demektir eğitim.

Bunlar ‘bütün imam hatipler bizim partilimizdir, biz bunlara bakarız’ diyorlar. Siz okullar arasında nasıl ayırım yapabilirsiniz? Bunlar eğitimi de mahvettiler. 200’ün üstünde üniversitemiz var. Kaçı uluslararası standartlarda gerçek anlamda üniversite. Farklı düşündü diye hocayı üniversiteden atıyorsanız, orası üniversite değil. Düşünce özgürlüğünün olduğu yer üniversitedir. Siz oraya da format çekiyorsunuz. Herkes bir kişi gibi düşünürse ülkede, dünyada büyüme olmaz. Cumhurbaşkanı’nın avukatları mal varlığını açıklasınlar.

“KATİLİN YAKINI MI OLUR?”

Ben kendi mal varlığımı açıklıyorum. Avukatlar doğrudan müdahale ediyorlar. Bir Cumhurbaşkanının avukatı, savcıya ‘şu kül tablasını götürür müsün, sigaramın külünü dökeceğim’ diyor. Savcı koşa koşa getiriyor. Hayatınızda bir tek Yargıtay kararına imza atmıyorsunuz. Bir kişiyi seçip getiriyorsunuz oraya, onu Yargıtay üyesi olarak AYM’ye seçiyorsunuz. Bir siyasetçinin baskısıyla bir kişi herhangi bir yere devlet, yargı bürokrasisi içerisinde bir yere gelmişse hakim hukukun üstünlüğü ve vicdanına göre karar veremez.

Bütün olumsuzluklara rağmen hala hakim ve savcılarımız var. Bunu da biliyorum. Onların hepsine buradan saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Milletimin önünde söz veriyorum, kirliliğe bulaşan hakim, savcı, genel müdür kimse tamamını devlet kurumundan temizleyeceğim. Siz Şenyaşar Ailesi, çocukları öldürüldü, bu kadın elinde bir kâğıt adalet istiyor. 3 savcı iddianame yazamadı korkudan. Niçin, öldürenler AK Parti’nin yakınlarıymış. Katilin yakını mı olur?

“HESAPLAŞMA DEĞİL, ADALET ARAMA”

Noter adaletin bir parçasıdır. Hepsi ortada zaten. Bu ülkede Almanya’daki dosyaya bakıyorsunuz, Siemens’ten rüşvet alanlar var, kimlere verildiği yazılı zaten. Almanya’da açıklanan burada niye gizli? ABD’deki dosya. Mercedes firması doğrudan doğruya o dönemin belediye başkanı ve rüşvet var. Mercedes otobüslerinin alımıyla ilgili Ankara’da. Rüşvet verildi. ABD’deki dosyada var.

Hesaplaşma değil, adalet arama. Ben hesaplaşma kavramını doğru bulmuyorum. Haksız bir kavganın içine girerseniz bunlardan farkınız kalmaz. Kişi hangi partiden olursa olsun, ahlakı varsa, temizse onlarla helalleşelim diyoruz. Benim de hatam olabilir. Hiç iddia etmedim, hata insana özgü bir kavramdır. En büyük iddiam, kul hakkı yiyenden hesap sormaktır. Beytülmale el uzatan, devlet hazinesine el uzatan kişiyi affetmek diye bir şey sözkonusu değil.

CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI 

6 lider oturup buna karar verecek. Bu süreç gayet güzel işler. Yeri ve zamanı gelince konuşulacak tabii. Şu anda daha önce yayınladığımız bildiride seçeceğimiz Cumhurbaşkanının niteliğini saydık. Bu adayı elbette belirleyeceğiz dedik. Dayatma mantığı asla doğru değildir. Oturup, konuşacağız. Her birimiz olgun insanlarız. Devlet çarkını düzeltmek, demokrasiyi getirmek, adaleti yeniden tesis etmek, devlete liyakati tesis etmek, işi ehline vermek, vatandaş evine ekmek getiremiyor, bu insanlara hayat standartı sağlamak. Önce kuralları belirlememiz lazım. Kamuoyunu ikna etmemiz lazım. Sonuçta Cumhurbaşkanı gelip oturacak. Sonuçta bizim öngördüğümüz hedeflerin tümünün gerçekleşmesi gerekiyor.

Siz neyi nasıl yapacağınızı kamuoyuna açıklamazsanız seçeceğiniz Cumhurbaşkanı ne yapacak? Devlet çarkını nasıl düzelteceksiniz. Hasar tespit komisyonunu açıklamazsanız, devleti nasıl yöneteceğinizi nasıl ilan edeceksiniz. Cumhurbaşkanının 6 liderin ifade ettiği konuları içselleştirmesi lazım.

“ÖNCE KURALLARIMIZI KOYALIM”

Göç Komisyonu kurduk, Suriyelileri kendi ülkelerine nasıl göndereceğiz? Türkiye’nin yolsuzlukla sınavı gerekiyor. Sizin bunu düzeltecek mekanizmaları nasıl inşa edeceksiniz. Parlamentoda Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Para doğru yere harcandı mı, tartışılmaz. Başına kimi getireceğiz? Ana muhalefetten gelecek oraya. İktidarı denetlemek aynı zamanda bütün bürokrasiyi denetlemek gerekir. Her bakan oturup hesap verecek. Bakan göreve geldiğinde ‘Aman bürokrat arkadaşlarım sakın hata yapmayın, gidip komisyonda hesap vereceğiz, başımızda da ana muhalefet olacak’ diyecek.

Merkez Bankası kanuna göre görevini yapıyor mu? Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamak için ne yaptı? Bütün bu ayrıntılar ortaya çıkmadan kalkıp Cumhurbaşkanı adayını belirledik. O da dedi ki, ‘Ben bunlara katılmıyorum’ o zaman ne olacak? Önce kurallarımızı koyalım ki, Cumhurbaşkanı adayı ‘tamam ben bu kuralları yerine getireceğim’ diyecek.

Cumhurbaşkanı adayı bu sözleri verip, altına imza atacak. 6 partinin ortaya koyduğu temel ilkelere sadık kalacağına dair kamuoyuna söz verip, imza atacak. Olay Cumhurbaşkanı olayı değil Türkiye olayı. Ekonomide açmazlar, ahlaki alanda yozlaşma, uyuşturucu belası var. Boşanma davalarına bakın, müthiş bir boşanma olayı, evlerde geçimsizlik var. Hiç endişe etmeyin 6 liderin çıkaracağı aday 13. Türkiye Cumhuriyeti devletinin onurlu cumhurbaşkanı olacak. 6’lı liderin konuşmadığı bir olayı benim konuşmam yakışık olmaz.

Yolun başındayız. Daha seçim kararı alınmadı. Biz önce neler yapacağımız konularda görüş birliğine varmamız lazım. Ondan sonra ikinci aşama geliyor. Bir şeyi tersinden alıp önce yukarısını belirleyelim, sonra aşağılara gelelim derseniz bu iş olmaz. Alacağınız her kararı oturup, danışarak, tartışarak, uygar insanlar gibi kararları almanız lazım. Neyi nasıl yapacağınızı, hangi niteliklere sahip Cumhurbaşkanı olmalı, ona bakacağız.

Öyle bir liste olmadı. Hiç görüşülmedi. Bazı arkadaşlar yazıyorlar köşelerinde, olabilir. Görüşülmeyen bir konuda bizim görüş beyan etmemiz doğru değil. Devlet yönetimi sıradan olay değil. Hele bütün yetkilere sahip olan bir kişiye devleti teslim ettiniz. Bu büyük hataydı. Bir kişi herşeyi bilmez. ‘Ben herşeyi biliyorum’ diyen kişi aslında hiçbir şeyi bilmeyendir. Devlet aklına sahip olacak, adalet, liyakati bilecek. Devlet içindeki ciddi kurumların nasıl çalışacağını bilecek. Bütün bunları bilmeyen kişileri getirip koyarsanız olmaz. Egosuna yenik düşmeyecek. Yetkiye sahip oldu, ne güzel seçildim, nereden çıktı bu 6’lı masa, benim imzam var. Biz devleti yeniden inşa edeceğiz. Merkez Bankası’nın başına partili getirirseniz bunlardan ne farkınız kalır. İç ve dış finans çevrelerine güven veren kişiyi atamazsanız Merkez Bankası’nın görev yapacağınıza inanıyor musunuz? Rüşvet alan adamı büyükelçi atarsanız, güreşçiyi yönetim kuruluna tayin ederseniz, bunlardan ne farkınız kalır? 6’lı masa millet masasıdır. Hangi kişiye sorarsanız sorun, kendisini temsil eden bir kişiyi o masada görüyor.

6 lider, 6 parti biraraya gelip yeniden bütün kurumlarıyla adalet üzerine, demokrasinin bütün kurumları getirerek,yeniden inşa etmek zorundayız. Benim görüşüm, bütün temel kararları 6 lideri ortak alması lazım. Mesela Anayasa değişiklikler, Meclis içtüzüğü değişiklikler. Seçim öncesi ve sonrası bunu söylüyorum. Bu işi oturup, devlet yönetiminde pazarlık yapacağız değil. Hepimizin amacı demokrasiyi getirmek. 6 lider beraber oturacağız. Türkiye’nin temel konularında oturup, kararımızı alacağız. Göreceksiniz her şey sağlıklı saatin mekanizması gibi çalışacak.

Benim saygı duyduğum anket şirketleri var. Ama bunun yanında manipülatif sonuçları açıklayanlar da var. Bunu bize yine saygınlığı olan anket yöneticileri söylüyor. Ali mi, Veli mi önde, bu ayrı bir şey. Sorulacak sorunun niteliği, nasıl sorulduğu önemli. Ben anketör değilim. Bu işleri çok iyi bilen akademik dünyadan saygın insanlarla konuşuyoruz. Necati hocamız vardı, sinemadan dağılan kişilere ‘sinemayı seviyor musunuz’ diye sorarsa yüzde 99 seviyoruz çıkar derdi. Bu örnek ta öğrencilikten hafızamın bir yerinde kalan örnek.

‘Biz yapacağız’ dersek 6’lı masa adına konuşma hakkım yok. Bizim yapacağımız belli, onlara ‘biz yapacağız’ diyoruz. Hasar Tespit Komisyonu, Kesin Hesap Komisyonu’nu kuracağımızı söyledik. Beraber karar aldıklarımızda ‘biz’ diyorum.

İkisi de değerli, ikisi de başarılı. Şimdi bakın, ikisi de görevini yapıyorlar, hiçbir itirazım yok. Halkın teveccühü var. Oylarını artırıyorlar. Biz 6’lı masadan diyoruz ki, 6 lider aday belirleyecek. Siz kimi seçersiniz diyorsunuz. Önümüze böyle bir şey gelmez. Benim gördüklerimi diğer liderler de görüyorlar. 6 lider de aynı duyarlıkları beraber koruyoruz.

Allah akıl fikir versin. Gerçekten bunlar devleti yönetemiyorlar, büyük acziyet içindeler. Köstebek bugün Yenişafak manşet almış. Benim en ciddi köstebeğim sarayda oturuyor, Erdoğan. Yaptığımız açıklamaları okusalar, buna ihtiyaç duymazlar. Tablo gereği zaten bu yapılmak zorunda. 3600, Taşeron işçiler, KHK’lılar, borçlar, EYT’leri yıllardır söylüyorum. Şimdi bunlar yapmak zorunda kalıyorlar. Kılıçdaroğlu söylüyorsa doğruyu söylüyor. Bunların tabanından da baskı geliyor. ‘Sana oy verdim, bak Kılıçdaroğlu söylüyor’ diyor. İl başkanı, ilçe başkanı her yerlerden telefon geliyor bunlara.

İnsanlara ödemeyin niye denir? Bankaların bilançoları güzelleşsin diye. Kredi kartı, tüketici kartı borcu var. Bilançolar güzelleşsin diye alacaklarını satıyorlar varlık yönetim şirketlerine. Varlık yönetim şirketi haczi basıyor. Biz gelince zaten kaldıracağız, o yüzden ödemeyin diyoruz. Onlar merak ediyorlar; acaba Kılıçdaroğlu ne söyleyecek diye. Merak etsinler efendim. Vatandaşlar şunu bilsinler, CHP Genel Başkanı bu ülkede vatandaşı rahatlatmak için ne gerekiyorsa yapacaktır. Şunu da söyledim, dediklerimi yapın ağzımı açmayacağım dedim.

Benim söylemem onlara yarıyor. 1000 lira borcu olan adamın evine avukat gönderiyor, haczediyorsunuz. Bu devletin anayasasında Türkiye Cumhuriyeti devleti laik, sosyal, hukuk devletidir. Milyarları götürüyorlar, beytülmala el uzatıyorlar, gıkın çıkmıyor, 1000 TL borcu adamın evine avukat gönderiyorsunuz. Çiftçilerin bankalara ve tarım krediye borçları var. Faizleri niye silmiyorlar? Tarım kredi kooperatiflerinin mağazaları varmış, 30 kuruş, 50 kuruş indirim yapacaklarmış. Yüzde 500 zam yaptın. Fabrikanın sahibi tarım kredi kooperatifi. Çiftçiye 75 kuruş, 1 lira indirim yapacağım diyorsun. Git gübrede indirimi yap.

Anketler var yaptırdığımız. Şimdi az bir parça AK Parti’nin üstündeyiz, daha da artacağız, bundan sonraki süreçlerde biraz daha iyi noktalara geleceğiz.

Ekonomide hangi kararlar alınacağını, ilk yapacağımız işler açıkladı. Elbette ki 6 lider tabloyu biliyoruz. Seçimin biraz erken olmasını istememizin nedeni Türkiye’nin çok daha ağır koşullar altında kalmasın. Bu kafayla hiç düzeltemezler, her gün zam geliyor. Allah yardımcısı olsun fakirin fukaranın, kışı nasıl geçirecekler, onu da bilmiyorum. Her partide çok iyi ekonomi kurmayları var. Zaman zaman biraraya geliyorlar. Önemli kararlar alıyoruz. 6 ayda bu ülkede vatandaşa bir nefes aldırırız. 3 ay desem doğru olmaz. Bu ülkenin insanının ferasetine, sağduyusuna güveniyorum. Neyi nasıl yapacağımızı bilgilendirirsek, halkı kandırmazsak, doğru neyse ifade edersek vatandaş desteğini bizden çekmez. Harcadığımız her kuruşun hesabını vatandaşa verirsek.

Faiz diyor değil mi? Nas var faiz olmaz diyor. Güzel Merkez Bankası faizini indirdiniz, en son 13 oldu politika faizi. Vatandaş vergisini ödeyemedi. Gecikme faizi yüzde 30’a çıktı. Vatandaşa gelince nas akıllarına gelmiyor. Vatandaşın devletten olan alacağı olabilir. Ona da yüzde 9 faiz uyguluyor. Bu kadar halk kandırılır mı? Vatandaşa yüzde 30 faiz uyguluyorsun, 19’dan 30’a çıkarıyorsun, Merkez Bankası’nın politika faizini kimin için düşürdün? Bir avuç kazanan için. Kim kazanıyor? Yüzde 400 gelir elde eden bankalar kazanıyor.

Göreceksiniz herşey saat gibi çalışacak. Her aşama kamuoyu bilgilendirilecek. Merkez Bankası, Hazine, bütçe. Dövizin nereden geldiği belli değil.

6 lider orada, bunlar belli zaten. 7’inci parti var mı? Yok. 7’inci partinin orada olduğunu söyleyen halka yalan söylüyor. Olmayan bir şeyi halkın önüne çıkıp da, oturduğun yere bak, Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil ediyorsun, halka doğruları söylemiyorsun. Biz bütün partilerle görüşüyoruz. Bütün partilerle görüşen tek parti biziz. Tarihin bize yüklediği misyon var. Gerçek anlamda demokrasinin gelmesi için mücadele eden partiyiz. Çok partili hayata geçtiğimizde DP kazanmıştır, İnönü anahtarı teslim edip yürüyerek gitmiştir. Bir parti sürekli iktidarda nasıl kalırım diye özel arayışın içine giriyorsa demokrasiye inanmıyor demektir.

Millet seni istemiyor. Milletin oyuna saygı duyacaksın. İstanbul seçimlerinde yapmadıkları hile kalmadı. Aynı zarfın içine 4 oy pusulası koymuş. YSK 1’i sahte 3’ü doğrudur diyor. Bunlar koca koca hakimler, insan utanır. Ya hepsi sahte dersin, eyvallah deriz. Talimat aldılar, gereğini yaptılar. Ne oldu 13 binlik fark 800 bin oldu. Kim kazandı demokrasi ve halk. Kim kaybetti? Yalan söyleyenler, devletin, yargının bürokrasisini kullananlar, sarayın sözünden çıkmayanlar derslerini aldılar. Yapacağımız en önemli iş bu ülkeye ahlakı ve demokrasiyi getirmek.

HDP yok masada, doğru. Sayın Sancar’da biz orada yokuz dedi. Biz de o masada olmalıydık diye söylendi. 6 liderin görüşü böyle çıktı. Bir ittifak daha var. Orada da birden fazla parti biraraya geldi.

Biz birinci turda alacağız, hiçbir sorun çıkmaz. Seçimi iptal etmeye kalkarlar, tekrar yaparız. En ufak endişemiz yok. Çünkü milletin şurasına gelmiş. Bunlar herşeyi yapmaya kalkarlar, enteresan dünyaları var. Hayatımda bu kadar koltuk meraklısı görmedim. Koltuk insana bir şey vermez. Manevi dünyan, irfanın, bilgin, insana saygın sana bir şey verir. O nedenle lüks itibardır diyor. Aramızda siyahla beyaz kadar fark var.

AK Parti kayıp bin gün diyor, kabul etmek lazım, kendileri bin gün yok. Ekrem başkan metro inşaatları başlattı. Parasızlık demedim. Belediye başkanı arkadaşlarıma sakın şikayet etmedim, sizin göreviniz zorluğu aşmak, gereğini yapmak dedim. Dünyanın engelini çıkarıyorlar. İmza atılacak, metro yapılacak, para gelecek bekletiyorlar. Yazıya aylarca cevap verilmiyor. Çevre Şehircilik Bakanlığı’nı kapatacağız. Çevre Bakanlığı olacak. Orada oturan bakan bizim Kargamış belediyesinin diyelim, oradaki parkı imara açabilir. Senin ne işin var orada. Bu yetki belediyelerde olur, orası denetler. Bütün büyük rantların merkezidir orası. 5’li çetenin de merkezidir orası. Bütün o alanlar, askeriye ait yerler vardı İstanbul’da. Binlerce dönüm. Erdoğan ‘buralar yeşil alan olacak’ dedi hepimiz sevindik. Sonra imara açtılar. Çünkü para. Bizim bilmediğimizi sanıyorlar. İstanbul’da ne kadar fakir fukaranın hakkı alındıysa o parayı alıp iade edeceğim onlara.

Bir ara Mansur Başkan’a ‘Çubu Barajı konserleri yapın’ dedim. İnsanlar gelsin görsünler, Cumhuriyetin ilk barajı. Burada çok sayıda yeşil alan yapılıyor. Bütün engellemelere rağmen yapılıyor. Ama zorla rant elimizden gitti, mahvolduk vs. Para halkındır, hizmet halka verilecek.

Sanki biz hiçbir şeyi düşünmüyoruz, belediye başkanları ne yapıyor ne ediyor onları sürekli gözlüyoruz gibi bir şey yok. Belediye başkanlarımızdan aylık bilgiler geliyor, değerlendiriyoruz. Belediye başkanlarının dünya kadar işi var. Belediye başkanı acaba genel merkezlerden gelen talimatları mı yapıyorla? Hayır, onun dışında her belde, belediyenin kendine özgü sorunları var. Kendi ekibiyle çalışırlar. Hiçbir zaman müdahale etmeyiz. İstediğimiz şu; biz sizin başarınızı istiyoruz. Başarılarınız aynı zamanda CHP’nin başarıları demektir. Belediyeleri nasıl yönetiyorsak Türkiye’yi de aynı anlayışla yöneteceğiz. İmkanları yeteri kadar var mı? Hayır, bazı gelirleri kestiler. Covid döneminde yardım kampanyalarını yasakladılar. Bu engellerin hiçbirisi belediye başkanlarımızın görev yapmaları için engel değil. Bütün belediye başkanlarımızdan Ankara, İstanbul, Mersin, Eskişehir, Aydın’dan Kargamış’a, Iğdır’a kadar memnunuz. Belediye başkanlarımızla ilgili o bölgelerde özel çalışmalar yapıyoruz, gayet başarılı çıkıyorlar.

Parti olarak bizim görüşlerimiz var. İlk 1 hafta içerisinde tarım kredi ve bankalara olan çiftçi borçlarının faizini sileceğiz. Esnafın da esnaf kefalete olan borçların faizini sileceğiz. Süleyman Şah türbesini tekrar kendi topraklarımıza getireceğiz. Kendi toprağını nasıl bırakırsın, bayrağını nasıl indirirsin, türbeyi nasıl kaçırırsın, insan orada canını verir. Merkez Bankası başkanını, içeride ve dışarıda güven veren birisini getireceğiz. Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplayacağız. Sorunların nasıl çözüleceğini anlatacağız. Bunların bir kısmına 6’lı masa evet dedi. Hasar Tespit Komisyonu kurmamız lazım. 6’lı masa Strateji Oluşturma ve Planlama Teşkilatı dendi, doğrudur. Her şeyden önemlisi yaptığımız her şeyin hesabını millete vereceğiz. Bir şeyi yapamadıysak niye yapamadığımızı anlatmamız lazım. Kahramanlık edebiyatına gerek yok.

Siz her kuruşun hesabını verirseniz kimse yolsuzluk yapamaz. Kur Korumalı Mevduat var. Merkez Bankası’nın yükü nedir? Kimse açıklamıyor, gizli. Hazine’den vergi yükünü öğreniyoruz. Ama dolardaki Merkez Bankası yükünü bilmiyoruz. Devlet gizlilik üzerine inşa edilmez. Devletin sırrı elbette olur. Biz MİT kalksın bütün bilgileri açıklasın demiyoruz. Bizim parti olarak düşündüğümüz yap işlet devlet, kamu özel işbirliği, bunların her birisi soygunların olduğu yer. Bunların gerçek maliyetlerini bulup, kamulaştıracağız. Boğaziçi Köprüsü’nden kaça geçiyorsan buradan da o fiyata geçeceksin diyeceğiz. Kendine milliyim, yerliyim diyorsun, paran ABD doları. Bu nasıl milliyetçilik? Bugün bankaların mevduatı yüzde 60 ya Avro ya Dolar. Bunlar ne yerli ne milli. Bunlar tamamen bir avuç insana çalışıyor. Köprüyü yapıyorsun gelir garantisi veriyorsun. İhalede gelir garantisi olur mu?

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER