Cumartesi, Nisan 20, 2024

Karamollaoğlu: Şeker fabrikaları Afrin kadar milli bir mesele

Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında, Hükümete şeker fabrikalarının satılmaması konusunda uyarılarda bulundu.

Şeker fabrikalarının Afrin kadar milli bir mesele olduğuna vurgu yapan Karamollaoğlu, “Bir Kızılderili değişiyle bu arkadaşlara seslenmek istiyorum, ‘Son Fabrika satıldığında, Son üretici toprağını terk ettiğinde, Beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!” diye uyarılarda bulundu.

Özelleştirme ile şeker pancarının biteceğini söyleyen Karamollaoğlu, “Bunların özelleştirilmesinin tek bir sebebi var, o da rant. Kısa vadeli rant görüyorum. Kısa vaade paraya çevirme derdinler. Bu konu bizi endişelendirecek bir mecra sürüklemez inşallah” değerlendirmesinde bulundu.

Devam eden ittifak tartışmalarına açıklık getiren Karamollaoğlu, “Sayın cumhurbaşkanı çeşitli partilerle görüştü. Bizde uyum yasaları ile ilgili teklifimizi götürdük. Biz toplantıdan ayrılırken, bizle temaslarının devam edeceğini söyledi. Bizde her parti ile diyalog içinde olacağımızı söyledik. Ancak hiçbir zaman koalisyonda açık bir teklif olmadı. Bizde de öyle bir durum yok. Kutuplaşma ve kamplaşmaya karşıyız. Bloklaşarak aday çıkarılmasını istemiyoruz. Biz bir ittifaktan çok ilkelerin üzerinde durulmasını isteyeceğiz” dedi.

Karamollaoğlu, “Hükümet bu konuda kararlı ise pancar birlikleri ve Pankobirlik ile bir araya gelmesi lazım. Pancar üreticisinin elinde şuan para yok. Ancak inanıyorum pancar üretiminde elde ettiği gelirinden daha fazlasını devlete öder. Pancar çiftçisi tarımı geliştirerek öder. Hükümettin bunu muhakkak göz önünde bulundurması gerekiyor” dedi.

AÇIKLAMALAR ENDİŞE VERİCİ

Türkiye ile ABD arasında yoğun bir görüşme trafiğinin yaşandığını söyleyen Karamollaoğlu, görüşme sonrası yapılan açıklamaların endişe verici olduğunun altını çizdi. Karamollaoğlu, Hükümetin herkesle görüşebileceğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Mesela McMaster görüşmesinin ardından deniyor ki, ‘Türkiye ve ABD’nin uzun vadeli stratejik ortaklık ilişkileri teyit edildi! İnsan sormadan edemiyor. Allah aşkına neyin Teyidi bu? Neyin müttefikliği? Neyin Ortaklığı? Daha iki hafta önce bir tankımız Amerikan füzesiyle vuruldu. 5 Askerimiz şehit düştü. İki subayımızın şehit olduğu helikopterin akıbetini ise henüz daha öğrenemedik. Mattis görüşmesinin ardından deniyor ki, ‘ABD YPG’ye yardımda bulunmamış” Peki o zaman 5 bin tır silah gökten zembille mi indi? YPG’ye 550 milyon dolarlık yardım bütçesini ABD Senatosu değil de, Patagonya Parlamentosu mu ayırdı. Siz bu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz. Bir kez daha söylüyorum; ABD’ye güvenilmez. ABD ile aynı çuvala girilmez. Bu saatten sonra ABD ile bırakın uzun vadeli ortaklığı bir gün dahi ortaklığımız söz konusu olmamalıdır.”

Şeker Fabrikaları için ihale açıldı: 14 şeker fabrikası ‘davetli’ şirketlere satılacak

HAYALLER OSMANLI HAYATLAR BOP PROJESİ

Karamollaoğlu, Türk dış politikasının çelişkili bir süreçten geçtiğine vurgu yaparak, “Hayaller Osmanlı, gerçekler Büyük Ortadoğu hayaller Abdülhamit Han, gerçekler Theodore Hertzel. Bu işler dizi çekmekle, film çevirmekle olmuyor. Biz inanıyoruz ki eğer Sultan Abdülhamit yaşasaydı ABD ve İsrail’i stratejik müttefik olarak kabul etmezdi. Amerikan askerlerinin incirlikte konuşlanmasına izin vermezdi. ‘Şehit kanı para ile satılamaz’ der, Mavi Marmara şehitlerini 22 milyon dolar karşılığı pazarlık konusu yapmazdı? Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın ABD ve NATO eli ile karıştırılmasına ortak olmazdı? En önemlisi de Sultan Abdülhamit yaşasaydı Avrupa Birliğine girmek için değil İslam Birliğini Kurmak için çaba harcardı” diye konuştu.

MERKEL TERLİĞİ YEDİLER

Geçtiğimiz günlerde serbest bırakılan Alman gazeteci Deniz Yücel meselesini değerlendiren Karamollaoğlu, “Hiç kimse kusura bakmasın, kızmasın, darılmasın. Amerika’ya Osmanlı Tokadı atacaklardı. Merkel’den Alman terliği yediler. Gazeteci Deniz Yücel, Merkel görüşmesinin ardından bir günde serbest bırakıldı. Biz elbette, suçsuz yere, haksız yere kimsenin hapis yatmasını istemeyiz. Ama Merkel’le yapılan görüşmenin hemen akabinde böyle bir gelişmenin yaşanması haklı sorulara neden oldu. Zaten zedelenmiş olan adalet duygusunu yeniden tartışma konusu yaptı. Bugün suçsuz olduğu ortaya çıktığı halde hala işe iade edilmeyen, hatta hapis yatan binlerce KHK mağduru var. Hepsi adalet bekliyor. Bu insanların adalete kavuşması için illa arkalarında bir dış ülkeler mi olmalı? Bugün Türkiye’de ne yazık ki adalet rafa kaldırılmıştır. Yaşananlar bunu teyit etmektedir” şeklinde konuştu.

AYŞE ÖĞRENMENİN PİŞMAN HAKKI YOK MU?

Karamollaoğlu, KHK mağdurlarına değinerek, “Evet ısrarla adaletin üzerinde duruyoruz. Durmaya da devam edeceğiz. Bakın geçtiğimiz hafta Meriç Nehrinde, KHK’lı Ayşe öğretmen, çocukları 3 yaşındaki Halil Münir ve 11 yaşındaki Abdulkadir Enes ile birlikte boğularak hayatını kaybetti. Vicdan sahibi herkese soruyorum. 3 yaşındaki Halil Münir ve 11 Yaşındaki Abdulkadir Enes darbeci mi? Ellerine silah alıp bir darbeye mi karışmışlar? Bu soruları vicdanımıza sormak zorundayız. Elbette, darbe girişimine kim teşebbüs ettiyse, buna kim yardım ettiyse en ağır şekilde cezasını çekmeli. Fakat FETÖ yapılanmasının gizli emellerinden habersiz, ibadet şuuru ile çalışan insanlara aynı muameleyi yapmak haksızlıktır. Ne istedilerse verdik diyen sizsiniz. Yıllarca bu yapı ile birlikte yan yana iş çeviren sizsiniz. Devletin bütün kurumlarına sızmalarını seyreden, hatta yerleşmelerini sağlayan sizsiniz. Fakat siz hata yapıp pişman olma hakkına sahipken, Ayşe öğretmenin, Hatice hemşirenin buna hakkı olmayacak. Bu ne vicdana, ne insafa, ne de adalete sığar” ifadelerini kullandı.

ŞEKER FABRİKALARININ SATILMASINI İSTEMİYORUZ

Türkiye’nin adaletin, dış politikanın, eğitimin ve ekonominin yaralı olduğunu belirten Karamollaoğlu, “Peki bu yaraları sarması gereken iktidar ne yapıyor? Yangından mal kaçırır gibi elde kalan son fabrikaları da satışa çıkarıyor. Mirasyedi evlat gibi Milli Görüş’ün yaptığı fabrikaları Milli Görüş geleneğinden gelenler teker teker satışa çıkarıyor. Biz bu fabrikaların satılmasını istemiyoruz.. Bugün aramızda Şeker İş Sendikası mensupları var. Şeker Fabrikası çalışanları var. Bilindiği gibi; Afyon, Alpullu, Bor, Çorum, Elbistan, Erzincan, Burdur, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat ve Muş şeker fabrikaları satılacak. Peki, bunları niçin satıyorlar? Daha fazla pancar ekilsin, Daha fazla şeker üretilsin diye mi? Fabrikaları yenileyip ülke ekonomisine daha fazla katkısı olsun diye mi? Hayır? Bunların özelleştirilmesinin tek bir sebebi var; rant. Kısa vadeli rant görüyorum. Kısa vaade paraya çevirme derdinler. Bu konu bizi endişelendirecek bir mecra sürüklemez inşallah. Hükümet bu konuda kararlı ise pancar birlikleri ve Pankobirlik ile bir araya gelmesi lazım. Pancar üreticisinin elinde para yok şuan. Ancak inanıyorum ki pancar üreticisi fabrikalardan elde ettiği gelirinden daha fazlasını devlete öder. Pancar çiftçisi tarımı geliştirerek öder. Hükümettin bunu muhakkak göz önünde bulundurması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

ÖZELLEŞTİRİP PANCARI BİTİRECEKLER

Fabrikalarının Afrin kadar milli bir mesele olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, “Bu ülkede tütün üretiminden 300 bin aile ekmek yiyordu. Tekel’i özelleştirip tütün üretimini bitirdiler. Sigara içilmesine şiddetle karşıyım. Ama burada kastettiğimiz üretim! Eskiden Bitlis sigarası vardı, Samsun sigarası vardı, Bafra sigarası vardı. Şimdi ise Marlboro var, Camel var, Winston var. Milleti Amerikan sigarasına mahkum ettiler. Şimdi aynı şeyi şeker’de yapıyorlar. Şeker fabrikalarını özelleştirip pancar üreticisini de bitirecekler” diye uyardı.

İNSANLARI TOPRAKSIZLAŞTIRIYORLAR

Karamollaoğlu, pancar üretiminden 120 bin ailenin geçimini sağladığına dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Bir aileyi asgari 4 kişi hesaplasak 480 bin kişi eder. Nakliyecisini, çapacısını, mevsimlik işçisini, küspecisini, gübrecisini, hayvancısını, fabrika da çalışanını da kattığınızda doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 10 milyon kişiyi ilgilendiren bir sektör. Yanlış politikalar yüzünden zaten köyler boşaldı. Tarımla geçinen ilçeler boşaldı. Şimdi bu fabrikaları satarsanız Anadolu’daki şehirler boşalacak. Şunu unutmayın; Sınırı asker korur, toprağı insan. İnsanları topraksızlaştırıyor. Toprağı da insansızlaştırıyorsunuz. Bir Kızılderili değişiyle bu arkadaşlara seslenmek istiyorum, ‘Son Fabrika satıldığında, Son üretici toprağını terk ettiğinde, Beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!” diye uyarılarda bulundu.

TBMM 80 MİLYONU TEMSİL ETMELİ

Uyum yasalarına değinen Karamollaoğlu, “Ayrıntıları çok fazla bilmiyoruz. Çünkü Afrin harekâtı ile ilgili askeri bilgileri bile ilçe kongrelerinde paylaşanlar, nedense uyum yasalarını adeta kozmik odada tutuyorlar. Ama basına yansıdığı kadarıyla, muhalefetin uyarılarının hiçbiri dikkate alınmamış görünüyor. Biz en başından beri şu 6 hususu ısrarla dile getirdik. Birincisi, uyum yasalarında ‘güç bende, yeterli çoğunluğum var, istediğimi yaparım’ mantığı ile hareket edilmemelidir. İkincisi, kuvvetler ayrılığı mutlaka teminat altına alınmalıdır. Üçüncüsü, Meclis ne kadar güçlü olursa Türkiye o kadar güçlü olur. TBMM hiçbir kişi, kurum veya makamın vesayeti altına sokulmamalıdır. Dördüncüsü, kutuplaştırıcı değil kucaklaştırıcı bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. TBMM milletimizin bütün kesimlerinin temsil edildiği bir kurum haline getirilmelidir. Beşincisi, TBMM’nin 1 partinin, 2 partinin değil 80 milyonun temsilcisi olduğu unutulmamalıdır. Altıncısı, yapılacak yasal düzenlemelerde gücün hukuku değil hukukun gücü esas alınmalıdır” diye konuştu.

ÜLKEMİZ ZARAR GÖRÜR

Hükümetin kucaklaşma yerine kutuplaşmayı tercih ettiğinin altını çizen Karamollaoğlu, şunları kaydetti: “Maalesef bu 6 konuda da tam tersi yapılmıştır. İki partinin mutabakatı, Türkiye’nin mutabakatına tercih edilmiştir. İyi niyetle bir kez daha söylüyoruz. Bu uyarılar dikkate alınmazsa, bundan sadece iktidar ya da muhalefet değil bütün Türkiye zarar görür. Hukuka, adalete göre değil konjonktüre göre hazırlanan düzenlemeler gün gelir kendi ayağınıza dolanır. Gün gelir kendi koyduğunuz barajda boğulur, kendi getirdiğiniz düzenlemenin mahkûmu olursunuz. Tarih bunun dramatik örnekleriyle doludur.”

HERKESLE DİYALOG İÇİNDEYİZ

Devam eden ittifak tartışmalarına açıklık getiren Karamollaoğlu, “Sayın cumhurbaşkanı çeşitli partilerle görüştü. Bizde uyum yasaları ile ilgili teklifimizi götürdük. Görüşmede ülke meseleleri üzerinde değerlendirmelerde bulunduk. Biz toplantıdan ayrılırken, bizle temaslarının devam edeceğini söyledi. Bizde her parti ile diyalog içinde olacağımızı söyledik. Ancak hiçbir zaman koalisyonda açık bir teklif olmadı. Bizde de öyle bir durum yok. Kutuplaşma ve kamplaşmaya karşıyız. Bloklaşarak aday çıkarmasını istemiyoruz. Biz bir ittifaktan çok ilkelerin üzerinde durmasını isteyeceğiz. Bu ilkeler altında duranları da kucaklayacağız. Bunu hiçbir partiyi ilzam etmek için değil bu tür konuların görüşülmesinin faydalı olmayacağını söyledik” şeklinde konuştu.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER