Cumartesi, Nisan 20, 2024

Karamollaoğlu: Asgari ücretliyle, KHK mağdurlarıyla, Şeker Fabrikası işçileriyle ittifak yapacağız

Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında, kimlerle ittifak yapacaklarını açıkladı. Karamollaoğlu, “Biz fitre parasına muhtaç hale getirilmiş 6 milyon asgari ücretliyle ittifak yapacağız. Biz yarı fiyatına satılan Şeker Fabrikası işçileriyle, pancar ve tütün üreticileriyle ittifak yapacağız. KHK mağdurlarıyla ittifak yapacağız. Taşeronla ittifak yapacağız. Bizle milletle ittifak yapacağız” diye açıkladı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Gündemin en sıcak konularını değerlendiren Karamollaoğlu, Doğu Guta, Afganistan’da katledilen hafız çocukları, ekonomi, adalet, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Eskişehir’de akademisyenleri katledilmesi, Furkan Vakfı ve ittifak ile ilgili çok önemli değerlendirmelerde bulundu.

BİRBİRLERİ İLE YARIŞIYORLAR

Partisinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenleyen Karamollaoğlu, “Maalesef her basın toplantısına acı haberler başlıyoruz. İslam dünyası elim hadiselerle karşı karşıya kaldı. ABD destekli uçaklar hafızlık eğitim gören çocukları bombaladı. Bunun tesadüfen olma imkânı yok. 100’e yakın çocuk en mutlu gününde hayatını kaybetti. Bunun acısı dinmeden, Doğu Guta’da çoğunluğun kadın ve çocuk olmak üzere 78 kişi hayatını kaybetti. Bu menfur saldırıyı lanetliyorum. Yaralılara Allah’tan acil şifalar versin. Kim tarafından hangi gerekçe ile yapılarsa yapılsın. Bu saldırı bir insanlık suçudur. Bu saldırıyı kim yaptıysa yargılanacaktır. Bunlar tarih önünde muhakkak yargılanacaktır. Bu saldırıyı yapanlar ve gerçekleştirenler bugün süratle ortaya çıkarılmalıdır. BM Güvenlik Konseyinde görüşmeler trajedi komik bir hal aldı. Doğu Guta’daki saldırıların arkasını ortaya çıkarmak için ABD ile Rusya Güvenlik Konseyine önerge verdi. İki önerge de ret edildi. Birbirleri ile yarışır gibi. Birbirleri ile itibar yarışı yapıyorlar. Kimse bu saldırıların durması faillerin ortaya çıkması için bir çaba içinde değiller. Ortadoğu yaklaşık 20 senedir kaynıyor. Bu estirilen havanın sebebi kim ne derse desin hedef Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail’i kurmaktır. Bu kargaşadan yaralanan tek İsrail’dir. Bu araştırmalar yapılmasa İsrail hep kendini mağdur göstermektir” diye konuştu.

BM ETKİSİZ BİR KURULUŞ

Karamollaoğlu, Birleşmiş Milletlerin ciddi mesellerde etkili bir kuruluş olamadığının altını çizerek, konuşmasına, şöyle devam etti: “BM son zamanlarda güçlü ülkelerin menfaatlerini korumak için çalışıyor. Bazen ciddi raporlar yayınlanıyor. Filistin ile ilgili bir rapor yayınlandı. Raporda, İsrail’in terörist olduğu söylendi. O raporu ilan edenler işinden istifa etmek zorunda kaldı. Böyle şahsiyetsiz duruşlar dünyada barışı getiremez. Biz getiririz. Mağdur olan ülkeler bir araya gelince güçlü ülkelerin önünde tavır sergilerse durum değişir. Ama buna önerlik yapacak bir babayiğit lazım. Bunu biz yapabiliriz. İslam ülkeleri, mağdur ve sömürülen ülkeleri bir araya getirilmek bizim birinci görevimiz. Batı İslam’a karşı bir tavır sergiliyor. Bunun için buna yönelik bir yönetim gözükmüyor.”

TÜM MESELELERE IŞIK TUTUYOR

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde bir akademisyenin 4 arkadaşını katletmesi ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, “Eskişehir’de ruh hastası bir akademisyen 4 arkadaşını katletti. Bu olayla ilicili onlarca soru işareti ortaya çıktı. Hemen ardından bu konunun gündeme getirilmesi engellendi. Sansürlendi! Üniversite saldırganın aklı dengesi bozuktu psikolojik sorunları vardı diyor; O zaman şu soruların cevaplanması gerekiyor. Ruh hali bozuk birine silah ruhsatı nasıl verildi? Nasıl elinden alınmadı? Bu ruh hali bilinmesine rağmen meslekte nasıl tutuldu? Ve buna kimler göz yumdu? Bu kişinin şikâyet ve iftiraları nedeniyle yüzlerce kişi hakkında işlem yapıldı. Bazıları ihraç edilmiş hatta bazıları uzun süre hapis yatmak durumunda kaldı. Akli dengesi bozuk birinin şikâyet ve ihbarlarına nasıl ve neden itibar edildi? Bu kişinin ihbar dilekçeleri dikkate alınırken, hakkındaki ruh bozukluğu ile ilgili uyarı ve şikayet dilekçeleri neden itibar edilmedi. Bu mesele Türkiye’nin fotoğrafı gibi. Biz bir meseleyi gündeme getiriyoruz ama Türkiye’deki diğer meselelere ışık tutmuş oluyoruz. Bu sorular cevap bulmadan doğru teşhiste bulunmak mümkün değildir” dedi.

DEVLET DEĞİL AŞİRET BİLE YÖNETEMEZLER

Eskişehir’de yaşanan olayın OHAL travması olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, FETÖ ile mücadelenin sosyal ve psikolojik yönü hep göz ardı edilmiştir. Hala da edilmektedir. Oluşturduğu bireysel ve toplumsal tahribat dikkate alınmıyor. Hapse düşen birinin hapse düşmüş birinin pişmanlık duygusunu ifade etmesine yani örgütün bir parçasına kabul haline getirdi. Bir insanın pişman olduktan sonra hakim derki, ‘sen kimlerle birlikteydin’ işte o zaman dananın kuyruğu kopar. Elbette bilinen bazı itirafçılar sorgulayan kişilere yönetiyordur. Eğer bu pişmanlık öç almaya dönüştüyse masum insanları da o listeye dahil ediyorlar. Bir yönetim bunu dikkate almaz mı? Bu nasıl mantıktır. Devlet kendi üzerine düşen görevi yerine getiremiyor. Başkasına iftira atacaklarını dikkate almıyorlar. Devlet değil, aşiret bile böyle yönetilmez. Bu yüzden binlerce kişi hapishanede, binlerce kişi mağdur, binlerce kişi işsiz durumunda yer alıyor. Delil yok ama işten alınması delil olarak kabul ediliyor. Bunlara ayrı bir madalya takmak lazım. Böyle hâkimlik olmaz. Adalet hâkimlerin dik durması ile olabilir. ‘Berlin’de hakimler var’ derler. Biz neden Ankara’da ve İstanbul’da hakimler var diyemiyoruz“ diye konuştu.

MÜREKKEBİN AKMADIĞI YERDE KAN AKAR

Karamollaoğlu, devletin yapması gerekeni vatandaştan beklerseniz bu sonuçlarının kaçınılmaz olacağını ifade ederek, “Bu süreç bir cadı avına dönüşmüş, bir korku imparatorluğu oluşmuştur. Bakanlar konuşamıyor, Dekanlar konuşamıyor, gazeteciler, milletvekilleri, bürokratlar konuşamıyor. Konuşanların da ne hale düştüğünü de görüyoruz. Aydınlar konuşamıyor, âlimler konuşamıyor, hocalar konuşamıyor. Çok net söylüyorum: Fikirlerin, düşüncelerin, insanların konuşamadığı yerde silahlar konuşur. Mürekkebin akmadığı yerde kan akar” ifadelerini kullandı.

KİMSE FİKİRLERİNİ AÇIKLAMAKTAN MAHRUM BIRAKILAMAZ

Adana’da Furkan Vakfı’na bağlı yurtların kapatılmasına değinen Karamollaoğlu, “Furkan Vakfına mensup öğrencileri evleri mühürlendi. Kız öğrenciler eşyaları ile birlikte sınav dönemi sokağa atıldı. Bu FETÖ ile mücadele de bir sonuç olarak ortaya çıkıyor. Üzülerek ifade ediyorum. Ama bazıları buna kızıyor, kınıyor. Ancak biz 28 Şubat’ta bu yaşadığımızı ters bir yönden yeniden yaşıyoruz. 28 Şubat’ta yüksek yargı, üst düzey askerler, gazeteler, patronlar katıldı. Ancak o dönemde mahkemelerde doğru karar çıkıyordu. Baskı ve yanlış karar veren vardı. Bu kadar kendisine az savunma hakkı verilmeyen bir dönem yoktu. 1980 darbesinde idam ile yargılandık. Ancak savunmamız engellenmedi. 5,10,15 sene geçecek ancak insanlar yaşadıklarını konuşacak. İnsanlar zulmü anlatılacak. Furkan Vakfı’na hiçbir zaman irtibatımız olmadı. Milli Görüş prensiplerine bağlı olduğu kanısında değiliz. Bizden değiller. Solcu sağcı olsun. Fikir kulübün üyesi olsun. Kanunları çiğnemediği sürerce fikirlerini açıklamaktan mahrum bırakılamaz. Bu evler hangi gerekçeyle mühürlendi? Bu kız öğrenciler hangi suçlamayla sokakta bırakıldı? Furkan Vakfı eğer AK Parti’ye karşı bir tavır sergilemeseydi böyle bir tavır görür müydü? Bu gidişattan ciddi endişe duyuyoruz“

MANŞETLERLE GERÇEK GİZLENEMEZ

“İnsanları susturarak medya kontrol altına almaya çalışıyorlar” diyen Karamollaoğlu, 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin büyük bir başarıya imza attığını hatırlatarak, şunları kaydetti: “Seçimlerde Refah Partisi’ne karşı yoğun bir kampanya başlattılar. O dönemde Refah partisini iktidara gelmesini engelleyemediler. 1996 yılında Refah Partisi Türkiye’nin en büyük parti haline geldi. O dönem kampanyalar öyle bir noktaya geldiler ki, iktidar değişti. Ama o iktidarı indirenler şunu iyi bilsinler onlar şu an ki durumun sorumlusudur. O zaman o haksızlıklar yapılmasıydı. Bu durumlar yaşanmadı. Bu iktidarın geleceği olmaz. Bütün bu baskılara rağmen Saadet Partisi’nin yükselişini, vatandaşın gönlünde taht kurmasını AK Parti’nin hiçbir çabası engelleyemez. Siz manşet övgüleri ile gerçeği ile gizleyemezsiniz.”

SATMAYI BİLE BECEREMİYORLAR

14 şeker fabrikasının satışına ilişkin Karamollaoğlu, “14 şeker fabrikasının 4 tanesi satıldı. Dolar bazında değerlendirildiğinde, Bor Şeker Fabrikası 84 milyon dolara, Kırşehir 82 milyon dolara, Çorum Şeker 132 milyon dolara, Yozgat Şeker ise 69 milyon dolara gitti. Bilindiği gibi 2011 yılında Şeker fabrikaları yine satışa arz edilmişti. İşte 2011 yılındaki rakamlar dikkate alındığında; Bugün 84 milyon dolara satılan Bor şeker fabrikasının 149 milyon dolara, bugün 82 milyon dolara giden Kırşehir fabrikası 141 milyon dolara, 132 milyon dolara satılan Çorum Şeker’in 192 milyon dolara, 69 milyon dolara satılan Yozgat Şeker Fabrikası’nın ise 119 milyon dolara satılması gerekiyordu. Arada 211 milyon dolar fark var. Rakamlar gösteriyor ki, Bu iktidarın fabrika yapmasından geçtik, yapılanı bile adam gibi satmayı beceremiyor. Sayın Cumhurbaşkanı 2011 yılındaki ihaleyi, kamu yararı gözetilmediği için iptal ettirmişti. Şimdi sadece 4 fabrikada 200 milyon doların üzerinde bir kamu zararı var. Bakalım sayın Cumhurbaşkanı şimdi ne yapacak? Merakla bekliyoruz. Kendisini, ‘Ey Özleştirme idaresi, bu işi becermediniz’ diyecek mi? Yerli ve milli olmak bunu gerektirir” diye konuştu.

44 TANE CEZAEVİ YAPIYORLAR

Karamollaoğlu, Türkiye’de ciddi yatırımlarının da olduğunu belirterek, “Türkiye’de hiçbir şey yapılmıyor manasına gelmiyor bu. Türkiye’de ciddi yatırmalar var. Önemsiz değil. Önemini sizin takdirine bırakıyorum. 2017 yılında cezaevi inşaatlarında büyük bir hamle var. 44 cezaevi var. Buna 5 milyar 300 milyon lira para harcadı. Kırşehir şeker fabrikasını 330 milyon liraya satan Hükümet, Aynı Kırşehir’e KDV’si içinde 338 milyona cezaevi yaptırıyor. İşte bu iktidarın yatırım anlayışı bu. Fabrika satmayı başarı, cezaevi açmayı yatırım sanıyorlar. Türkiye bugün İcra Dairesini kurdele keserek açan bir hükümetle yönetiliyor. Biz gardiyan evlet değil, garson devlet olmak istiyoruz. Hükümetin bir diğer başarısı cocacola fabrikası açıyor. Bu iktidarın övünç meselesi olarak gündeme getiriyor” şeklinde konuştu.

DEVLET İTHALATÇI MIDIR?

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın “Devlet Fabrikatör Değildir” sözünü eleştiren Karamollaoğlu, “Peki sayın Bakan, Devlet İthalat firması mıdır? Neden Romanya’dan, Ukrayna’dan hatta Brezilya’dan hayvan ithal edip kendi besicinizin karşısına rakip olarak çıkıyorsunuz. Türkiye’de binlerce dönüm arazi ekilmeyi beklerken, yurtdışında çiftlik kurup, kendi çiftçinizin karşısına rakip olarak çıkıyorsunuz. Peki sayın bakan, Devlet inşaat şirketi midir? Devlet fabrika yapmaz diyorsunuz da, neden inşaata gelince Türkiye’nin en büyük müteahhidi oluyorsunuz. Devlet fabrikatör değilse, gardiyan hiç değildir. Biz gardiyan devlet değil, garson devlet istiyoruz. Çünkü bu ülke cezaevi yaparak değil fabrika kurarak kalkınır. Adalet, cezaevlerinin sayısını arttırarak değil adil bir hukuk sistemi kurarak sağlanır” dedi.

HÜKÜMET’İN HESABI MI YANLIŞ DİYANET’İN HESABI MI?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fitre miktarını değinen Karamollaoğlu, “Buna göre; bir fitrenin fiyatı 19 lira. Bildiğiniz üzere fitre miktarı bir kişinin bir günlük asgari ihtiyacını karşılamak üzere hesaplanır. Buradan yola çıkarak hep birlikte bir hesap yapmak istiyorum. Bugün 5 kişilik bir ailenin fitre miktarına göre bir aylık ihtiyacı olan para asgari 2 bin 850 liradır. Bugün Türkiye’de 14 milyon çalışanın 6 milyonu asgari ücretli! Peki, Türkiye’de asgari ücret ne kadar? 1600 lira. Şimdi soruyorum bu ülkede diyanet işlerinin hesabı mı yanlış, hükümetin hesabı mı? Bu fitre hesabı bile milletin, içine düştüğü dar boğazı anlamaya yeter. Çay simit hesabı yaparak iktidara gelenler bugün otursunlar bu hesabı gözden geçirsinler. Demagoji yapmak yerine bu milletlin gerçek sorunlarını görsünler, bunları düzeltmeye çalışsınlar” ifadelerini kullandı.

BİZ MUTLAKA BİR İTTİFAK YAPACAĞIZ.

Karamollaoğlu, kimle ittifak yapacaklarını açıklık getirerek, şunları, ifade etti: “Milletimiz bir umut ışığı arıyor. Bize soruyorlar; ittifak yapacak mısınız? Elbette biz mutlaka bir ittifak yapacağız. Çünkü ittifak yapmazsanız iktidar olamazsınız. Peki, kiminle ittifak yapacaksınız? İşte cevap veriyorum. Biz fitre parasına muhtaç hale getirilmiş 6 milyon asgari ücretliyle ittifak yapacağız. Biz yarı fiyatına satılan Şeker Fabrikası işçileriyle, pancar ve tütün üreticileriyle ittifak yapacağız. Bylock mağduru, zoka mağduru, mor beyin mağduru, KHK mağdurlarıyla ittifak yapacağız. Sizi taşeron köleliğinden kurtarıyoruz denilerek kandırılan 4C’lilerle ittifak yapacağız. Biz milletimizle ittifak yapacağız.”

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER