Cuma, Nisan 19, 2024

Kambiyo kontrollerinde nereye gidiyoruz?

İzlenen politikalar ciddi miktarda dış ticaret açığı ve dolayısıyla cari işlemler açığı yaratmaktadır. Bunu kapatmak üzere yabancı sermaye gelmemektedir ve giderek artan kambiyo kontrolleri nedeniyle gelme olasılığı daha da zayıflamaktadır.

Son dönemde ülkemizdeki döviz kıtlığına bağlı olarak dövizin alım satımı, fiziki hesaptan çekilmesi ve yurtdışına transferi konularında giderek artan kısıtlamalar uygulanmaya başlamıştır. Bunlardan bir bölümü düzenleme şeklinde bir bölümü ise uygulamada zorlama şeklinde olmaktadır. Bu durum ise giderek artan bir kambiyo kontrolünün varlığını göstermektedir.

Kambiyo kontrolü, bir ülkenin para birimini yabancı para birimleriyle değiştirmek veya yabancı para birimlerini yabancı ülkelere transfer etmek için belirli yasaklamaların, sınırlamaların veya izinlerin gerekli olduğu bir sistemdir. Kambiyo kontrolleri, genellikle ekonomik istikrarsızlık ve dış ödemelerinde sorun yaşayan ülkelerin, para hareketlerini ve döviz kurlarını kontrol altına almak suretiyle istikrar sağlamak ya da sıkıntıların krize dönüşmesini önlemek amacıyla başvurdukları bir yöntemdir. Sıkıntıların temelinde ise ülkedeki döviz varlığının yetersizliği bulunmaktadır. Ülke döviz rezervleri olması gereken miktara göre daha düşük seviyelerde ise, ülke para birimi sürekli değer kaybetme eğilimindeyse kambiyo kontrolleri uygulanabilmektedir.

Ülkelerde kambiyo kontrolü ekonomik gelişmelere göre zaman zaman uygulanmakta ve sonrasında kaldırılabilmektedir. IMF tarafından en son Temmuz 2022’de yayımlanan “Annual Report on Exchange Arrangements and Exchange Restrictions 2021” raporuna göre Arjantin, Çin gibi kambiyo kontrollerini daha sıkı uygulayan ülkelerin bulunduğu görülmektedir.

Ülkemizde 1990 yılında serbest kambiyo sistemine, 2001 krizinden sonra da dalgalı kur sistemine geçilmiştir. Ancak özellikle 2021 ve sonrasında serbest kambiyo rejimini bozucu yönde alınan önlemler, kâğıt üstünde Türkiye’de serbest kambiyo sistemi değişmedi gibi görünse bile sistemin büyük ölçüde yara aldığını ve giderek de bozulmanın ağırlaştığını göstermektedir. Bu yönde alınan önlemlerin başlıcaları ise şunlardır:

  • Kur korumalı mevduat uygulaması,
  • Merkez Bankasında döviz mevduat hesapları için çok yüksek oranlı karşılık ayrılması,
  • Döviz alım satımında yüksek vergi uygulanması,
  • İhracat gelirlerinin belirli bir yüzdesinin Merkez Bankasına satılmasının zorunlu tutulması,
  • Kurlarda alım satım fiyat marjının çok yüksek tutulmasının zorunlu hâle getirilmesi,
  • Kurlara merkez bankası ve kamu bankaları tarafından müdahale edilmesi,
  • Çoklu kur uygulaması,
  • Belirli miktarın üzerindeki döviz işlemlerinde izin zorunluluğu.

Diğer taraftan kambiyo kontrolü ister istemez sermaye hareketlerinin kontrolünü de getirdiğinden uluslararası ticareti engelleyebilmekte olup, giderek kapalı bir ekonomiye dönüşmemize neden olabilecektir.

Sermaye hareketleri ülkeye doğrudan (uzun vadeli) ya da sıcak para (kısa vadeli) şeklinde giren ve çıkan sermayeden oluşmaktadır. Dolayısıyla sermaye hareketlerini kısıtlamasanız bile ülke içinde özellikle döviz alım satımıyla ilgili getirilecek kısıtlayıcı ya da zorlaştırıcı önlemler yabancı sermaye girişini caydıracağından sermaye hareketleri de uygulamada kontrol edilir olmaktadır.

Doğrudan sermaye, kambiyo kontrolünün yanı sıra pek çok faktöre bağlı olarak zaten uzun yıllardır ülkemize gelmemektedir.

Ülkemiz ciddi bir döviz kıtlığı sorunu ile karşı karşıya görünmektedir ve sorun giderek büyümektedir. Alınan önlemler sorunu çözmek bir yana daha da büyütmektedir. Mevcut ekonomi politikalarında değişikliğe gidilmezse tam kambiyo kontrolüne geçilme olasılığı artmaktadır.

Kısa vadeli yabancı sermaye hareketi dediğimiz sıcak para ise farklı kanallardan ve farklı amaçlarla ülkeye gelmektedir. Bunlardan ilki portföy yatırımlarıdır. Daha çok hisse senetlerine ve devlet iç borçlanma senetlerine para girişini kapsayan bu yatırımlar 2021 sonrası izlenen politikalar nedeniyle zaten durmuş olup, artan kambiyo kontrolleri nedeniyle gelmesi tamamen zorlaşmıştır. İkinci sıcak para türü olarak adlandırılabilecek yapı Türkiye’de yerleşik bankalar veya özel kesimin aldıkları kısa vadeli dış krediler ile yine gelen kısa vadeli mevduat amaçlı giriştir.

Bu yapı daha çok bankalara ve firmalara kullanılan kredilerin girişinde ve geri ödemelerinde döviz alma ya da satma konusunda getirilecek miktarsal ve fiyatla ilgili sınırlamalarla bağlantılı olup, son dönemde alınan önlemler burada da caydırıcı rol oynamaktadır. Üçüncüsü, sıcak para olarak adlandırılabilecek bir yapı da ödemeler bilançosundaki net hata ve noksan kalemidir. Kaynağı belirsiz olan yabancı para giriş ve çıkışlarını gösteren bu kalem son dönemde hep yüksek miktarlı girişleri göstermekte idi. Ancak artan sınırlama ve kısıtlayıcı önlemler özellikle girişlerde düşüş yaratabilecektir.

Uygulamaya baktığımızda alınan önlemler daha çok dolaylı önlemlerdir ve özellikle de bankalar üzerinde informal baskı oluşturarak sorun çözülmek istenmektedir. Ancak dolaylı müdahaleler piyasa istikrarını daha da bozmakta, belirsizliği artırmaktadır.  Mevcut ekonomi politikalarında değişikliğe gidilmediği taktirde sorunun daha da büyümesi kaçınılmazdır.

Çünkü izlenen politikalar ciddi miktarda dış ticaret açığı ve dolayısıyla cari işlemler açığı yaratmaktadır. Bunu kapatmak üzere yabancı sermaye gelmemektedir ve giderek artan kambiyo kontrolleri nedeniyle gelme olasılığı daha da zayıflamaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi yine artan kambiyo kontrolleri nedeniyle firmaların dış kredi kullanma konusunda giderek daha isteksiz olacakları da açıktır.

Ülkemizdeki bu sorunu yaratan temel faktörlerden biri de dolarizasyondur ve kur korumalı mevduat türü ürünlerle dolarizasyon ülkede daha yukarılara doğru taşınmaktadır. Kur korumalı mevduat dövizden TL’ye dönüşüm için yaratılmış bir ürün gibi gösterilmekle birlikte kapsamında getirinin kurdaki değişime bağlı olarak belirlenmesi ve TL tasarrufları da kapsaması nedeniyle bireylerin yabancı para bağımlılığını artıran bir yapı taşımaktadır.

Diğer önemli bir konu bu tür kısıtlama ve sınırlamaların döviz işlemlerinde kayıt dışı piyasayı canlandırmasıdır.  Nitekim özellikle resmi kurlar ile döviz bürolarında uygulanan kurlarda farklılıklar belirgin hale gelmiş olup, karaborsa işlemlerin de giderek yaygınlaşması kaçınılmazdır.

Sonuç olarak ülkemiz ciddi bir döviz kıtlığı sorunu ile karşı karşıya görünmektedir ve sorun giderek büyümektedir. Alınan önlemler sorunu çözmek bir yana daha da büyütmektedir. Mevcut ekonomi politikalarında değişikliğe gidilmezse tam kambiyo kontrolüne geçilme olasılığı artmaktadır. Ancak ülkemizin geçmiş tecrübelerinden bunun da çözüm getirmediği defalarca görülmüştür. Çözüm, 2021’den bu yana uygulanan ekonomik modelin tamamen değiştirilmesini gerektirmektedir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI