Cuma, Nisan 19, 2024

İzmirli olmanın onuru ve farklı bir Türkiye hayali

Hükümetin engellerine ve hükümete yakın medyanın karalamalarına karşın, İzmir, 9 Eylül’de gösterdiği coşku ve birliktelikle, Tunç Soyer’in vizyon ve yönetiminde bir başarı öyküsünü yaratabilir ve “İzmirli olma onuru” hâli de bu olasılığın en önemli şansıdır.

9 Eylül 2023: yüz binden fazla insanın katılımıyla İzmir işgalden kurtuluşunun yüzüncü yılını kutluyor.

Tüm gün İzmir ayakta, sokakta, meydanda. İzmir’den Türkiye’ye coşku, sevgi, onur, birliktelik duygusu ve görüntüsü yayılıyor.

Sayın Tunç Soyer’in doğru ve içten tespitiyle, “İzmirli olmanın onuru” hali yaşanıyor.

Gün boyu yapılan kalabalığın çoşkulu katılımıyla yapılan etkinlikler, akşam, Gündoğan Meydanı’nda Türkiye’nin megastarlarından Tarkan’ın verdiği muhteşem konserle taçlanıyor.

Meydan tıklım tıklım. YouTube’da yüzbinler konseri izliyor.

Tarkan’ı da hem İzmir’in hem Türkiye’nin geleceği için bu anlamlı güne ve kutlamaya çok önemli katkı verdiği için kutlamalıyız.

AK Parti yönetimi içinde Türkiye Cumhuriyeti Meclis Başkanlığı yapmış bir kişinin, “şehirlerin kurtuluş günleri kutlanmaz…Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarınının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki” gibi, Atatürk’ü tarihten silmeye çalışan, “zaten İstiklâl Savaşı da olmadı” açıklamalarıyla insanı hayretler içinde bırakan ve nefret söylemi iması içeren sözlerin aksine tüm İzmir, işgalden kurtuluşunun yüzüncü yılını ve Atatürk’ün değerini bir şölen ve festival havasında kutluyor.

İzmirli olmanın onuru, değerlerine sahip çıkarak, birlikte, dün-bugün-geleceği birleştiren, coşkuyla ve güvenle bugünün yıkıcı kutuplaşmasının dışında ve farklı bir kent yaşamının ve yönetiminin olabileceğini söyleyen ve geleceğe umutlu bakan yüzbinlerce yaşanıyor.

CHP Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu da İzmir’de.  Orada olması önemli, çünkü 9 Eylül 2022’de İzmir’in yaşadığı ve sergilediği coşku Türkiye’nin geleceği için de umutlu olmamızı olanaklı kılıyor.

Çünkü İzmir, daha önce PolitikYol’da ve Fırat Geç, Ayşe Köse ve Çağlar Keyder’le birlikte yazdığım, Kentlerin Türkiye’si (iletişim, 2021) kitabında vurguladığım gibi, sadece bir kent değil; kendisi kadar başarısı etrafındaki kentleri de böylece Türkiye’yi etkileyecek bir “kent bölge”.  Hem de kent bölge örnekleri içinde en başarılı olanlardan biri. Eskişehir ile birlikte, “Farklı bir Türkiye” hayalinin önemli referans mekanlarının başında geliyor ve Türkiye’nin Kentlerinden “Kentlerin Türkiyesine geçişin olanaklı olduğunu gösteriyor.

İzmir, Tunç Soyer’in başkanlığında ve uygulamaya sokulma sürecini yaşayan farklı ve vizyoner kent yönetimi anlayışıyla, “Farklı bir Türkiye olabilir Umudu”nun hükümetin tüm engellemelerine rağmen başarılabileceğini bize gösteriyor.

“Yeni Demokrasi -Döngüsel Kültür – Yaşamdaşlık = Kent Bölge olarak İzmir vizyonu”na anlama veriyor.  Bu denklemin aynı zamanda farklı bir Türkiye’nin mümkün olabileceği olasılığını da içinde taşıdığını not edelim.

Demokrasi, Döngüsellik, Yaşamdaşlık bu vizyonun üç ayağı.

Farklı bir Türkiye inşasının da üç kurucu boyutu olacak bu kavramlar ve ilkeler kurtuluşunun yüzüncü yılında dün İzmir’de yaşandı ve sergilendi.

DEMOKRASİ

Tunç Soyer’in yönetim anlayışını ve gerçekleştirmeyi çalıştığı uygulamaları şekillendiren anahtar bir kavram var: Yeni Demokrasi ya da Yaşam Tarzı olarak Demokrasi.

Son dönemlerde, bir taraftan piyasayı, karı ve büyümeyi önceleyen neoliberalizm, diğer taraftan da gücün yürütme ve liderde yoğunlaşmasını amaçlayan otoriterleşme kıskacında kalan ülkemizde ve küreselleşen dünya örneklerinde demokrasiden sapmanın olumsuz sonuçlarının, yarattığı risklerin ve trajedinin yaşamın her alanında hissedildiğini söylüyor, Soyer.

Ve ekiliyor; “otoriterleşmeden ve neoliberalleşmeden kentlerimiz çok zarar gördü, ama şunu da anladık, demokrasiye sadece yönetim anlayışı olarak değil, belki de daha önemlisi, yaşam tarzı olarak ihtiyacımız var. Ben buna ‘yeni demokrasi’ diyorum”.

Yönetimde: kapsayıcılık, katılımcılık ve müzakere yoluyla ortak akıl üretmek, kent konseyleriyle ve sivil toplumla birlikte çalışmak; kurumsal düzeyde adalet ve eşitliği ön plana çıkartmak, çocuk haklarını, farklı grupların-kimliklerin-canlıların-doğanın haklarını korumak, daha da önemlisi onlara kurumsal alanlar açmak ve karar alma süreçlerine katılmalarını önemli görmek. Dinleyen bir vizyona sahip olmak, adil yönetim, katılımcı bütçe, acil müdahale gibi yaratıcı uygulamaları hayata geçirerek yönetimden halka değil, tam tersi aşağıdan yukarıya bir yönetim uygulamasını benimsemek. Eşit vatandaşlık anlayışı ve uygulamasıyla hareket etmek. Bunların her biri ve hepsi yeni demokrasi anlayışıyla kent yönetiminin birbirleriyle ilişkili değerleri ve boyutları.

DÖNGÜSEL KÜLTÜR

Yeni demokrasinin uygulamaya sokulmasında önemli bir kavramımız da döngüsel kültür, diyor Soyer.

Dört boyutlu bir döngüsellik ilişkisinden bahsediyor: Doğa, Geçmiş, Değişim, Birlikte Yaşamak.

Devam ediyor: doğa ile ilişkilerimiz, geçmiş (kentin tarihi ve tarihi mirası) ile ilişkilerimiz, değişim ile ilişkilerimiz ve birbirimizle ilişkilerimiz yeni demokrasi anlayışı içinde ve yukarıda sıraladığımız değerler yoluyla oluşturulmalı ve döngüsellik kazanmalı.  Döngüsel kültür, Soyer’in yönetim vizyonunun önemli bir unsuru.

İzmir’in kimliği, “İzmirli olmak”, insana, canlılara, doğaya ve gezegene değer vermek ve yeni demokrasi-döngüsel kültür kavramlarını benimsemek anlamına geliyor.

İzmir, yaptığı projeler ve uygulamalarla bu vizyonla başarılı olma potansiyeline sahip.

YAŞAMDAŞLIK

Bir yaşam tarzı olarak yeni demokrasi anlayışının diğer önemli bir boyutuysa, haklar ve özgürlükler alanını sadece insan hakları olarak değil, hayvanlara, tüm canlılara, doğaya ve gezegene, dolayısıyla tüm “yaşam”a yaymak ve yaşam hakları olarak genişletmek.

PolitikYol’da daha önce Türker Kılıç’ın, Bağlantısallık ve Yaşmadaşlık (Ayrıntı, 2020) kitabına referansla, yaşamdaşlık ve yaşamdaşlık haklarının, katılımcılık, müzakere ve eşit vatandaşlık gibi demokrasinin merkezi kavramalarından birisi olması gerektiğini önermiştim.

Yaşam tarzı olarak yeni demokrasi kavramı ve döngüsel kültür anlayışı, yaşamdaşlık kavramıyla birlikte düşünülmeli.

Yaşamdaşlık ve yaşamdaşlık hakları, tüm canlılara, doğaya, gezegene saygı temelinde, Soyer’in yönetiminde İzmir’de uygulamaya sokulmaya çalışılıyor.  Çocuk Kent, Yeşil Kent, vb. uygulamalar  bu çabanın örnekleri. Bu çaba -vurgulayarak altını çizelim- çok önemli ve umut verici.

Yeni Demokrasi -Döngüsel Kültür – Yaşamdaşlık = Kent Bölge olarak İzmir vizyonu”na anlama veriyor.

Bu denklemin aynı zamanda farklı bir Türkiye’nin mümkün olabileceği olasılığını da içinde taşıdığını not edelim.

İzmir’in kimliği, “İzmirli olmak”, insana, canlılara, doğaya ve gezegene değer vermek ve yeni demokrasi-döngüsel kültür kavramlarını benimsemek anlamına geliyor.

İzmir’in başarısı, bölgesinin ve Türkiye’nin yaşama kalitesi ve demokrasi ilkeleri temelinde yönetilme olasılığını da yükseltiyor.

Hükümetin engellerine ve hükümete yakın medyanın karalamalarına karşın, İzmir, 9 Eylül’de gösterdiği çoşku ve birliktelikle, Tunç Soyer’in vizyon ve yönetiminde bir başarı öyküsünü yaratabilir ve “İzmirli olma onuru” hâli de bu olasılığın en önemli şansıdır.

Farklı bir Türkiye hayalinin gerçekleşmesi de bu halin ülkeye farklılıklar içinde birliktelik ve demokrasi-döngüsellik-yaşamdaşlık ekseninde yayılmasıyla mümkün olacaktır.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI