Perşembe, Nisan 25, 2024

İVME Hareketi Ekoloji Raporu yazarlarından Aktaş: “Doğanın tüm unsurları ‘hak öznesi’ olarak değerlendirilmeli”

Doruk Çakar
Doruk Çakar
1986 doğumlu. Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünden 2009 yılında mezun oldu. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda araştırmacı gazetecilik eğitimi aldı. Çeşitli yerel ve ulusal yayın organlarında muhabirlik, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü gibi görevler üstlendi.

İVME Hareketi Ekoloji Raporu yazarlarından Anıl Kemal Aktaş, iklim ve çevre sorunlarına ilişkin olarak “Doğanın tüm unsurlarının hukuki olarak ‘hak öznesi’ olarak nitelendirilmesi gerekiyor” dedi. Türkiye’de çevreyle ilgili mevzuatın mevcut olduğunu ancak uygulamaların işlevsel hale getirilmesi gerektiğine vurgu yapan Aktaş, “Var olanı yeniden tesis etmek gerekiyor. Bu konuda bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var” değerlendirmesinde bulundu.

İVME Hareketi’nin, “İ­klim Krizine Karşı Yeşil Adil Dönüşüm: Türkiye İçin Politika Önerileri” raporu Gökçe Şencan, Dr. Fırat Akova ve Anıl Kemal Aktaş tarafından hazırlanarak geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Rapora ilişkin PolitikYol’a konuşan Aktaş, Türkiye için en önemli risk faktörünün çölleşme ve su kaynakları sorunu olduğunu kaydetti. Aktaş’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Yıl içinde üst üste yangın ve sel felaketleri yaşadık. Küresel iklim krizi önlenmediği sürece de benzer sorunlar yaşanacak gibi görünüyor. Sizce Türkiye’nin bu alandaki en önemli sorunları neler?

Türkiye’ye ilişkin tüm projeksiyonlarda, çölleşme ve kuraklık riski söz konusu. Bu durum sadece Türkiye değil, bölge için de geçerli. Su kaynaklarında ciddi eksiklikler yaşanacak. Enerjinin dönüşümü ve karbonsuzlaştırma konusunda da adımlar ivedilikle atılmalı. Türkiye’nin ekolojij dönüşümün tartışılabilmesi gerekiyor. Döngüsel bir ekonomiye doğru geçmemiz lazım. Su sorunuyla ilgili olarak da tarımı yaparken yenilenmiş anlayış değişikliğine ihtiyacımız var.

Paris İklim Anlaşması’nın kabul edilmesi sonrası Türkiye’de atılan adımlar ne durumda?

Bakanlığın adını değiştirdiler. Mevzuatımız aslında var, çevre kanunumuz da var. ÇED raporları eskiden önemliydi. Çok iyi ölçülebiliyordu. Hem ihale hem de çevre kanunlarında çok sayıda değişiklik oluyor. Sadece madenciliğe ilişkin 20’den fazla kanunda değişiklik yapıldı. Sürekli çevrenin, ekolojinin, hayatın aleyhinde değişiklikler yapılıyor. Hayatın maliyetine, hukuki süreçler dejenere ediliyor. Aslında Türkiye’de bir hukuki çerçeve var ancak uygulamaların buna yönelik olarak hayata geçmesi lazım. İlerleyen günlerde Çevre Kanunu’nun iklim ve ekoloji kanununa dönüştürülmesi gerekebilir. Doğanın tüm unsurlarının hak öznesi olarak değerlendirilmesini tartışmalıyız.

Bu kısmı biraz açar mısınız?

İnsanın doğa ile kurduğu ilişkide mülkiyet ve kullanma hakkının nihai olarak yıkıcı etkiler yarattığı bir gerçek. Bu kapsamda doğanın bütün unsurlarının hak öznesi olarak tanımlandığı bir düzlemi oluşturmamız gerekiyor. Temiz çevre ve dengeli iklim hakkı, insan hakkı olarak değerlendirilmelidir. Böylece bu konudaki ihlaller anayasal hak ihlali haline gelmiş olur.

Raporda bahsettiğiniz bir konu da bitkisel beslenme. Bu yaklaşımın sürdürülebilir çevreye katkısı ne oranda?

Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre tüm dünyada hayvancılık, insan kaynaklı sera gazı salınımlarının yaklaşık yüzde 14,5’ini oluşturuyor. Ayrıca hayvancılığın neden olduğu çevresel kirlilik de su kaynaklarının kirlenmesine sebep olmakta ve bölgesel sağlık sorunlarını artırmaktadır. Hayvancılık aynı zamanda her yıl milyarlarca hayvanın öldürülmesi ve hayvan haklarını ihlal ediyor. Dolayısıyla, hayvancılığın durumu, iklim krizinin yanı sıra haklar ve adalet çerçevesinde de ele alınmalıdır. Hayvancılığın zararlarının ortadan kaldırılması için en büyük adımlardan biri bitkisel beslenmenin teşviki olacaktır.

ADİL DÖNÜŞÜM PLANI, EKONOMİK KIRILGANLIKLARI DA AZALTACAK

İklim krizi son yıllarda etkisini daha ağır bir şekilde hissettirmesine rağmen, Türkiye’de iklim politikaları henüz olgunlaşmadı. Bu durum Türkiye’nin iklim felaketlerine hazırlıksız yakalanmasına ve rekabet gücünü kaybetmesine sebep oluyor. Yeşil Adil Dönüşüm planının yaratılması, Türkiye’nin sahip olduğu kronik ekonomik kırılganlıklarını azaltabilecek potansiyele sahiptir. İnsan- doğa ilişkisinde asimetrik ve sömürücü bir ekonomi politiğin olması, ekoloji ve iklim sorunlarının ana sebebidir.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Doruk Çakar
Doruk Çakar
1986 doğumlu. Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünden 2009 yılında mezun oldu. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda araştırmacı gazetecilik eğitimi aldı. Çeşitli yerel ve ulusal yayın organlarında muhabirlik, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü gibi görevler üstlendi.
spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI