Cuma, Nisan 19, 2024

İtalya’dan merhaba…

Öncelikle hepinize İtalya’dan merhaba diyerek başlamak isterim. Ben Serap Mumcu Geronazzo. 2009 yılından beri Kuzey İtalya’da yaşayan bir tarih doktoruyum. Daha önce dönem dönem farklı mecralarda yazılar yazmıştım.

Pandeminin başından beri uzun zaman boyunca İtalya’da hepimiz verileri, vakaları, kayıplarımızı konuştuk, ben de bu süreç boyunca çeşitli televizyon kanalları ile bağlantılar yapıp İtalya’daki son durum hakkında bilgiler verdim. O dönemde İtalya tüm dünyanın gündeminde ve pandeminin merkezi konumundaydı. Herkes bizim için endişelerini dile getiriyordu.

Açıkçası haklılardı da; çünkü burada gelecek kaygısı ile yaşadık uzun zaman boyunca. İlk zamanlar evden çıkmak bile zor geliyordu; çünkü adeta ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmediğimiz bir durumun içindeydik. Balkona bile elinde peçeteyle ağzını kapatarak çıkan insanlar görüyordum. Havadan da bulaşıyormuş hatta kilometrelerce öteye gidebiliyormuş diyenlerin paniği ile ne ile karşı karşıya olduğumuzu anlamaya çalışıyorduk. Bir anda kırmızı bölge ilan edilmiş ve karantinaya alınmıştık.

Dünya üzerinde seyahat etmekte olan İtalyanlara yönelik olarak ayrımcı ve çirkin görüntüler yayımlanıyordu her yerde. Bulunduğumuz bölgeden hatta evden dahi çıkışımızın yasak olduğu zor zamanlar yaşadık. Marketlerde uzun kuyruklar olmaya başlamıştı ve bütün mekanlar kapatılmıştı. Yabancılar alelacece ülkeyi terk etmeye başlamışlardı ve hepimizi büyük bir korku esir almıştı. O dönemde Başbakan Giuseppe Conte’nin önderliğindeki İtalya hükümetinin pandemiye karşı aldığı önlemler sürekli muhaliflerin tepkisini çekiyordu ve duran ülke ekonomisinin yarattığı endişe dönem dönem pandemi ile yaşanan kaygıları geri planda bırakıyordu. İtalya’da bizim yaşadığımız süreçleri zaman içerisinde bütün dünya yaşamaya başladığında biz artık virüsü tanımış ve neyi yapıp neyi yapamayacağına dair de bir fikirler edinmiştik.

BURADA HAYAT ÇOK DEĞİŞTİ

İlk vakanın ortaya çıktığı tarihten bu güne burada hayat çok fazla değişti. İtalya’nın turizm ile ayakta duran şehirleri ciddi bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kaldı. Venedik, Roma, Floransa gibi şehirlerin merkezi hayalet şehirler diye haberlere konu oldu. O dönemde gerçekten yaşananlar bizi çok endişelendiriyordu. Pandeminin ilk tam kapanmasının ardından kurallar biraz esnetildiğinde henüz daha evimizi bırakmadığımız için eşim Davide ile Venedik’e gitmiştik. İnsansız Venedik’te temizlenen kanallarıö kanallarda yüzen balıkları ve boşalan sokakları görmek aslında bu dönemde güzel şeylerin de olduğunu anlamamızı sağlamıştı. Dünyanın en güzel meydanı olarak bilinen San Marco’da eşimle ikimiz akşam vakti yürümüştük. Meydanda bizden başka hiç kimse yoktu. Adeta bütün şehir ikimize kalmıştı. Bu uzun yıllar milyonlarca turisti şehirle birlikte ağırlayan bizler için oldukça eşsiz bir yanılsama idi.

Şimdi İtalya’da yine pandeminin gölgesinde hayatlar yaşamaya devam ediyoruz. Açık mekanlarda maske takma zorunluluğu kaldırıldı. Ancak trenlerde, otobüslerde ve diğer bütün toplu taşım araçlarında maske zorunluluğu devam ediyor. Aşının hayatımıza girmesiyle birlikte bir anda green pass uygulaması gerçeği ile karşı karşıya kaldık. İşin açığı bu dönemde çok fazla sosyal ortama girmediğim için aşı konuusnda acele etmek istemiyordum; ancak aşı olmayanlara yönelik kısıtlamalar normal hayatı çok fazla etkileyecek düzeyde olduğu için bir an önce aşımı yaptırmaya karar verdim.

Kendi adıma bu süreçte bütün hayatımın değiştiğini söyleyebilirim. Pandemi öncesi Venedik merkezde görenlerin bayıldığı minik bir apartman dairesinde yaşıyordum. Henüz yeni evlenmiştim ve eşimin de çok sevdiği bu evi bırakmadan bir yandan da eşimin Veneto’daki evine gidip gelerek hayatımı sürdürüyordum. O dönemler sürekli Venedik’in kanallarından Veneto’nun serin dağlarına kadar uzayan tren yolculukları yaptığım oldukça hareketli bir hayatım vardı. Venedik’te akademik araştırmalarımı sürdürürken bir yandan da rehberlik yapıyordum. Bunların yanında eşimle Venedik’te o çok sevdiğimiz kültür-sanat ortamı içerisinde olmaktan büyük keyif alıyordum. Pandemi ile Venedik’teki dairemizle vedalaştık; çünkü turizm ile alakalı bütün işler bir anda durduğu için Venedik’teki evi daha fazla elimizde tutmanın bir anlamı kalmamıştı ve böylece Venedik’ten ayrılıp Treviso’nun bir kasabası olan San Zenone degli Ezzelini’de doğanın içinde kalabalıktan uzak ve güvenli hayatımıza geçiş yaptık.

Geçtiğimiz sene boyunca yaşadığımız stresi bahçede uzun saatler boyunca yoga yaparak atma yolunu tercih ettim. Zaten yapacak da fazlaca bir şeyimiz yoktu. O dönemler nasıl olsa bir kaç aya bu süreç değişir diyordum kendi kendime; ama süreç değişmediği gibi daha da kötüleşerek devam etti. Başlangıçta sadece televizyonlardan izlediğimiz vakalar  bir anda çevremizde de artmaya başladı. Ailemizden dahi virüs ile acı şekilde tanışanlar oldu. Hayat ne garip bütün korkularıyla yüzleşince bile insan yaşama dört elle sarılmanın bir şekilde yolunu buluyor.

HAYATI YENİDEN DÜŞÜNMEK

Ben kendi adıma bu süreci son derece sağlıklı bir şekilde atlattım ve kendimle başbaşa kaldığım her an uzun uzun düşündüm, gelecek kaygısı ile neler yapabilirim arayışları içerisine girdim. Hayatı boyunca kendi ayakları üzerinde durmasını bilen biri olarak bu süreçte kendime yeni bir iş alanı yaratmam gerektiğine karar verdim. Tam da bu dönemde ben isterken iş bana geldi. Evlere kapanma zorunluluğunun en byük kazancı olan online eğitim sistemi ile Türkçe ve İtalyanca öğrenmek isteyen kişiler çıktı bir anda karşıma ve kendimi böylece gün boyunca online Türkçe ve İtalyanca öğretirken buldum. Akademisyen olmanın verdiği rahatlık yeni işime kolaylıkla uyum sağlamama yardımcı olurken bu şekilde öğrencim ve aynı zamanda yakın arkadaşım olan güzel insanlarla tanıştım. Hayat bize her zaman yeni olasılıklar sunuyormuş bunu bu süreçte çok daha iyi anlamış oldum.

Bu platformda bütün bunları anlatarak yazmaya başlamak istedim. Bundan sonra ara ara sizlerle buradan iletişim halinde olacağız madem o halde ben kimim ne yapıyorum bilmek de sizlerin hakkı. Uzun zamandan beri yaşadığım İtalya’dan sizlere seslenecek olmak beni oldukça heyecanlandırdı. Bu vesileyle Politikyol’a beni davet etme nezaketini gösteren sayın Murat Aksoy’a teşekkür etmek isterim.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI