CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, Muğla Milletvekili Gizem Özcan, İstanbul Milletvekili Ali Gökçek ve Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan’dan oluşan heyet, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuşması sırasında İsrail'le ticareti protesto ettikleri için tutuklanan gençleri, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'i, Tayfun Kahraman'ı, Can Atalay'ı, Selçuk Kozağaçlı'yı ve Osman Kavala'yı Silivri’deki Cezaevi’nde ziyaret etti.
Ziyaretin ardından cezaevi önünde açıklama yapan Akdoğan şunları söyledi:
* Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri gerekçesiyle tutuklanan 9 genç arkadaşımız olmak üzere, bugün Silivri Cezaevi’nde yatan Can Atalay, Ahmet Özer, Selçuk Kozağaçlı, Tayfun Kahraman ve Osman Kavala’yı ziyaret ettik. Dün Nasuh Mahruki’yi ziyaret etmiştik. Ziyaretimizden birkaç saat sonra Sayın Mahruki, ne mutlu ki, tahliye oldu.
* Bu eylemi yapan arkadaşlar birbirleriyle tanışmıyorlar. Birbirlerinden habersizler ancak bir duyarlılık, bir vicdan, bir bilinç onları o gün orada bir araya getirmiş. Arkadaşlarımızla konuştuk. Ben söylediklerini size aktarmak isterim. Arkadaşlarımız diyor ki, "Teröre, zulme ve adaletsizliğe karşıyız. Karınca misali mücadele ediyoruz. Bu mücadelemiz sonuca ulaşır, ulaşmaz ancak bizim nereye gittiğimiz, ne yöne gittiğimiz, ne yana varmak istediğimiz belli olsun istiyoruz." Susulacak zaman olmadığının da altını çiziyorlar. Dünyadaki hukuksuzluk gömleğinin bugün de kendilerine giydirildiğini söylüyorlar. Hukuksuzluğa karşı durmadan mücadele edeceklerini söylüyorlar. 57 Müslüman ülke nasıl bir olup da bir Müslüman ülkeye sahip çıkamaz sorusunun cevabını arıyorlar.
'Bir samimiyet sorunu olduğunu söylüyorlar'
* Yine içerideki arkadaşlarımızla görüşmemizin özetinden çıkartacağımız sonuç şu, bir samimiyet sorunu olduğunu söylüyorlar. Nedir bu samimiyet sorunu? Hükümetin eylemleriyle, söylemlerinin birbiriyle tutarlı olmadığını söylüyorlar. Aslında bakarsanız bu arkadaşlarımızın söylemleriyle Cumhur Başkanı Erdoğan'ın söylemleri arasında bir farklılık yok. Ancak eyleme iş geldiğinde, bu arkadaşlarımız bir eylem koyabiliyorlar ama iktidar partisi herhangi bir reaksiyon gösteremiyor.
* 'Biz SOCAR'ı hedef aldık, CEO’sunun orada konuşmasını istemedik ancak bunu Erdoğan'a karşı yapılmış bir hakaret olarak gösterdiler. Kim bundan nasıl bir anlam çıkarttı' sorusunu yönelttiler. SOCAR'ın CEO'sunun konuşmadan çıkartılması bizim haklılığımızı gösteriyor ve mücadele azmimizi arttırıyor' dediler. Düşünceleri bu şekilde.
'Darp izleri ve 16 saat açlık var, bu işkencedir'
Metris Cezevi’nde kalan iki gencin şartlarının daha kötü olduğunu belirten Akdoğan şöyle konuştu:
* 16 saat açlık ve susuzluk var bu işkencedir. Ayrıca kahvaltı verildiğine dair yazı imzalatılmaya çalışılmış. Bizler de gördük, arkadaşların ellerinde darp izleri var. Daha sonra buraya geldiklerinde gece 03.00 saatlerinde arkadaşlarımızın başörtülerinin, feracelerinin, şallarının kesilmesi durumu. Bu kabul edilebilir bir durum değil.
* Başörtülü bir kadın hakim, başörtülü genç kardeşlerimizi cezaevine gönderiyor. Cezaevinde de başörtülü arkadaşlarımızın başörtüsü kesiliyor. Türkiye'de sistem maalesef bu duruma gelmiş durumda. Arkadaşlarımız, ‘Biz Dilan Polat olsaydık çoktan çıkmıştık ve şimdi video çekiyor olurduk’ dediler. ‘Biz buradan çıkarız, söylediklerimizi söylemeye devam ederiz’ dediler.
'Cezaevinde boykot ürünleri kullanılıyor'
* Cezaevinde boykot ürünleri var ve özellikle hijyen ürünlerinde Filistin davasına gönül vermiş insanların kullanmıyoruz dedikleri ürünleri kullanmaya mecbur bırakılması akla ziyan bir şeydir. 'Hijyen mi vicdan mı konusunda vicdanımızı seçiyoruz ve ölürüz de kullanmayız' diyorlar.