Cuma, Mart 29, 2024

İşkence dosyası kapatıldı, masraflar aileye yüklendi

Birgün’ün haberine göre, Maraş Afşin’de 25 Mayıs 1981’de gözaltında işkenceyle öldürülen Dersimli öğretmen Ali Ekber Yürek’in ailesi tarafından AYM’ye taşınan dosyasının reddedilme gerekçesi olarak “İşkence iddiaları yönünden zaman bakımından yetkisizlik ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar yönünden açıkça dayanaktan yoksun olması” gösterildi. 

Başvurunun “kabul edilemez” kararıyla reddedilmesiyle iç hukuk yolları da tüketilmiş oldu. Yürek ailesi dosyayı Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne taşıyacağını açıkladı. 

Anayasa Mahkemesi Komisyonlar Başraportörlüğü’nün 10/06/2016 tarihli kararında raportör M. Emin Şahiner ile üye yargıç Hicabi Dursun ve Erdal Tercan imzaları var.

KARARLAR KEYFİ VERİLMEMİŞ! 

“Başvurucunun maddi ve manevi varlığı hakkına yönelik açık bir ihlal tespit edilmemesi, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması”nın kararın “kabul edilemez” olduğuna gerekçe olarak sunulduğu yazıda “Başvuru dosyasındaki belge ve bilgiler dikkate alındığında, sorumluların tespitine yönelik soruşturmanın yetersiz olduğundan ve adli makamların kararlarının somut kanıtlarla çelişecek biçimde ve açıkça oluşturacak şekilde gerekçesiz ve keyfi verildiğinden söz edilemeyeceği” iddia edildi. 

Yargılama giderlerinin başvurucudan karşılamasının gerektiğinin belirtildiği kararda dosyanın kesin olarak hükme bağlandığı vurgulandı. 

AYM kararıyla birlikte devrimci öğretmen Ali Ekber Yürek’in 1981 yılında Maraş’ta işkencede öldürülmesiyle ilgili 10 Eylül 2010 tarihinde başlatılan soruşturmayla ilgili dosya da kapatılmış oldu. 

ONLARCA SAVCILIK VE YER DEĞİŞTİRDİ 

10 Eylül 2010 tarihinde Ali Ekber Yürek’in ağabeyi Mehmet Yürek’in Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusuyla başlayan soruşturma 6 yıllık sürede onlarca savcılık ve yer değiştirdi. Dosyaya daha sonra 90 mağdur daha müşteki olarak dahil oldu. Ali Ekber Yürek’in işkencede öldürüldüğüne dair onlarca tanık savcılıklara ifade verdi. Çok sayıda delil, bilgi, belge ve adli tıp raporları dosyaya girdi. İşkenceci 14 şüpheli tespit edilerek ifadeleri alındı. Ali Ekber Yürek’in işkencede öldürüldüğü soruşturma dosyasındaki belge, bilgi, bulgu ve tanıklarla kanıtlandı. Ancak, Maraş Cumhuriyet Başsavcılığı olay tarihindeki TCK’nin 102. ve 104. maddelerine göre zaman aşımın en fazla 30 yıl olduğu gerekçesiyle ve üzerinden 34 yıldan fazla zaman geçtiğini esas alarak kavuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 

REFERANDUMDAN İKİ GÜN ÖNCE BAŞVURDU

Oysa ağabey Mehmet Yürek, 12 Eylül 2010 tarihindeki Anayasa referandumundan iki gün önce 10 Eylül 2010 tarihinde 30 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasına 2 gün kala başvuru yapmıştı ve bu başvurunun da zaman aşımı sürecini durdurması gerekiyordu. Darbecilerin kendi darbe anayasalarına koydukları geçici 15. Madde nedeniyle zaten müracaat edilemiyor ve yargılanamıyorlardı. İtiraz mercii olarak gösterilen Maraş 2. Sulh Ceza Hâkimliği’ne yapılan itiraz da aynı zaman aşımı gerekçesiyle Mart 2015’te reddedildi. Bu kararın ardından Yürek ailesi kararı iç hukuktaki son mercii olan Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.

AİHM’NE GİDECEĞİZ, BEDELİNİ YARGIÇLARDAN ALACAĞIZ

Karara tepki gösteren ağabey Mehmet Yürek “Bu davayı şimdi AİHM’ne taşıyacağım. Eğer Türkiye’yi tazminata mahkûm ederlerse bunun bedelini milletten (devletten) değil, bu kararı veren yerel savcı ve mahkemelerle bu red kararının altında imzası olan AYM yargıçlarından tahsil etmek için yeni bir hukuk mücadelesi başlatacağım” dedi.

AYM’NİN KARARI KABUL EDİLEMEZ

Yürek AYM kararını şöyle değerlendirdi: “AYM kararında diyor ki; ben zaman bakımından 23/09/2012 tarihinden sonra sonuçlanmış davalara bakmakla yetkiliyim. Daha öncesine bakma yetkim yok. Oysa bizim davamız Maraş Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/03/2015 tarih ve 2015/474 sayılı değişik iş kararıyla sonuçlanmış. Senin kardeşin işkencede öldürüldüğünde zaman aşımı 30 yıl olduğundan Maraş C. Başsavcılığı ve 2. Sulh Ceza Hâkimliği doğru karar vermişlerdir. Sen zaman aşımı sürecini geçirmişsin. Oysa ben 30 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasının 2 gün öncesi olan 10 Eylül 2010 tarihinde başvurdum. Ve bunu soruşturma savcılıklarına ve mahkemeye verdiğim tüm müracaatlarımdaki dilekçelerimde özellikle belirttim. Bunu ne yerel savcılıklar ve mahkeme ne de AYM görmedi veya görmek istemedi. Sanki daha önce darbecileri koruyan geçici 15. Madde yokmuş da ben keyfi başvurmadım. AYM kararında, işkence davalarında zaman aşımı olmaz diyen AİHS ve AİHM içtihatlarına hiç değinmiyor.” 

PolitikYol
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER