Perşembe, Nisan 25, 2024

“İşçilerin sağlığı tehlikede” diyen işyeri hekimi işten atıldı

Daha önce çalıştığı Kaslowski ailesine ait Organik Kimya firmasından işçilerde toksik kimyasallara maruziyet tespit ettiği ve bunu Çalışma Bakanlığı’na bildirdiği için’ atılan işyeri hekimi Dr. Ahmet Tellioğlu bu kez de benzer bir nedenle OYAK BETON’dan atıldı.

17 yıllık işyeri hekimi Tellioğlu Organik Kimya’daki işine son verildikten sonra Ankara merkezli Çetinkaya Ortak Sağlık Güvenlik Şirketinde (Çet-Ka OSGB) çalışmaya başladı. Çet-Ka Tellioğlu’nu Ocak 2014’ten itibaren OYAK Beton’un Kocaeli ve İstanbul’daki işletmelerine işyeri hekimi olarak atadı. Tellioğlu işinin gereği mesleki maruziyetleri ve işe bağlı hastalıkları araştırmaya başlayınca şirket sorun çıkarmaya başladı.

BirGün’ün haberine göre, Tellioğlu’nun Meslek Hastalıkları Hastanesine sevk ettiği 21 yıllık OYAK Beton çalışanına halk arasında nefes darlığı olarak biline KOAH tanısı konmuş ve hastalığının mesleki olup olmadığı araştırılmaya başlanmıştı. Tellioğlu tozlu işyerleri olmaları nedeniyle OYAK Beton’un tüm tesislerinde muhakkak toz ölçümü yapılmasını ve ayrıca tüm çalışanların akciğer filmlerinin bu konuda özel eğitim almış ILO okuyucularınca değerlendirilmesini istiyordu. OYAK Beton toz ölçümlerini yaptırmadı ama nihayet Eylül ayında tesislerdeki çalışanların akciğer filmleri ILO okuyucusuna yollanabildi. İlk giden filmler OYAK Beton’un işlettiği bir taş ocağının işçilerine aitti. ILO Okuyucusu 30 işçinin akciğer filmlerini incelemiş ve bunların 17’sinde halk arasında toz hastalığı olarak bilinen Pnömokonyoz bulgusuna rastlamıştı. ILO Okuyucusu Dr. Celal Mestçioğlu bu 17 çalışandan 10’unun işyeri hekimi tarafından sık sık muayene ve tetkik edilmesini kalan 7 işçinin ise Meslek Hastalığı yönünden tetkik edilmesini öneriyordu. Dr. Ahmet Tellioğlu bunun üzerine Çet-Ka yetkililerinden konunun önemini OYAK Beton yetkililerine anlatmalarını rica etti.

Tellioğlu’nun işten atılmadan önceki gün Çet-Ka Bölge müdürüne bir e-posta yolladığı ve “lütfen OYAK’la konuşun, bu çok ciddi bir durum, ben de zaten Cuma günü işyerine gidip hastaların sevklerini yapacağım” dediği anlaşıldı. Bu e-postanın üzerinden 24 saat geçmeden Çet-Ka’nın sahibi Mehmet Çetinkaya, Tellioğlu’nu telefonla arayarak kendisine işten çıkarıkldığını bildirdi. İşyeri Hekiminin ‘tamam beni işten çıkarın ama en azında hastalarım için yapmam gereken sevk işlemlerimi yapmama izin verin’ isteği sonuç vermedi.

Tellioğlu bunun üzerine Ocak 2015’te işe iade davası açtı. Bu dava geçenlerde sonuçlandı. Yargıtay işyeri hekimini haklı buldu ve işe iadesine karar verdi.

Tellioğlu yargıtayın kararını verdiği röportajda şöyle yorumladı:

AT: ​Yargıtay benim işyeri hekimi olarak Çet-Ka ve OYAK Beton adına tıbbi olarak yapıp ettiklerimde bir kusur görmedi. Benim işten çıkarılmamın haksız olduğuna hükmetti. İşyeri hekimlerinin mesleki bağımsızlığını destekleyecek bir karar bu.

Peki bundan sonra ne olacak?

AT: ​Tabi ki doğrusu Çet-Ka ve OYAK Beton’un beni çağırarak yeniden işe başlatmasıdır. Ama bunu yapacaklarını hiç zannetmiyorum. Bana tazminat ödeyerek konuyu kapatma yoluna gideceklerdir.

Peki bu tazminatla konu kapanıyor mu?

AT: ​Evet, bana tazminat ödemeleriyle konu hukuken kapanmış oluyor.

Tıbbi olarak da kapanmış mı oluyor?

AT: ​Ne tıbbi ne insani yönden konu kapanmış olmaz. Beni işten attıklarında OYAK Beton’un o tesisindeki 30 çalışandan 7’sinde işyerindeki toza bağlı 10’unda fafif 7’sinde ciddi pnömokonyoz bulgusu vardı. Bu hasta işçiler ne oldu? Bunlarla ilgili olarak tıbbi, idari, hukuki ne yapıldı bunları bilemiyorum.

Ne yapılması gerekirdi?

AT: ​Ben yapılması gerekenleri Çalışma Bakanlığı’na bildirdim ama yapıldı mı yapıldıysa ne kadar yapıldı bilemiyorum. Bana tatmin edici bir cevap vermedi bakanlık.

Bildiğim kadarıyla bu ikinci davanız? Sizce bunların olmaması için neler yapılmalı?

AT: ​Çok boyutlu bir konu. Başka davalarım da var. Çünkü zaten en önemli sorunlardan biri işyeri hekiminin yeterli çalışma güvencesine sahip olmaması. Ama bana göre ilk yapılması gereken şey bu konudaki mevzuatı, önce mevzuattaki meslek hastalığı tanımını kaldırmakla başlayarak baştan aşağı değiştirmek. Devletin tüm işe bağlı hastalıkların (meslek hastalığı değil) tanısını doktorlara bırakması ve kendi rolünü sigortalıyı tazmin etmekle sınırlaması gerekiyor.

Ya işverenler?

AT: ​Çalışanı bir makina ya da araç gereç gibi basit bir üretim girdisi olarak görmekten vazgeçmeliler. Çalışan üzerine titremeleri gereken en değerli üretim unsurudur. İş sağlığı ve Güvenliği de basitçe bir sözleşme borcu değildir. Temel bir insan hakkıdır. Konuya böyle yaklaşmalılar. Belki burada basına ve sivil toplum kuruluşlarına da değinmek gerekir. Örneğin benim Organik Kimya’dan atılma sonrasında Türk Tabipleri Birliği TÜSİAD’a çok nazik bir mektup yazarak durumu bildirdi. Bakın üyeniz ne yapıyor demeye getirdi.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER