Ankara Sincan Cezaevinde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı ziyaret eden CHP’li Orhan Sarıbal, cezaevi görüşmesi sonrasında basın açıklaması yaptı.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı işinden, aşından edenlere karşı açlıkla karşılık verdiğine değinen Sarıbal “Tarih, muktedirlerin 5 yıldızlı otellerde yediği pahalı yemekleri, bindiği gemicikleri, oturduğu sarayları değil, Nuriye ve Semih’in 134 gündür yemediği ekmeği yazıyor. Çünkü Nuriye ve Semih’in davası saraylardan da tahtlardan da daha güçlü. Damatlar dışarıda yağlı ihaleler peşinde koşarken bu iki eğitim emekçisi işinden edildi ve açlık grevi başlattı. Nuriye ve Semih devrimci oldukları, özgürlükğü ve laikliği savunduğu için hedefe konuldu. Nuriyelerin, Semihlerin tutuklanması çocukları ensar zihniyetine teslim etmek demektir” dedi.
Orhan Sarıbal, Nuriye Gülmen’in kendisine “KHK’larla ülke yönetenlerin adaleti olmaz. Kurulan Ohal komisyonu adil ve hızlı bir şekilde çalışmalı. Haksızlıklar belirlenmeli, mağduriyetler giderilmeli ve hukuksuz uygulamalara biran önce son verilmelidir. Adalet saraylarda, emir talimatla çalışan savcıların hakimlerin iki dudağının arasında değil. Adalet bizim ellerimizde, adalet açlığımızdadır. Kazanmak zorundayız, kazanacağız da çünkü haklıyız. Bugün açlığın 134. günü. Biz başından beri hakkımız olan şeyi haykırmaya devam edeceğiz. Haksız yere atıldığımız işlerimizi geri istiyoruz” dediğini belirtti.
Nuriye Gülmen’in ardından öğretmen Semih Özakça ziyaretine değinen Sarıbal, Semih Özakça’nın kendisine öğrencilerini çok özlediğini söylediğini ifade etti. Özakça, Sarıbal aracılığı ile de şu mesajı kaydetti “Biz açlık grevinden önce yine demokratik hakkımızı kullanarak eylemlerimizle, pankartlarımızla hakkımızı aradık. Ama sesimizi duyuramadık. Biz de bu yüzden belki açlığımızı duyarlar diye bu eylemi başlattık. Biz kanacağız, haklı olduğumuzu biliyoruz. Adaletsizlik ve haksızlık olduğu sürece direniş olacaktır. İşimizi geri istiyoruz. İşimize, öğrencilerimize dönene kadar devam edeceğiz. İktidar, halkın ve vicdan sahiplerinin desteğini gördü. Korkudan bize saldırdılar. Çünkü kaybedeceklerini biliyorlar”
Orhan Sarıbal’ın açıklamalarının satır başları şu şekilde;
GAZ YEDİLER, JOP YEDİLER AMA HARAM YEMEDİLER
Bu iki eğitim emekçisi, genç insanımız KHK’lar eliyle haksız, hukuksuz şekilde ihraç edildi. Onlar da hiçbir şiddet göstermeden Ankara İnsan Hakları Anıtı önünde seslerini duyurmaya çalıştılar. Defalarca darp edilerek gözaltına alındılar. Gaz yediler, jop yediler ama haram yemediler. İktidar da bundan korktu zaten. Nuriye ve Semih’ten korktuğu için onları tutukladı.
BANA NURİYE VE SEMİH’İN AÇLIĞI HAKKINDAKİ FİKRİNİ SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM
Şimdi de işleri için 134 gündür hiçbir şey yemiyorlar. Türkiye duydu, Avrupa duydu, dünya duydu ama ne başbakan ne cumhurbaşkanı duymadı. Çünkü Nuriye ve Semih’in sesini duymak için kulak değil, vicdan gerek. İnsan haklarından, demokrasiden ve özgürlükten yana olanlar Nuriye ve Semih için elinden geleni yapıyor. Nuriye ve Semih bize, Türkiye’ye bir şey gösterdi. Kimler vicdanlı, kimler vicdansız? Çünkü bu iki insanın açlığı karşısında gösterilen tepki sizin kim olduğunuzu ne olduğunuzu nasıl bir insan olduğunuzu söylüyor. Yani ‘bana Nuriye ve Semih’in açlığı hakkındaki fikrini söyle san kim olduğunu söyleyeyim’ diyebiliriz.
ÜLKEDE ÖZGÜR OLAN TEK ŞEY BASKI, HUKUKSUZLUK VE DAMATLAR
Nuriye tutuklu, Semih tutuklu, gazeteciler tutuklu, sanatçılar tutuklu, aydınlar tutuklu, yazarlar tutuklu, İnsan Hakları savunucuları tutuklu, İnsan hakları Anıtı bile tutuklu! Akp Genel Başkanı da çıkmış ‘Türkiye hiç bu kadar özgür olmadı’ diyor. Bugün ülkede özgür olan tek şey baskı, zorbalık, hukuksuzluk ve damatlar!
