Salı, Nisan 23, 2024

İkinci Yüzyıl, İkinci Kemal ve demokratik restorasyon

Türkiye ikinci yüzyılında ikinci bir Kemal ile ilk yüzyıldaki birinci Kemal’in yaptığından daha farklı ve daha sağlam bir dönüşüm gerçekleştirebilir. Bu seferki de dönemin şartları itibariyle tepeden inme bir yöntem ile değil yatay düzlemde bir dönüşüm ile gerçekleşebilir.

Belki de Türkiye siyasal hayatının en önemli seçimi olarak adlandırabileceğimiz 14 Mayıs seçimine sayılı günler kaldı. Ben hâlâ seçimlerin şu an için baş başa gittiğini düşünenlerdenim. Dahası seçimin kesinlikle ikinci tura kalacağı konusunda da şüphelerim var. Bunun da ötesinde seçim sonuçlarının karakolda bitme ihtimali olduğunu da düşünüyorum ama şu an için Türkiye’de adil ve tarafsız bir karakolun olmadığının da farkındayım.

Kısacası seçime sayılı günler kala herhangi bir tahminde bulunmanın kendi adıma riskli görüyorum çünkü bana göre bunun için hâlâ çok erken. Muhalefetin kendi kitlesinin dışına daha ne kadar açılıp açılamayacağını ve iktidarın meşru ve de gayrimeşru olarak neler yapabileceğini bilemiyoruz. Ancak bildiğim bir şey var. Ya ilk ya da ikinci turda Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığını alır ve de parlamento seçimlerinde Cumhur İttifakı çoğunluğu elde edemezse Türkiye ikinci yüzyılında ikinci bir Kemal ile ilk yüzyıldaki birinci Kemal’in yaptığından daha farklı ve daha sağlam bir dönüşüm gerçekleştirebilir. Bu seferki de dönemin şartları itibariyle tepeden inme bir yöntem ile değil yatay düzlemde bir dönüşüm ile gerçekleşebilir. Demek istediğimi müsaadenizle biraz açayım.

Cumhuriyet’in kuruluşunun demokratik olduğunu iddia edemeyiz. Kuşkusuz çoğulcu ve kapsayıcı da değildi. Her devrim gibi kendi şartlarını kendisi belirlemeye çalıştı ve belirleyemediği oranda da aslında bir şekilde toplumsal çatışmaların varlığına zemin oluşturdu. Oluşan zemin de aslında bugün adına AKP dediğimiz neo-patrimonial yapıyı bizlerin kucağına bıraktı ve şu anda da o yapı toplumu daha da dönüştürerek birbiri ile kavgalı, kutuplaşmış bir toplum, işlemeye bir devlet aygıtı ve bir kısmı birçok yönden banalleşmiş bireyleri yarattı.

Bu noktada her ne kadar biraz abartı gibi gelse de Türkiye 1919 koşullarının başka bir versiyonunu yaşıyor diyebiliriz. Bu noktada da eğer iktidar el değiştirirse Kemal Bey ve arkadaşlarının işi hiç de kolay değil. Bir yandan toplumsal dönüşüm yapmak durumunda kalırken diğer yandan da kurumsal revizyona ve de yenilemeye gidecekler ki bunları yaparken de toplumun farklı kesimlerini küstürmemeleri lazım. Zor bir iş ama imkânsız değil, çünkü hem toplum hem de devletin buna ihtiyacı var.

Önümüzdeki günler çok farklı şeylere gebe. Havanın iyiden iyiye kararmaması için her ihtimali göze alıp ona göre davranmak ve baş başa gibi görünen seçimlerin sonuçlarında birilerinin atı kaçırıp kaçak yollar ile Üsküdar’a geçmemesini sağlamak lazım. Korkutma, tehdit ve her türlü oyunu beklemeli ve buna göre de gardımızı almalıyız.

Ancak bunların daha ötesinde, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, ikinci Kemal’in toplumsal açıdan daha büyük bir görevi var; demokratik restorasyon. Cumhuriyet’in ve de sonrasındaki yöneticilerin dışladığı Kürt, Alevi ve diğer grupları yani Anadolu’nun Türkler ile beraber diğer sahipleri ile devleti barıştırmak ve de ortak bir demokratik şemsiye altında buluşturmak. Her ne kadar Dersim Alevi’si Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelmesinde bu kimlikleri bir dezavantaj gibi gözükse de bir anlamda eğer iktidara gelir ise bu farklı kimliklerin devlet ile ve de toplumun farklı kesimleri ile uzlaşmasını sağlayabilir.

Örneğin Cengiz Çandar’ın dediği gibi tartışmasız yeni bir açılım ve barış süreci başlatabilir. Millet İttifakı’nın diğer ortakları ile beraber onları da garantör olarak kullanarak yeni bir toplum sözleşmesinin temellerini pek ala atabilir. Vasatın hedeflenmediği, ayrıştırıcı bir dilin ve de yöntemin kullanılmadığı yeni bir toplumsal sözleşme topluma tepeden dayatılmadığı takdirde ikinci yüzyıla daha büyük bir umutla girilebilir. Hepsinde de öte ilk yüzyılda yapılan hataların temize çekilmesi de mümkün ki bu da demokratik restorasyon ile mümkün olabilir.

Başa dönecek olursak, Türkiye’nin önünde çok büyük bir sınav var ve önümüzdeki günler çok farklı şeylere gebe. Havanın iyiden iyiye kararmaması için her ihtimali göze alıp ona göre davranmak ve baş başa gibi görünen seçimlerin sonuçlarında birilerinin atı kaçırıp kaçak yollar ile Üsküdar’a geçmemesini sağlamak lazım. Korkutma, tehdit ve her türlü oyunu beklemeli ve buna göre de gardımızı almalıyız.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI