Perşembe, Nisan 25, 2024

İhsan Kamalak yazdı | Mersin’den ulusala bakış: Yeni “milliyetçi cephe” mi geliyor?

Bir süredir resmi olmasa da, fiili olarak yürütülen MHP destekli AKP iktidarı, resmiyete de dökülerek sürekli bir ortaklık kurmak üzerine çalışmalar yürütülüyor. Bu birlikteliğe de ‘milli mutabakat’ deniyor. Bu, 1970’lerin siyasal ortamı (milliyetçi cephe hükümetleri) göz önüne alınınca çok tedirgin edici bir durumdur. Türkiye, geçmişte bu tür kutuplaşmalardan çok çektiği için tedirgin edicidir. Toplumda kutuplaşma yaratmayan, yani gerçekten bir ‘milli mutabakat’ isteniyorsa, başta CHP olmak üzere merkezinde solunda yer alan siyasal partilerin / grupların da dahil edilmesi gerekir. Aksi durumda, ‘milli mutabakat’ birlikteliği 1970’lerin milliyetçi cephesinden öteye gidemez ve bir an önce vazgeçilmelidir.

MHP destekli AKP merkezli ‘milli mutabakat’ tedirgin edici bir oluşumdur. Türkiye’ye yarar değil, zarar getirecektir; getirmektedir de. Bu birlikteliğin dili dahi toplumu kutuplaştırmaktadır. Bu kutuplaşma, sorunların çözümü için farklı alternatifler önerilmesini dahi olanaksızlaştırmaktadır, çünkü kullanılan dil “benim dediklerimi tekrar etmeyen vatan hainidir” biçimine dönüşmüştür. Bu da sorunlar karşısında farklı çözüm önerisi olanları suskunluğa mahkum etmektedir. Mevcut çözüm önerileri yeterli olsaydı, en azından sorunlar büyümezdi. Ancak MHP destekli AKP merkezli ‘milli mutabakata’ şüpheci yaklaşmak bununla sınırlı değildir.
MHP destekli AKP merkezli ‘milli mutabakat’ adlı sağ birliktelik (Yeni Milliyetçi Cephe / Yeni MC), 1970’lerin Milliyetçi Cephe’sinden (MC) daha büyük sorunlar çıkarma potansiyeli taşımaktadır. 1970’lerin MC’leri hükümet ile sınırlıyken, bugünkü Yeni MC, seçim ittifakını da içermektedir. Bu, 1970’lerde sadece siyasal düzeyde olan sağ-sol kutuplaşmasının boyutlarını çeşitlendirecek ve derinleştirecektir. Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisini de katma girişimleri devam etmektedir. Belki İyi Parti dışarıda kalabilir, ama kutuplaşmanın oluşumunu engelleyemez.

Yeni MC’nin çok kaygı duyulacak bir durum olmasının birinci nedeni, hem 1970’lerdeki MC hükümetleri gibi Türkiye’yi var olandan daha derin bir kutuplaşmaya sürüklemesi, hem de bu kutuplaşmayı toplumsal düzeye indirecek olmasıdır. Daha baştan itibaren Yeni MC, kendisini millilik üzerine inşa ederken, diğerlerini / ötekilerini de ‘gayri-milli’ (bazen ‘terörist sevici’) tanımını kullanarak, vatan hainliği biçiminde tanımlamaya kadar gitmektedir. 1970’lerin MC hükümetlerinin Türkiye’yi nerelere götürdüğünü bilenler, Yeni MC’nin daha kötü sonuçlar çıkaracağını da tahmin edebilirler.

Yeni MC’nin daha kötü sonuçlar doğurma potansiyelinde olması, içinde bulunduğumuz Dünya ve bölgesel düzeyde yaşanan çatışmalardan da kaynaklanmaktadır. Bu çatışmaların merkezinde etnik ve mezhepsel farklılıkların yattığı göz önüne alınınca, Yeni MC çıkışına “yangına benzinle gitmek” durumu yakıştırması hiç de yanlış olmayacaktır. Zira Yeni MC, çatışma ortamının panzehiri olan toplumsal düzeyde birlik beraberlik duygusunu içermediği gibi daha da zayıflatacaktır, çünkü Yeni MC sadece iktidar çoğunluğunu sağlamaya dönük ve de yarıdan biraz daha az olan ‘diğerlerini’ ötekileştirerek dışarıda tutmaktadır. Amaç, biraz sert olarak düşünülebilir ama, Türkiye’nin sorunlarını çözmek değil; makyavelist bir anlayışla iktidarda kalmaktır.

Bugün siyasi liderlerin kullandığı dil, sosyal medyanın yaygınlığının da etkisiyle kutuplaşmayı daha hızlı yaygınlaştırmaktadır. Ötekileri, yasa-dışı gruplarla bir tutan dilin, seçimlerde de kullanılacağını var sayarsak, ‘milli’ ve ‘gayri milli’, ‘vatansever’ ve ‘vatan haini’ karşıtlığı üzerinden toplum / seçmenler iki karşıt gruba bölünecektir. Hoşgörünün zaten zayıf olduğu bir toplumda, durum daha da vahim hale gelebilir.
Peki Yeni MC, arzusuna ulaşabilir mi? Kısa dönemli belki, ama orta ve uzun dönemde asla diyebiliriz, çünkü 1970’ler gibi bir ortamda herkes kaybeden olacaktır. Daha açık ifade ile Yeni MC, AKP için 2019 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerini belki kazandırabilir ama belediye seçimlerinde kazançlı sonuçlar almak o kadar da kolay değildir. Belediye seçimlerinde, adayın etkisi yanında AKP ve MHP’nin yıpranmışlığı dolayısıyla arzu ettikleri sonuçları elde edemeyebilirler. Şu an için baraj altı görünen MHP, belki kısa dönemde Yeni MC ortaklığı üzerinden milletvekili çıkarabilir ve belediye başkanlıkları kazanabilir, ama gelişmelerin sorumlusu olacağından kısa süre sonra yerini İyi Partiye bırakır. Sayın Dr. D. Bahçeli sonrasında MHP’nin ayakta kalmasının zor olacaktır, çünkü hali hazırda koşulsuz iktidar desteği dolayısıyla yaşanacak olumsuz gelişmelerin sorumluluğu MHP’ye de ait olacaktır.

Yeni MC ile, 1970’lerdeki MC hükümetlerinin yarattığı kutuplaşmadan daha derin ve daha yaygın bir kutuplaşma yaşanacaktır. Etnik ve mezhepsel ayrışma ile iç içe geçme potansiyeli yüksek olan bu kutuplaşmanın etkilerini silmek çok ama çok daha uzun zaman alacaktır.

İlk etapta yapılması gereken, karşı bir koalisyon / birliktelik oluşturmaktan ziyade, Yeni MC’nin Türkiye’ye vereceği zararlar örnekler verilerek anlatılmalıdır.
Sonrasında ise, birliktelik kurulacak ise, ilkeler üzerinden Mevlana vari bir çıkışla birliktelik oluşturulmaya çalışılmalıdır: “Demokrasiye, hukuk devletine inananlar siyasal duruşunuz ne olursa olsun, gelin. Gelin demokratik bir Türkiye için, güçlü hukuk devleti ile yönetilen bir Türkiye için, hak ve özgürlüklerin sıkı biçimde korunduğu bir Türkiye için, adaletli bir Türkiye için birlikte olalım”.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER