Cuma, Mart 29, 2024

İhsan Kamalak yazdı | Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine

CHP’liler 31 Mart (2019) yerel seçimleri sonuçlarından, haklı olarak mutlu ve umutlu
oldular. İstanbul başta olmak üzere, İzmir, Ankara, Antalya, Mersin ve Adana gibi büyükşehir belediye başkanlıklarını (BBB) kazandıkları gibi, geleceğin Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekrem İmamoğlu ile tanışmış oldular. Şu an birçok CHP’linin aklında Sayın İmamoğlu, gelecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP adayı olarak yer almış durumda. Bu yaklaşımdan farklı olarak sabırlı olmak gerektiğini, önümüzdeki ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın İmamoğlu’nun aday olmamasına ilişkin düşüncemi paylaşmak istedim.

Şüphesiz Türkiye’nin çarpık başkanlık sisteminde en önemli kurum Cumhurbaşkanlığıdır. Siyasal yürütme gücünü tek başına elinde bulunduruyor. Sahip olduğu güçlerle, yargıyı yönlendirebilir; kararnamelerle kamu yönetimi ve personeline ilişkin düzenlemeler yapabilir. Güçler ayrılığının neredeyse olmadığı Türkiye’nin başkanlık sisteminde (Cumhur)başkan, TBMM çoğunluğuna hükmettiğinden ülkenin mevcut siyasal, toplumsal ve ekonomik sorunları çok daha hızlı çözülebilir. Ancak asıl mesele, bir seçimi kazanmak veya gücü bir seçimde ele geçirmek değil, bu gücün elde tutulmasının sürekliliğidir.

Sayın İmamoğlu, İstanbul’da seçmenlerin desteğini hem de yüzde 54 gibi çoğunlukla alabilmiştir. CHP’nin oyunu almak istediği mütedeyyin seçmenlerin oylarını alabilecek söylem ve pratiğe sahip olduğunu göstermiştir. İnsanlarla diyalog kurabilmektedir. Sayın İmamoğlu ile önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma umudu CHP’lilerde yeşermiştir. Ancak bu umudun meyve veren bir ağaca dönmesini sabırla beklemek, olası iklimsel riskleri gözden kaçırmamak gerekir.

Burada Cumhurbaşkanlığı seçimi ve/ya ulusalda CHP iktidarı çerçevesinde şu soruların
iyi analiz edilmesi gerekiyor: Olası bir Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmenin riskleri
nelerdir? Seçmen sayısı ve toplumsal, siyasal ve iktisadi açıdan İstanbul’u ihmal etmenin
sonuçları neler olabilir? Sayın İmamoğlu’nun şu ana kadarki performansı Cumhurbaşkanlığı
seçimini kazanmak için yeterli midir?

Şüphesiz Sayın İmamoğlu ve ekibi başarılı bir seçim süreci yaşamıştır; İstanbul seçiminin
galibidir. Ancak bu galibiyette, siyasal, toplumsal ve ekonomik koşulların katkısı gözden
kaçırılmamalıdır. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2017 Anayasa
Referandumunda başlattığı ve bugüne getirmeyi başardığı ittifakın katkısı önemidir. Böyle bir ittifak olmasa idi, “İstanbul BBB kazanılabilir miydi?” sorusunu iyi analiz etmek gerekiyor. Zira önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde kazanan olmak için, bu ittifakın olması / devam etmesi gerekiyor. Aksi takdirde ‘evdeki bulgurdan olma’ (İstanbul BBB’nı kaybetme) durumu ile karşılaşılabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma olasılığı güçlü olsa da, İstanbul BBB kaybetme olasılığı üzerinde uzun uzun tartışmamız gerekiyor.

Sayın İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adayı olursa, büyükşehir belediye meclis üyesi
çoğunluğu dolayısıyla, İstanbul BBB’nı AKP-MHP ittifakına sunulmuş olur. Belediye Meclis
çoğunluğu, Cumhur İttifakında olduğundan, İmamoğlu’nun istifası ile BBB’nı da onlar
seçecektir. Bu, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir boyuttur.

Bu bağlamda İstanbul’un ekonomik öneminden daha hayati olan yönü, bizi daha dikkatli
olmaya itiyor: 10.570.222 İstanbul seçmeni. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Türkiye
genelindeki 57.093.410 seçmenden, 10.570.222’si İstanbul’da yaşıyor. Türkiye’deki her 5,4
seçmenden 1’i İstanbul’da yaşıyor. 600 milletvekilinin 96’sı İstanbul’dan seçiliyor. Ulusal
iktidarı kazanmak için, İstanbul’da iktidarın elde tutulması gerekiyor. Yani İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanıyorsa, İstanbul’daki iktidarın garanti altına alınması gerekiyor.

İşte Sayın İmamoğlu’nun, Türkiye iktidarını kazanmak ve sürdürmek için iki dönem
İstanbul BBB’na yoğunlaşması gerekiyor; CHP’nin İstanbul’da iktidarda olması gerekiyor.
Sayın İmamoğlu’nun İstanbul’daki başarısı, Türkiye’de her 5,4 seçmenden 1’inin oyuna
ulaşmayı kolaylaştıracaktır.

Geçmişten bir örnekle bitirelim: Sayın Murat Karayalçın, SHP genel başkanlığına
geçmeyip, 1989’da seçildiği Ankara BBB’na 1994’te tekrar aday olsa idi, Melih Gökçek
Ankara’da kazanabilir miydi? Veya İstanbul 1994’de kaybedilmeseydi? Bu örnekten ders
çıkarılması gerekiyor.

İstanbul’un seçmen sayısı ve Sayın İmamoğlu’nun genç olması göz önüne alınarak, biraz
daha ileriyi düşünüp sabırla hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir tercih hem CHP için hem de kendisi için daha hayırlı olacaktır. İstanbul önemli, fakat ulusal iktidar daha önemli.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER