Perşembe, Mart 28, 2024

İhsan Kamalak yazdı | Ankara Çubuk Saldırısının Demokrasi ve Muhalefet Açısından Anlamı

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na 21 Nisan Pazar günü Çubuk’ta (Ankara) şehit cenazesinde yapılan saldırı, Türkiye demokrasisine yapılan bir saldırıdır. Saldırı, basit bir protesto olayı değildir. O kadar korumaya ve çevresindekilerin varlığına rağmen, kontrolden çıkmış bir eylem, büyük bir olasılıkla da organize bir girişimdir. Sadece bir protesto eylemi olayı ile sınırlı kalsaydı, Sayın Kılıçdaroğlu eylemi yapanlara müdahale etmeye dahi müsaade etmezdi diye düşünüyorum. Ankara Çubuk’ta yaşanan bu olay, Türkiye demokrasisinde hoşgörü, düşünceyi açıklama ve muhalefet etme hak ve özgürlüklerinin altını bir kez daha çizme gereğini doğurmuştur.

Muhalefetin varlığı ve korunma düzeyi, demokrasinin yansımasıdır. İngiliz sisteminde, iktidara “yüce kraliçenin hükümeti” denirken, muhalefete de “yüce kraliçenin muhalefeti” denir. Biri kraliçe adına ülkeyi yönetirken, diğeri kraliçe adına onu denetler. İşte bu yüzden de muhalefet, demokrasi için çok önemlidir. İktidar dışındakilerin, bütün muhalefetin varlığı demokrasinin ön-koşuludur. Muhalif grupların korunmasında sıkıntılar var ise, demokrasi sorunludur.

Demokrasi, seçimlerde sandığa oy atmanın ötesindedir. Demokratik olabilmek için seçimler önemli olsa da, demokrasinin öngördüğü seçimlerin gerektirdiği serbest ve adil olmak gibi bazı koşullar vardır. Seçimlerin serbest ve adil olabilmesinin ilk koşulu, iktidar karşısında yarışmanın önünün açık olmasıdır. İktidar karşısında yarışacak olanların başında da ana-muhalefet olduğuna göre, öncelik ve titizlikle Türkiye adına korunması gerekir.

Demokrasinin öngördüğü seçimlerin özellikleri, gücün halkta olmasını sağlar, yönetenleri halka karşı duyarlı olmaya iter. Aksi takdirde seçimler sandığa oy atmaktan öte bir anlam ifade etmez; gücün de vatandaşlarda olduğunu söylemek olanaksız hale gelir. Ülke veya belediye yönetimi konusunda herkes düşüncelerini vatandaşlara anlatabilmeli. Vatandaşlar da, önüne gelen farklı seçenekler arasında özgür iradesine göre tercihte bulunduğu bir ortamda oylarını kullanmalıdırlar. Ancak böyle bir ortamda yapılan seçimlerde sandıktan çıkan, vatandaşın iradesi olabilir. Özetle, serbest, adil ve ifade özgürlüğünün olduğu bir yarış ortamının olduğu ancak muhalefetin varlığı ile ileri sürülebilir.

İşte Ankara Çubuk’taki bu vahim olay, muhalefetin kendisini anlatmasına şiddetle müdahale olduğu içindir ki, münferit bir olay olmanın çok ötesindedir, Türkiye’ye zarar vermiştir, Türkiye demokrasisini tartışmalı hale getirmiştir. Bir muhalefet liderinin, hem de Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin liderinin, böyle bir linç girişimine maruz kalması, sadece iktidarın değil Türkiye’de herkesin şapkayı önüne koymasını gerektirir. Bir gün herkes böyle bir olaya maruz kalmasın diye, iğneyi kendilerine batırmalıdırlar. Bu şiddet olayı sadece Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılmış bir saldırı değildir; bilakis Türkiye demokrasisine, Türkiye ekonomisine yapılmış bir saldırıdır.

Türkiye’de ana-muhalefet partisi liderine böyle bir saldırının yapılmasının, Türkiye ekonomisine olumsuz yansımaları da beklenmelidir. Böyle bir olay, uluslararası düzeyde Türkiye’de demokrasi olduğunu anlatmayı çok zorlaştırır. Bu olay, sadece toplumsal ve siyasal istikrarsızlık anlamına gelmez; ekonomik istikrar da korunamaz. Türkiye’ye yatırımcı çekmeyi zorlaştıracağı gibi, ihracatı da olumsuz etkileyecektir.

Böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için, özellikle iktidarda olanların söylemlerine dikkat etmeleri gerektiği gibi, bu olayın faillerinin bir an önce yargı önüne çıkarılması gerekmektedir. Tabii yargının da bağımsız ve tarafsız hüküm verecek özelliklerde olması gerekiyor.

Doç. Dr. İhsan Kamalak
Mersin Üniversitesi İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER