Cuma, Mart 29, 2024

‘Huzursuz muhafazakârlar’a ve genç seçmene dikkat

Çoğunluğu Cumhur İttifakı seçmeni olup şimdi kararsız olanları turkiyeraporu.com Direktörü Can Selçuki; “huzursuz muhafazakârlar” olarak tanımlıyor ve ekliyor; onlara ve gençlere dokunan bir adım ilerde olur.

Gün geçmiyor ki yeni bir araştırma yayınlanmasın. Bu araştırmalarda öne çıkan kararsızların artışı. Kararsızlar artıyor, Cumhur İttifakı küçülüyor ama muhalefet yükselmiyor.

İktidar neden kaybediyor, muhalefet neden yükselmiyor? Gençler siyasete nasıl bakıyor? Onlara dokunan lider, parti var mı? Bunları ve daha fazlasını turkiyeraporu.com Direktörü Can Selçuki ile konuştuk.

Uzun dönemdir araştırma yapıyorsunuz. En çok merak edilen konu “bu pazar seçim olsa sonuç ne olur?” sorusu. Bununla başlayalım nedir sizin son araştırmanızda bulgular?

Kuşkusuz en çok bu sorunun cevabı merak ediliyor. Tam cevabı vermeden önce benim bu sorunun cevabını nasıl değerlendirdiğimden bahsetmek isterim. Biz bu soruyu her ay soruyoruz. Elde ettiğimiz sonuçları da 1 ay önceki sonuçlarla kıyaslayarak bir yorum yapmamız bekleniyor. Dolayısıyla diğer araştırma şirketi yöneticileri gibi ben de değişimleri anlamlandırmak için bir aylık bir hikaye yazma derdine düşüyoruz. Halbuki bu sonuçlarda birkaç aylık trendlere bakmak daha anlamı oluyor.

Peki öyle bakınca ne görüyorsunuz?

Eylül 2020’den beri turkiyeraporu.com anketlerimizde gördüğümüz bir trendi değerlendirmek isterim. Eylül 2020’den beri iki tane temel eğilim var. Biri artan kararsızlar diğeri de Cumhur İttifakı’nın geniş muhalefet bloğu karşısında azınlıkta kalması.

Kararsızlar bizim Nisan 2021 anketinde yüzde 18 seviyesine geldi. Bu oranın yarısından biraz fazlası Cumhur İttifakı partilerine oy veren seçmen. Dolayısıyla ekonomideki gidişat, salgın yönetimindeki başarısızlık Cumhur İttifakı seçmenini bloktan uzaklaştırıyor. Ancak henüz karşı tarafa geçip geçmeyeceklerine karar vermiş durumda değiller.

Bu kitle 2015 yılından beri büyüyen ve AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan memnuniyetsizliği artan seçmenlerden oluşuyor. Ben bu gruba “Huzursuz Muhafazakârlar” adını veriyorum.

Özellikleri ne bunların?

Huzursuz Muhafazakârlar son 20 yılda Erdoğan hükümetleri ekonomik, sosyal ve hizmet kalitesi bakımından önemli kazanımlar elde etmiş ancak artık bu kazanımların geriye gittiğini gören seçmenler. Huzursuz olmalarını sebebi ise artık Erdoğan’ın bu kayıplarını geri vereceğinden şüphe ediyorlar.

HANGİ MUHALEFET BAŞARISIZ?

Kararsızlar artıyor muhalefet yükselmiyor. Muhalefet bu açıdan başarısız mı?

Bu sorunun tek bir cevabı yok. Başarılı olduğu yerler var ve başarısız olduğu yerler var. Kaldı ki muhalefeti tek bir performans değerlendirmesiyle anlatmak da doğru olmaz, zira birçok muhalefet partisi var artık.

Bu eleştiri de kastedilen genelde CHP oluyor. Hem 2002’den beri AK Parti’ye karşı ana muhalefet rolünde olması hem de son yerel seçimlerde gösterdiği başarı CHP’den daha fazlasının beklenmesine yol açıyor. CHP son seçim başarısından da görüleceği gibi doğru işler yapıyor. Yerel seçimlerde bir araya getirdiği ittifak ve gösterdiği adaylar 7 büyük ilin 6’sında başarıyı getirdi. Ancak bu yeterli değil.

Rakibinizi yenebilmeniz için doğru yapmanız gereken 10 tane şey var. Ancak siz sadece 3-4 tanesini yapıp sonrasını doğal akışına bırakırsanız istediğiniz sonuca ulaşamazsınız.

CHP’NİN ORGANİK AYDINLARI YOK

Yapamıyor mu CHP bunu?

CHP kendi içinde tek bir hedefe odaklanmış koordinasyon içerisinde çalışan bir parti görünümünden uzak. Aldığı eleştirilerin kaynağı da bu. Bir siyasi partinin genel merkez ve yerel yöneticilerinin uyum içerisinde olması gerekiyor. Doğru söylemi geliştirdikten sonra bunu aktaracak hem parti yetkililerinin hem de parti çevresinde konumlanmış organik aydınların söylemlerinin oluşturulması gerekiyor.

Daha birçok alan var ancak bir de daha iyi planlama gerekiyor. Örneğin “128 Milyar Dolar Nerede?” kampanyası ile CHP çok büyük bir ivme yakaladı. Merak ettiğim bundan sonra neyin geleceği hesaplandı mı? Artık Türkiye seçime kadar yüksek tempolu siyaset ortamına girmiştir ve bu yolda dur kalk yaparak ilerleyemezsiniz. İyi planlanmış, sürdürülebilir bir operasyona ihtiyacınız var.

Siyasi iktidar blokunun yüzde 30-40+ olmasını neye bağlıyorsunuz siz?

İktidar seçmeni arasında memnuniyetsizliğin arttığı bir gerçek. Zaten yukarıdaki cevabımda bunu anketlerimizin sonuçları üzerinden anlatmaya çalıştım. Bu seçmenin karşı tarafa geçmemesinin iki temel sebebi var diye düşünüyorum. Birincisi muhalefette cumhurbaşkanı adayı veya adaylarını olmaması. Muhalefet partileri şu anda nasıl bir stratejileri olacağına dair müzakere ediyorlar. Masada iki tane seçenek var…

KARARSIZLAR ADRES ARIYOR

Nedir onlar?

Tüm muhalefetin birinci turdan arkasında birleştiği ortak aday ya da çok adaylı birinci tur. İlkinin olmasının ben çok zor olduğunu düşünüyorum. Bunun sebeplerini ve muhtemel sonuçlarını önümüzdeki haftalarda yazacağım.

Bu aşamada kararsızlara katılan Cumhur İttifak’ı seçmenine bir adres gösterilmesi lazım. Şu anda sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan aday ve karşıda net bir tablo yok. Bu, eğer olacaksa, geçişi zorlaştırıyor. Bana göre ikinci sebebi ise 20 yıllık bir bağın kopmasının kolay olmaması. Oy vermek son tahlilde duygusal bir olay.

KARARSIZLARIN DOĞRUSAL DAĞILIMI YANLIŞ

Önemli tartışmalardan birisi de kararsızların nasıl dağıtılacağı konusu. Sizce kararsızların dağılımı doğrusal mı olmalı yoksa başka türlü mü dağıtılmalı?

Kararsızların doğru dağıtımına dair farklı şeyler söylemek mümkün. İstatistiki tercihlere bağlı. Ama net bir şey varsa o da doğrusal dağıtımın doğru olmadığı. Biz de farklı istatistiki yöntemler kullanarak kararsız olduğunu beyan eden anket katılımcısının oy vermesi en muhtemel partiyi tayin etmeye çalışıyoruz. Ancak yeterli olduğunu düşünmüyorum.

Kendimizi geliştirerek daha olasılık hesapları üzerine dayalı modeller kurmamız lazım. Ancak bunun maliyeti fazla. Örneğin aynı kişilerle uzun süre tekrarlanana anket çalışmaları yapmak lazım. Türkiye’de talep bunun finansal boyutunu karşılayacak olgunlukta değil.

İBRE İKTİDAR ALEYHİNE DÖNDÜ

Toplum hükümetin pandemi ile mücadelesine nasıl bakıyor?

Biz Mart 2020’den beri her ay düzenli olarak salgın konusunda sorular soruyoruz. Hükümet toplum algısı olarak çok iyi başladığı bu süreci çok kötü bir şekilde yürütüyor. Mart 2020’nin ikinci yarısında yaptığımız ankette katılımcıların yüzde 49’u hükümetin aldığı önemlileri yeterli bulduğunu ve yüzde 28 ise yeterli bulmadığını ifade etmiş.

Hatırlayacaksınız o zamanlar Sağlık Bakanı Koca şeffaf ve sürekli iletişimi ile ön plandaydı. Daha sonra Ekim 2020’de biraz daha detaylı bir soru sorarak, katılımcıların hükümetin salgınla mücadele performansını ekonomi ve sağlık alanında değerlendirmesini istedik. Katılımcıların yüzde 60’ı hükümetin sağlık alanında iyi bir yönetim sergilediğini düşünürken bu oran ekonomi için yüzde 30 seviyesinde kalmış.

Son olarak Nisan 2021’e geldiğimizde ise tablonun tamamen tersine döndüğünü söylemek mümkün. Bu sefer performans değerlendirmemize eğitimi de kattığımız soruya verilen cevaplarda hükümetin eğitim alanında iyi performans gösterdiğini düşünenlerin oranı yüzde 24 olurken aynı oran ekonomi ve sağlık alanları için sırasıyla yüzde 22 ve yüzde 45 olarak gerçekleşti.

Neden, toplumun iktidara güveni mi azaldı?

Neden böyle olduğunun birçok farklı sebeple açıklamak mümkün. Bana kalırsa başlıca sebebi salgınla mücadeleye olan güvenin kalmamış olması. İlk güven problemi açıklanan rakamlar üzerinden oldu. Daha sonra toplum konulan yasaklara ilk olarak yasakları koyanların uymadığını gördü. Ekonomi tarafından gelişigüzel izlenimi veren kısıtlamalar ve bir türlü gelmeyen destekler güvensizliği artırdı. Aşı temininde yaşanan sıkıntılar ise son darbeyi indirdi diyebiliriz. Yapılan son açıklamalara bakılırsa aşımız yok ve yetkililer ne zaman geleceğine dair net bir tarih veremiyorlar. Toplum kendini terkedilmiş hissediyor.

Son içki yasağına ilişkin bir araştırma yaptınız mı?

Hayır. Pazartesi günü sahaya çıkacağız. Toplumun bu yasağa karşı tepkisini birkaç açıdan değerlendirmeyi planlıyoruz. Hem kararın kanunsuzluğu hem de hayat tarzına müdahale açısında toplumun ne düşündüğünü araştıracağız.

SEÇİM GÜNDEMİ EKONOMİ VE SİSTEM OLACAK

Erken ya da zamanında olacak bir seçimde ana gündem maddemiz ne olacak?

Seçimlerde temel konu ekonomi olacak. Bunun yanında Türkiye nasıl bir sistemle yola devam etmek istediğine karar verecek. Sert kuvvetler ayrılığı temelinde güçlü bir parlamento ve bağımsız bir yargı mı yoksa mevcut sistemin devamı mı buna karar vereceğiz. Muhalefet bu sistemin çalışmayan taraflarını seçmenin hayatına dokunduğu şekilde anlatabildiği nispette başarılı olacaktır.

Yeni kurulan iki parti araştırmalarda çok güçlü görünmüyor, bunun nedeni nedir?

Yeni kurulan partilerin oy alabilmesi için ya seçmende ya da parti yönetimlerinde davranış değişikliği olması lazım. Örneğin, MHP 2017 referandumundan önce taraf değiştirme kararı alarak AK Parti ile daha sonra adına Cumhur İttifak’ı denilen pozisyona geçti. Meral Akşener, MHP yönetiminin davranış değişikliğinden dolayı partisiz kalan bir grup MHP seçmeninin olduğu yerde İYİ Parti’yi kurdu. Bu seçmen grubunun üzerine inşa ettiği partisini geçen sürede genişletmeyi başardı.

Durum Gelecek ve DEVA partileri için daha farklı. Onlar hali hazırda partisi olan seçmende davranış değişikliği tetiklemeye çalışıyorlar ki bu çok daha zor ve zaman alan bir süreç. Bu yüzden bu iki yeni partiyi İYİ Parti gibi başladığı gün yüzde 10’larda görmedik. Eğer başarılı olabilirlerse onların grafiği aşağıdan yukarıya giden ve dur-kalkı bol bir grafik olacak.

Öte yandan bu yeni sistem altında başarı kriterinin de değiştiğini görmek lazım. DEVA ve Gelecek için ilk seçimlerde 7-8 puanlık bir oy oranı yakalamaları ve bu oy oranı ile değişimi sağlayacak ittifak içerisinde yer almaları gelecek dönem için partilerinin kalıcılığı ve iddiası açısında başarı olacaktır.

GENÇ SEÇMENE UZAYLI MUAMELSİ YAPILIYOR

Siz uzunca bir süredir gençler üzerine bir araştırma yapıyorsun. Onalar nasıl bakıyorlar Türkiye ve siyasete?

Öncelikle gençlerin siyasetten pek bir beklentileri olmadığını söyleyerek başlamak lazım. Tabi gençler sıkça seçmen olmaları çerçevesinde konuşuluyor ama hangi gençlerden bahsedildiği de karıştırılıyor gibi geliyor bana. İki grup var. Birincisi şu anda 18-30 yaş arasında olanlar ki bizim araştırmalarımız o gruba odaklanmış vaziyette. İkinci grup ise 2023 seçimlerinde ilk defa oy verecek seçmen.

Her koşulda genç seçmene uzaylı muamelesi yapılıyor. Yani sanki bu Pazar seçim olsa ilk defa Cumartesi günü memlekete gelecekler ve oy verip gidecekler. Bu doğru değil. Bu gençler bu ülkenin oturma odalarından, mahallelerinden, okullarından gelmiş gençler. Yani büyük ölçüde toplumun bir aynası. Ancak onları çok farklı kılan bir tarafları olduğu da doğru. Tarihte hiç olmadığı kadar kendilerinden büyük kuşaklardan farklılar. Bundan 100 sene öncede gençlerle yaşlılar arasında fark vardı ancak hiçbir zaman bu kadar farklı olmamıştı.

Peki bu fark siyasi olarak ne anlama geliyor?

Bizim yaptığımız araştırmalar gençlerin çok daha dikey talepleri olduğunu gösteriyor. Örneğin çevre veya ekonomik düzey olabilir ve bunun dışında diğer konularla seçmen olarak ilgilenmiyorlar.

Gençleri yakalayabilen bir parti veya lider yok açıkçası. Gençler arasında AK Parti tercihinin toplumun geri kalanına daha az olduğunu söyleyebilirim ancak mevcut durumda gençlerin siyasi dengeleri altüst edecek bir eğilim içerisinde olduğunu söylemek gerçekçi olmaz.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

YAZARIN DİĞER YAZILARI