Perşembe, Mart 28, 2024

Hükümet Sözcüsü Bozdağ: Baronlar ve karanlık güçler Kılıçdaroğlu’nun gitmesini istiyor

Çankaya Köşkü’ndeki Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ açıklama yaptı. Bozdağ, “Karanlık güçler Kılıçdaroğlu’nun son kullanma tarihinin dolduğuna karar vermişler” dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Bozdağ: “Sayın Kılıçdaroğlu’nu onurlu bir insan gibi CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmeye davet ediyorum. Kaset operasyonunu yapan FETÖ ve onlarla işbirliği içerisinde olan baronlar ve karanlık güçler, Kılıçdaroğlu’nun son kullanma tarihinin dolduğuna karar vermiş durumdalar. Bu malzemeyle daha fazla bir fayda elde edemeyeceğini gördükleri için Sayın Kılıçdaroğlu’nu bir rezillikten öbür rezilliğe iterek toplum içine çıkamaz hale getirmek istiyorlar. Yarın da başka belgeler açıklayacağını söylüyor. Ne açıklayacak ben de merakla bekliyorum. Yine hangi yalancılığını ortaya koyacak, hep beraber göreceğiz.” dedi. Bekir Bozdağ’ın açıklamalardan satır başları:

Türkiye’de bu alanda (para transferi) herhangi bir sınırlama söz konusu olmamıştır, bundan sonra da sınırlama söz konusu olmayacaktır. Cumhurbaşkanımızın herhangi bir talimatı olmamıştır. Cumhurbaşkanımızın dikkat çektiği husus sadece kendi ülkesine güvenmediği için sermayesini başka yerlere aktarmak isteyenlere yönelik bir sitem olduğunu ifade etti.

PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C terör örgütleri Türkiye’nin kaynaklarını da yurt içi ve yurt dışında terörü finanse etmek maksaıyla Türkiye’den elde ettikleri gelirlerini kullanmaktalar. İş adamlarımız küresel finans sistemine dahil bir şekilde faaliyetlerini öyle devam ettireceklerdir. Bunların teminatı bizim yasalarımız, anayasalarımız, bankacılık sistemimiz ve hükümetimizdir. Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi vardır.

CHP’nin yarın açıklayacağı belge, kağıt parçası, yeni bombalar nedir bilmiyorum. Kılıçdaroğlu üst üste ekranlar önünde bir iddiada bulundu. Man Adası var, 1 sterlinlik şirketler var. Cumhurbaşkanının akrabası, ailesi para transfer ettiği iddialarında bulundu. İspat olarak da dekontları gösterdi. Sayın Cumhurbaşkanımız benim ve yakınlarımın para göndermesi söz konusu değildir, siyaseti ve Cumhurbaşkanlığını ispat edersen bırakırım dedi. CHP, Cumhurbaşkanımızı Cumhurbaşkanlığından indirmek için terör örgütleri ile aynı hedefe koşma konusunda çalışma içerisinde. Türkiye karşıtları ile işbirliği çok açık. Eline altın bir fırsat vermiş oldu sayın Cumhurbaşkanımız.

İsim isim saydı, onun üzerine avukatlar açıklama yaptı ve Cumhurbaşkanımızın açıklamaları ortada. Yurt dışına giden tek kuruş para yoktur. Kağıt parçaları da sahtedir. Bie banko görevlisinin bile bilebileceği bir şeyi, öğrenmesi gereken Kılıçdaroğlu bunu yapmıyor. İncelediğimizde şunu gördük, burada sayın Cumhurbaşkanımızın ve ailesinden herhangi bir kimsenin Man Adası’nda bir şirkete tek bir kuruş para göndermeğini bu dekontlar ispat etmektedir. Dışarıya, Cumhurbaşkanının ailesinden şunlar ve yakınlarından şunlar şu kadar para havale ettiler iddia ediyor. Havale edilen para yok, dışarı aktarılan para kesinlikle söz konusu değil. Bu dekontlar sayın Kılıçdaroğlu’nun müfteriliğini kesinlikle ispat etmiştir.

“KILIÇDAROĞLU’NU İSTİFAYA DAVET EDİYORUM”

Yalancı olduğunu ispat eden kanıtlardır. Hiçbir tartışma burada yok. Onun için bizim Kılıçdaroğlu’ndan beklediğimiz şu. Onurlu davranmak. Ben de buradan soruyorum. Gösterdiğin dekontlar sizin müfteriliğinizi ispat eden belge olduğu ortaya çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu, söyler misin? Alçak kim, müfteri kim, yalancı kim? Bunu net bir şekilde ifade etmesi lazım. Onurlu bir insan gibi yapması gereken CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmektir. İstifa etmeye davet ediyorum. İstifa etmeyeceğini bilerek davet ediyorum. Sizi göreve getiren baronlar, FETÖ’cüler sizin gitmenize karar vermişler. Karanlık güçler Kılıçdaroğlu’nun son kullanma tarihinin dolduğuna karar vermişler. Yarın da başka belge açıklayacağını söylüyor. Ben de merakla bekliyorum. Hangi yalancılığını ortaya koyacak, hep beraber göreceğiz. Kılıçdaroğlu elinde patlayan Man Adası’nın bombalarından sonra konuyu değiştirip yeni bombalar ortaya koyarak başka tartışma ile günü kurtarmaya çalışacaktır. Yalan üzerine kurulan siyasetin CHP’ye de Kılıçdaroğlu’na da faydası yoktur.

ABD’NİN KUDÜS KARARI

Kudüs’le ilgili son günlerde çok yoğun haberler var. Kudüs’ün İsrail’in başkenti yapılması hususunda adım atılacağına ilişkin iddialar dolaşıyor. Kudüs’ün statüsü bellidir. Kudüs’ün statüsünü korumak, bölgedeki huzur ve barışı korumak bakımından tarihi öneme sahiptir. Kudüs’ün uluslararası anlaşmalarla koruma altına alınan statüsü kaldırılarak başka adımlar atılırsa büyük bir felaket olur. Bölgede yeni çatışmalara, kavgalar yol açar. Hiç ön göremediğimiz, ne zaman biteceğini bilemediğimiz olayların ortaya çıkmasına yol açabilir. İsrail’e, başka ülkelere, bölgeye faydası yoktur. Bu adımı atmak bölgeyi yeni bir felakete sürüklemek için yeni kapılar açmaktan başka bir işe yaramaz. Türkiye, Kudüs’ün bu anlaşmalar çerçevesindeki statüsünün korunmasını hep müdafaaa etmiştir. 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti kurulmasının son derece önemli olduğunu hep ifade ettik. Türkiye bu politikasından sapmış değildir. Türkiye gelişmeleri takip etmektedir, edecektir. Oldu bittilere karşı Türkiye’nin evet demesini kimse beklememelidir.

Suriye’de yaşanan her hadise Türkiye’nin ulusal güvenliği ile doğrudan ilgilidir. Bunu hep ifade ettik.

Türkiye bölgede çatışmaların sona ermesine, barış ortamının tesis edilmesine son derece önem vermektedir. Terör örgütlerinin bu süreçte muhatap kabul edilmesini Türkiye reddetmektedir. Afrin’de PYD-YPG teröristlerinin yer aldığını, Türkiye’ye karşı hazırlık içinde olduklarını biliyoruz. Türkiye herhangi bir saldırı olasılığında karşılık vermekten tereddüt etmeyecektir. Afrin’e dönük bir adım atılıp atılmamasını bölgede yaşanacak gelişmeler tayin edecektir.

2008’in yaz aylarıydı, Almanya’da bugün New York’taki dava gibi bir dava vardı. Deniz Feneri davası üzerinden bir takım hadiseler vardı. Kılıçdaroğlu’nun ilk parlatılmaya çalışıldığı hadise de bu Almanya kaynaklı projelerdir. Amerika’da görülmeye başladığı hafta Türkiye’de de eş zamanlı bir şekilde sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesi hakkında bir itibar suikastına Kılıçdaroğlu teşebbüs etti. Geçmişte de Almanya’da Deniz Feneri, Türkiye’de de aynı konuda Kılıçdaroğlu rol almıştı. Şimdi aynı şeyin buradan devam ettiğini görüyoruz. Türkiye’nin hukukunu korumak için, hiçbir ülke Türkiye hakkında yargı yolu ile karar veremez demesini beklerdim. Onun üzerinden bu işe bir tavır koyması, yerli ve milli bir duruş ortaya koyması lazım. Kılıçdaroğlu’nun duruşu yerli ve milli değildir.17-25 Aralık’ta FETÖ’nün Türkiye’de yaptığı bir yargı darbe teşebbüsünün bir parçasını oluşturmaktadır. Türk savcılıkları soruşturma yaptı, takipsizlik kararı verdi. TBMM komisyon kurdu, konuyu inceletti sonuçta Yüce Divan’a sevk etmeme kararı verdi. Şu anda New York’ta devam eden davanın yargıcı 2014’te FETÖ terör örgütünün bir organizasyonu ile Türkiye’ye getirilmiş ve 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’nün görüşlerini kullanarak Türkiye’ye karşı açıklamalarda bulunmuş birisidir. Davanın bütün lojistiği FETÖ’dendir. Burada devam eden bu dava FETÖ-ABD yargısı işbirliği ile 17-25 Aralık’ta Türkiye’de başarılamayanın ABD’de yapılması ve tekrarlanmasından başka hiçbir şey değildir. Türkiye İran’la yaptığı ticaretini ulusal ve uluslararası hukuka uygun yapmıştır. Türkiye hakkında herhangi bir ülkenin yargılama yapması da söz konusu değildir. Türkiye bu noktada kendisine karşı yürütülen bu hadiseleri yakından takip etmektedir. Buradan çıkacak kararın bizim açımızdan bir kıymeti yoktur.

“TAŞERON KONUSU, ELİ KULAĞINDA DERSEK YANLIŞ OLMAZ”

Bekir Bozdağ, “Taşeron konusu, eli kulağında dersek yanlış olmaz. Çalışmalar tamamlanmış durumda. Bu hafta Bakanlar Kurulumuza gelmedi ama muhtemelen önümüzdeki hafta ya da bir sonraki hafta Bakanlar Kuruluna gelebilir. Bütçe görüşmeleri sırasında veya sonrasında Parlamentoya sevk edilecek.” dedi.

“TÜRKİYE, İRAN İLE YAPTIĞI TİCARETİNİ ULUSAL VE ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN OLARAK YAPMIŞTIR”

Bekir Bozdağ, “Türkiye, İran ile yaptığı ticaretini ulusal ve uluslararası hukuka uygun olarak yapmıştır. Ulusal ve uluslararası hukuka aykırı herhangi bir ticaret söz konusu değildir. Türkiye, egemen ve bağımsız bir ülkedir. Türkiye hakkında herhangi bir ülkenin yargılama yapması ve Türkiye aleyhine mahkumiyet kararı vermesi söz konusu değildir, olamaz da. Türkiye bu noktada kendisine karşı yürütülen bu hadiseleri yakından takip etmektedir. Bu hadiseler Türkiye’de araştırılmış, karara bağlanmış konular. Şimdi buradan çıkacak kararın bizim açımızdan bir kıymeti yoktur.” diye konuştu.

“YAPILAN BU YARGILAMA 17-25 ARALIK SÜRECİNDE OLUP BİTENLERİN KUMPAS OLDUĞUNU İSPAT EDEN DE BAŞKA BİR OLAYDIR”

Bekir Bozdağ, “Yapılan bu yargılama 17-25 Aralık sürecinde olup bitenlerin kumpas olduğunu ispat eden de başka bir olaydır. Ayrıca bu kumpasın arkasında kimlerin olduğunu, FETÖ’ye kimlerin taşeronluk görevi verdiğini de aynı şekilde ortaya koymaktadır. O nedenle bu yargılama üzerinden Türkiye’yi suçlamak için büyük bir çaba var. Rıza Zarrab’ın üzerine kurulan baskı, ceza tehdidi ve dışarı çıkma ümidiyle yaptırılan iftiralar var. Bunların hiçbirini Türkiye’nin kabul etmesi mümkün değildir. Bunların tamamı bir komplonun Türkiye’ye dönük ortaya konmasından ibarettir.” dedi.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER