HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği zina tartışmasına dahil oldu.
Tan şöyle konuştu: “İki insanın kendi istekleri ile yapacakları ilişkiler, münasebetler bence çok fazla kurcalanmamalıdır. Benim şahsi fikrim bu noktadadır.”
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, gazeteciler Ahmet ve Mehmet Altan ile Nazlı Ilıcak’a, yargılandıkları davada verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını adil ve doğru bulmadığını söyledi.
Tan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Ahmet ve Mehmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın yargılandığı ve mahkumiyet cezası aldıkları davaya değinerek, “Maalesef Türkiye’de hukukun şirazesi yerinden çıktı. Neredeyse hukuk ortada kalmadı” dedi.
Bu kişilere verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının adil olmadığını dile getiren Tan, söz konusu kişilerin davranışlarının böyle bir cezayı haketmediğini savundu. Tan, “Bu arkadaşların en belirgin özellikleri muhalif olmaları. Ama bir insan muhaliftir diye de bu şekilde cezalandırılmaz. Asla bu kararı adil ve doğru bulmuyorum. Bunun en kısa zamanda Yargıtay tarafından bozulacağını ümit ediyorum. Bütün siyasilere de buradan seslenmek istiyorum. Ne olur artık hukuku siyasete alet etmeyin” ifadesini kullandı.
Hukukun herkese lazım olduğunu belirten Tan, bunun ortadan kalkmasının, hiç kimse için iyi olmayacağını vurguladı. Çocuklara yönelik suçlarla mücadele konusundaki öneriler hakkındaki görüşü sorulan Tan, dünyadaki örneklerden ders çıkararak, yeni düzenlemelerin yapılmasının önemine işaret etti. Tan, bu konuya ilişkin, uzmanlara danışılarak ve daha soğukkanlı bir şekilde değerlendirme yapılarak, Meclis’te yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi.
“Zina tartışması”
Zina konusundaki görüşlere ilişkin değerlendirmede de bulunan Tan, zinanın, inanca, fikre, kültüre, geleneklere göre değişen bir kavram olduğuna dikkati çekti.
Altan Tan, şunları kaydetti: “İki insanın kendi istekleri ile yapacakları ilişkiler, münasebetler bence çok fazla kurcalanmamalıdır. Benim şahsi fikrim bu noktadadır. ‘Ben senin gibi bir dini, ahlaki inanca sahip değilim’ diyen insanların kendi rızalarına dayalı ilişkilerine devlet müdahale etmemelidir. Ama kendi inanç sistemi, kendi dini veya mezhebi düşüncesi içerisinde de belli kuralları uygulamak o şahıslarla
ilgili ve serbest olmalıdır.”
