Çarşamba, Nisan 24, 2024

HDK bileşenleri referandum kampanyasını başlattı: Demokratik Cumhuriyet, Ortak Vatan için Hayır

HDK bileşenleri, Erdoğan diktatörlüğüne karşı “Hayır” deklarasyonunu açıkladı. Toplumun farklı renkleri ve sesleri bir araya geldi, “Ülkemiz için, halklarımız için, özgür, demokratik ve eşit bir yaşam için ‘Hayır’ diyoruz. ‘Hayır’ demokratik Türkiye’nin yolunu açar. Gelecek bizimdir. Umudun adıdır ‘Hayır'” dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenleri, diktatörlüğün yasal kılıfı olarak hazırlanan Başkanlık Anayasası referandumuna karşı yürüteceği “Hayır” kampanyasının startını verdi.

Çağlayan’daki Salon Figaro’da gerçekleştirilen basın toplantısına HDP milletvekilleri, HDK Eş Sözcüleri Gülistan Koçyiğit ve Onur Hamzaoğlu, ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Devrimci Parti Genel Başkanı Ufuk Göllü ve HDK’yi oluşturan tüm bileşenlerin temsilcileri katıldı.

‘BU GEMİ O LİMANA ULAŞACAK’

HDP MYK üyesi Çilem Küçükkeleş yaptığı açılış konuşmasında, halkların binlerce yıldır biriktirdiği irade ve enerjiyi bugün taşıdıklarını belirtti. Küçükkeleş, “Bir araya gelmeyelim diye çok şey yaptılar. Biliyoruz ki, irade mühürlenemez, binalar mühürlenebilir, iradeye kayyum atanamaz. Biz birlikte yaşamaya, birlikte umut etmeye ateş çemberinden geçsek de direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Tek kişinin değil toplumun sözünün değerli olduğu günlerin mutlaka geleceğini belirten Küçükkeleş, halkların iradesinin Meclis’e taşınması için mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. Tutsak HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 7 Haziran seçimleri sonrasında dile getirdiği “Bu gemi mutlaka limana ulaşacak” sözlerini hatırlatan Küçükkeleş, “Tüm renklerimiz, insanlığımız varlığımızla bulunduğumuz Nuh’un Gemisi ile limana ulaşacağız” şeklinde konuştu.

Bombalara, baskılara, tutuklamalara rağmen birliktelikleri büyüttüklerini vurgulayan Küçükkeleş, HDK bileşenlerinin isimleri anons etti, “Çok renkliyiz, çok sesliyiz ama eşitiz” dedi.

HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit “Hayır” deklarasyonunu okudu. Toplumun demokratik, çoğulcu, eşitlikçi, laik, kadın özgürlükçü, ekolojik ve sosyal bir anayasa ihtiyacı olduğunu belirten Koçyiğit, “Yeni bir toplumsal sözleşme, Türkiye’nin tarihsel, toplumsal ve kültürel sorunlarının aşılması, eşitlik ve farklılıkların beraberliği ruhunun pekişmesi açısından önemli bir adım olacaktır” diye konuştu.

HDK “HAYIR” DEKLARASYONU

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenlerinin açıkladığı “Hayır” deklarasyonunun tam metni şöyle:

Bizler, bu ülkenin emek, barış, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak insanca yaşanabilir ve demokratik olan bir Türkiye için bir araya geldik. Şimdiye kadar yürüttüğümüz mücadele, 94üncü yılına yaklaşan Cumhuriyet’i demokratikleştirme, sosyalleştirme ve bu toprakları, üzerinde herkesin eşit olarak yaşadığı ortak vatan yapma mücadelesidir. Emekten, demokrasiden, barıştan ve özgürlüklerden yana; doğadan ve insandan yana; eşitlik hukuku ile bir arada yaşamdan yana bir anayasayı Türkiye halklarına kazandırma mücadelesine dün olduğu gibi bugün de devam ediyoruz.

Toplumun demokratik, çoğulcu, eşitlikçi, laik, kadın özgürlükçü, ekolojik ve sosyal bir anayasa ihtiyacı ve talebi bakidir. Yeni bir toplumsal sözleşme, Türkiye’nin tarihsel, toplumsal ve kültürel sorunlarının aşılması, eşitlik ve farklılıkların beraberliği ruhunun pekişmesi açısından önemli bir adım olacaktır.

‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE ‘TEK ADAM YÖNETİMİ’ HEDEFLİDİR’

Ancak şimdi bu ihtiyaç yok sayılmış, Erdoğan-Bahçeli ittifakı eliyle gündeme taşınan ‘Anayasa değişikliği’ bir kişinin heveslerini karşılamak için gündeme getirilmiştir. Cumhurbaşkanı’nın varolan Anayasa’yı ihlal etmesine bir anayasal kılıf bulma çabası, süreklileşmiş hukuka aykırılık ve suç işleme durumuna bir hukuk yaratmak içindir. Erdoğan-Bahçeli ittifakının Anayasa değişikliği ‘mutlak iktidar’ ve ‘tek adam yönetimi’ hedeflidir.

Bu değişiklik ile yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki kuvvetler ayrılığı, kuvvetlerin birliği ve uyumu hedefi ile ‘tek kişi yönetimi’ altında toplanmakta, adalet terazisi ‘tek adam’ın eline verilmekte; zaten demokratik ülkelere göre oldukça geri bir düzeyde olan denge, denetleme mekanizmaları bertaraf edilmekte, halkın temsil ve denetim hakkı gasp edilmektedir. Böylelikle, Türkiye’de uzun yıllardır sürdürülen demokratikleşme mücadelesinin kısmi kazanımları dahi tasfiye edilmek istenmektedir.

Bu değişiklik, demokratik anayasal düzenin geliştirilmesine, evrensel temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesine, güçlü bir yerel demokrasinin oluşturulmasına yönelik değildir. İktidarın sınırları alabildiğine genişletilmekte, yurttaşların temel hak ve özgürlükleri ise alabildiğine işlevsizleştirilmektedir.

‘TEK ADAMLAR DEĞİŞİR AMA CEBERUT SİSTEM ONLARCA YIL HALKLARIN BAŞINA BELA OLUR’

Bu teklifi ilkesel ve demokratik nedenlerle kabul etmek mümkün değildir. Mesele sadece bir kişi ile de ilgili değildir. Sorun, demokratik olmayan, ‘tek adam yönetimi’ne dayanan otoriter, merkeziyetçi ve totaliter bir yönelimin hâkim kılınmasıdır. ‘Tek adam’lar değişir, ama kurulmak istenen bu ceberut sistem onlarca yıl bu ülke halklarının başına bela olur.

Yapılmakta olanın adı, sivil darbeyi, OHAL ve KHK rejimini süreklileştirmek; toplumu daha fazla baskı altında tutarak demokratik hak ve özgürlükleri yok saymaktır. Bu durumun siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamımızın her alanında yaralayıcı, kutuplaştırıcı ve çatışmacı sonuçlar doğuracağı şüphesizdir.

Bir ülkenin tamamını ve her şeyi ‘tek adam’ın keyfiyetine bağlayan Anayasa değişikliği bir ‘mutlak iktidar’ hevesinden öte bir şey değildir. Bu değişikliği topluma OHAL koşullarında, meşru olmayan yollarla, baskı ve yasaklarla dayatanlar, bu ülkenin geleceğine ve barışına en büyük zararı verenlerdir.

‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DEMOKRASİ HEDEFLİ DEĞİLDİR’

Eş Genel Başkanlarımızın, seçilmiş milletvekillerimizin, belediye eşbaşkanlarının ve meclis üyelerinin ve binlerce partili arkadaşımızın siyasi rehineler olarak cezaevlerinde tutulduğu; kadın iradesiyle oluşmuş yapıların tahrip edildiği; muhalif medya kuruluşlarının engellendiği ve kapatıldığı, kimi çalışanlarının tutuklandığı; sivil yaşamın olmazsa olmaz örgütlü yapısı olan STK’lerin kapatıldığı; özgür düşüncenin egemen olması gereken üniversitelerin baskı altında tutulduğu, akademisyenlerin görevden atıldığı veya tutuklandığı, kamu emekçilerinin kamudan ihraç edildiği bu süreçte topluma dayatılan anayasa değişikliği demokrasi hedefli değildir, bu anlamıyla referandumun meşruiyeti yoktur.

Bizler, bu coğrafyanın barışı, emeği, eşitliği ve onuru için mücadele edenler tarihi bir sorumluluk ile karşı karşıyayız. OHAL ile her şeyin engellendiği ve yasaklandığı bugünlerde, aydınlığın, ilerinin, doğrunun ve güzelliğin mücadelesini vermek zorundayız.

Şimdi on yıllardır süregelen mücadelelerimizi bir kazanımla geliştirme şansı ile karşı karşıyayız. Bu şans ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, halkların ve inançların vermiş oldukları eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesini büyütme imkânıdır. Bu şansı referandumda çıkacak ‘Hayır’ sonucu ile taçlandırmak demokratikleşme açsından toplumun büyük bir kazanımı olacaktır.

‘HAYIR DİYECEĞİZ SOKAK SOKAK İNSAN İNSAN GELECEĞİMİZİ HEP BİRLİKTE ÖRECEĞİZ’

Bugün burada bir araya gelen bizler, on yıllardır yürüttüğümüz mücadelelerimizi yeni bir kazanıma dönüştürmek için ‘Hayır’ diyeceğiz. Gerileteceğimiz ve durduracağımız ‘tek adam yönetimi’dir. Kazanacağımız ise hepimizin geleceğidir. Bizler herkes için ‘Hayır’ diyeceğiz. Bu çalışmada ev ev, sokak sokak, insan insan geleceğimizi hep birlikte öreceğiz.

‘Hayır’, bu kötü gidişatı durduracak tek güçtür. ‘Hayır’, barışın yolunu açacak olan anahtardır. ‘Hayır’, iktidarlara karşı halk var demektir. ‘Hayır’, emeğin hakkını kazanmaktır. ‘Hayır’, kadın özgürlüğü mücadelesini büyütmektir. ‘Hayır’, demokrasiyi geliştirmektir. ‘Hayır’, kalıcı OHAL düzenine son demektir. ‘Hayır’, eşit yurttaşlık demektir. ‘Hayır’, inançlara özgürlük demektir. ‘Hayır’, yaşam ve doğa alanlarının tahrip edilmesine dur demektir. ‘Hayır’, ben, sen değil; biz demektir. ‘Hayır’, hayattır. Bizler, herkes için ‘Hayır’ diyoruz.

Türkiye’de demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne inanan tüm kesimlere çağrımızdır; ‘tek adam yönetimi’ne mecbur değiliz. Kendi gelecekleri için ülkeyi demokrasi dışı yollara sürükleyenlerden çok daha güçlüyüz. Ülkemiz için, halklarımız için, özgür, demokratik ve eşit bir yaşam için ‘Hayır’ diyoruz. ‘Hayır’ demokratik Türkiye’nin yolunu açar.

Bizler, herkesi birlikte mücadele etmeye ve birlikte kazanmaya çağırıyoruz. Gelecek bizimdir. Umudun adıdır ‘Hayır’…”

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER