Cuma, Nisan 19, 2024

Hazal Yalın yazdı | Üç çeyrek asırdır muhalefette: Kemalizm -3-

Sol kemalizmin yükselişi, düşüşü ve yeniden yükselişi. Kürt meselesi

Sol kemalizmin Bozkurt’tan Avcıoğlu’na evrimi ve bu evrimde SBKP’nin “kapitalist olmayan yol” tezinin oynadığı rolü başka bir çalışmada incelemeye çalışmıştım. Ancak burada da okurların dikkatini Avcıoğlu’nun o yıllarda devrimin ve silahlı devrimci hareketin meşruiyetini kabul etmiş olmakla kalmayıp Kürt meselesini etnik ve milli veçheleri olan bir mesele olarak tasvir etmiş olduğuna çekmekte fayda var. 1966’da şöyle yazıyordu: “Kürt meselesi hem yok hem var saydığımız bir konudur. Resmen, böyle bir mesele mevcut değildir: Kürt yoktur ki Kürt meselesi olsun. … Resmi tez ne olursa olsun … bir Kürt meselesi vardır ve uzun yıllardır uygulanan politika, meseleye bir çözüm yolu bulmakta başarısız kalmıştır. … Bir etnik grubun, dili ve kültürü unutturularak, hakim etnik grupla tam kaynaştırılması söz konusu idi. … Bu konudaki tabu o kadar güçlüdür ki düşünceleri bile kurutmuştur.”[1] Avcıoğlu bunun arkasından, sosyalistlerin meseleyi feodalizmin tasfiyesiyle ilgili yuvarlak sözlerle geçiştirdiğini belirtir; bu yaklaşım cumhuriyetin kuruluşundan beri devam etmektedir. “1925 yılının ünlü ‘Takriri Sükûn Kanunu’ndan önce, tam bir fikir özgürlüğünün bulunduğu dönemde, en keskin fikirleri savunan aşırı sol yayın organlarında dahi bir takım genel plandaki fikirlerden öte görüşlere pek rastlanmamaktadır.”[2] Avcıoğlu’na göre, 50 senedir tamamlanmamış olan feodalizmin tasfiyesi ve toprak reformu bu meselenin çözülmesinin başlıca ön şartlarından biridir, ama “Yeryüzündeki çeşitli denemeler, meselenin etnik yönünü de hesaba katmayan çözüm yollarının başarılı olmadığını göstermektedir.” Avcıoğlu ilerleyen satırlarda Kürt ayrılıkçılığına karşı katı, şoven bir Türk milliyetçiliğini dile getirir ve anayasaya göre “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olduğunu” söyler. Bununla birlikte, sorunun çözümünün ilk adımının sorunun varlığını kabul etmek olduğunun da altını çizer. Devamla: “Sosyalizmin millet görüşünde din, dil, ırk, etnik özellikler kurucu unsur değildir. Bu ayrımlar millet hayatına bir renklilik verdiği, kültürüne zenginlik sağladığı için yok edilmesi değil, aksine yaşatılması gereken unsurlardır.”[3] Meselenin bu şekilde konulması, belli ki, Kürtlerin inkarına ve asimilasyonuna dayanan 1930’lar siyasetiyle açık bir tezat teşkil eder. Avcıoğlu 1970’de, Kürt ayrılıkçı (ulusal) hareketi yükselirken[4] şunları yazar: “Hangi açıdan bakarsanız bakınız, bir Kürt devleti kurmak hayaldir ve halkların çıkarlarına aykırıdır. Böyle bir hayal, milletlerarası planda tehlikeli çatışmalar yaratmaktan ve gereksiz ıstıraplara yol açmaktan başka bir sonuç verecek değildir. … Sovyet teorisyenleri [bile – bn.] bir Kürt devleti fikrini kesinlikle reddetmekte[dirler] … Emperyalizmin yararlanabileceği tehlikeli hayaller peşinde koşmak yerine Türkiye devrimcileri el ele, devrimci bir iktidarı gerçekleştirmeye çalışmalıdırlar.”[5]

Kemalizmin sol bir yorumunu uzun yıllar İlhan Selçuk, Cumhuriyet’ten seslendirdi. Selçuk fiiliyatta, örgütsel bütünlüğü çoktan ortadan kalkmış olan sol kemalizmin ideolojik birliğini temsil ediyordu. Ancak bu zayıf birlik, 2000’li yıllardan itibaren AKP’nin arka arkaya gelen seçim başarılarıyla bir krize girdi ve Selçuk, ordunun Kürt bölgelerindeki askeri operasyonlardan sorumlu emekli generaller (başta O. Pamukoğlu), faşist MHP ve, siyasi macerasına bir kampus maocusu olarak başlamış olan Doğu Perinçek’in şovenistleriyle örgütsel birlik kurmaya yöneldi. Bu girişim, katılımcıların iştahına rağmen fiyaskoyla sonuçlandı, zira sol kemalizmin Türkiye’deki faşist yahut protofaşist hareketlerle ne ideolojik, ne de tarihi-siyasi olarak hiçbir ortak yanı yoktu; 1970’li yıllarda pek çok sol kemalist aktivist ve aydın, bunlar tarafından örgütlenen faşist saldırılarda katledilmişlerdi.[6]

Sol kemalizm, örgütsüz ve büyük ölçüde de şekilsiz olsa bile, ülkenin bağımsızlığı ve aydınlanması hedefiyle eğitimli Türk halk kitlelerini etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Ancak 2000’li ve sonrası yılların “AB reformları”, AKP’nin ve siyasi İslamcılığın yükselişi, AKP ile sıkı temas içinde bulunan liberal çevreler tarafından kemalizmin aşağılanması… bunlar ve benzer nedenler, kemalizmin kitleler içindeki etkisini zayıflattı. Bununla birlikte 2013’ten bu yana giderek daha geniş kitleleri etkilemeye çalıştığı ve dinamik bir güç haline geldiği gözleniyor. Bu etki, devletin bütünüyle dönüşmüş olmasından ve, solun kültürel hegemonyasının halen belli başlı dayanaklarından biri durumundaki sol kemalizmin de sık sık ve açıkça kriminalize edilmesinden kaynaklanıyor. Ama bu güç, her ne kadar dinamik olsa da, devlet fetişizminin ve örgütsüzlüğünün neticesi olarak militan değil.

Hazal Yalın yazdı | Üç çeyrek asırdır muhalefette: Kemalizm -1-

Hazal Yalın yazdı | Üç çeyrek asırdır muhalefette: Kemalizm -2-

[1] Avcıoğlu D. Kürt Meselesi (Yön, № 194, 16.12.2018) // Rejim ve Devrim. Seçme Başyazılar / ed. D. Yurdakul. İstanbul, 2017. P. 312–13.

[2] Ibid. P. 313.

[3] Ibid. P. 315.

[4] 1967 ile 1969 arasındaki yaygın “doğu mitingleri”nin arkasından, 1969’da Sait Kırmızıtoprak tarafından Türkiye Kürdistan Demokratik Partisi (T-KDP; 1965’te Irak KDP’nin seksiyonu olarak kurulan Türkiye Kürdistan’ı Demokratik Partisi’nden [TKDP] ayırt etmek gerek) kurulmuştu. Keza Doğu Devrimci Kültür Ocaklarının kuruluşu ve Kemal Burkay’ın yoldaşlarıyla birlikte TİP içinde etkili bir muhalefete girişmesi de bu dönemdi.

[5] Avcıoğlu D. Kürt Devleti mi? (Devrim, № 27, 21.04.1970) // Rejim ve Devrim. Seçme Başyazılar / ed. D. Yurdakul. İstanbul, 2017. P. 317–18.

[6] Bu girişimin “kızıl elma koalisyonu” diye anıldığını da hatırlatmaya değer. Kızıl elma, bilindiği gibi turancılığın sembolü ve yayılmacı Enver çizgisiyle doğrudan bir akrabalığı var. Oysa kemalizm, bilhassa da sol kemalizm, İttihatçılardan ve turancılardan daima uzak durmuştu. Tam da aynı nedenle Enver ve hempası, Türkiyeli faşist ve islamcıların gözde tarihi figürleri arasındadır. Dolayısıyla “koalisyon”un adı ve Selçuk’un yazılarında Enver’e övgüler, sol kemalizmde bir sapmaya işaret ediyordu. Ayrıca kar. Savran S. Türkiye’de Sınıf Mücadeleleri. İstanbul: Yordam Kitap. Vol. 1: 1908-1980. P. 143.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER