Perşembe, Mart 28, 2024

Hata neredeydi?

Bu seçimlerde gözden kaçan, Erdoğan ve AK Parti’nin “seçim makinesi” gibi çalıştıkları. Terminatör gibi, önüne çıkanı ezip geçerek hedefe ilerleyen bu seçim makinesi, 2023 seçimlerinde de yaşamları için savaştı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu sabaha kadar takip ettikten sonra, eve geldiğimde masanın üzerinde Bernard Lewis’in “Hata Neredeydi?” (What Went Wrong) kitabı duruyordu. Alzheimer olan annem, hâlâ okuma alışkanlığını hiç terk etmedi; ben her ne kadar Lewis’e ve bu kitabına çok meraklı olmasam da seçim gecesinin sabahına ve ertesine çok da denk düşen başlığa sahip olduğu kesin…

Şu da kesin ki; Türkiye’nin muhalefeti iktidar olabilmek için tarihi bir şansı kaçırdı. Neticede Türkiye’nin başkanlık sisteminde, kazanan her şeyi alıyor. Teoride, Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kaybetse de %50’ye ne kadar yaklaşabildiğinin belirleyici olacağını öngörüyorduk. Ancak pratikte, kazananın hedefi sadece ve sadece yeniden kazanmak olduğu için; şimdiden Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kalkmasıyla, fezlekeleri üzerinden “giyotinleştirilebilecek” yargı süreçlerini konuşmaya başladık.

Açıkçası, bundan sonra her şey, muhalefet siyasetçileri için daha zor olacak. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde de (ve tabii öncesinde de) muhalefetin önüne çıkarılan engellerden çok daha fazlası karşılarına çıkarılmaya çalışılacak. Ve 2023’ün seçimleri ile önceki seçimlerden çok daha fazla çalışmaları gerekecek.

İktidar tarafında, 2024 yerel seçimlerinin çalışmaları şimdiden başladı bile…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs gecesi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna ve 28 Mayıs gecesi de yerel seçimlere hazırlığın sinyalini vermişti zaten.

Öte yandan, seçimlerin kazanılamadan gelip geçmesinin ilk şoku atlatıldıktan sonra, haftanın ilk günlerinde muhalefet cephesine de apayrı gündemler hâkimdi. Yerel seçimlere hazırlık değil; muhalefetin ittifaklara devam edip etmeyeceği, muhalefet liderlerinin genel başkanlık görevlerinde kalıp kalmayacakları konuşuluyordu.

Aynı esnada Erdoğan ise; partisi, kendisi ve Cumhur İttifakı’nın her iki seçimdeki performansını, nerede oylarının artıp nerede düştüğünü incelemekle meşguldü. Ve tabii, AK Parti’deki sorumlulara hesap sormakla da…

Diğer bir deyişle gerek iktidar gerekse de muhalefet; haftaya seçimlerin muhasebesini yaparak başladılar. Ancak, bir taraf yerel seçimlere bir an önce hazırlanmaya başlayarak yapıyordu bu muhasebeyi; diğer tarafsa kendi “içişlerinden” başını kaldıramadan…

“TERMİNATÖRVARİ” SEÇİM MAKİNESİ

İşte tam da buydu bu seçimlerde gözden kaçan: Erdoğan ve AK Parti’nin “seçim makinesi” gibi çalıştıkları. Terminatör gibi, önüne çıkanı ezip geçerek hedefe ilerleyen bu seçim makinesi, 2023 seçimlerinde de yaşamları için savaştı.

Şimdiden, “İstanbul’u geri alma” hedefine kilitlendi Erdoğan. 28 Mayıs gecesi, sonuçlar daha henüz belli olmuşken Kısıklı’da ve ertesinde de Külliye’de, yerel seçimler ve özellikle de İstanbul hedefine işaret etti. Ve bu uğurda da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirilmesinden; AK Parti’nin ve Erdoğan’a desteğin düştüğü yerlerdeki seçim çalışmalarına odaklanılmasına-her alanda, her türlü çaba gösterileceğe benziyor.

2024’teki yerel seçimler şimdiden siyasetin (en azından iktidarın) gündemine girerken; Erdoğan ve AK Parti’nin bu seçimlerdeki iki hedefi, kaybettiklerini kazanmak ve kazandıklarının üzerine koymak olacak.

 

İKTİDAR OLANIN ÜSTÜNE KOYMAYA; MUHALEFET OLANLARI KORUMAYA ÇALIŞACAK

2024’teki yerel seçimler şimdiden siyasetin (en azından iktidarın) gündemine girerken; Erdoğan ve AK Parti’nin bu seçimlerdeki iki hedefi, kaybettiklerini kazanmak ve kazandıklarının üzerine koymak olacak. Öte yandan, CHP başta olmak üzere muhalefetin hedefi de yeni yerel yönetimler kazanmaktan çok eldekileri-özellikle de büyükşehirlerin yönetimini korumakla sınırlı kalacak.

Elbette şu şartlar söz konusu olursa, bu senaryo da değişebilir:

-Erdoğan’ın kabinesinin ve yeni dönemde kendisiyle “A Takımını” oluşturanların ağırlıklı veya tamamen “aile işletmesi” çizgisinde olması;

-AK Parti ve liderinin “9 canlı” siyasi hayatlarında bu yeni şansı değerlendirmeyip, bir nebze olsun “liyakati” ön plana çıkarmadan, sadece “sadakate” odaklanmaları;

-Erdoğan’ın var olan siyasi, sosyal, ekonomik krizlerin (hadi çözülmeyi zaten beklemek safdillik olur da) idaresini delege etmemesi ve bu nedenle krizlerin katlanarak büyümeleri;

-Başarısız iktidar politikalarının, birbirlerine eklemlenerek büyüyen krizlerin, merkez seçmenin bir kez daha “acaba AK Parti ve Erdoğan ile olur mu” muhasebesini yapmaktan uzak tutması;

-Muhalefetin, hızlı bir toparlanma hamlesine girişmesi, yeni bir takım oyunu kurabilmeleri ve ivedilikle, yerel seçimler için zekice stratejiler geliştirmesi, uygulamaya koymaları;

-Muhalefetin en güçlü oldukları yerler olan büyükşehirlerdeki seçmen kitlelerine, ama her kesime odaklanması ve kapı kapı dolaşarak, kentlerin kılcal damarlarına inerek çok çalışması.

Bu şartların hepsinin bir arada gerçekleşmesi tabloyu değiştirir ve muhalefeti, yerel seçimlerin “sathı mahaline” şimdiden girdiğimiz bugünlerden itibaren, defanstan hücuma geçirebilir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI