Haftanın Çevirisi | Sudan: Devrime vurulan karşı devrim kırbacı – Fred Weston

In this Tuesday, April 23, 2019, photo, Sudanese protesters crowd a train in the capital Khartoum. Sudanese activists were holding nationwide protests on Tuesday to press the military to hand over power to a civilian authority after the overthrow of President Omar al-Bashir earlier this month.(AP Photo)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK, Rapid Support Forces) milisi elinden kayıpların sayısı, bu milis gücün geçtiğimiz hafta protestolara saldırmasıyla 113’e yükseldi. Emri veren tepedekiler, katliamın Sudan halkını isyanını dindireceğini düşünüyorlarsa, açık ki yanlış bir hesap yaptılar.

Karşı devrim toplumsal düzende görünür bir kırılma durumu yaratmak için devrimciler gibi hareket eden suç çetelerini kullanarak manevralar sergiliyor. Bunlar, HDK’nin devreye gireceği ve kanun ile düzeni tesis ettiğini iddia edeceği açık çatışmaları provoke etmenin birer aracı. Ancak, halk bu hamlenin ne olduğunu gördüğünden söz konusu manevralar da başarısız oldu. İnsanlar provokasyona gelmiyor, bunun yerine hareketi güçlendiriyorlar.

7 Haziran Cuma günü SMB’nin (Sudan Meslek Grupları Birliği) yayımladığı açıklama Geçici Askeri Konsey’in (GAK) genel grevin ve sivil itaatsizliğin başarısız olması amacıyla uyguladığı kirli taktikler karşısında halkı uyardı ve genel grevin devamı ile kitlesel sivil itaatsizlik çağrısında bulundu.

REJİMİN İÇ BÖLÜNMELERİ

Kitlesel tepki karşısında rejimin iç bölünmeleri açığa çıkıyor. Bunlar halihazırda mevcut  ve bütün devrimlerde görülebilecek olan klasik bölünmeler. Yönetici sınıfın bir kanadı taviz vermenin devrimin kararlılığını güçlendireceğini düşündüğü için daha fazla baskıya meylediyor. Diğer kanat, devrim yükselişteyken baskıyı artırmanın, sadece kararlılığı artırdığı gerçeğini vurguluyor. İki kanat da hem haklılar hem de yanlış. Ne yaparlarsa yapsınlar devrim yükselişte.

Ancak şahin kanadın gereğinden erken davrandığı görülüyor. Acımasız baskıları, bazı departmanları HDK’nin yaptıklarından tiksinen Sudan Silahlı Kuvvetleri (SSK) içinde dahi etkide bulundu. Bazı alt kademe askerler, ama ayrıca bazı subaylar kendilerini GAK rejiminin temsil etmediğini söylüyorlardı. SSK birliklerinin milisler karşısında protestocuları korumak için müdahalede bulunduğu haberleri dahi mevcut.

Bu tarz olaylar şu an iktidarda olan GAK’nin yani El Beşir hariç eski rejimin tepesindekiler için birer uyarı. GAK’nin emrinde acımasız silahlı güçler olduğunu unutmayalım. General Muhammed Dagalo (Hemeti) emrindeki HDK milisleri Darfur’daki katliamı gerçekleştiren kötü şöhrete sahip Cancavid milislerinden oluşturuldu. Sudan halkına uygulamaya hazırlandıkları acımasızlığının bir sınırı yok. Bunları durdurabilecek tek şey, süreç zarfında alt kademe askerleri kazanacak bir kitle seferberliği. HDK’ye benzer kıyımları gerçekleştiren Ulusal İstihbarat ve Güvenlik Teşkilatı ve Ulusal Kongre Partisi’yle ilişkili başka reaksiyoner gruplar da mevcut.

Rejim bu güçlerin kullanımında aşırıya kaçarsa, devrime sempati besleyen askerler arasında bir tepkiyi tetikleyebilir. Bu daha önce değindiğimizi doğruluyor. Devrimin liderliği GAK’yi yerinden etmek üzere, askerlere de seslenen, doğrudan bir genel grev çağrısında bulunmuş olsaydı, kıyımların önü alınabilirdi, devrim silahlanmış olurdu. Ancak böyle bir çağrı yapılmadı.

Tam tersine bugüne kadar rejimin vahşetine karşı muhalefet liderleri barışçıl protesto çağrısında bulunmaya devam ediyor. Bu nedenle alt kademe askerlerin içgüdüsel dayanışmaları bir potansiyel olarak kalıyor, devrime yönelik aktif bir desteğe dönüşmüyor. Askerlerin emir-komuta zinciri dışına çıkarak devlete sırtlarını çevirmeleri için devrimin sonuna kadar gitmeye hazır olduğundan emin olmaları gerekiyor. Bu olmadığı müddetçe, rejim onları kışlalarda tutmak için elinden geleni yapacak, bu sayede güç avantajını HDK ve diğer karşı devrimci gruplar lehine koruyacak.

PLANLANMIŞ GENEL GREV

7 Haziran’da Cuma namazı sonrasında ülkenin dört bir yanında farklı camilerden çıkanlar büyük gösteriler örgütlediler. Bazı örneklerde rejim taraftarı konuşmaların yapıldığı camiler boykot edildi. İnsanlar cuntanın devrilmesi çağrısında bulnuyorlardı ve sloganları arasında başka bir genel grev de bulunuyordu.

Genel grev, böylece 9 Haziran için tasarlandı ve başladı. Sudan Meslek Grupları Birliğinin ana bileşeni olduğu Özgürlük ve Değişim İttifakı (aynı zamanda Özgürlük ve Değişim Güçleri olarak da anılan ÖDİ) sendikalarla birlikte, milyonlarca kişiyi kapsayan, başkent ve önemli şehirlerde hayatı durduran bir çağrıyla insanları işe gitmemeye davet etti. Sudan Meslek Grupları Birliği Hartum Uluslararası Havaalanının tamamen felç olduğu gösteren fotoğraflar yayımladı. Benzer bir durum çalışanların çoğunun işe gitmediği Merkez Bankası için de geçerliydi.

Haberler banka çalışanlarının, doktorların, havaalanı çalışanlarının, pilotların, elektrik mühendislerinin ve başka sektörlerin güvenlik güçlerinin grevi kırma girişimlerine maruz kaldığını gösteriyor. Yüzlerce işçi ve protestocu tutuklandı. BBC gösterileri engellemek ve Hartum’da barikatlar kuran göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve mermiler kullanan güvenlik güçlerinin haberlerini yayımladı. Buna karşın grev sürüyor görünüyor. Diğer yandan GAK genel grevin çok uzun süre devam etmeyeceğini düşünüyor. Beklentileri karşılanacak mı gelecek günlerde göreceğiz.

Şimdilik, ülkeden gelen haberler hareketin yeniden yükselişte olduğuna işaret. Mavi Nil eyaletinde Ed Damazin’de yerel direniş komiteleri kendilerini engellemeye çalışan milislere karşın yolları kapatıyor. El Gadarif’te benzer hazırlıklar görülüyor. Kuzey Kordofan’da El Ubeyd’de yerel direniş komitelerinin yaygın katılımıyla ve greve geniş katılımla kitlesel gösteriler düzenlendi. Liman işçileri gibi Port Sudan Havaalanındakiler de grevde. Atbara’daki demiryolu işçileri de grev düzenlediler.

UZLAŞMA GİRİŞİMLERİ

Etyopya başbakanı Abiy Ahmed, emperyalist efendilerinin kaygılarını dile getirdiğinden şüphe duymaya gerek olmayacak biçimde 7 Haziran’da durumu sakinleştirmek üzere Hartum’a yollandı. GAK ile müzakereleri sürdürmelerini sağlamak üzere, ki mevcut koşullarda kitleler rejimin yıkılmasını istiyorken bunu söylemesi yapmasından daha kolay, muhalefet liderleriyle görüştü. Abiy’in rolü muhalefet ve rejim arasında arabuluculuk, ancak kendisi Etİyopya başbakanıyla görüştükten hemen sonra iki muhalefet liderinin tutuklanmasına bakılırsa bunu sağlaması zor.

Ancak böyle yaygın bir tepkiyle karşılaşınca rejimin içindeki sektler geçici olarak geri çekilmeyi ve zamana oynama stratejisini benimsemeyi düşünüyor olabilirler. “Uluslararası gözlemciler” (ABD ve Avrupa emperyalizmi), Mısır ve Suud rejimleri ve bölgede başka ilgili taraflar, geri çekilmesi ve müzakere masasına dönmesi için GAK’ye baskı uyguluyor. Çin’in de ülkeyle ilgisi bulunuyor ve yakın dönemde çeşitli iç çatışmalarda kullanılan küçük silahları Sudan’a satıyor. Çin rejimi, şüphesiz ülkeyi istikrarlı kılmak için sahne arkasından müdahalede bulunacak.

DEVRİMİN DAYANIKLILIĞI

Ancak, devrim eski rejimin adamlarının düşündüğünden çok daha dayanıklı çıktı. Nedeni devrimin arkasındakileri anlamamaları. Resmi işsizlik rakamı yüzde 20 civarında, nüfusun yüzde 45’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor, enflasyon yüzde 30’un üzerinde, kamu borcu GSYH’ye oranı yüzde 120 üzerinde, dış borç 60 milyar dolardan fazla ve Sudan’lı çocukların üçte biri olması gerekenden daha zayıf. Kronik biçimde ekmek, benzin, motorin ve nakit sıkıntısı çekiliyor. Yakın dönemde yerli para biriminin ABD Doları karşısında 1’e 26’dan, 1’e 100 oranına gerilemesinin hem kentte hem de kırda yoksul kitleler üzerinde yıkıcı etkilerde bulunması bir yana, bu çöküş orta sınıfı da ortadan kaldırdı. Bunlar ek olarak yolsuzluk, kötü yönetim ve emperyalizmin ekonomiye uyguladığı yaptırımları eklemeliyiz.

Bütün bunlar Sudan halkını ellerindekinden tamamen mahrum bıraktı, kaybedecek hiçbir şeyleri kalmadı, onlar da eski rejimin yıkılması talebiyle sokaklara döküldüler. Bu durum herhangi bir GAK manevrasının gözden kaybedemeyeceği bir unsur oluşturuyor.

Acımasız bir şiddetle yüklenmiş olsalar da devrimi bitiremediler. Haziran başının gaddar kısıtlamaları sokakların boşalmasına neden oldu, ama bu bir Pirus zaferiydi.

Peki, bundan sonra ne olacak? Karşı devrim taktik değiştirmek zorunda kalabilir. Eski rejimin bazı adamları muhalefetle “diyalog” kurmak isterlerse yerlerinden edilmeleri gerekebilir. Kirli işlerini gören HDK içindeki “aşırı unsurları” göstererek bunu sağlamaya çalışabili ve orduya bdaha büyük bir rol biçebilirler. Süreç, bütün suçun HDK lideri Hemeti’ye atılmasını da kapsayabilir.

Böylece, iktidar sağlam bir şekilde ordunun eline teslim edilmeden önce Müslüman Kardeşleri devrimi bastırmak için kullanmak şeklinde işleyen Mısır modelini benimseyebilirler. Sudan’da muhalefetin parçası olan ancak gerçekte rejimin muhalefetteki Truva atı olan Milli Ümmet Partisi isimli böyle bir örgüt mevcut. Daha önce yarı-yasal olan Müslüman Kardeşler tarzında bir sadık muhalefet örgütü.

Ümmet Partisi 9 Haziran’da tweet atarak şu açıklamada bulundu:

1) Muhalefet İttifakı (Özgürlük ve Değişim) ile GAK arasında çatışmaların şiddetlenmesi ülkeye zarar verir.

2) Barışçıl bir çıkış mümkün; özellikle Abiye Ahmed’in katılımı ve Sudan’ın Afirka Birliğinde üyeliğinin askıya alınması ile…

3) Şiddet içeren olayları ve suçları araştırmak için uluslararası alanda tanınan bir kuruma güçlü bir ihtiyaç var.

4) Zaman sınırlaması olmaksızın sivil itaatsizliğe devam etmek doğru değil.

Bunlar halen muhalefetin parçası. Bu tarz örgütlerin rolü devrimi sürekli geri çekerken, devrimle birlikteymiş gibi davranmak. Sorun Sudan Meslek Grupları Birliğinin radikalizmine rağmen ve bunlar hareketi her kademede sabote etseler de bu örgütlerden ayrılmayı reddetmesi.

Gerçek olan, Ümmet Partisi gibi partilerin geçmişte rejime karşı bir tür yarı-muhalefet olma (esasen Mısır’da Müslüman Kardeşler gibi rejimin hoşgördüğü) konumlarını seçimler düzenlenirse ve düzenlendiğinde devreye girmek üzere sömürecek olmaları. Gerçekleştirip gerçekleştirmeyecekleri başka bir konu, ancak amaçları bu. Doğrudan bir çoğunluk kazanamasalar dahi oluşabilecek herhangi bir radikal unsuru geri çekebilecek kadar büyük bir güç olarak ortaya çıkabilirler.

Sudan’ın halen, nüfusunun yüzde 34’ü kentlerde yaşayan geri kalanların kırsal alanlarda yaşadığı azgelişmiş bir ülke olduğunu unutmayalım. Bu koşullarda devrim kararlı biçimde ileri gitmedikçe inisiyatif, devrimi rayından çıkarmak için onun kıyafetlerine bürünen reaksiyoner güçlere geçebilir. Mısır’da olan buydu.

Olacakları bekleyen karşı devrim

Bu nedenle, karşı devrim olacakları beklemeye, kendi içindeki daha çirkin daha fazla ifşa olmuş unsurları kenara itmeye ve daha “makul” şahısları öne çıkarmaya zorlanabilir. Bu, “demokratik giysiler” içinde bir karşı devrim olacaktır. Eğer gerçekleşmesine izin verilirse ülke, eski rejimin özünü, üretim araçlarının ve toprağın özel mülkiyetini koruyacak güçlerden müteşekkil koalisyon ya da başka bir şekilde, kitlelerin hedefe koyduğu acil sorunların hiçbirini çözmeyecek bir tür hükûmete sahip olacak.

Eğer işlemezse her zaman etnik unsurlar kartına başvurabilirler. 43 milyon nüfusun yüzde 70’i Araplardan, kalanlar Araplaşmış Beja, Kıptiler, Nubiler diğer halklardan oluşuyor. Sudan’da 400’den fazla diyalekt ve dil konuşan 600’ yakın kabile var. Çoğunluğu Sünni olan nüfusun yüzde 97’si İslam dininden olsa da Sudanlılar sufizmin farklı biçimlerini benimsemiş durumdalar. Daha ziyade Hartum’da kümelenmiş ufak bir Şia azınlık mevcut. Böyle ayrımlar Suriye ve Libya’da olduğu üzere halkı bölmek ve ülkeyi barbarlığa itmek için kullanılabilir.

En olası seçenek bu değil, ancak işaretler mevcut. Devrim rayından çıkarılırsa HDK, Sudan’ın imtiyazlı seçkinlerini iktidarda tutma amacına hizmet edeceğini düşündüğü iç savaşların en kanlısını başlatmak için şüphe duymayacaktır.

Bu tarz senaryoları engellemek için devrimin ileri gitmesi gerekiyor. Haziran başında devrim gelecekte olabileceklere dair ciddi bir uyarı aldı. Karşı devrim çirkin yüzünü gösterdi. Kitleler [saldırının, ç.n.] neyi temsil ettiğini görerek cesurca karşı koydular. Ancak sadece cesaret yeterli değil. Kitleler yolsuzluğu, ayrıcalıkları, refahın adil olmayan dağıtımını, yoksulluğu ve işsizliği sonlandırmak istiyorlar. Sudan’da kapitalizmin devamı durumunda bunların hiçbir gerçekleşmeyecek. Ülke emperyalist tahakküm altında kalacak ve zenginliğini vampirler gibi emecekler.

Muhalefet öncelikle, doğru anı bulduklarında kendisini sırtından bıçaklayacak olan sahte dostlarından uzaklaşmalı. Genel greve yaslanmalı, direniş komitelerini orduya yayarak, askerleri kazanarak; işyerlerinden ve mahallelerden seçilmiş delegelerle direniş komitelerini tek bir vücutta birleştirmeli; ve daha sonra kendisini ülkenin yöneticisi olarak ilan ederek iktidarı devralmalı. Böyle yaparak kitlelere mevcut çıkmazdan kurtulma olanağı sunacaklar. Ya bu olacak ya da devrimin yavaş ölümü gerçekleşecek. İnfazcılar bekliyor. Sudan halkı infazcıların galip gelmesine izin vermemeli.

[Marxists.com sitesinden alınarak PolitikYol için Ali Rıza Güngen tarafından çevrilmiştir.]