Haftanın Çevirisi | Lula’nın Yerin(d)e – Aldo Cordeiro Sauda

Brezilya’da konut adaleti hareketi Lula’nın hapsedilmesinin siyasal çelişkilerini nasıl ortaya çıkartıyor?

Brezilya’nın eski başkanı ve İşçi Partisi lideri Lula’nın 7 Nisan’da tutuklanması, çoğunlukla medya yıldızı hâkim Sergio Moro’nun sunduğu ve Lula’nın bazı kamu sözleşmelerinde kayırmacılık karşılığı üç katlı daire almış olduğu iddiasına dayanıyordu. Tutuklanmasından bir hafta sonra daire Latin Amerika’nın barınma hakkı etrafında örgütlenmiş en büyük işçi sınıfı hareketi olan Evsiz İşçiler Hareketi (MTST) tarafından işgal edildi.

MTST’nin yapması gereken tek şey binanın elektromanyetik kilidine bağlı bazı kablolaları kesmekti. Beş dakika sonra, hareketin ve müttefik örgütlerinin bayrakları balkondan sarkıyordu. Grup, konut taleplerini gündeme getirmek için çokça işgal gerçekleştirdi ancak bu seferki biricik bir nitelik taşıyordu. Ocak’ta Lula eğer daire savcıların iddia ettiği gibi kendisine ait olsa, o zaman, belki de MTST’nin ulusal koordinatörü olan Guilherme Boulos’un daireyi işgal için hazırlanması gerektiği tweet’ini atmıştı. Geçen yıl bir işgal sırasında, kişisel olarak dile getirmiş olduğu isteği tekrarlıyordu.

MTST’nin işgali bu durumda kurnaz bir siyasal tiyatro biçimine dönüştü. Lula kamusal ortamda gelmeleri davetinde bulunduğu için eğer daire onunsa hareketin eylemleri kesinlikle suç teşkil etmeyecekti. Polisin sonunda eylemcileri çıkartması, Lula’nın mülkiyet hakkına sahip olmadığının zımni kabulü anlamına geldi. “Eğer Lula’nınsa bizimdir” yazıyordu hareketin pankartlarında; “Eğer değilse, neden Lula hapiste?”

Yargı uzmanları Lula’nın daireyi kabul ettiğine ya da quid pro quo bir anlaşmanın parçası olduğuna dair maddi hiçbir kanıt olmadığını belirtse de daire Lula’nın hapse atılmasına neden olan soruşturma açısından önem taşıyordu. Eldeki ana kanıt Yargıç Moro karşısında ceza indirimi için bu iddiaları ortaya atan ve Lava Jato yolsuzluk soruşturmalarında araştırılan inşaat şirketlerinden birisinin eski CEO’su olan Leo Pinheiro’nun tanıklığı.

Lula’nın tutuklanması Brezilya sağından gelen artan saldırılar dizisi sonrasında yaşandı. Yönetici seçkinler, güçlü bir merkez sağ başkanlık adayının yokluğunun gösterdiği üzere, açık bir proje ortaya koymadaki başarısızlıklarını siyasal şiddete başvurarak telafi ettiler. Mart’ta Rio’da Sosyalizm ve Özgürlük Partisi’den (PSOL) belediye meclisi üyesi Marielle Franco öldürüldü ve olay yerinde bulunan kurşunlar Askeri Polis’e aitti. Sağ, Marielle’nin anısına leke sürmeye çalışırken ülkenin güneyinde Lula’nın kampanya otobüsüne ateş açıldı. Daha sonra Brezilya ordusunun başındaki General Vilas Boas Twitter’da Yüce Mahkeme’ye Lula’nın kararı yaklaşan haksız tutukluluk üzerine başvurusunu reddetme çağrısında bulundu. Söz konusu çağrı pek de gizlenmeyen bir askeri müdahale tehdidi olarak tasvir edilebilecek şekilde diğer subaylardan ve sağ kanat liderlikten gelen destekleyici tweet dizisine yol açtı.

MTST’nin ve soldaki diğerlerinin Lula’yı savunduğu bağlam budur. Hapse atılmasını sadece İşçi Partisi’ne (PT) değil demokrasinin kendisine yönelik bir saldırı olarak görüyorlar.

Brezilya’nın Konut Hareketi

Lula’nın 7 Nisan’da tutuklanması Brezilya’nın en popüler adayının Ekim ayında başkanlık seçimlerinde yarışmasının önüne geçti. Resmi olarak halen İşçi Partisi’nin adayı ancak yakındaki temyiz başvuruları başarıyla sonuçlanmazsa seçime girme ve göreve gelme ihtimalleri neredeyse ortadan kalkıyor.

Tutuklanması yaklaşırken Lula siyasal merkezini, PT ve kendisi için önemli bir mekân olan liderliğini yapmış olduğu São Bernardo do Campo Metal İşçileri Sendikası’nda kurdu. Yirmi bini aşkın destekçiyi São Bernardo’ya topladıktan ve siyasetteki kırk yılının en heyecan verici siyasal konuşmalarından birisini yaptıktan sonra başı dik bir şekilde Federal Polis’e teslim oldu.

Eski başkan için devasa bir destek gösterisi bekleyenler hayal kırıklığına uğradılar. İşçi Partisi iktidardaki on dört yılını halkın huzursuzluğunu devlet kurumları aracılığıyla yönlendirerek geçirdi ve şimdi insanları harekete geçirme yeteneğini kaybetti. MTST’nin Lula’nın en etkili destekçisi olarak ortaya çıkması bazılarına ironik geldi. Rousseff ve Lula hükümetleri sırasında hareket kesin bir şekilde bağımsız bir sosyalist gruplaşma olarak görülmekteydi. Topraksız İşçiler Hareketi (MST) ya da en başından PT’yi inşa eden sendikalar gibi PT yanlısı bir toplumsal hareket olarak hiçbir zaman değerlendirilmedi.

PT’nin eylemsizliği kısmen liderliğinin abartılı biçimde yargıya olan inancından kaynaklanıyor. Partinin tepesindekiler son ana kadar Yüksek Mahkeme’de temyiz başvurusunu kazanma olasılığına inandılar. Sivil itaatsizlik çağrılarına karşı durdular. Yüksek Mahkeme’nin eski PT’li başkan Dilma Rousseff’i devirmedeki rolüne karşın partinin parlamenterlerinin önemli bir kısmı Lula’yı serbest bıraktırmanın tek yolunun sokaklara çıkmayı engellemek ve mahkemelerde lobi yapmak olduğunu düşünüyor.

Metal İşçileri Sendikası’ndaki protesto PT yerine, çoğu yakınlarda gerçekleşen São Bernardo’daki Povo Sem Modo (Korkusuz Halk) işgaline katılmış olan MTST aktivistleri tarafından yönlendirildi. Her zaman olduğu gibi Korkusuz Halk işgalcilerinin çoğu evsizler değil güvencesiz konutlarda ikamet eden, kira ödeyemeyen ve genellikle geniş aileleriyle yaşayanlardı. İşgalciler neredeyse 33 bin kişilerdi, eylem altı aya yakın sürdü ve Brezilya’nın kent hareketleri tarihindeki en büyük eylemdi. São Paulo  eyaletinde nüfusun sadece yüzde 37’si siyahlardan oluşurken, işgalcilerin yüzde 62’si siyahtı. İşsizliğin eyalet ortalamasının iki katından fazla bir oranla katılımcıların yüzde 41’ini etkilemesinin gösterdiği üzere işgal ekonomik krizin doğrudan bir yansımasıydı. İşgalcilerin yaklaşık üçte biri ayda 280 ABD dolarına denk düşen asgari ücretten daha az parayla geçiniyordu.

İşgal São Paulo’nun merkez sağdan gelen valisi Gerardo Alckmin’i, PT’nin kurduğu Minha Casa Minha Vida (Benim Evim Benim Yaşamım, MCMV) adlı karşılanabilir konut programı aracılığıyla işçi sınıfı aileleri için evlerin yapılacağı dört parsel arsa tahsisine itti. Bu, MTST’nin şiddet içermeyen işgallerinin farklı düzeylerde Brezilya’nın (federal düzeyde, eyalet ve belediye düzeyinde yönetimlerin genellikle birbirleriyle çatışan amaçlarla işlediği) karmaşık hükümet yapısını konut politikalarına hız vermek ve toplumsal eşitsizliği azaltmak için nasıl baskı altına aldığının örneğini sunuyor. Ayrıca Brezilya anayasasının arsa spekülasyonunu yasadışı hale getiren toprağın “toplumsal işlevi” maddesini vurguluyor.

MTST’nin diğer işgallerinden gelenler de Metal İşçileri Sendikası etrafında kamp kuran demokrasi yanlısı eylemcilere katıldı. En aktif katılım gösterenler arasında São Paulo’nun güney çeperinde sekiz bin kişinin katıldığı Yeni Filistin İşgali’nden gelenler vardı. Şiddetin sıradanlaştığı Jardim Angela mahallesinde üç yüz bin metrekare alanda bulunan Yeni Filistin iki milyondan fazla insanın yaşadığı favelalarla çevrili. Hareket böyle bir boş alanı işgal ettiğinde bu, niyetinin orada evler inşa etmek olduğu anlamına gelmiyor. Hedef yeni favelalar yaratmak değil, MCMV hibeleriyle finanse edilen karşılanabilir kaliteli konut için baskı uygulayacak topluluklar oluşturmak.

MTST işgalleri aynı zamanda eğitim, sağlık ve hatta kamusal yargı hizmetleri için bir mekân oluşturuyor. Daha ziyade Brezilya’nın devlet üniversitelerinden gelen solcu öğrencilerden oluşan genç gönüllüler sadece müzik ve spor eğitimine değil ayrıca temel okuryazarlık derslerine ve yaşlılar ve gençler için eğitim desteklerine katkıda bulunuyorlar. Gönüllü hak savunucuları, doktorlar ve hemşireler her ay katılım sağlıyor. Hareket, sadece ruh sağlığı uzmanlarının katılımını teşvik ederek değil ayrıca konuyla ilgili taleplerde bulunarak da ruh sağlığı için desteklere özel önem veriyor. Sosyalizm ve Özgürlük Partisi’nden başkan aday adayı olan liderleri Guilherme Boulos’un harekete ilkin gençliğinde katılmış, eğitim görmüş bir psikanalist olması tesadüf değil.

Harekete Geçme ve Tükenme

Üç katlı daireyi işgal ederek, MTST aktivistleri savcılık makamının iddialarının zayıflığını ortaya koydular.

Savcılara göre Lula’nın eşi Marisa Leticia tarafından seçilmiş 100 bin dolardan fazla bedeli olan lüks mutfak eşyasının dairede olması gerekliydi. Ancak MTST militanları sadece orta boy bir buzdolabı, mikrodalga fırın ve küçük bir fırın buldular. Savcıların Marisa Leticia tarafından şahsen organize edildiğini iddia ettiği 200 bin dolarlık yenilemenin de dairenin tadilat gereksinen görüntüsü göz önünde bulundurulduğunda aslında hiç gerçekleşmediği kanıtlandı. Şimdiye kadar daireyi göremeyen Lula’nın savunması için yeni fotoğraflar ve kanıtlar sunmanın yanı sıra işgal, sol kanat mobilizasyona yeniden enerji sağlamış görünüyor.

Örneğin bir gün sonra Topraksız İşçiler Hareketi, kongreye aday ve hüküm giymiş bir pezevenk olan, geçen ay Lula’nın tutuklanmasını kutlamak için müstehcen bir parti düzenlemiş Oscar Maroni’nin çiftliğini işgal etti. Ayrıca, Lula’nın ve PT’nin suçlulaştırılmasıyla ilişkili tekelci medya grubu Globo karşıtı çok sayıda gösteri düzenlendi. Moro’nun muhafazakar memleketi ve Lula’nın hapse konulduğu yer olan Curitiba’da eski başkanın destekçileri ülkenin dört bir yanından gelen aktivistleri toplayan bir kamp düzenlediler. 1980 yılında Nobel ödülü almış Arjantinli Adolfo Esquivel ve (Papa Francis’le bağlantılı dini bir şahıs olan) Brezilyalı teolog Leonardo Boff, Lula’yı ziyaret etmeleri engellendikten sonra kamptaki faaliyetlere katılanlar arasındalardı. Artan sağcı şiddete paralel olarak 28 Nisan’da kampa ateş açıldı ve bir Lula destekçisi ciddi bir şekilde yaralandı. Curitiba’da Bir Mayıs etkinliği yaklaşık olarak yirmi bin insanı topladı.

Bununla birlikte daha geniş anlamda sol iki yıllık yenilgiler sonrasında tükenmiş vaziyette, bu nedenle demokrasiye yapılan saldırılar karşısında kitlesel gösteriler ve grevler ihtimal dışı. Ekim’e kadar ülkenin siyasal enerjisi seçimlere kanalize olmuş durumda.

Güçlerin Yeniden Bir Araya Gelişi?

İşçi Partisi ulusal seçimlerde Sağı (2002 ve 2006’da Lula, 2010 ve 2014’te Rousseff liderliğinde) dört ayrı seferde yenilgiye uğratarak hegemonya kurdu. Durum ilericilerin bu sefer de bir şansları olduğunu gösteriyor. Ancak Lula’nın seçim döneminde iletişim kurmasına izin verilip verilmeyeceği açık değil. Kamuoyu yoklamaları, yerine gösterilecek adayın ikinci tura kalacağını gösterirken eski başkanın yokluğu bütün sol üzerine kasvet çökmesine neden olacak.

Tutuklandığı gün, merhum eşi Marisa Leticia’nın anısına bir tören sonrasında tarihsel popüler lider olarak Lula en son kamusal seslenişi olabilecek bir konuşma yaptı. Geçerken, kendi yerine aday gösterileceği söylenen São Paulo’nun eski belediye başkanı Fernando Haddad ve Brezilya Komünist Partisi’nin başkan adayı Manuela D’avila’dan bahsetti.

Ancak Lula’nın “en üstün niteliklere sahip bir yoldaş” olarak tasvir ettiği MTST’den Guillherme Boulos PT liderinin ilgisinin çoğunu üzerine topladı. Lula, Boulos’a “asla vazgeçme” dedi: “Parlak bir geleceğin var, kardeşim” diye ekledi. Lula’nın desteği genç aday için durumu değiştirir, ancak partisi PSOL’un seçimlerdeki şansı oldukça düşük. PSOL ve Brezilya solunun geri kalanı için yakın gelecek belirsiz görünüyor.

Yine de Brezilya’da ilerici güçlerin yeniden örgütlenmesi hâlihazırda gerçekleşiyor olabilir. Geçen yıldan bu yana, sadece MTST ve PSOL’u değil, PT’nin sol kanadını da bir araya getiren Vamos Platformu yeni bir PT-sonrası Sol imkânını tartışıyor. Boulos’un karizmatik liderliğinin bir araya getirdiği Vamos mevcut kriz için uzun erimli bir çözüm sunabilir.

Aldo Cordeiro Sauda, Arap Baharı’nı Estado de São Paulo ve Folha de São Paulo için incelemiş bir gazeteci ve PSOL aktivisti. Ayrıca Campinas Üniversitesi’nde siyaset bilimi yüksek lisans öğrencisi.

[Jacobinmag’deki orijinalinden Ali Rıza Güngen tarafından PolitikYol için çevrilmiştir]