Haftanın Çevirisi | İş yapma kolaylığını müdafaa etmek için Marx’ı aşağılayıcı bir söz olarak kullanmak: Dünya Bankası’nın CGD’ye saldırısının incelenmesi

MUHALİF SESLER : Muhalif Sesler bu blog’un herhangi bir nedenden ötürü isminin gizli kalmasını isteyen katılımcıları için oluşturduğu hesaptır.

Üst düzey bir Dünya Bankası yetkilisinin Küresel Kalkınma Merkezi’ne (CGD) karşı en son saldırısı, eleştiriyi anlayamaması ve ideoloji olarak yanlış yorumlaması nedeniyle haklı olarak sosyal medyada duyuruldu. Karşılaşma, bir CGD iktisatçısı ile Dünya Bankası’nın en çok tartışılan İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nin eleştirisinden bir alıntı yayınlandığı tartışmaya dayanıyordu. CGD iktisatçılarının “reformcu Marksistler” ve eleştirinin Das-Capital’den kaynaklanan [eleştiriler] olarak etiketlendiği iyi araştırılmış ve kanıta dayalı eleştiri, Dünya Bankası çalışanının haksız tepkisine neden oldu.

Dünyanın önde gelen Uluslararası Finans Kurumu (IFI) çalışanının bu tutumu birçok şeyin göstergesidir: İlk olarak Banka’nın kendisi kendi gündemi dışındaki diğer başka görüşleri kabul etmeyi istemeyen bir ideolojiyi kabul etmektedir. İkincisi, artık bir Dünya Bankası çalışanının Dünya Bankası’nın kendi araştırmasının eleştirildiği bir kamusal ortamda Marx’ı küçümseyici bir söz olarak kullanması bir şekilde makbuldür. Dolayısıyla son zamanlarda İş Yapma Göstergesi’ne Hindistan’ın Modi ve Şili’nin Pinera hükümetlerinin politik gündemlerini desteklemek amacıyla, ciddi metodolojik sınırlamalarla, sorgulanması önemli bir meseledir. Üçüncüsü, eleştiriye verilen tepki, eleştirenleri “Marxist” olarak etiketlemekle sınırlı değildir, aynı zamanda “git, kendi endeksini oluştur” önerisiyle birlikte gelmiştir. Dünya Bankası yetkilisinin bu tavsiyesi eleştirinin İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nin daha ayrıntılı yönleri üzerindeki vurgusuna dayalıdır. [Banka yetkilisi] endeksin yalnızca işi ölçtüğü ve büyümenin daha ayrıntılı sosyo-ekonomik yönleri ile ilgisi olmadığı iddiasını güçlendirerek, aslında bu ideolojik duruşun altında yatan dayanağını tekrarlamıştı: toplumsal olan ve iktisadi olan birbirinden farklı iki alandır.

Dahası, sosyal medyada çok tartışılmayan birşey, Dünya Bankası yetkilisinin Mozambik ve Pakistan gibi ülkelerde vergileri artırmanın, bu ülkelerde yolsuzluk alanı yüksek olduğundan dolayı, yeniden yatırımı sağlamasının garanti olmadığı iddiasıydı. Aslında Dünya Bankası yetkilisine göre bu ülkelerde yolsuzluk o kadar yüksekti ki, “onların bu parayı çalacaklarına inanıyordu.” (alıntıya bakınız).

“.. Mozambik’te, Pakistan’da, dünyanın her tarafındaki çeşitli ülkelerde, daha fazla vergi almayı başarmaları halinde gerçekten herhangi bir yolsuzluk olmadan ve etkin yatırım yapabilecekleri doğru mu? Hayır! Bu parayı çalacaklar.”

Gelişmekte olan ülkelerde yolsuzluk olasılığı yüksek olmakla birlikte, bu, yolsuzluğun doğasının “onları” “bizden” nasıl ayırdığı sorusunun sorulmasını gerektirmektedir.  Muhtemelen, “onlar” parayı çalmaz ama [parayı] çeşitli etkinlik derecelerinde işe yeniden yatırır. Bu bize, gelişmiş ülkelerde yolsuzluğun farklı yönlerini görmeye devam etmemize rağmen, çalınmış para hikayesinin hala gelişmekte olan ülkeler aleyhine olduğunu söylemektedir. İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nin metodolojik varsayımlarının değinilmemiş eleştirilerini bir yana bırakalım, bu özel değişim aynı zamanda Dünya Bankası yetkililerinin hızla değişen dünya ve kırılgan siyasi iklimi kavrama eksikliğini de vurgulamaktadır. Geçmişte önde gelen IFI’ların konumunu bilgilendiren ve merkezileştiren “gömülü liberalizm” dönemi sona erdi. Neoliberalizm tarafından gitgide yok edilen bir dünyada, Marx’ı küçümseyici [bir söz] olarak kullanmanın modası geçmemiştir; bu, cehalete dümen kırmaktır. Çünkü kanıta ve araştırmaya dayanan Marxistler aleyhinde konuşmak birşeydir, ama herhangi bir eleştiriyi Marxist olarak reddetmek başka birşeydir. Böyle bir duruş malesef geçmişin McCarthy sürek avını hatırlatıyor.

Kalkınma iktisadı üzerine çalışanlar, ironi kaybolmaz. Bu Dünya Bankası yetkilisinin şimdiki duruşu, kurucularından biri aslında Eski bir Dünya Bankası çalışanı olan, hayli liberal bir geleneğin geniş yelpazesine  dayalı, kar amacı gütmeyen bir düşünce kuruluşu olan CGD’nin altını oymaktadır.

Serbest piyasa ideolojisine öncelik vermeyi sürdüren bu tehlikeli içe dönüklük Dünya Bankası’nın meşruiyeti için başlıca bir zorluk olarak görünüyor. Sosyal medya kullanan kitlenin de belirttiği gibi, Marx, Adam Smith’in istekli bir okuyucusuydu ve Smith’in çalışmasını genişletmek ve onu aşmak için kuramsal ve ampirik modeller kurdu. Bununla birlikte Dünya Bankası yetkilisi Marx’a veya CGD’ye Marx’ın Smith’e gösterdiği saygı ve ilgi düzeyini göstermeye istekli görünmüyor.

Güncelleme: Bu yazının yayınlanmasından bu yana, Dünya Bankası yetkilisinin kendisinin bu yılın başlarında Bulgaristan Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’nun soruşturması altında olduğu veri iken, yalnızca gelişmekte olan ülkelerin yolsuzluk uygulamalarının örnekleri üzerine düşünebilmesinin bilhassa garip olması yazarın dikkatini çekmiştir.

[developingeconomics.org’daki orijinalinden Ekin Değirmenci için PolitikYol tarafından çevrilmiştir.]